Bodrum Gündem

Uluslararası Yolsuzluk

 

Para, para, para!

Köşemde yazdığım bütün makaleler, hayatta elde ettiğim tecrübelerim sonucu hazırlanmıştır. Kimseye ders verme gibi bir lükse ve arsızlığa sahip değilim. Hayattan çok ders aldım ve hala alıyorum. Devamlı öğreniyorum. Şimdi gelelim konuya.

Paranın öldürdüğü ruhlar, demirin öldürdüğü bedenden daha çoktur derler ve tamamen kabul ediyorum. Para bir ihtiyaçtır, azı ve fazlası insanoğlunun yaşamına zarar veriyor. Çok fazlası ise insan beyninin küçülmesine, egosunun artmasına sebebiyet veriyor.

İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork!

Herkesin zengin olma hakkı vardır. Buna hiçbir kuvvet engel olamadı ve olamaz. Çünkü tabiat kanunu böyle çalışıyor. Yeryüzündeki bütün siyasi denemeler zenginliğin yayılmasına engel olamadı.

Parayı sevebiliriz ama onun esiri olmamamız şartıyla. Bazı insanların banka hesaplarında inanılmaz meblağlar yatmaktadır. Lakin bu kişiler hiçbir baltaya sap olmazlar. Hayatlarında tek bildikleri şey, bankada hesaplarında yatan parayı düşünüp mutlu olmaktır. Cimriliklerinden geçilmez ve karşılarındaki kişi zengin olmadığı için küçük görürler. Sanat, spor, bilim dünyalarından haberleri yoktur. Görsel zenginliğe inanırlar. Büyük ev, son model araba ve şatafatlı seyahatler, en lüks restoranlarda yemek yemek ile adam oldum zannederler kendilerini.

Hatta bazıları hayattan zevk almamaya başlar ve sapıklığa yönelirler. Bu çok eski yüzyıllardan beri bilinen bir olaydır. Halbuki normal gelirle veya zenginlikle hayatlarını yaşayanlar daha normal, dengeli ve mütevazi bir hayat sürerler.

Aşırı para sahipleri yaşamı başka ve kendi kurdukları yapay bir dünyada görürler. Mesela ben futbolda bir PSG hastasıydım. Onlarca yıl önce, PSG’nin kurulduğu St Germain en Laye de yaşadım. Takımı 1972 den beri tuttum. Bugün tam olarak yapay bir dünyada yaşıyorlar. Bir gün TV’de 11 kişilik takımın değerinin 1.7 milyar Avro olduğunun duyunca dona kaldım. İşe yaramaz Neymar’ın gerçek aylık maaşı 1.3 milyon Avro iken oyuncular maç sonrası kendi statlarında kendi halkını selamlamak için 20 şer bin Avro istediklerini okuyunca futboldan tiksindim. Bu para hırsının sonu yok. Olduğu zamanda felaketle sonuçlanır.

İnsan olabilmek için, naçizane bence hem ruhsal hem de kültürel bilgilere sahip olmak lazımdır diye düşünüyorum. Allah’ın bizlere sunduğu bütün yeteneklerimizi bulmak ve onları pozitif bir şekilde hayata geçirmemiz lazım diye düşünüyorum. Sonradan görme aşırı zenginlerin yüzeysel hayatları yanında elde ettikleri güç toplumlara zarar vermektedir. Yıllar önce Fransız basınında bir röportaj okumuştum. Lotodan milyoner olanlar bir araya gerip bir parti vermişler. Gazeteci şu cümleyi yazmıştı. ’Bir görseniz nasıl bir gururla içeriye giriyorlardı… Sanki yer titriyordu. Şampanyalar patlatılıyordu’. Sonrasını hatırlamıyorum. Araştırdığınız zaman paralarını kaybedenler, intihar edenleri de görürsünüz…

Para açlığı giderir mutsuzluğu değil, yemek mideyi doyurur ruhu değil. Ruhun gıdasının para ile alakası yoktur. Çünkü öldüğümüz zaman ruhumuz serbest kaldığında beraberinde yukarıya parayı götürmüyor. Ruhun gıdaları ve zenginlikleri başkadır. Mesela bence klasik müzik ruhun gıdasıdır, gerçek aşk ruhun gıdasıdır. Çok güzel bir tabiatta dolaşmak ruhu zenginleştirir. Muhtaç bir insan ve-veya bir canlıya yardım eli uzatmak ruhu zenginleştirir.

