Bodrum Gündem

Yeni Yılı Karşılarken Temel Mesele – Cevat Öneş Bodrum Gündem yazıları…

Her geçen gün artan bir endişe ve karamsarlık iklimi toplumu, insanı kuşatmakta.

Devletin varlığı için duyulan kaygı, yaşam şartlarının ağırlaşmasının yaratmakta olduğu endişe, gelecek için artan güvensizlik, çözüm arayışlarının görülebilen yetersizlikleri, psiko-sosyal ve psiko-politik baskılarla bütünleşirken, maddi ve manevi potansiyel yapımız güç kaybetmektedir.

Böylesine sorunlu bir kaotik yapının oluşması, siyaset-devlet-toplum ve insan hayatını etkilemektedir.

Gelişmeler siyasi-ekonomik-sosyal-kültürel-güvenlik alanlarından, dış politikaya kadar uzanan her konuda, yıkıcı sonuçlara da yol açabilecek muhtemel gelişmelerin işaretlerini de vermektedir.

Meseleye tarihsel boyutlar içinde bakılabilir. İdeolojik, ekonomik, kültürel, inanç (din, mezhep) yaklaşımlarıyla, farklı sebeplerle de açıklamalar getirilebilir.

Siyasi iktidar ve destekleyicilerinin yapmakta olduğu gibi; vatan, millet, bayrak, din, düşman, casus gibi kimliklere dayandırılan sloganlarla, BEKA söylemleriyle, gerçeklere kamuflaj da geçirilebilir.

Ancak düşünen, duygu dünyasına sahip, özgürleşmiş akla sahip insanın ve toplumların yaşamını, yarınlarını cehenneme çevirmekte olan gelişmeler, öngörülebilen sorunlar karşısında, sorumluluk duyan her aktörün alacağı tavır ve göstereceği demokratik direnişler hayati öneme haizdir.

Meseleyi sonuçsuz tartışmalar içine çekmeden, değerli tarihçi Ali Yaycıoğu’nun, Oksijen gazetesinin 17-23 Aralık 2021 tarihli sayısında, “Neoliberalizm Çökerken” başlıklı makalesinde yaptığı şu tespit Türkiye gerçeğini açıklar mahiyettedir: “Türkiye ekonomisinin problemi, Neoliberalizmin yapısal sorunlarından ziyade, insanı şaşkına çeviren bir BECERİKSİZLİK ve ŞUURSUZLUK, ile iç içe geçmiş bir YÖNETİM BUNALIMI, KURUMSAL ÇÖKÜŞ, GÜVEN KAYBI ve aslında yaygın bir MEŞRUUYET KRİZİ gibi gözüküyor…”

Çok isabetle yapılan bu tespit, şüphesiz, bilime ve pratiğe dayandırılamayan Yeni Ekonomik Modelle şekillendirilmeye çalışılan sistemin, zihniyetin ( din maskesi, oportünizm ) nitelikleri meselesinin öncelikli önemini göstermektedir.

Bu noktada, muhafazakâr, milliyetçi, liberal, merkez sağ eksende yer alan siyasetlerin yapabilecekleri özeleştiri ve Türkiye Demokrasi Cephesi’ne olabilecek katkıları, milli, hukuki, insani, ahlaki duruşlarının sınavı olacaktır. Bu sınav sol siyasetler bakımından da aynı derecede önem kazanmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ( CBHS ) ivme kazanan, otoriterleşme ve tek adama dayanan yönetim şeklinin başlattığı süreçte ortaya çıkan gelişmeleri, bazı önemli bağlantılarıyla açıklamak yararlı olacaktır.

Osmanlı’nın Çöküşü:

Osmanlı İmparatorluğu; Aydınlanma, Bilim, Sanayileşme-Üretim devrimlerini yakalayamadığı için çöküş sürecini yaşamıştır.

Yönetim sisteminin ( Sultan, Padişah ), dogmatik inanç ( Din-Mezhep ) dünyasının etkisi ve baskısı altında kalışı, gelişmeleri, eğitimi engelleyici duvarları örmüştür.

İşgal kuvvetlerinin ( Emperyalist güçler ) savaş gemisiyle, ülkesini terk eden Sultan ve Şürekâsının çizgisine verilen destek, Neo-Osmanlı zihniyetinin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi anlayışında da, tecessüm ettirilmekte oluşunun tespiti önemi haizdir.

Cumhuriyet’in Kurtuluş-Kuruluş İlkeleri:

Türkiye Cumhuriyeti, Türk ve Osmanlı tarihinin devamlılığının sahibidir.

