Bodrum Gündem

II.Abdülhamit’in Serveti ve Hazineyi Hassa’dan Yapılan Bağışlar – İsmail Bozkurt Bodrum Gündem yazıları

II.Abdülhamit’in Serveti ve Hazineyi Hassa’dan Yapılan Bağışlar – İsmail Bozkurt Bodrum Gündem yazıları

Osmanlı devletinde II.Mahmut’tan sonra tahta geçen kardeş padişahların çağın yeniliklerini oluşturan resim, heykel, sanat eserleri, matbaa, elektrik ve coğrafi keşiflere Teokratik monarşi, anlayışında karşı çıkışlar ve aşırı borçlanma imparatorluğun çözülmesini hızlandıran etki yaratıyordu. 19.Yüzyılın en çapıcı özelliği imparatorluk sınırlarında Rumeli’de, Anadolu’daki toplumsal yapı kendi içinde sahip olduğu toprak rantı; voyvoda, mültezim derebeyi, şeyhlerin kurguladığı ticaret düzeni içeresinde orta çağın feodal sistemine dayanıyordu. Osmanlı İmparatorluğunun adil yargı ve eşitlik düzenlemeleri için başlattığı Tanzimat ve Islahat fermanı düzenlemeleri yeterli olmamıştı. İmparatorluğu içinde Makedonya ve Balkanlarda toprak dağılımındaki karmaşa ve vergi ihtirazlarına karşı dinsel ve etnik yapı ayrıcalığında;  Rusya Slav’ları, Avusturya Hıristiyan toprak ağalarını sürekli Osmanlı devletine karşı tahrik ve kışkırtma senaryoları yaratılıyordu.

Makedonya’da Hristiyan tebaanın başlattığı çete savaşları devam ederken Osmanlı donanmasının haliçte çürütülmesi, 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı, Yemen ve diğer savaş alanlarında ordunun, silah teçhizatı ve eratın giyim kuşamı ve iaşe ihtiyaçları karşılanmasında oldukça güçlük çekilmektedir. Yoksul Anadolu halkı redif alayları ve muvazzaf ordulara asker vermekten zor durumda kalmaktadır. On dört yıla kadar ulaşan uzun süreli askerlik tarımda ki iş gücünü düşürmüş, üretim yapısını bozmuştu.  İmparatorluk sınırlarında aşiret ve toprak ağalarının ön plana çıkmış olması günlük yaşamda feodal üretim düzenine bağlı olarak halkın; toprak ağaları, voyvodalar, derebeyleri aşiret reislerinin, mültezimlerin marabası, müridi olması, halkın kalkınması ve zenginleşmesini engelleyen unsurların başında geliyordu. Yıldız sarayında oturan II.Abdülhamit hükümetinin yoksul Anadolu halkına sağlık ve eğitim yönünden kayıtsız kalması, Anadolu’nun değişik yerlerinde çeşitli hastalık ve açlıktan toplu ölümlere neden oluyordu.  ( Ş.S. Aydemir Enver Paşa C.I. )  

 Yoksul Anadolu Halkı,

Kırım harbinden sonra devlet borçların ödenmesi ciddi sorunlar yaşanıyordu. II.Abdülhamit döneminde alacaklı Fransa, İngiltere, Avusturya-Macaristan, İtalya ve Almanya’nın ısrarlı talepleri karşısında, Osmanlı devleti borçlarını zamanında ödeyemiyordu.  II.Abdülhamit Osmanlı devletine ait tuz, tütün ve alkollü içkilerin alım-satımı ve bunlara ait vergi toplama yetkisini; 15 Ekim 1881 tarihli Muharrem Kararnamesi’yle alacaklı Düyun-u Umumiye ve Reji idaresinin meclisinin yetkisine bıraktı.

