Bodrum Gündem

Kardeşim sen, devlet misin?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz haftaki grup konuşmasına, “Rezalet bir durum, rezalet bir durum.” diyerek başladı.

Neydi, bu rezalet durum?

Konuşmasının devamında bunlu detaylandırdı.

Kemal bey kısaca;

“İktidar Partisi (AKP) temsilcileri, devletten maaş alan, devlet görevlileri gibi hareket ediyorlar” dedi.

Doğru…

Yeni sistemle birlikte her gün, örneklerini yaşıyoruz.

AKP Genel Merkez Sözcüsü, kendisini hükümet -dışişleri veya cumhurbaşkanlığı sözcüsü yerine koyarak, “devlet adına” açıklama yapabiliyor.

Ya da, bir AKP ilçe başkanı, devlet tarafından yaptırılan bir yol, hastane veya okul inşaatı konusunda, “bakanlık temsilcisi-devletin maaşlı görevlisi-ilçenin en yüksek mülki amiri” gibi gazetecilere bilgi verebiliyor. Üstelik bu yönde medya mensuplarından gelen talepleri kabul ediyor ve “yetkili” gibi randevu verebiliyor.

Yani, dört yıldan bu yana, Cumhurbaşkanlığı makamının temsilcileri olan Vali ve Kaymakamlara,  AKP il ve ilçe başkanları da dâhil oldu.

İşin vahim tarafı, AKP’li yöneticileri, bu durumu benimseyerek,  havaya girdiler..

**

Devlet, saatin çarkları gibidir..

Emekli devlet memuru olan Kemal Bey grup salonunda, “bu rezalet durumu” anlatmaya, devletin tepesinden başlıyor…

“ Tarafsız olması gereken ve tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi üzerine ant içen bir kişi, devleti ayaklar altına alamaz, devletin kurumlarını ayaklar altına alamaz.”

Ardından, devletin işleyişini bir saatin dişlisi ile izah etmeye çalışıyor.

“Hepiniz kol saati taşıyabilirsiniz. Yukarıdan baktığınızda gördüğünüz bir ekran, yani, akrep ve yelkovandır. Ama o ekranın arkasında birden fazla çark vardır. Her çark, öngörülen şekliyle döner. O saat ne kadar sağlıklı çalışırsa, saat zamanı o kadar doğru gösterir.

Devletin çalışması da böyledir.  Devletin, görünen bir yüzü vardır. Cumhurbaşkanı, Hükümet, Meclis, sivil toplum kuruluşları vardır.

Eğer bunlar bir saat gibi dengeli çalışıyorlarsa, o zaman o ülkede huzur vardır, o ülkede umutsuzluk yoktur. Böyle bakmamız gerekiyor.”

Devlet adamlığı konusunda tecrübeli Kemal Bey, devleti bilmeyen ve tanımayanlar için devleti tane, tane anlatmaya devam ediyor.

Devletin bir kuralı, yasaları vardır. Her alan,  yasalarla düzenlenmiştir. Herkes, yasalarla öngörülen görevini yerine getirdiği sürece, hiçbir sorun olmaz. Böyle bakmamız lazım.

Vatandaş hangi partiyi iktidara taşıyorsa, A partisi gelir, B partisi gelir, C partisi gelir; Hükümetler geçicidir; bugün vardır, yarın yoktur. Hükümet yetkiyi kimden alır? Vatandaştan alır, gelir devleti yönetir ama devlet bakidir. Ama devletin çarklarıyla oynamaz, sağlıklı yapısıyla oynamaz, işleyen mekanizmaya çomak sokmaz. O zaman devletin mekanizması bozulur.”

Parti Devleti ve “paralel yapı”

Devletin başındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı arifesinde Afrika gezisine çıkmıştı.

Savaş patladığında da Kongo’daydı.

NATO Liderleri, olağanüstü toplantı kararı aldı. Erdoğan’ı Afrika’dan çağırdılar.  Afrika turunu yarıda kesen Erdoğan, Ankara’ya dönmek zorunda kaldı.

Ankara sakindi.

Devletin en yüksek, yasal, istişare organı olan Milli Güvenlik Kurulu toplantıya çağrılmıyordu.

Buna karşılık 24 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, CHP liderinin “paralel yapı” diye tanımladığı   “Güvenlik Zirvesi” adı altında bir toplantı yapıldı.

