Bodrum Gündem

Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışı bilgi, belge, cesaret ve etik değerleri içermektedir

Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışı bilgi, belge, cesaret ve etik değerleri içermektedir

Adalet ve Demokrasi haftası kapsamında tüm yurtta olduğu gibi Bodrum’da da Adalet ve Demokrasi şehitleri unutulmadı. Bodrum Belediye Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasında Uğur Mumcu’nun hem Hukukçu, hem de Gazeteci kimliğine vurgu yapıldı…

Çiçek Bozoğlu-Bodrum Gündem

Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında tüm yurtta olduğu gibi Bodrum’da da hukukçular ve gazeteciler ile birlikte Adalet ve Demokrasiyi savunan yurttaşlar Bodrum belediye meydanında bir araya geldi. 24 Ocak 1993’de hain bir bombalı suikast ile öldürülen araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu saygı ve özlemle anıldı. Muğla Barosu, Bodrum temsilciliğine bağlı Avukat Alican Esen Mumcu’nun hukukçu yanını vurgularken, gazeteci Fatih Bozoğlu da Mumcu’nun gazetecilik anlayışına dikkat çekti.

Aydın Cinayetlerini İçimiz Yanarak Anıyoruz…

Muğla Barosu Bodrum Temsilciliğine bağlı Avukat Alican Esen tarafından Mumcu’nun hukukçu kimliği öne çıkartılarak yapılan basın açıklamasının başında şu ifadeler yer aldı; “Bir Adalet ve demokrasi haftası daha. 29.kez siyasal cinayetleri simgeleyen, 24 – 31 Ocak arasında bir hafta boyunca aydın cinayetlerini ve şehit verdiğimiz öncü canlarımızı içimiz yanarak anıyoruz. Adalet istiyoruz, Demokrasi istiyoruz. Ancak, bu iki temel masum ve insanlık hakkına bir türlü erişemiyoruz. Demokrasiyi, adaleti, özgürlüğü, bu uğurda can vermiş olan aydınları anarak arıyoruz…”

Uğur Mumcu aldığı tüm tehditlere rağmen yılmadan, korkmadan yazmaya devam etti…

Ülkemizin bugünlere kendiliğinden gelmediğini, İktidarların kötüye kullanılarak, temel hak ve özgürlükler sınırlanarak ve kısıtlanarak, Demokrasi, çoğunluk baskısı ile yozlaştırılarak, Din istismar edilerek, Eğitim gericileştirilerek, bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Demokrat, laik, Atatürkçü, kamuoyu lideri aydınlar, gazeteciler, yazarlar, öğretim üyeleri, teker teker katledildiklerini kaydedildiği basın açıklaması şu şekilde devam etti; “Ocak ayı ülkemiz için, aydınlanma ve daha çok demokrasi yolunda yitirdiklerimiz, geride kalan ve mücadeleye devam eden için karanlık, kasvetli ve acılarla dolu bir ay olarak hafızamıza kazınmıştır. Kapalı kapılar ardında yürütülen karanlık ilişkilerden beslenenler, tarih boyunca aydınlardan, aydınlatanlardan hep korkmuştur. Uğur Mumcu ve diğer yitirdiğimiz tüm aydınlar, onurla, dimdik, hiçbir ödün vermeden yaşamları boyunca, kimsenin önünde eğilmemişlerdir. Uğur Mumcu, Gazetedeki köşesinde daha çok demokrasi için, demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak çabasıyla, aldığı tüm tehditlere rağmen yılmadan, korkmadan yazmaya devam etti. Atatürk’ün ilkelerinin yılmaz bir savunucusu olarak, yaşamı boyunca mücadele etti. Tıpkı aynı yolda yitirdiğimiz tüm aydınlarımız gibi… Faili meçhul siyasi cinayetlerle yaşamdan kopartılmış, Demokrasi yolunda yitirdiğimiz tüm aydınlarımızı unutmamak, unutturmamak, Toplumsal belleğimizi diri tutmak için, hafızalardan silinmesine engel olmalıyız. Bugün Türkiye’yi, Saray Yönetimi aşamasına getiren sürecin önemli bir öğesi bu siyasal cinayetlerdir. Unutmayın, unutturmayın…”