Para sonu gelmeyen rakamlardan ibarettir… Sen mutluluğu parada arıyorsan, mutluluğu araman hiçbir  zaman son bulmayacaktır…

Ölünceye kadar öğreniyoruz, hiçbir şeyi tam olarak ‘’ben biliyorum’’ diyemiyoruz. Lakin tek bir konu var ki, ister zengin ister fakir olun, hangi dine mensup olursanız olun, zenci olun veya beyaz olun, kısaca kim olursanız olun biliyorsunuz ki öldüğünüzde yanınızda bir şey götürmüyorsunuz.

Şöyle bir cümle vardır, der ki ‘Paranla şeref kazanma, şerefinle para kazan ki; paran bittiğinde, şerefin de bitmesin!’. Ne kadar doğru bir cümle. Bu para hırsı maalesef hepimizin bildiği gibi çok uzun zamandan beri devletleri idare eden hükümetler tarafından istismar edilmiştir.

Şahısların bu para hırsı sadece kendilerini ve etraftakilerini ilgilendirir, lakin hükümetlerin, uluslararası iş adamlarının bankalar aracılığıyla yaptıkları yolsuzluklar dünya halklarını negatif olarak etkilemektedir.

Şimdi gelelim yolsuzluklar başlığı altında bir dünya turu yapalım.

Aşağıdaki listede yer alan devlet adamlarının yolsuzlukları yüzünden halk açlığa sürüklenmiştir. Yolsuzluk miktarları da yayınlanmıştır.

Eski Endonezya devlet başkanı Suharto (15 Milyar ile 35 Milyar Dolar arası)

Eski Filipinler devlet başkanı Ferdinand Marcos (5 Milyar ile 10 Milyar Dolar arası)

Eski Zaire (bugünkü Kongo) devlet başkanı Mobutu Sese Seko (5 Milyar Dolar)

Eski Nijerya devlet başkanı Sani Abacha (2 Milyar ile 5 Milyar Dolar)

Eski Yugoslavya ve Sırbistan devlet başkanı Slobodan Milošević (1 Milyar Dolar)

Eski Haiti devlet başkanı Jean-Claude Duvalier (300 Milyon ile 800 Milyon Dolar arası)

Eski Peru devlet başkanı Alberto Fujimori (600 Milyon Dolar)

Eski Ukrayna başbakanı Pavlo Lazarenko (114 Milyon ile 200 Milyon Dolar arası)

Eski Nikaragua devlet başkanı Arnoldo Alemán (100 Milyon Dolar)

Eski Filipinler devlet başkanı Joseph Estrada (78 Milyon ile 80 Milyon Dolar arası)

Konuya devam edelim.

VATİKAN

Pontifical Council for Justice and Peace and UNIAPAC toplantısında Papa Francis iş adamlarına şöyle seslenmişti.

‘’Para ihtiyaç için vardır, idare emek için değil. İş hayatında üçe bölünür. Paranın doğru amaçlar için kullanılması, dürüstlük, dayanışma.’’

Ne güzel bir slogan.

Ama, Batı Avrupa’daki en yozlaşmış bu ulus devlet, yalnızca 120 dönümlük bir araziye sahip ve 1000’den nüfusa sahip. Ancak suç kapasitesi ve içinde bulunduğu mali ve cinsel skandalların küresel sonuçları, boyutuyla büyük ölçüde orantısız.

Ufak bir bankacılık örneği.

Resmi adı Din İşleri Enstitüsü (IOR) olan Vatikan bankası, karanlık bir sicile sahip.

IOR’un adının karıştığı en büyük skandallardan biri, baş hissedarı olduğu Ambrosiano Bankası’nın Sicilya mafyası için kara para aklamakla suçlanmasıydı.

Ambrosiano Bankası batarken, “Tanrı’nın bankeri” lakaplı başkanı Roberto Calvi de 1982’de Londra’da bir köprüye asılı halde bulunmuştu.

“Dünyanın en gizli bankası” olarak da anılan IOR, kara para aklama ve yolsuzluk skandallarına karışması nedeniyle başta AB olmak üzere uluslararası kurumların baskısı altındaydı.

