Bodrum Gündem

La Persistència De La Memòria –  Süresiz Yazılar

Yine bir sanat eserini anlattığım satırlarla karşınızdayım.

La persistència de la memòria, Katalanca’dan dilimize “Belleğin Azmi”olarak çevrilmiş.

Eserin en çok bilinen adı “Eriyen Saatler”.

Sürrealist ressam Salvador Dali tarafından 1931 yılında yapılmış. 1934’te isimsiz bir hami tarafından bağışlanan tablo 88 yıldır New York’taki Modern Sanat Müzesi (The Museum of Modern Art)’nde sergilenmektedir.

Sürrealizm

Sürrealizm; Türkçede gerçek dışı, gerçeküstü anlamına gelen “gerçeküstücülük” terimi karşılığı ile kullanılmaktadır.

Yazıyla, şiirle, sözle ya da resim, mimari gibi farklı diğer anlatım yöntemleriyle akıl ile düşüncenin müdahalesine maruz kalmadan ve hiçbir kural, değer ya da geleneğe bağlı olmadan bilinçaltının ve ruhun kendini ortaya koymasına izin veren bir sanat akımıdır.

Salvador Dali

Bu resmin çizilmesinden bir yıl önce Dali, sanat yaratmak için kendi kendine halüsinasyonlar geliştirerek “paranoyak-eleştirel yöntemini” formüle etti. “Bir deliyle benim aramdaki fark,” dedi, “deli olmamam.”

Dali’nin bu eseri yapmasının altında oldukça garip bir öykü anlatılır:

“Sıcak bir İspanya gecesinde ansızın yatağımdan uyandım ve yarı uykulu gözlerimle etrafıma bir bakındım, sıcaktan erimiş kötü kokulu kamamber peyniri ve duvarda asılı duran saat gördüğüm ilk şeyler oldu.” Eriyen peynirden ilhamını alan Dali, Port Lligat manzarasının ön kısmına eriyen saatleri çizmeye başlar. Bundan sonraki eserlerinde de halüsinasyon ögeleri çizimlerinde yer tutmaya başlar.

Resmin boyutu yaklaşık olarak 24 x 33 cmdir. Uzaktaki altın kayalıklar, Dalí’nin evi olan Katalonya kıyılarıdır.

Dali resimleri hakkında konuşmayı sevmediğinden resimleri hakkında yorumlar yapılmıştır.  Resim hakkındaki sorulara da Dali gülümseyerek ordakilerin sadece bir peynir ve saat olduğunu dile getirmiştir.

Dali‘nin eserinde gerçeküstü ögeler ile gerçek ögeler iç içedir. Bu da Dali’nin Einsten’ın ortaya attığı Genel Görelilik ve İzafiyet Teorisi‘nden etkilendiği anlamına gelmektedir. Bu kısımda ise Dali, eserinde gerçeküstü ve gerçek ögeleri iç içe koyarak bilinçaltı ve bilinçüstü kavramları da karşılaştırdığı söylenmektedir.

Belirtilenlere göre Salvador Dali‘nin ilk olarak bu tabloda arka planda görünen Port Lligat limanı manzarası üzerinde çalışmaya başlamış. Ancak, Dali ne yaparsa yapsın bir türlü manzara resmini tamamlayamamıştır. Fakat bir gün dışardayken peynirin sıcaktan eridiğini fark eder ve eriyen peynirden yola çıkarak manzara resminin ön kısmına eriyen saatleri çizmeye başlar. Eriyen peynirler

Dali’yi o kadar etkilemiştir ki bundan sonraki eserlerinde de buna benzer halüsinasyon ögelere yer vermeye başlamıştır.

Eriyen Saatler tablosunda bir diğer dikkat çeken detay ise soldaki karıncalar ve sinek olarak karşımıza çıkıyor. Bu kısımda sinek zaman içinde tükenmeyi simgelerken, kuruyan ağaç ise ölümü simgeliyor.

Eriyen saatlerin arkasında yer alan kayaların gerçekliği simgelediği bu tabloda deniz uçsuzluğu temsil ederken, eriyen saatler ise zamanın soyut ve göreceli bir kavram olduğunu betimliyor. Bu kısımda Dali’nin bizlere aktarmış olduğu ana fikri ise ”zaman insanların sandığından daha dirençsizdir

Ara Güler

Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısı arasında gösterilen Ara Güler, Salvador Dali’yi fotoğraflayan nadir fotoğrafçılardandır.

Time Dergisi için fotoğraf çekimine gittiğinde 1 ay kadar iyi bir pozunu çekmek için uğraştığını anlatır ve sonunda istediği pozu Dali’ye verdirtir. Bu anları şöyle anlatır:

“Hala düzgün ve sabit poz vermiyordu, isyan bayrağını çektim. ‘Ben senin artık düzgün fotoğrafını çekmek istiyorum’ dedim ve Dali ertesi gün erken saatte bir randevu vermişti bana.

Ertesi gün gittim ve fotoğrafı çekeceğimi düşündüm. Tam fotoğrafı çekecekken içeri üç gazeteci daha girdi. Dali’ye bunlar burada dururken fotoğraf çekemem dedim. ‘Ya onlar ya ben’ diyince Dali, ‘ben onları gönderirim’ dedi. Üç gazeteciyi karşısına alıp katranın(zift) formülünü sormuştu. Gazeteciler ise bu soruyu bilememişti. Bunun üzerine Dali uzun bir formül söyledikten sonra, ‘bu bastonu katrana ben batırırsam 25 bin dolar eder. Sen katrana batırırsan deli derler.’ Benim hakkımda bunları yazabilirsiniz dedikten sonra üç gazeteciyi odadan dışarı çıkarmıştır. Bütün gazeteciler odadan çıktıktan sonra rahat bir şekilde Dali’nin fotoğraflarını çekmiştim.”

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.