Bodrum Gündem

Rüzgarınız Bol, Pruvanız Neta Olsun

Altılı muhalefet partisinin, Başkent Ankara’dan, “Yarının Türkiyesi İçin” sloganı ile başlattıkları hareketi, dünyanın en güzel sahil şehri olan Bodrum’a uyarladım.

Erman Aras’ın  “Uluslarası The Bodrum Cup (32)” yarışlarından öğrendiğim, “Rüzgârınız bol, Pruvanız neta olsun” denizci temennisini başlığa çıkardım. “yolunuz açık olsun” anlamına gelen bu deyime, liderlerin çok ihtiyacı olacak.

Yelkenleriniz ‘Oy’la dolsun…

Ben de, Pazartesi Günü’nden itibaren çetin bir yolculuğa yelken açan, Altı Muhalefet Liderine, “yelkenleriniz ‘oy’la dolsun” diyorum.

Liderlerin, iki gün önce açıkladıkları, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” metninin içindeki vaatlerini gerçekleştirebilmek için, önümüzdeki seçimleri mutlaka kazanmaları gerekiyor.

Hatta kazanmak da yetmez;

Bir: Anayasa değişikliği yapabilecekleri çoğunluğa da ulaşmaları gerekiyor.

İki: Bunun için de 600 sandalyeli Meclis’te, en az 400 milletvekili çıkartmaları gerekiyor.

Aksi halde, yeni sistemle ilgili imzaladıkları metin boşa gidecek, gündemdeki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile maalesef devam edilecektir.

İşleri zor, ama imkânsız değil.

***

Altı Muhalefet lideri bu yolculuğa, Siyasetin Başkenti Ankara’nın, Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı ile anılan Çankaya semtinden başladı.

Bilkent Oteli’nin Sakarya Salonu doluydu.

Aralarında benim de bulunduğum 300 civarında yerli ve yabancı gazeteci ile toplam 750 kişi davet edilmişti. Ancak, salon çok daha kalabalık görünüyordu.

“Demokrasi Masası”nın kurulduğu otel ve çevresinde, asker- polis- otomatik silahlarını göstere göstere dolaşan özel harekâtçılar yoktu. Havada helikopterler de gezmiyordu.

Yeni döneme, mütevazı bir başlangıç yapılıyordu. Davetlilere yapılan ikramlar da oldukça mütevazıydi. Ekmek arası salam ve peynir öğle yemeği yerine geçiyordu.

Otele ilk gelenlerden biriydim.

Girişte akreditasyonu yaptırıp kartımı aldıktan sonra, imza töreninin yapılacağı otelin alt katına indim. Koridora, muhalefete yakın televizyonların stüdyoları kuruluyordu. Davet edildikleri halde İktidar medyasına yakın televizyonlar yoktu. Bu medya kuruluşları, davete icabet etmek için sadece yazar ve muhabirlerini göndermişlerdi…

Salonun kapısı henüz açılmamıştı. Ekmek arası peynir-salam ve çay servisi de henüz başlamamıştı. Sadece su ikramı yapılıyordu.

Pandemi unutulmuş, dezenfektan ve maske kullanımı da gerilerde kalmıştı. Kapılar açıldığında bunu çok daha fazla hissedecektik.

Sandalyelerin arası sadece 10 santimetreydi. Sağ ve solumdaki arkadaşlarla omuz omuza bir saat geçirdik. Yana bakarak konuşmak, hastalık riski nedeniyle,  mümkün değildi. Salonda maskeyi hiç çıkartmayan 65 yaşın üzerinde, az sayıda “korkak” vardı.

Alfabetik sırayı Babacan ve Davutoğlu bozdu!

Liderler, törenin yapılacağı otele-çok önem atfedilen– alfabetik sıraya göre gelmedi.

Bu kuralı, AKP’den kopup gelen, Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan bozdu. Otele ilk önce Gelecek Partisi, ardından da Deva Partisi Genel Başkanları geldi.