Bankanın uluslararası denetime açılması ve şeffaflaşması yönündeki baskıların ardından Vatikan, bankayı uluslararası “temizlik” standartlarına getirme sözü vermişti.

Bu çerçevede Papa Francis, geçen şubat ayında bankanın denetlenmesi ve şeffaf hale getirilmesi için bir kurum oluşturmuştu.

Vatikan sözcüsü Peder Federico Lombardi, dünkü sahtekârlık girişiminin ortaya çıkarılmasının bu yeni tedbirler sayesinde mümkün olduğunu belirterek “Kontroller işe yarıyor” dedi.

Unutmayalım ki, yeryüzünde 1 milyar 300 milyon kişi açlık sınırında, bunun 644 milyon kişisi 18 yaş gurubu altında.

Bu bir insanlık trajedisidir.

2021 senesinde Reuters’ın haberine göre..

Vatikan’dan yapılan açıklamada, Vatikan polisinin Salı günü Vatikan Devlet Sekreterliği ve Mali Bilgi Kurumu (AIF) ofislerine baskın düzenlediği ve şüpheli mali usulsüzlük soruşturmasının bir parçası olarak ofislerdeki belgeleri ve elektronik cihazları ele geçirdiği belirtildi. Bu operasyonun mali suçlarla ilgili kanıtlar için ilk kez arandığına inanılıyordu.

Vatikan’daki en güçlü bölüm olan Devlet Sekreterliği, bürokrasisinin ve diplomasinin sinir merkezi ve dünya çapındaki Katolik Kilisesi’nin idari kalbidir.

İsviçreli avukat Rene Bruelhart tarafından yönetilen AIF, tüm Vatikan departmanları üzerinde yetkiye sahip mali kontrolördür.

Vatikan’dan yapılan açıklamada, operasyonun yaz aylarında Vatikan bankası ve Sayıştay tarafından yapılan şikayetlerin devamı niteliğinde olduğu ve “zaman içinde gerçekleştirilen mali işlemlerle” ilgili olduğu dışında ayrıntı verilmedi.

Üst düzey bir Vatikan kaynağı, açıklamanın Vatikan savcıları tarafından yetkilendirildiğini söylediği operasyonun gayrimenkul işlemleriyle ilgili olduğuna inandığını söyledi.

Dünyanın en kalabalık Katolik mezhebinin başkenti Vatikan, yeryüzünde 1 milyar 300 milyon Katoliği temsil etmektedir ve sadece ufak bir devlet değil aynı zamanda hepimizin bildiği gibi Katoliklerin ruhani-dini merkezidir.

Fazla laf söylemeye veya cümle ilave etmeye lüzum yok galiba. Herkes ‘’Vatikan skandalları’’ adı altında bu bilgilere ulaşabilir.

Dünya insanlarını fakirliğe iten, bir ekmeğe muhtaç bırakan, yüz milyonlarca insanın temiz içme suyuna muhtaç bırakan bazı devletlerin yolsuzluklarını da aşağıda yazmaya karar verdim.

İnsanoğlunun, hükümetlerin sadece para hırsı değil aynı zamanda sömürme hırsları yüzünden bugün sömürülmüş Afrika ve Asya ülkelerindeki halk hayatlarını tehlikeye atarak yaşam seviyesi çok yüksek olan batı ülkelere göç etmeye çalışıyorlar.

Yıllardır basında okuyoruz, devrilen tekneler, TIRların altında saklanıp İngiltere ye girmeye çalışanlar, Manş denizinde boğulanlar vb, işte batının miras bıraktığı bu hırsın sonuçlarıdır.

Başka ülkeleri sömürmeye gidenler, o ülkelere refah ve medeniyet getirselerdi, o zaman bu yaşam farkı bir uçurum olmayabilirdi.. Ama yoook! Git sömür, aileleri yok et, çal, çırp sonra ülkene dön.. Rwanda, Kongo katliamlarına sebep olan Fransa, Belçika ve BM askerlerinin katliamlara izin vermelerini asla unutmayacağız. Azınlık Tutsi 800 000 e yakın kayıp vermişti, Hutu -Tutsi arasında 1995 senesinde yaşanan ve 100 gün süren savaşta bir milyondan fazla kişi hayatını kaybetmişti. ARTE televizyonu gizli çekimleri gösterdiğinde televizyonun karşısında gözyaşlarımı tutamamıştım.

