Bodrum Gündem

Güle Güle Cüneyt Arkın… Güle Güle İlyas…

Yeşilçam’da uzun yıllar oyuncular hep kendilerine biçilen aynı rolleri oynadılar: Hulusi Kentmen babacan fabrikatörü yahut komiseri, Ayhan Işık yakışıklı jönü, Sadri Alışık keyifli, komik, dalgacı tipleri. Tarık Akan için de biçilen rol “yakışıklı jön” rolleriydi. O kadar benzer rollerdi ki, isimleri bile aynıydı: Ferit. Yeşilçam “Yakışıklı Ferit”ini bulmuştu… Tarık Akan artık Yeşilçam’ın romantik komedi filmlerinin aranan yıldızıdır.

Hababam Sınıfı serisinde de Tarık Akan yine yakışıklı “Damat Ferit” rolündedir. İlk filmin başarısından sonra Ertem Eğilmez hemen ikinci film için kolları sıvar: “Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı” Bu devam filminde de Damat Ferit rolünde Tarık Akan vardır. Ancak setin son günü yaşanan bir olay Ertem Eğilmez ile Tarık Akan’ın arasındaki ipleri kopartacaktır.

O günü şöyle anlatır Tarık Akan:

 “Son bir sahne çektik. Ardından merdivenlerde duracağız. Filmin afişini çekiyoruz. Kemal (Sunal) yanımda, Halit (Akçatepe) öbür yanımda. Ben de taşın üstüne çıkmıştım, şaka olsun diye.

Ertem (Eğilmez) Abi kameranın arkasından bana çok kötü hakaret etmeye başladı. Yani herkes sululuk yapıyor orada. Ben de sözüm ona öyle bir sululuk yapmışım. O hakareti yediremedim kendime. O dakika seti terk ettim, gittim. 2-3 saat sonra sete geri geldim: ‘Arzu Film’den ayrılıyorum ben, sizi bırakıyorum.’

Şok oldu Ertem Abi. Çünkü 5 yıl vermişim oraya. İnanamadı, ‘Yapamazsın’ dedi.

Ayrılıyorum, bundan sonra ne ‘Hababam’ çekeceğim ne de başka film. Arzu Film’le çalışmayacağım, piyasaya çıkacağım’ dedim. Ayrılışım o ayrılış oldu.”

Ertem Eğilmez’in “Yapamazsın!” demesi aslında Tarık Akan’a inanamamaktan değil, cesaret edemeyeceğini düşündüğündendi. Zira dönemin en çok iş yapan ekibinin başı, Arzu Film’in sahibi ve sektörde de söz sahibi biri olarak kendisini ezemeyeceğini düşünmüştü. Bu “Yapamazsın,” kelimesi çok şey ifade ediyordu -hatta biraz da tehditvâri sarfedilmiş bir söz idi.

Gerçekten de Yeşilçam’da A tipi film üreten ve film sektörünü elinde tutan 8 şirket Tarık Akan’a boykot uygular. 2 yıl boyunca tek bir rol teklifi alamadığı gibi kendi filmini yapmak istemesi de geri teper. Oyuncular oynamaktan korkar, sinema salonları oynatmaktan. Zira ne oyuncular ne kameramanlar ne de sinema salonları büyük gişe filmleri yapan 8 şirketi küstürmek istememektedir.

Tam da bu dönemde filmlerde en az hatta daha fazla iş yapan bir isim daha vardır: Cüneyt Arkın.. Yıllardır gişede rekabet halindedirler. Magazin dergileri “Hangisi daha yakışıklı,” anketleri düzenlemekte, her ikisinin de filmleri kapalı gişe oynamaktadır.

Tarık Akan bir gün Cüneyt Arkın’a gider ve kendi durumunu da ayrıntısıyla anlatarak kendisinden yardım ister. “Eğer ikimiz aynı filmde oynarsak kimse birşey diyemez.” Bu öneriyi Cüneyt Arkın tereddütsüz kabul eder. Üstelik anlaşmaya göre para da almayacak, filmin gelirinden pay alacaktır.

Haber Yeşilçam’da bomba etkisi yaratır. Hem yıllardır rekabet içinde olan Tarık Akan ve Cüneyt Arkın gibi iki dev aynı filmde oynayacaktır, hem de Ertem Eğilmez ve sektörün büyük şirketlerinin uyguladığı ambargo delinecektir.

Sinema salonlarından sipariş yağmaya başlar. Ve yapımcılığını Yavuz Özkan ve Atıf Yılmaz’ın yaptığı, Yavuz Özkan’ın yönettiği “Maden” filmi seyirciyle buluşur. Film, bir maden ocağında kötü koşullardan muzdarip işçilerin İlyas (Cüneyt Arkın) önderliğinde ayaklanması ve İlyas’ın sarı sendika temsilcisi Nurettin’i (Tarık Akan) de ikna etmesiyle omuz omuza yaptıkları mücadeleyi anlatır. Bu, Cüneyt Arkın için de Tarık Akan için de müthiş bir değişimdir.

Film çok büyük başarı kazanır. Gişe başarısının yanısıra 1978 Altın Portakal’dan “En İyi Film” , “En İyi Kadın Oyuncu” (Hale Soygazi) , “En İyi Erkek Oyuncu” (Tarık Akan) ve “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” (Meral Orhonsay) ödülü ile döner.

Bu filmden sonra Tarık Akan’ın önü açılır ve artık romantik komedi filmlerinde yakışıklı jön oynayan bir oyuncu olmaktan çıkar ve kendi istediği gibi, genellikle toplumsal duyarlılığı yüksek filmler yapmaya başlar.

İşte, bugün kaybettiğimiz Cüneyt Arkın, ya da kendi ismiyle Fahrettin Cüreklibatur, Yeşilçam’ın büyük şirketleri tarafından ambargo uygulanan en büyük rakibinin silinişini köşesinden keyifle izlemek yerine ona el uzatmış ve kendi kariyerini de tehlikeye atma pahasına sırf doğrudan yana olmak adına onlarla omuz omuza mücadele etmiş bir adamdır.

Hiçbir zaman unutulmayacak.

Ruhu şad olsun…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.