Milli Kurtuluş ve Kuruluş Mücadelesinin yarattığı Cumhuriyet; kurucu ilkeleri ve muasır medeniyete ulaşma hedefleriyle bir devrimdir. 20.YY’ın mucizevi, örnek olmaya devam eden, bir değişim/dönüşüm gerçekliğidir.

Emperyalizme ve otoriter sistem ve yönetimlere karşı, Cumhuriyetin demokrasi ile taçlandırılması yürüyüşüdür.

Günümüzde de, Türkiye Demokrasi Cephesi’nin oluşturulabilmesi halinde, sorunlarımızı çözümleyici, Milli Birlik ve bütünlüğü sağlayıcı, özgürlükleri koruyucu, refah devletini inşa edici potansiyelimizi ortaya çıkarabilecek, vazgeçilemez temel yapımızdır.

Siyasi yelpazede, sağ-merkez-sol aktörlerin, toplumsal destekle, değişim/dönüşüme açık kurucu değerlerle, nitelikli demokrasi hedeflerinde bütünleşme, işbirliği şartlarının yaratılabilmesi hali, gerçek-yeniden kurtuluşun anahtarıdır. Cehalet ve ihanetin sonlandırılabilmesinin temel unsurlarındandır diyebiliriz.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine yapılan saldırıların yoğunlaşma hali, içine girilen siyasi-ekonomik sorunların öncelikli temel sebeplerindendir.

1950-2002 Süreci:

Çok partili hayata geçiş; demokratikleşme, katılımcılık, gelişme ve insan hakları bakımından Cumhuriyet’in hedefleriyle uyumlu süreci başlatmıştır.

Küresel gelişmeler ve Soğuk Savaş döneminin yarattığı şartlarda, Batı İttifakı ve NATO sistemi içerisinde yer alınması, Kuruluş İlkeleri ve Demokratik Dünya ile bütünleşme yönünden haklı sebeplere dayandırılabilir. Ancak NATO sisteminin, karakol ülkesi olma, ekonomide üretmeden tüketim yapılarının yarattığı bağımlılık ve sürekliliğe sahip Eksik Demokrasi şartları, temel sorunlarını çözemeyen bir Türkiye fotoğrafını ortaya çıkarmıştır.

Sözkonusu siyasi, ekonomik, askeri siyasetlerin ortaya çıkardığı güvenlikçi politikalar da, siyasal-ekonomik-sosyo-politik istikrarsızlıklara ve toplumsal, sınıfsal çatışmalara süreklilik kazandırmıştır.

Askeri darbeler ve müdahaleler, vesayetçi yapılar, süreçlerin özelliğine göre siyasi iktidarlar ve siyasetlerle bağlantılı olarak, eksik demokrasi şartlarının devamlılığına sebep olmuşlardır.

1980 Darbesi ve sonuçlarının, siyasal yönüyle, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı yolunu açan, ekonomi yönüyle Neoliberal kuşatma içerisine sokulan, bağımlılıkları derinleşen bir Türkiye resmini ortaya çıkardığı gerçeğini, günümüzde somut verileriyle değerlendirebiliyoruz.

Bu süreçlerde; öncelikle muhafazakâr, milliyetçi, liberal, merkez, sağ, İslamcı siyasetlerin; BEKA olarak algıladıkları sloganlara rağmen, emperyal ve çıkar güçlerinin araçsallaştırmalarına uygun vasatlar oluşturabilmeleri gerçeği üzerinde yapacakları özeleştiri, Cumhuriyet’in yeniden inşası yolunu açabilecek, hayati gerçekliklerdendir. Sol yelpaze siyasetlerinin de, aynı değerlendirmeleri yaparak, Nitelikli Demokrasi asgari müştereklerinde gerçekleştirebilecekleri ittifak/işbirliği şartları, Türkiye’nin kurtuluşunun anahtarıdır.

AKP İktidarı Süreci:

1980, 1990’lı yılların siyasal, ekonomik, sosyal, güvenlik şartlarının oluşturduğu Türkiye iklimi AKP iktidarlarının yolunu açmıştır.

PKK terörünün derinlik kazandırdığı tahribat ile Susurluk kazasıyla sergilenen; devlet-siyaset-bürokrasi-ticaret-mafya ilişkilerinin kirliliği, toplumsal tepkileri ve yönelişi etkilemiştir. Bu durum, Demokratik sistem ile hukukun üstünlüğü, adalet, bağımsız tarafsız yargı, insan hakları, eşitlik, denetlenebilirlik / hesap verilebilirlik, sağlıklı ekonomi, güvenlik, barış gibi evrensel kavramların, kurumsallaşmış bir yapı içerisinde gerçekleştirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmış ve tartışmaya açmıştır.

