Bodrum Gündem

Abdüllatif Şener ile Yılın Röpörtajı

AKP Kurucusu Abdüllatif Şener’le, bilinmeyenleri konuştuk.

Erdoğan, Galataport ihalesini imzalamayan Abdüllatif Şener’i ikna etmek için, Ali Babacan’la birlikte dünya turuna çıkardı.

AKP Kurucusu Şener, Emin Varol’a konuştu: “Bu ülkenin yaşadığı en büyük talihsizlik, AKP iktidarıdır.”

AK Partiyi kurarken Erdoğan, “bu parti lider partisi değildir, kadro partisidir. Bir genel başkan seçmek gerektiği için bu partide genel başkan vardır. Yoksa hepimiz eşitiz ” dedi.

Şener: “En büyük felaketlerden biri de TELEKOM özelleştirmesidir. Temmuz 2007’de Lübnanlı Hariri Ailesine veriliyordu. “Bu politika ile Arjantin’e döneriz” dedim, dinlemediler. Hariri ailesi, karlarının yüzde 90’ını kendi ülkelerine transfer ettiler ve gittiler. Telekom’u bir Suudi Arabistan firması almış görünüyordu. Ama bunun gizli ortakları kimdi? Asıl önemli olan o. Siyasetle bağlantısı olmayan birileri olmama ihtimali yoktur. Onlar da 5-6 milyar dolar taktı gitti.”

Emin Varol /Ankara

Recep Tayyip-Erdoğan-Ali Babacan ve Abdüllatif Şener.

20 yıldan bu yana iktidarda bulunan AKP’nin 5 kurucusundan, üç isim.

Bu gruptan önce, Abdüllatif Şener koptu. AKP’nin kuruluşundan 6 yıl sonra, Temmuz 2008’de AKP’den ve kurucu üyelikten istifa etti.

10 yıl sonra CHP’ye geçti ve Konya milletvekili seçildi.

AKP kurucusu Abdüllatif Şener, Erdoğan’la birlikte uzun süre çalıştı. Birlikte, ülke yönetiminde söz sahibi oldular. Özelleştirmeden sorumlu Başbakan Yardımcılığı yaptı. Erdoğan’la birlikte özelleştirme kararı aldılar, imza attılar. Abdüllatif Şener, CHP’ye geçtikten sonra Erdoğan’ın özelleştirme politikalarını eleştirmeye başladı.

Kendisi gibi Erdoğan’la yollarını ayıran ve DEVA Partisi’ni kuran Ali Babacan da son günlerde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne geçişte “susma kararı” aldığı için pişman olduğunu söylüyor. Oysa o süreçte AKP’de idi ve bu sisteme karşı çıkmamış belki de sisteme geçiş için “olumlu” oy vermişti.

Ali Babacan’ı da bu yazıya konu etmemin nedeni, Erdoğan-Babacan-Şener üçlüsünün eşleriyle birlikte, devletin uçağı ile özel bir “dünya turu” yapmaları.

AKP iktidara geldikten kısa bir süre sonra Erdoğan, Galataport ihalesini imzalamayan Abdüllatif Şener’i “ikna etmek” için dünya turuna davet ediyor.

Şener’in anlattığına göre, Erdoğan, “Yenge hanımı al da dünya turu yapalım”  diyor. Erdoğan, Ali Babacan ve eşini de bu tura davet ediyor.

Turun detaylarını Abdüllatif Şener’den dinleyelim.

Bu röpörtajda ayrıca, Şener’in kurucusu olduğu AKP’den ayrılış sürecini, nedenlerini ve bilinmeyenleri de okuyacaksınız.

Galataport ihalesi…

Soru: AKP’den istifa aşamasına nasıl geldiniz?

Şener: Erdoğan Başbakan oldu. İlk haftadan itibaren, biz ayrışmaya başladık. Galataport’un özelleştirme sürecini hatırlayın. Ben imzalamadığım için, aylarca tartışılmıştır.

İsrailli işadamı Sami Ofer diye biri vardı. Ofer’in yanında, Erdoğan’a yakın müteahhitlerden oluşan bir konsorsiyuma verecektik.

Galataport’u bir yabancıya verecek, para da almayacaktı. Özelleştirmenin ilk taksidini de 28 sene sonra alacaktı.

Böyle şey olur mu? Kim, kendi şahsi malını, evini, “ilk taksidini 28 sonra öde” diye verirdi.  84 milyon insanın,  tüyü bitmedik yetimin hakkı vardı.

Erdoğan’la ayrışma, o zaman başladı.

Başbakan Erdoğan, Özelleştirmeden sorumlu Başbakan Yardımcısı olduğum dönemde, “ille Galataportu imzala” diye çok baskı yaptı.

