Bodrum Gündem

2.BÖLÜM; VEFATININ 29. YILINDA TURGUT ÖZAL’IN, BODRUM TATİLİNİ, MUHABİR OLARAK İZLEYEN EMİN VAROL YAZDI…

2.BÖLÜM

BODRUM SEVDALISI ÖZAL’IN, BODRUM ANILARI…

VEFATININ 29. YILINDA TURGUT ÖZAL’IN, BODRUM TATİLİNİ, MUHABİR OLARAK İZLEYEN EMİN VAROL YAZDI…

1. Bölüm için lütfen linke tıklayınız;

VEFATININ 29. YILINDA TURGUT ÖZAL’IN, BODRUM TATİLİNİ, MUHABİR OLARAK İZLEYEN EMİN VAROL YAZDI…

Tarih: 28 haziran 1984… 

Başbakan Turgut Özal, tatili için tercih ettiği Bodrum’a tarifeli uçakla İzmir üzerinden gelebildi.

O tarihte Başbakanların veya Cumhurbaşkanlarının uçak filosu yoktu.  Devlet büyükleri THY’nın tarifeli uçakları veya askeri kargo uçakları ile seyahat ederdi.

İzmir üç yıl sonra sivil bir havalanına kavuştu. Özal iktidara geldikten 3 yıl sonra, 17 Kasım 1987’de Adnan Menderes havaalanının açılışını yaptı. İzmir Adnan Menderes havaalanı, İstanbul Atatürk Havaalanı’ndan sonra 2. Büyük alandı.

40 yıl sonra Atatürk Havaalanı’nı kapatan Erdoğan, bir konuşmasında, Adnan Menderes havaalanını AKP’nin yaptığını söyleyecek ve eleştirilere hedef olacaktı.

Neden İzmir diye sorarsanız, Bodrum’a en yakın havaalanı İzmir’deydi. Yine o tarihte Milas ve Dalaman havaalanları henüz yapılmamıştı. Özal iktidara geldikten bir süre sonra Bodrum’a havaalanı yapmak istedi. Bakanlar Kurulu’ndan karar çıkarttı, ihale de yapıldı. Ancak, bazı sivil toplum örgütleri,  “bataklık, kuş nesli yok olacak” diye karşı çıkınca yapılamadı. Milas-Bodrum havaalanı ise 1997 yılında Başbakan Tansu Çiller tarafından açılacaktı.

Karayoluyla Bodrum Ak-Tur’daki denize sıfır yazlık evine Özal, ilk defa geliyordu. Aynı sitede Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem ve  eski Başbakanlardan Bülend Ulusu’nun da yazlık evleri vardı.

Özal Bodrum Ak Tur’daki yazlığına ilk kez geliyordu. Birkaç yıl önce almışlardı. İki katlı mütevazi ev sahile çok yakındı.  Ramazan Bayramı tatilini ailesi ile birlikte burada geçirecekti. Eşi Semra Özal, Ahmet Özal hariç çocukları Efe ve Zeynep Özal da yanlarındaydı. Özal ailesi uzun bir aradan sonra ilk kez burada bir araya geliyorlardı.

Özal’ın tatilini benimle birlikte bir basın ordusu izliyordu. Ankara ve İstanbul’dan gelen gazetecilere İzmir ve Bodrum medya mensupları da katıldı. Ak-Tur’da evler kiralayarak Özal’ı takip edecektik. Ak- tur bugünkü gibi değildi. Yeni yapılıyordu. Özal’ın denize yakın evinin önünde derme çatma bir kafeterya vardı. Bu kafeterya bizim buluşma yerimizdi. Çünkü Özal’ın evini doğrudan görebiliyorduk.

Sahur sohbeti…

Başbakan Turgut Özal, Ramazan Ayı’nın son sahurunu, Bodrum’daki yazlık evinde yaptı. Sahurdan sonra, eşofmanıyla terasa çıktı. Bir gazeteci arkadaşımızla kafeteryada oturuyorduk.

Biraz sonra bir koruma polisi geldi. Ve bizi Başbakan’ın çağırdığını söyledi. Geriye dönüp baktığımızda Özal, terastan gelin diye el işareti yapıyordu.

Şaşırmıştık ama röportaj için iyi bir fırsattı.