Makedonya’da Avrupa büyüklerinin kışkırtmasında, Osmanlı yönetimine karşı Hristiyan tebaanın tepkileri artmıştı, kiliseler, mektepler papaz ve öğretmen evleri adeta birer silah deposudur. Müslüman köyleri çeteler tarafından basılıyor, soygunlar yapılıyor.  Trenler soyuluyor, insanlar kaçırılıp fidyeler alınıyordu. Cephelerde çete savaşlarını sürdüren 3. Ordu emrinde Türk subayları lojistik ve idari destek almadan çaresizlik içeresinde çete savaşlarında her an ölüm kalım mücadelesi vermektedir. Bölgeye hâkim görünen II.Abdülhamit Makedonya ve Balkanlarda değişen siyasi mücadelenin bir sonraki dönemini ve ufkun ötesini göremiyordu. (Ş.S. Aydemir, E. Paşa Cilt I, Sf, 428-429 )

Osmanlı devletinin hazine gelirleri giderleri ve emlak varlığı kendi sistemi içeresinde üç ayrı bölümde yürütülmektedir. a) Divanı – Hümayun; Bütün devlet gelir ve giderlerinin toplandığı ana bütçe kayıtlarının tutulduğu yerdir. Maliye Nazırının bağlı yürütülür. b) Hazineyi – Hassa; Sarayın ve Padişahın mali işlemlerinin ve tapu işlemlerinin yürütüldüğü merkezidir. c) Emlak’ı – Hümayun; Padişahın şahsi serveti ve emlak tapu kayıtlarının yapıldığı işlemlerdir.

Abdülhamit Osmanlı Bankası Müdürü Foster’den Hazineyi Hassanın başına getirilmesi için kendisinden bir memur verilmesini ister. Foster Sultan Abdülhamit’e, bankadan uzaklaştırmak istediği, Ermeni asıllı Agop Kazazyan’ı verir. Agop Efendiye Dolmabahçe sarayında müstakil bir daire tahsis edilir. Kendisine on kişilik memur kadrosu verilir. Ağop efendi işe önce şahıs vakfı olmayan yerlerin dışında, devlete ait miri toprakların saltanat mülklerine katılmasıyla başlar. [1]

Agiop Kazazyan Efendi Abdülhamit’in şahsi emlaki için, “ Emlak’ı Hümayunu imparatorluk geneline yayar.“ Bu çalışmalarla birlikte Sultan Abdülhamit’in emlak, nakit, tahvil ve hisselerinin olağan üstü artış sağlanır.  Abdülhamit Agop Kazazyan Efendi önce “paşa sonra Hazineyi Hassa Nazırı yapar.”  Kendisine Nazırlık ve Paşa rütbesine ile birlikte yüksek maaş ve birçok ihsanlar ve imtiyazlar verilir. Kısa bir süre sonra Hazineyi Hassadaki görev ile birlikte Maliye Nazırı olur. Ancak bu arada Osmanlı bankasındaki görevinden kusurlu görülür sorgulanır. Padişahın Osmanlı bankasındaki bankacılık işlemlerini “ Credi Lone Bankasına “ çevirir. Kendisine yönelik tartışmalar sonunda, Maliye Nazırlığı görevinden azil edilir. Yıldız sarayında Hazineyi Hassa görevine devam eder.  Agop Kazazyan Paşa Abdülhamit’in kendisine hediye ettiği atla Yeniköy’de boğaz gezintisinde ürken attan düşer. Agop Paşa ürken at üzengisinde sürüklenir, duvara çarpar ölür.

Sadrazam Sait Paşa, Agop Kazazyan’a Hazineyi Hassa’ilgili (Padişah Mülkleri) işlerinin yürütülmesinde, Padişahın zenginliği ve mirî araziyi illegal yollardan ele geçirilmesi ve toplumda işlerinde halk arasında huzursuzluk yaratmaktadır.  Osmanlı Devletinin geleneklerinde tarım arazileri üzerinde, padişah adına çiftlik, maden sahaları, liman işletmeleri ve balıkçı dalyan işletmelerinin kurulması rastlanır durum değildir. Sait Paşa iktisap ve temlik işlerin yapılmamasında yasalara aykırı işler için Agop Paşayı uyarır. (Sait Paşa hatıralarında C.2/ Sf.215, 216, 217 ), Sadrazam Sait Paşa’nın bu uyarıları dikkate alınmayarak bedeli Maliye Hazinesince ödenmiş bir kısım mülklerin, “ Hazineyi Hasa” adına ( Padişah Mülkü ) olarak tapulanması gibi yasal olmayan işlem yıllarca sürüp gider.[2]