Liderler, otelin bir odasında kısa bir süre dinlendikten sonra, saat 13.30’da, otelin düğün salonu olarak kullanılan tören salonunun bulunduğu kata indi.

Düğün salonuna girince ışıklar söndürüldü

Bilkent Otelin Düğün Salonu, bu tören için özel olarak mı seçildi, bilmiyorum. Ama bu tören de bir anlamda, “düğün töreni” gibiydi.

Burada da, “birlik-beraberlik” ve “sonuna kadar sadakat” için söz veriliyor, imzalar atılıyordu.

Yine, alfabetik sıraya göre yürüyorlardı. Sırayı kaybetmemek için anlamsız bir ürkeklik yaşıyor gibiydiler. Önlerine ve yanlarına bakarak,” sırayı bozan var mı” dercesine hareket ediyorlardı.

Liderler, ne olduğunu anlamadığım, sonuna kadar açık, kulaklarda çınlayan, korkunç bir müzik eşliğinde düğün salonu olarak da kullanılan tören salonuna girdi.

Dikkati çeksin diye sadece, sahnedeki Türk Bayrağı, Mustafa Kemal Atatürk ve altı liderin imzaladığı tarihi davetiye aydınlatıldı. Sahnenin etrafı ise Türk Bayrağı renklerindeki Kırmızı-Beyaz çiçeklerle süslenmişti.

Liderlerden sadece Ali Babacan, “Yarının Türkiyesi İçin” sloganına uygun olarak Türk Bayrağı renklerinde, beyaz gömlek giymiş kırmızı kravat takmıştı.

Liderler, en ön sıraya oturduktan sonra ışıklar yandı.

Ancak, o korkunç müzik, kulakları sağır edercesine çalmaya devam etti. Sunucu Tuluğhan Tekelioğlu da anonslara başlamak için bu çın-çın öten müziğin bitmesini bekledi.

Abartmıyorum. Sanki uzay gemileri salonu basmış ve aşağıdaki insanların kulaklarını sağır etmek ister gibiydiler.

Sahneye ilk çıkan siyasetçi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek oldu. Yardımcıları da liderler gibi alfabetik sıraya göre konuştu.

Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, bu süreci yüklendi ve imza aşamasına getirdi. Çok emek verdi. Konuşmasında da neden bu aşamaya gelindiğini çok güzel anlattı.

Erkek, sözlerine, diğer genel başkan yardımcıları gibi, “savaşa hayır” diyerek başladı.  “Yarının Türkiye’sini inşa etmek için önemli bir adım attık” diye devam etti.

Ardından, metnin hazırlanmasına emeği geçen diğer genel başkan yardımcıları da alfabetik sıraya göre konuştu.

Sıra, genel başkanlara gelmişti. Salonun ışığı bir kez daha söndürüldü. İsmi anons edilen genel başkanlar sahneye çıktı. Alkışlarla, izleyenlere yanıt verdiler.

Ardından bu defa yuvarlak değil ama çok ayaklı, dikdörtgen bir masa ve altı sandalye getirildi.

Sıra, tarihi imzalara geldi

Aylardır üzerinde çalışılan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” ilişkin metin, liderler tarafından aynı anda imzalanarak, büyük bir taahhüt altına girildi.

Tarihi bir eşik aşılmış oldu. Türk siyaseti, altı lideri bir araya getirerek, bir mücadele başlatmış oldu.

40 yıldır Ankara’da siyaset muhabirliği yapıyorum. Türkiye böyle bir tabloyu ilk kez yaşadı.

Kısaca;

Birkaç yıl içinde dibe vuran,

Dünyada eşi benzeri olmayan,

Bir tek kişinin iki dudağı arasına sıkışan,

Denetimden uzak, 

Haksızlıklara yakın, bir hükümet sistemine son vermek için başlatılan bu harekete, yazının başlığındaki gibi;

“Rüzgârınız bol, Pruvanız neta olsun!” diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.