Bugün bütün dünyada sömürü sistem devam etmektedir ve sadece sol partiler değil, sosyal hayat da birçok batı ülkelerde zarar görmektedir.

PANAMA BELGELERİ

Panama Belgeleri’nin ardından yeni bir gazetecilik araştırması, terörizmin finansmanı ve kara para aklama gibi konularda dünyadaki önemli bankaların oynadığı yasa dışı rolü ortaya koydu.

16 ay süren ve 88 ülkeden 110 basın kuruluşunda çalışan 400 gazeteciden oluşan bir ekip, araştırmayı şüpheli fon transferleri fark edildiğinde Amerikan bankalarının gönderdiği Şüpheli Faaliyet Raporları’nın (Suspicious Activity Reports, SAR) gün yüzüne çıkmasıyla gerçekleştirilebildi.

Şüpheli banka operasyonları hakkındaki bu gizli raporlar, sistem açıklarından faydalanan büyük bankalarda şüphe uyandıran milyarlarca doların hala özgürce el değiştirdiğini gösteriyor.

Amerikan Mali Suçları Engelleme Ağı’na (FinCEN: Financial Crime Enforcement Network) gönderilen SAR’lar terörizmin finanse edilmesinin ve kara para aklama ile mücadelede küresel sisteminin merkezinde bulunuyor.

FinCEN Belgeleri nedir?

2 bin 100 gizli belgeden oluşan FinCEN belgeleri, internet haber sitesi BuzzFeed News tarafından elde edildi. BuzzFeed bu belgeleri Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’na (ICIJ) servis etti.

Konsorsiyum da yukarda yazdığım gibi, bu belgelerin 16 ay boyunca araştırılması ve soruşturulması için 88 ülkeden 110 basın kuruluşunda çalışan 400 gazeteciden oluşan bir ekip kurdu.

FinCEN dosyaları sayesinde 2000 ile 2017 arasında en az 2 trilyon dolarlık şüpheli işlemin tespit edilmesi sağlandı. Bu işlem miktarının 514 milyar dolarlık kısmı JPMorgan, bir trilyon 3 yüz milyar dolarlık kısmı ise Deutsche Bank tarafından gerçekleştirildi.

Biliyoeuz ki Frankfurt daki Deutsche Bank 1999 senesinden beri AB de Euro sistemi kuran ve Avrupa Merkez bankasıyla beraber çalışan muazzam kudreti olan bir bankadır. Bu bankada 98 000 kişi çalışmakta ve bunun 45 000 kişisi Almanya da.

16 ay süren araştırma büyük bankaların yolsuzluk, dolandırıcılık, organize suç ve terörizmle ilgili fonların transferinde merkezi bir rol oynamaya devam ettiğini ortaya koydu. Belgelerde özellikle beş banka ön plana çıkıyor:

JPMorgan, HSBC, Standard Chartered Bank, Deutsche Bank, Bank of New York Mellon.

Avrupa’nın en büyük bankası HSBC 2012’de Latin Amerika’daki uyuşturucu kartelleri için 881 milyon dolar kara para akladığını kabul etti. Savcılarla uzlaşma yoluna giden banka, 1,9 milyar dolar ceza ödemek zorunda kaldı. Bunun karşılığında bankaya karşı açılan davalar geri çekildi ve HSBC’ye kara para aklama işlemine son vermesi için 5 yıllık süre tanındı.

Fakat bu beş yıllık süreçte FinCEN dosyalarına göre HSBC şüpheli kişilerin hesaplarına para aktarmaya devam etti.

Şüpheli faaliyetlere rağmen Amerikan hükümeti, HSBC’nin Aralık 2017’de verdiği sözleri tuttuğunu açıkladı. Bu da savcıların başlattığı tüm soruşturmaların rafa kaldırılmasıyla sonuçlandı.

Ranker ise yolsuzluk yapan ilk 100 ülkeyi şöyle sıralamış.