AKP’nin; demokrasi, özgürlükler, insan hakları, vesayet karşıtlığı ile yaratabildiği iklimde, sahip olduğu toplumsal güçlü desteğin, Cumhuriyet’in hedefleri istikametinde kullanılamayışı, ülkemiz ve halkımız için kaçırılmış en önemli fırsatlardandır.

Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve türevleri kumpas davaları, Cumhuriyet’in kurucu ilkelerinin ve kurumsal yapılarının yıpratılmak istendiği gerçeğini açıklığa kavuşturmuştur.

2010 Referandumu sonuçları ve sonrası gelişmeler ise; FETÖ-AKP-Cumhur İttifakı ortaklığının, Siyaset-Tarikat-Cemaat-Mafya dayanışmasıyla, laik-demokratik sistemin hedef alındığını göstermektedir.

15 Temmuz 2016 menfur darbe teşebbüsü süreci zamana ve süreçlere göre, siyasetlerin gösterdikleri ihmallerin ve yetersizliklerin sergilenerek, gelecek için dersler çıkarılabilmesi yönüyle önemini korumaktadır. Ancak siyasi iktidar ve devlet tarafından bilinen bir tehdidin, 20 yıl gibi çok uzun bir süreçte, öngörülememesi ve engellenememesi, siyaset ve kurumsal yapılar bakımından, hassasiyetle incelemeye değer bir konudur.

Bahse konu darbe teşebbüsünden dersler çıkarılarak, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine dönüş şartlarının yaratılabilmesi yerine, Cumhur İttifakı iktidarının sürekliği için tahkimat yapılması çalışmalarının sürekliliği, içerisine girilen kaos-belirsizlik dönemini başlatmıştır.

Döviz, faiz ekseninde alınmakta olan kararların; üretim, işsizlik, yoksulluk, açlık, küçülme, istikrarsızlık, belirsizlik, sosyal çözülme gibi her alanda ortaya çıkaracağı negatif sonuçlarının, en yetkin bilim ve siyaset uzmanları tarafından açıklanmakta oluşuna rağmen, siyasi iktidarın süreklilik kazanan kararlılığı, endişeleri artırmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kabulü, tek adam rejimine geçiş ve fiilen şekillenmekte olan oligarşik yapı ise siyasal-sosyal-ekonomik-diplomasi yönleriyle de, Çağdaş Türkiye algısını yıpratmaktadır.

Sonuç:

Derinlik kazanmakta olan ekonomik kriz/buhran; siyasi, sosyal, toplumsal, insani, askeri, diplomatik yönleriyle de ağır yaralar açabilecek mahiyettedir.

Siyasi iktidar, iktidarının devamlılığı için değil, ülke/ulus çıkarları için, Türkiye’nin geleceği için çözümler üretme zorunluluğu ile karşı karşıyadır.

Bilimsel, rasyonel tedbirlerle paralel bir erken seçim kararıyla, Türkiye ikliminin değiştirilmesi ihtiyacı kaçınılmaz gözükmektedir.

Demokratik muhalefetin, en geniş Türkiye Demokrasi İttifakı/işbirliği şartlarını yaratıcı program, yol haritaları ile en geniş toplumsal desteği sağlayıcı çalışmaları gerçekleştirebilmeleri, çok acil ve öncelikli bir husustur.

Halkların Demokratik Partisi ( HDP ) toplumsal potansiyelinin dışlanmaması hususu, hassasiyetini artırarak korumaktadır. PKK’nın silahlı mücadelesinin ve ayrılıkçı siyasetlerin yaratabileceği tehditlere karşı, Anayasal Demokratik Sistem içerisinde çözümler üretilebilmesi imkânlarının, ittifak/dayanışma şartlarında mümkün olabileceği gerçeği görülebilmelidir.

Demokrasi, hak, hukuk, insan için, Türkiye’miz için kalpleri çarpan her aktörün el ele tutuşma-empati kurma-diyalog zamanıdır.

Siyasal ve sorumluluk duyan her aktör, Millet olarak tarihi sorumlulukla karşı karşıyayız.

Not: Yeni Yıl Türkiye’miz ve insanlık için kutlu olsun.

Cevat Öneş – Bodrum

20 Aralık 2021

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.