Tetikçilerinin ve ardındaki ulusal, uluslararası katillerin yargılanmasını istiyoruz…

Avukat Alican Esen açıklamasının sonunda şu ifadelere yer verdi; “29 yıl sonra bir kez daha haykırıyoruz. Aydınlarımızı katleden, tetikçilerinin ve ardındaki ulusal, uluslararası katil sorumlularının bulunmasını ve yargılanmasını istiyoruz. Hak etmedikleri acı sonlarla aramızdan ayrılan demokrasi adına, barış adına, aydınlanma adına hayatlarını hiçe sayan kaybettiğimiz bu değerli insanlarımızı, tüm aydınlanma şehitlerimizi sonsuz bir şükran, minnet, özlem ve saygı ile anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz…”

İktidarlar basını dinlemek yerine susturmayı seçtiler…

Gazeteci Fatih Bozoğlu da basın özgürlüğüne ve Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışına vurgu yaparak; “Uğur Mumcu’nun yazdıkları dikkate alınsaydı bugün yaşadığımız birçok acı olayın önüne geçilebilirdi… İktidardakiler sadece bu gün değil, yıllar yılı Uğur Mumcu gibi gazetecilerin uyarılarına kulak vermek yerine medyayı susturmayı yeğlediler…” dedi.

Gazeteci Fatih Bozoğlu tarafından okunan basın açıklamasının başında öldürülen gazeteciler anılırken şu ifadeler yer aldı;Yazı işleri müdürü ve başyazarı olduğu Serbesti Gazetesi’ndeki yazılarında İttihat ve Terakki yönetimini sert bir dille eleştiren gazeteci Hasan Fehmi Bey 6 Nisan 1909 günü vurularak öldürülmüş ve Türkiye’de ilk basın şehidi olarak tarihe geçmişti. O Cinayet hala aydınlatılamadı… 6 Nisan 1909’dan bu yana; Marko Paşa Gazetesinden Sabahattin Ali, Anka Ajansından Adem Yavuz, Milliyet Gazetesinden Abdi İpekçi, TRT’den Ümit Kaftancıoğlu, Gazete gazetesinden Sami ve Kamil Başaran, 2000’e Doğru ve Yüzyıl Gazetesinden Turan Dursun, Özgür Gündem Gazetesinden Musa Anter, Evrensel Gazetesinden Metin Göktepe, Cumhuriyet Gazetesinden Ahmet Taner Kışlalı, Agos Gazetesinden Hrant Dink ve onlarca gazeteci suikaste kurban edildiler. Birçoğunun tetikçileri de, cinayeti azmettiren gerçek failleri de hala bulunamadı…”

Bozoğlu New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) yıllık raporuna göre, en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülkeler listesinde Türkiye beşinci sırada olduğu bilgisini de paylaştı…

Uğur Mumcunun Gazetecilik Anlayışı…

“Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz…” ilkesi ile gazetecilik anlayışını net olarak ortaya koyan Uğur Mumcu’nun bilinen güçler tarafından katledilişinin 29.yılında çekilmesi gereken o tuğlanın hala yerinde durduğunu anımsatarak basın açıklamasına şu sözler ile devam etti; “Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışı sadece bilgiye ve belgeye dayalı bir anlayış değildir. Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışı cesaret ve etik değerleri de içermektedir. Onun anlayışı sadece Türkiye’de kabul edilen bir anlayışı değil, dünyada da kabul edilen örnek bir anlayıştır. Bilgi, belge, cesaret ve etik değerleri önde tutan gazetecilik anlayışının öncüsüdür Uğur Mumcu… Herhangi bir güç odağı, siyasi parti, oluşum ya da örgütlenmeden bağımsız biçimde yalnızca gerçekleri ve elbette etik değerleri de göz önünde tutarak yazmayı ve aktarmayı görev edinmiş Uğur Mumcu, gazetecilik anlayışıyla bugünkü nesillere hala örnek olamaya devam etmektedir…”