Somalia, Güney Sudan, Suriye, Kuzey Kore, Yemen, Afganistan, Ekvator Gine, Gine – Bissau, Sudan, Burundi, Libya, Irak, Venezuella, Angora, Çad, Kongo, Kamboçya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Haiti, Türkmenistan, Zimbave, Mozambik, Uzbekistan, Azerbaycan, Kamerun, Madagascar, Nicaragua, Tacikistan, Bangladeş, Orta Afrika Cumhuriyeti, Uganda, Comoros, Guatemala, Kenya, Moritanya, Nijerya, Gine, İran, Lübnan, Meksika, Papua Ywni Gine, Rusya, Bolivya, Honduras, Laos, Mynmar, Paraguay, Dominik Cumhuriyeti, Sierra Leon, Togo, Djibouti, Gabon, Kazagistan, Nepal, Liberia, Malawi, Mali, Ukrayna, Moldova, Pakistan, Vietnam, Ekvator, Nijer, Habeşistan, Fas, Ermenistan, Brezilya, Altın Diş sahilleri, Mısır, Maldiv, El Salvator, Peru, Timor-Leste, Zambia, Arnavutluk, Kolombia, Bahreyn, Filipinler, Tanzania, Tayland, Gambia, Guyana, Kosovo, Makedonya, Moğolistan, Panama, Bosnia ve Herzegovia, Endonezya, Sri Lanka, Çin, Sırbistan, Swaziland, Arjantin, Benin, Burkina Faso, Gana, Hindistan ve son olarak Kuveyt.

Dergiye göre dünyadaki bütün ülkelerde yolsuzluklar mevcut olmuştur. Yukardaki sıralama en fazla yolsuzluk yapan ülkelerden oluşmaktadır.

Aslında yüzbinlerce örnek ilave edebiliriz yolsuzluk kelimesine. Fransa da yolsuzluğa karışmış 1979 tarihinde Çalışma bakanı Robert Boulin ismi birçok skandallar karıştığı için Paris te bir parkta intihar etmişti, eski Fransa sosyalist başbakanı Pierre Bérégovoy, 1 Mayıs 1993 tarihinde evinde verdiği parti esnasında bahçesinin bir köşesine gidip beynine tabanca dayayıp intihar etmişti. Adamı zorla yolsuzluğa itmişlerdi ve baskılara dayanamadı.. O tarihlerde Brüksel de yaşıyordum. Çok üzülmüştüm. Adamı birçok banka skandallarına alet ettiler. Cumhurbaşkanın Elysée  sarayında dinlenen telefonlar, skandallar vb. Bunun sonu yok! O zaman başbakan olan Bérégovoy, Cumhurbaşkanı Mitterand ı defalarca aramış ve kendisinden yardım istemişti. Telefonların hiç birisi cevap vermemişti. Bakanlar kurulunda bazen bakanlar iştirak etmiyordu. Çünkü Bérégovoy sisteme uymamıştı.

Sistem onu intihara sürükledi. Bütün bu yazdıklarım hala spekülasyon olarak geçiyor. Onlarca sene sonra hala intihar mı etti, gizlice öldürüldü mü? Soruları sorulmaktadır. Kimse bu gerçeği öğrenemeyecektir. Lady Di’nin Alma köprüsünde ölümü gibi…

Bugün yeryüzünde Allah kadar olmazsa bile paraya tapınanların sayısı çok yüksek. Yüzlerce, binlerce yıl önce hiç olmazsa Allah ın yarattığı tabiatın içerisindeki canlılara tek tek tapıyordu insanlar. (Bugün hala mevcut) Güneş tanrısı, Ay tanrısı vb gibi. Daha fazla doğaya uygundu. Şimdi sözde modernleştik ve insanların yarattığı bir kağıt parçasına tapıyoruz. İnsanoğlu bunu da beceremedi.

Kaptan Haddock un dediği gibi ‘kavanoz dipli dünya’ da yaşamaya devam ediyoruz. Yukarıya gittiğime Allah a yalvaracağım, beni bir daha ne buraya ne de başka bir gezegene göndermesin diye. Dersimi aldım.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Davut Berker dedi ki:

    Yazı güzel Sevgii Ronald Kardeşim. Ama isimleri eksik bazı ülkeler var sanırım sıralamada. Kolay gelsin hepimize, paraya tapanların içinde.

  2. ronald karel dedi ki:

    Davut Berker kardeşim Ranka a göre Türkiye 102 nci sırada.. Sonra Bulgaristan ve Yunanistan geliyor