Bodrum Gündem

Diktatörler, Politikacılar, Gazeteciler, Sanatçılar, Halk, İstasyon ve Tren!

Diktatörlerin en nefret ettiklerinin ilk dört sırasında, hukuka bağlı özgürlükçü politikacılar, gazeteciler, sanatçılar ve halkın özgürlükçü kesimi vardır.

Çünkü politikacılar  “Demokrasiyi”; gazeteciler, “Gerçekleri”; sanatçılar, “Toplumsal başkaldırıyı” temsil eder.

Halkın özgürlükçü kesimi ise, kendisini öyle ya da böyle defedecek kitleler olduğu için, diktatörler bu kesimi, “Düşman” hatta, “Terörist” olarak nitelendirirler.

Tabii politikacılar, gazeteciler, sanatçılar derken, “Demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne inanmış” olanlarından yani, “Gerçeklerinden” bahsediyorum; ahlâksız, yalaka ve rüşvetçilerinden bahsetmiyorum.

Ancak bu “Gerçeklerinden” yalnız üçü “İstasyon”dur.

Diğerlerinin hepsi trendir; istasyonlara gelirler, biraz dururlar, sonra çekip giderler…

Şu gazetecilik hayatımdaki istasyonluğumda, biraz durup sonra devam eden politikacıların isimlerini kitaplar doldurur.

Diktatörler ise o istasyonlara uğrayıp, çekip gittikten sonra, asla geri dönemezler.

Çünkü onların, geride bıraktıkları ve sonsuza kadar temizlenemeyecek kan lekeleri, acılar, zulüm öyküleri, rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk suçlarının istasyon duvarlarına işlenmiş kayıtları vardır.

Diktatörlerin en önemli ortak özelliklerinden bazılarını sayayım:

1- Gerçekleri yazan ve asla yalakalık yapmayan gazetecileri tehdit etmek, dövdürmek, suikastlerle katletmek, ya da kafayı taktıklarını hapse tıktırmak;

2- Politikacılardan işine gelmeyenlere en ağır hakaretlerde bulunmak, bazılarını içeri tıktırmak, dövdürmek, linç ettirme düzenekleri kurmak ve de parti kapatmak;

3- Gerçek sanatçıları hedef tahtasına koyup onları tehdit etmek, yasaklamak, öldürtmek, hapse attırmak;

4- Halkın demokratik hakkı olan yürüyüşleri, protestoları ve grevleri engellemek, yasaklamak, bazılarını ibret olsun diye güvenlik güçlerine öldürtmek, dövdürmek ya da hapse attırmak.

Ama dedim ya, diktatörler de çekip giderler ya da gönderilirler o istasyondan.

O istasyonlar ise sonsuza kadar ayakta kalırlar.

Ölenlerin ve katledilenlerin de artık eserleri ve isimleri o istasyonları sonsuza kadar ayakta tutacak perçinleridir ve istasyonların şeref listesinin başlarında yer alırlar.

Örneğin, katledilişinin Ardından bugün itibariyle 29 yıl geçti Uğur Mumcu’nun.

Ama duvarlarına kanı sıçramış olan Ankara Karlı Sokak’taki Uğur Mumcu İstasyonu’nda bugün geçen yıldan daha da fazla insanımız toplandı.

Ağıtlar yakıldı, türküler söylendi.

Ya diktatörler?

Kazara isimleri bir yerlerde gündeme gelirse, yalnızca, kin, öfke ve lanetlerle anılıyorlar.

Çünkü onlar tarihin en pis kokan çöplüğüne atıldılar.

Bu son, geçmişte olduğu gibi günümüzdeki tüm diktatörler için de kaçınılmaz bir son, ilahi bir adalettir!

24 Ocak 2022-Pazartesi-Fatih Güllâpoğlu

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.