 

“Dünya turu başlıyor”

Baktı, baskıyla imzalatamıyor, “hadi beraber gezelim” dedi. Erdoğan, “Yenge hanımı da al da dünya turu yapalım” dedi.

Ben, Ali Babacan ve Tayyip Erdoğan. Uçakta üç bakan ve eşlerimiz vardı. Mürettebat dışında hiç kimse yoktu.

Eşlerimizle beraber önce Kuveyt’e uçtuk. Arkasından Yemen’e gittik. Daha sonra da İngiltere’ye…

Uçakta, Galataport’un ne kadar önemli bir proje olduğunu anlatıyorlar. Beni ikna etmeye çalışıyorlardı.

Medyada “ Erdoğan, Şener’i havada ikna edecek. Şener de iner inmez Galataport özelleştirmesini imzalayacak” diye yazıyordu.

**

Türkiye’ye döndük.

İner inmez, Galataport özelleştirmesi ile ilgili bütün işlemleri iptal ettim.

Devlet Planlama Teşkilatı (TPT) bana bağlıydı. Yüksek Planlama Kurulu üyesi olarak da imzalamam gerekiyordu. Yüksek Planlama Kurulu üyesi olan 10 ayrı bakanın imzasına da benim açmam gerekiyordu.

Özelleştirmeyi  imzalamadım, iptal ettim ve iade ettim, hem de diğer bakanların imzasına açmadım.

**

Özelleştirmeye, “şunu, kime satsak, üzerinden ne devşirsek”, mantığıyla bakılıyordu. Böyle özelleştirme mantığı olur mu?

Özelleştirme, küresel rekabette daha büyük güç olmak için yapılır. Ak Parti iktidarında Türkiye’nin en büyük kaybı, bu rastgele yapılan özelleştirmelerdir. Özelleştirme mantığına uygun yapılan tek bir kuruluş yoktur.

**

Telekom ihalesi

En büyük felaketlerden biri de TELEKOM özelleştirmesidir. Temmuz 2007’de Lübnanlı Hariri Ailesine veriliyordu. “Bu politika ile Arjantin’e döneriz” dedim, dinlemediler.

Hariri ailesi, karlarının yüzde 90’ını kendi ülkelerine transfer ettiler ve gittiler. Ülkesi için çalışan, böyle bir şey yapar mı? Bu bireysel bir çalışma. Telekom’u bir Suudi Arabistan firması almış görünüyordu. Ama bunun gizli ortakları kimdi? Asıl önemli olan o. Siyasetle bağlantısı olmayan birileri olmama ihtimali yoktur. Onlar da 5-6 milyar dolar taktı gitti.

Bu ülkenin yaşadığı en büyük talihsizlik,

AKP iktidarıdır

‘Her devlet işinden ne rant sağlarız’ bunun peşindeydiler. Bütün kamu kaynakları rant alanı haline çevrilmiştir. Bu ülkenin yaşadığı en büyük talihsizlik AKP iktidarıdır. Bütün imkanları, bütün kaynakları heba etmişlerdir. Siz dünyevileşmişsiniz ,dünyanın menfaatine tapar hale gelmişsiniz, değerlere ölçülere yabancılaşmışsınız.

**

Soru    : AKP’den istifa etmek için niye 7-8 sene beklediniz?

Şener: İstifa etmek o kadar kolay değil. Vatandaşa taahhüdünüz var. Seçim dönemi bitmeden ayrılırsam, ‘vatandaş beni suçlar’ diye düşündüm. Seçimlerden 2-3 sene önce yeniden aday olmamaya karar vermiştim. Öyle iyi bir hükümet olalım ki, oy vermeyenler bile, ‘bunlar ne güzel insanlar’ desin. Bu, benim hayalimdi.

Ben, 2002 seçimlerinde de 2004 seçimlerinde de Ak Parti’nin ismini hiç telaffuz etmedim biliyor musunuz ?

Propaganda gezilerinde, seçim kampanyasında hiçbir partinin adını ağzıma almıyordum. Sadece, birlik- beraberlikten, Yunus Emre, Ahi Evran, Anadolu Erenlerinin kültürünü anlatıyordum.

Kurduğum parti, yoldan çıkmışsa ben onu sorgularım. Sorgulamak en doğal hakkımdır. Ömrümü aylarımı vermişim. İlkelerim, ideallerim uğruna, bu ülkede yolsuzluk olmasın, hukuka saygı olsun diye, bu idealler için bir araya gelmişsin. Ama yoldan çıkmış.

Yoldan çıkmış bir hareketin içinde bulunmayı, davanın içinde bulunmak, yoldan çıkmış bir hareketten ayrılmayı da davadan ayrılmak olarak gören, insanların dünyası nasıl bir dünyadır?