  Agop Kazazyan bu uygulamayı İmparatorluğun birçok vilayeti ve sancaklarında, Hazineyi Hassaya kayıtlı olmayan “ mahlul “ ( sahipsiz ) ya da Devletin Maliye hazinesi adına terk işlemi yapılmamış, sahipsiz kalan emlak ve imar ve ihyaya müsait araziler, çiftlikler, işletmeye müsait madenler, liman ve rıhtım alanları, gemi işletme imtiyazları, çeşitli emlak ve geliri Hazineyi Hassa kayıtları İmparatorluğun dört bir yanında görevli memurlar saraydan rütbe ve nişan alma için, birbirleriyle rekabet halinde, saraya ve Agop Kazazyan’a çeşitli mülkler bildirime yarışındadır. Bu yönde tespit edilen emlak kayıtları Agop Kazazyan tarafından Hazineyi Hassa adına ya da doğrudan Padişah II.Abdülhamit adına kayıt edilir. ( S.Dadyan – V.Şensözen Osmanlı’nın Varlıkları ve II.Abdülhamit’in Emlaki Sf.75  )

Burada sözü edilen emlak, çiftlik, bağ, bahçe, tarla, kışlak, çayır, zeytinlik, orman ve daha bu gibi şeylerdi. Bunlar Bağdat, Halep, Basra, Beyrut, Suriye, İşkodra, Yanya, Selanik, Musul, Aydın, Konya, Manastır, Kudüs, Çatalca, İzmit, Edirne, İstanbul vilayet ve sancaklarında bulunmaktadır.  Bunlardan en düşük değeri olan İzmit’te ve 947 lira değerinde. En yüksek değerlisi ise Basra vilayetinde 93.650 lira tutardır. Bu servetin değeri şu suretle saptanmıştı; 596.687 lira hazır para, 315.922 lira değerinde mücevher, 329.844 liralık müdevver emlak ve arazi geliri, bundan başka Yıldız’da ve Rayş (Reich) Bankası’ndaki tahvillerinin de geliri 2 milyonu aşmaktadır.[3]

1908 yılına gelince padişahın bizzat kendi üzerine kayıtlı gayrı mülk sayısı on bir bini kalemi aşmıştır. Avusturyalı yazar Charles Morovis Viyana’da basılan, ” Türkiye Maliyesi “ adlı esrinde, II.Abdülhamit’in muazzam şahsı servetiyle, dünyanın en büyük arazi sahibi olarak tanımlar.[4] Bunların içinde Anadolu’nun ve Rumeli’nin muhtelif bölgelerinde yer alan birbirinden kıymetli değerlere sahip yüz elli çiftlik yer almaktadır. Bu zenginlik dünyada emsali görülmemiş bir zenginlik ve serveti oluşturmaktadır.  Agop Kazazyan’ın yürüttüğü tapu ve kayıt işlemleri, farklı yöntemlerle yürütülüyordu. Bu emlakin önemli bir bölümü Ek cetvel – 1’de Saro Dadyan  V. Şensözen  Osmanlı Varlıkları ve II.Abdülhamit’in Emlak’ı adlı eserde listeler halinde sıralanmıştır. [5]

Başkâtip Tahsin Paşaya göre Yıldız sarayının aylık 9.000 altın tahsisatı vardır. Bu para sarayın ihtiyacında, padişahın iradesinde kullanılıyor olması nedeniyle bu alanda tasarruf edilebilmesi mümkün olmamaktadır. Kendisine ait şahsi mülkünden orman, çiftlik, balıkçılık ve benzeri diğer gelirleri ile birlikte 500.000  altın liranın üzerindedir

Yıldız Sarayında devletin parasal işleri ihaleleri, ordunun silah alımları, Galata bankerleri ve sarraflardan alınan borçların faiz-komisyon işlemlerini, saraya hafiye sistemine göre yerleştirilen ayrıcalıklı saray nazırları ve paşaların elindedir. Bu harcamalarda oldukça farklı yöntemler uygulanmaktadır. [6]