“Beni mi bekliyorsunuz” diye sordu. “Evet” dedik. O muzip gülüşüyle “bir yere gitmem, gidersem size haber veririm” dedi ama inandırıcı değildi. Bizi atlatmaktan büyük zevk aldığını biliyorduk.

“Semra hanım getir artık meyveleri, çocuklar geldi” diye mutfaktaki Semra hanıma seslendi.

Bize de, “sizi meyve yemek için çağırdım. Malatya’dan yeni kayısı ve kiraz geldi” dedi.

Semra hanım elinde kiraz ve kayısılarla terasa geldi. Gerçekten iri ve güzel görünüyorlardı.

Meyveleri yerken sohbet etmeye başladık. Özal, “off the record” dedi. Yani kayıt dışı, yazmamak kaydıyla sahur sohbeti yapacaktık.

*****

29 Haziran 1984…

Ertesi gün, yani tatilinin ilk günü, resmi basın toplantısı yaptı.  Yazlık evinin terasında sorularımızı yanıtladı. Hükümetin 8 aylık icraatını anlattı.

Sekiz aylık ANAP iktidarını “çok başarılı” olarak tanımladı. Başarının sırrını ise “Kararlılık, Hesabını bilmek, iktidara gelmeden önce yapılan hazırlıklar” olarak tanımladı.

Enflasyon inecek!

O tarihlerde de Türkiye’nin en büyük sorunu enflasyondu. Ağustos-1984 tarihinden itibaren enflasyonun düşmeye başlayacağına söz verdi. Ancak aradan geçen 38 seneye rağmen enflasyon ve hayat pahalılığı Türkiye’nin en büyük sorunu olmaya devam etti.

Köprü Baraj senetleri satılacak.

Kendisine seçim kazandıran, Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp ile TRT ekranında girdiği “satarım-sattırmam” tartışmasını hatırlattı. “ Köprü-Baraj gibi tesislerin gelir ortaklığı senetlerini Ağustos ayında satışa çıkaracağız” dedi. Böylece, uzun süredir merak edilen  satışların tarihini, ilk kez burada açıklamış oldu.

Orta direk…

Özal, kendisini iktidara taşıyan seçim kampanyasında “orta direk” sözcüğünü bıkmadan anlattı. Hükümetin altı ayda çıkardığı kanunların büyük bir bölümünün de orta direğin güçlendirilmesine yönelik olduğunu anlattı. Özal hisselerin değerinin düşmemesi için satış tarihini daha önce açıklamadığını hatırlattı.

Hükümetin 6 ayda yaptıklarını da şöyle özetledi:

– Döviz taşımak suç olmaktan çıktı. Cebinizde istediğiniz kadar döviz taşıyabilirsiniz, kimse bir şey diyemez.

– 26 ilde sıkıyönetim kaldırıldı. Bunların 15’inde tamamen kalktı. 11’ inde olağanüstü hal ilan edildi.

– Büyük şehir belediyelerine köklü mali yardımlar getirildi…

30 Haziran 1984… Bayramın ilk günü…

Başbakan Turgut Özal, Bayramın ilk günü Bayram Namazını Bodrum merkezdeki İskele Camii’nde kıldı.  Kendisine Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem ve küçük oğlu Efe Özal eşlik etti. Namaz çıkışında cemaatle ve çarşıdaki esnafla bayramlaştı.

Daha sonra Ak-Tur’daki evine döndü. Bir süre sonra da eşi Semra Özal’la birlikte kapının önüne çıkarak Koruma Müdürü Musa Öztürk ve koruma polisleriyle bayramlaştı.

Gazetecileri içeri çağırdı.

Özal daha sonra kapının önünde toplanan kendisini izleyen gazetecileri eve çağırdı. Ailesiyle bayramlaşma ritüelini basına açtı. Özal’lar, Bayramın ilk günü nasıl bayramlaştıklarını önce sözlü olarak anlattı.

“ İstanbul’daki evimizde benim bir tahtım vardır. Oraya otururum. Yaş sırasına göre dizilirler. Önce Semra hanım elimi öper ve yanımda durur. Sonra yaş sırasına göre çocuklar ve varsa torunlar, önce benim sonra Semra hanımın elini öperler”

Foto muhabirleri yerlerini aldıktan sonra Başbakan Turgut Özal’ın elini önce Semra Özal öptü. Semra hanım, eşinin boynuna sarıldıktan sonra yanında ayakta durdu.