Toplantıya, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı’nın dışında; AK Parti TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik katıldı.

***

CHP Lideri, grup konuşmasında, Milli Güvenlik Kurumu’nun Anayasal bir kurum olduğunu, “Güvenlik Zirvesi” yapısının ise bir  “Paralel yapı” olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:

“Milli Güvenlik Kurulu, bir Anayasal kurumdur. Görevleri Anayasa’nın 118’inci maddesinde tanımlanmıştır. Böylesine olağanüstü bir olayla karşılaştığımızda, devletin toplaması gereken ilk kurumu Milli Güvenlik Kurulu’dur. Devletin yasal organı Milli Güvenlik Kurulu’nun toplanması gerekir.  Güvenlik Zirvesi diye yasal bir kuruluş hiç hatırlamıyorum. Ama siz bu kurumu bir tarafa bırakıp, bir paralel yapı inşa ediyorsanız ve o inşa ettiğiniz paralel yapıyı, partileştirmişseniz ciddi bir sorunumuz var demektir.

Sen oraya parti sözcüsünü çağırmışsın, grup başkanını çağırmışsın, genel başkan vekilini çağırmışsın… Ne kadar böyle işe yaramaz adam var, çağırmışsın, Ondan sonra Milli Güvenlik Zirvesi diyorsun. Ne güvenlik zirvesi ya, ne güvenlik zirvesi?

Devlet hakkında, devletin aklı hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsan, Milli Güvenlik Kurulu’nu toplarsın, neyin ne olduğunu orada sana anlatırlar.

Böyle bir devlet yönetimini, 27,5 yılını devlete veren, devlette çalışan, alnının akıyla emekli olan bir kişi olarak söylüyorum: Böyle bir tabloyu hiç görmedim.

Aynı gün parti sözcüsü “Devlet şunu yapıyor, devlet bunu yapıyor, devlet her şeye hâkimdir…” diye açıklama yapıyor.”

Kardeşim sen devlet misin?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının bu bölümünde Güvenlik Zirvesi’nden sonra açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’e,

“Kardeşim sen devlet misin?”,  “ Ak Parti’nin parti sözcüsü kalkar da bu konuda devlet adına nasıl konuşur ya? diye sordu.

Ardından şöyle devam etti:

“Sen AK Parti’nin sözcüsüsün. Çıkarsın, AK Parti’yi anlatırsın, ama kalkıyorsun devlet adına konuşuyorsun.

Erdoğan, ‘Parti sözcümüzün yaptığı açıklama çok açık ve net. Devlet adına açıklama yaptı’ diyor.

Akıl alacak bir şey değil değerli arkadaşlarım. Tarafsız olması gereken ve tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi üzerine ant içen bir kişi, devleti ayaklar altına alamaz, devletin kurumlarını ayaklar altına alamaz. Devletin bir saygınlığı vardır, bir kurumsal yapısı vardır.

Parti sözcüleri elbette açıklama yapar, kimse bir şey demez ona. Güvenlik Zirvesi diye bir zirve toplayacaksın, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tamamen devre dışı bırakacaksın. Devlet adına Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü konuşur, eyvallah derim, devlet adına konuşuyordur. Milli Savunma Bakanlığı’ndan birisi çıkar konuşur, eyvallah dersin. Cumhurbaşkanlığından birisi veya sözcüsü çıkar konuşur, eyvallah dersin.

Ben devletin bu duruma düşürülmesinden büyük bir üzüntü duyduğumu ifade edeyim. Devletin bu kadar çürüdüğünü, bu kadar ayaklar altına alındığını, devletin bu kadar itibarsızlaştırıldığını ilk kez görüyorum ve ilk kez tanık oluyorum.

Devleti bir kişiye teslim ederseniz ve devletin bütün kurumlarını bir kişinin iki dudağına teslim ederseniz, gelinen tablo budur. Bu çok ağır bir tablodur.

Devleti partileştiriyorsun. Devlet bakidir, partilerin tamamı geçicidir. Hükümetler geçicidir ama devlet dediğiniz kurum bakidir… “

Emekli bir devlet memuru olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu konudaki eleştirilerini, “rezalet bir durum” diyerek tamamladı.

Size göre de rezalet mi?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.