Uğur Mumcu’nun Gazetecilik tarifi…

Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden birisi olan 1990’lı yılların başlarında yazdığı bir yazıyı paylaşan gazeteci fatih Bozoğlu açıklamasına şu şekilde sürdürdü; “Onun gazetecilik anlayışını gözler önüne sermesi açısından çok dikkat çekici ve önemlidir: “Gazeteciyi nasıl tanımlarsınız? Kimdir gazeteci, ne yapar? İşlevi nedir? Gazeteci, her konuda fikir ileri süren, her şeyi bilen insan demek midir? Hayır. Nereden bilecek gazeteci her şeyi? Ben kendime göre bir tanım yapayım: Gazeteci, haber ve bilgi kaynağına en çabuk ulaşan ve bu kaynaklardan edindiği bilgi ve haberleri okurlara sunan insan demektir. Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur. Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir…” Uğur Mumcu, gerçekleri değiştirmeye çalışan bütün güç odaklarına karşı doğrudan ve hakikatten yana olmayı yalnızca bir gazetecilik faaliyeti değil, bir yaşam prensibi olarak kabul etti ve bu ilke doğrultusunda yaşadı. Aslında susturulmak istenen tam da bu ilkeydi. Bu inadı, azmi ve kararlılığı nedeniyledir ki, ölümünden sonra da, onun izinden giden meslektaşları eliyle, o hala konuşmaya ve gerçekleri yazmaya devam ediyor…”

Ali Gaffar Okkan ve İsmail Cem de anıldı…

Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında yapılan basın açıklamasının sonunda Ali Gaffar Okkan ve İsmail Cem de unutulmadı. Gazeteci Fatih Bozoğlu tarafından okunan basın açıklamasının sonunda şu ifadeler yer aldı; “Bundan tam yirmi yıl önce 24 Ocak 2001 yılında hain bir pusuda şehit edilen “Devletin gülen yüzü” Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan’ın en büyük hayali kendisinden sekiz yıl önce evinin önünde katledilen usta gazeteci Uğur Mumcu’ya yapılan suikast olayını çözmekti. Okkan öldürülmeden birkaç gün önce Uğur Mumcu’nun kardeşi Ceyhan Mumcu’yu arayıp 24 Ocak’ta suikastle ilgili çok önemli bilgileri paylaşacağını söylemişti… Devletin Güleryüzü Ali Gaffar Okkan o gce şehit olmasaydı acaba o tuğlayı çekecek miydi? Kim bilir? Bu günkü açıklamayı yine 24 Ocak 2007’de kaybettiğimiz gerçek bir barışsever, gerçek bir adalet ve demokrasi savaşçısı İsmail Cem’in veda şiiri ile tamamlayalım…

Çok ileri bir tarihte,

Çok yaşlı olarak,

Sessizce ayrılmalıyım,

Kimseye pek gözükmeden,

Ve kimseyi rahatsız etmeden

Masamın üzerinde,

Dünden kalan işler,

Tamamlanmamış yazılar,

Okunmayı bekleyen kitaplar

Ve anılar ve umutlar

Filleri kuyruğundan çekerek.

Tepeleri aşırtmaktı görevim,

Günler bitti filler tükenmedi,

Ben elimden geleni yaptım,

Gerisini siz tamamlayın

Boşa geçmedi hayatım,

Daha fazlası olabilirdi ama,

Buna da şükür’ demeliyim,

İşte sevgili dostlar,

Ben böyle veda etmeliyim…

Uğur Mumcu, Ali Gaffar Okkan ve İsmail Cem olmak üzere Adalet ve demokrasi mücadelesinde canlarını verenlerin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz…”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.