Ardından Efe Özal da baba ve annesinin elini öptü. Sıra Zeynep’e gelince, “böyle bayramlaşma olmaz” diyerek itiraz etti. Fotoğraf çektirerek bayramlaşmayacağını söyleyerek, “vallahi elinizi öpmem” diye tepki gösterdi.

Ancak, ısrarlar üzerine baba ve annesinin elini öptü. Daha sonra da bayram harçlığını istedi.

Bu defa da Özal itiraz etti, “şimdi, burada olmaz” dedi. Ancak, Zeynep ısrar ederek “niye olmazmış, el öptürürken fotoğraf çektiriyorsunuz da para verirken niye çektirmiyorsunuz?” diye tepki gösterdi.

Bayram Sohbeti…

Bayramlaşma seremonisinden sonra sıra, bayram sohbetine gelmişti. Ramazan Bayramı tatilinden yararlanarak Ankara’dan Bodrum’a gelen Başbakan Turgut Özal, “günümüzde bayram anlayışı değişti” diyerek sohbete başladı.

“ Eskiden bayramlar, turistik seyahat vesilesi olmazdı. İnsanlar evlerinde otururlardı. Akraba ziyaretleri yapılırdı. Ama bugün bayramlar tatile gitmek için, turistik vesile için kullanılıyor. Bayram hafta içine denk gelirse, bütün bir hafta tatil yapıyorlar.”

İlk bayram harçlığı On Paraymış…

İlk bayram harçlığını 1932 yılında aldığını anlatan Özal, kimin verdiğini hatırlayamadı ancak aldığı harçlığın “on para” olduğunu söyledi. Özal şöyle devam etti:

“O zaman bu para çok kıymetliydi. 1928 yılında etin kilosu 7 kuruştu. Şimdi bizim oğlan ufak parayla tatmin olmuyor. 10-20 bin liradan az harçlık istemiyor. Ben gönlümden kopanı veririm. Onların istediğine kalsak hiçbir şey yetmez. Her bayram harçlık veririm”

“Ben kimseye küs değilim”

Bayramda dargınların barışması gerektiğini hatırlatan gazeteciler, “ağabey” Süleyman Demirel’i kastederek  “dargın olduğunuz politikacılarla barışacak mısınız? diye sordular. Özal bir kahkaha attıktan sonra “benim kimse ile dargınlığım yok. Politikacılar küsmez” diye cevap verdi.

Semra hanım işportadan alışveriş yapmış…

“Bayram öncesi alışveriş çok durgundu” hatırlatmasına Başbakan Turgut Özal, “durgunluk mu vardı?” diye karşı soru ile cevap verdi.

Eşi Semra Özal sohbete katılarak, işportadann yaptığı bayram alışverişini anlattı:

“  bayramdan 3 gün önce alışverişe çıktım. Bütün mağazalar dolup taşıyordu. Herkes alışveriş yapıyordu. İşportadan iki tane kocaman makara, bir mezuroyu 100 liraya aldım. Dükkanda bunlar daha pahalı. Her seviyeden insanın, alışveriş yapacakları yerler var. Benim gibi işportadan alışveriş yapanlar da var”

Memur Yardımlaşma Kurumu (MEYAK) kesintileri.

Semra hanım daha sonra eşine dönerek, “ama hayatım MEYAK zorunlu tasarruf kesintilerinin iadesini bayram öncesinde verdiniz Herkes Allah razı olsun dedi” diye de ekledi.

Bayramda harcamasınlar diye maaşları vermedik.

Semra hanımdan sonra “alışverişlerde biraz durgunluk olması, fiyatların aşağı çekilmesi için elzemdir. Para arzını kontrol etmek, fiyatları aşağı çekmek için en etkili araçtır ”diye devam eden Başbakan, memur maaşlarını Ramazan Bayramı öncesinde neden dağıtmadığına açıklık getirdi:

“ Bayram öncesi memur maaşlarını verseydik, harcarlardı. Biz parayı piyasaya fazla dökemeyiz. Maaşları verseydik piyasada para emisyonunu arttırırdık. Herkes alış veriş yapardı. Ondan sonra fiyatlar yeniden yükselişe geçerdi.”

Gazeteci Emin Varol’un anıları 3. Bölümde Devam edecek…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.