Eğer bir hareket yoldan çıkmışsa, ilkelerini dağıtmışsa, dürüst siyaset yapmıyorsa, siyasetin asgari doğrularını bile uygulamıyorsa, orayı terk etmek herkesin üzerine vaciptir, terk edeceksin orayı. Orayı terk etmezsen, zaten davana ihanet etmiş olursun. Eğer bir davan, bir idealin, bir ufkun varsa.

Dava dediğiniz vurgun mudur, soygun mudur,  ülkeyi yağmalamak mıdır?

İktidarın en ihtişamlı dönemindesiniz, bütün güç elinizde. Devletin bütün kamu kaynakları elinizde. O gücü paylaşanlardan biri de benim. Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan, iki saat aday olacaksın diye ısrar etti. Ben, tam o sırada bırakıyorum

Böyle bir ortamda niye bırakıyorum diye düşünsene? Ortada bireysel bir şey yok. Saygı var, sevgi var, genel başkan ‘tekrar vekil ol’ diye ısrar ediyor. Gece yarısı saat ikide, iki saat “aday olman lazım” diye ısrar edilir mi?

Erdoğan’a çok net bir şey söyledim:

“Sizin yolunuzla, benim yolum ayrıldı”.

Erdoğan’la siyaset tarzında ve ilkelerde ayrıştık.

‘Davayı bıraktı, gitti’ diyorlar. Dava dediğiniz vurgun mudur, soygun mudur, ülkeyi yağmalamak mıdır? Dava deyince bunu mu anlıyorsunuz?

Korkunç bir soygun var

Soru: Siz, CHP Konya Milletvekili olarak kürsüye çıkınca, AKP’liler çılgına dönüyor ve sizi konuşturmuyorlar. Nedeni ne olabilir?

Şener: Çünkü günahlarını hatırlıyorlar. Beni gördükleri zaman, kendi yanlışlarını hatırlıyorlar. Yanlışlarını örtmek için de hemen dini söylemlere sarılıyorlar. Ben, cevap verince ortalık karışıyor.

Bu ülkede bir yağma var mı, yok mu? Siz, bunun hesabını verin. Sayıştay raporlarına bile baskı uyguluyorlar.

Gizliyorlar, susturuyorlar, basına baskı uyguluyorlar, bürokrasiye baskı uyguluyorlar. Korkunç bir soygun var

Bizim yönetimimizde yolsuzluk yoktur, rüşvet yoktur diyebiliyorlar mı? Diyemiyorlar. Bu kelimeleri telaffuz bile edemiyorlar. Biz bunları hatırlatınca, ‘nasıl konuşursun’ diyorlar.

Soru    : Plan Bütçe Komisyonu’nda, Bakan Varank ve AKP’lilere bağırdınız, sizi vefasızlıkla suçladılar.

Şener: Direnmenin merkezi TBMM’dir. Meclis bir erkdir. Her sözü eline alan önce, “sayın cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla” diye söze başlıyor. Kutsuyorlar… Her bakan böyle konuşmaya başlıyor.

Bundan vazgeçin. Siz, Parlamento’sunuz, Milletvekilisiniz. Bağımsız çalışamadığınız sürece, bu ülkede güzel şeyler olmaz, söylediğim bu.

Kıyamet koptu…

Sanayi Bakanı cevap vermeye kalktı. Herkesi çileden çıkardı. Hemen dini söylemlere sarılıyorlar, bakan da onu yaptı. Din iman cümlelerini yaptıkları günahların üzerlerini örtmek için kullanıyorlar. Bunun farkındalar.

Kendileriyle Erdoğan arasındaki ilişkiler neyse, benim de vaktiyle Erdoğan ile aramdaki ilişkileri aynı zannediyorlar.

Siz başkasınız ben başkayım.

Siz hepiniz yukarıya yağcılık yapmak, onayını almak, koltuğunuzu korumak için çabalıyorsunuz.

Benim öyle bir derdim yoktu.

“Bu parti lider partisi değil, kadro partisidir’” diye yola çıktık

Tayyip Erdoğan belediye başkanı değilken ben milletvekiliydim.Ankara’da grup başkan vekiliydim. Maliye bakanıydım, devlet bakanı, başbakan yardımcısıydım. O sonradan milletvekili oldu.

AK Partiyi kurarken de, ‘bu parti lider partisi değildir, kadro partisidir’ diye anlaştık. O da mutabık kaldı. 45 kişiyiz zaten. Bir genel başkan seçmek gerektiği için bu partide genel başkan vardır. Yoksa hepimiz eşitleriz. Genel Başkan da eşitler arasında birincidir.” Bunu kendisi söyledi. Biz eşit statüde başladık.

Siz, “Erdoğan’la, genel başkanla eşit statüdeyiz” diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. O halde sizin konumunuzla, benim konumum aynı değil, konumlarımız farklı.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.