Bu dönemde rüşvet imparatorluğun temelini kemirmektedir. Buna rağmen II.Abdülhamit döneminde nazırları ve memurları için bilinen rüşvet gerçeğinin göz önüne alınmasının dışında, Padişahın aradığı sadece emirlerinin yerine getirilmesi ve kendisine sadakat göstermesidir.[7]

II.Abdülhamit’in otuz üç yılık saltanatında, jurnal ve sansür etkisinde, istibdat yönetiminde çeşitli jurnal nedeniyle verilen sürgün cezalarının ardı arkası kesilmez. 1894 yılında “Şeref kurbanları sürgünü” olarak adlandırılan, 78 kişilik askeri tıbbiye ve harp okulu öğrencileri öğretmen ve subaylarla birlikte Fizan’a sürgüne gönderilmesi dünyada eşine az rastlanan bir ceza yöntemidir.[8]  Padişahın kendi yurttaşları için, Devletinin en ücra köşelerinde en ağır iklim koşullarından seçilen; Arabistan’ın Tayf, Yemen, Basra, Fizan gibi yerler muhalifler, aydınların sürgün yeri olarak kullanılmaktadır.  

Anayasal Meşrutiyet, Meclis ve ulusal değerleri savunan Sadrazam Mithat Paşa üç ayrı sürgün cezası sonrasında Tayf kalesinde öldürüldü, Namık Kemal defalarca tutuklanır üç ayrı sürgün alır. Kıbrıs’ta Magosa zindanlarına hapis yatar. Ziya Paşa iki ayrı sürgünle kurtulur.

Bir başka yönde orduda “zadegan ”  ya da “ paşazadeler” sınıfı olarak isimlendiren ayrıcalıklı olarak askeri okullardan mezun olan subayların kısa sürede aldıkları rütbeler emsallerinden birkaç rütbe önde olmaktadır. Emsalleri Mülazım’iken ( teğmen ) ayrıcalıklı zadegân sınıfı subayları kaymakam miralay ( yarbay, albay ) rütbesine ilerlemiş oluyorlardı. Bu denli hızı terfi olanakları ve ayrıcalıkları görevleri, II.Meşrutiyet öncesinde ordunun disiplin yapısını bozan bir durumdur. Bu dönemde Yıldız sarayında padişahın zadegân sınıfından oluşturulan yaverlerinin sayısı 441 çıkmıştır. ( Ş.S. Aydemir Enver Paşa C.I. Sf. 391 )

II.Abdülhamit’ Yıldız sarayında padişah hizmetinde bulunan rütbeli nazır, paşa hafiye, jurnal, sansürde görevli ya da bendegân ( kul, köle ) hizmetinde olan kişiler için, Hazineyi Hassa kayıtlarında sıralanan mülkler ve nişan, rütbe, kese altınla ödüllendirilmesi, yaşamları için kendilerine köşk, konak hediye edilmesine oldukça cömert davranmaktadır.[9]  Devlet hazinesinden dağıtılan altın lira değerlerine sahiptir. Emlaklar Eski İstanbul valisi Süleyman Kani İrtem  (d.1875, Selanik – ö. 30 Kasım 1945, İstanbul), “Abdülhamit devrinde Hafiye ve Sansür Abdülhamit’e verilen jurnaller ” adlı eserinde ayrıntılı bir şekilde sıralandığı görülmektedir.  

II.Abdülhamit’in serveti ve Hazineyi – Hassa’dan yapılan bağışlar,

  • Nişantaşı’nda 6.000 altın kıymetinde Süreyya Paşa Konağı İzzet Halo Paşa’ya
  • Çubukluda 11.000 lira kıymetinde Münif Paşa, Emrullah Bey yalıları, Bebek’te 22.000 liralık Ali Paşa yalısı Mısır Hidivine verilir
  • Kahire’de 7.000 liralık bir köşk Mısır fevkalade komiseri Ahmet Muhtar Paşa’ya
  • Laleli’de evkaf nazırı Mustafa Paşa konağı nakibüleşraf Tevfik Bey’e
  • Cemal beyin Nişantaşı’ndaki konağı Efganlı Şeyh Cemalettin Efendi’ye
  • İstinye’de İran Elçisi Mehmet hanın yalısı Şerif Abdullah Paşa’ya
  • Ayazağa’da ecnebi misafirler için alınan 21.000 liralık konak hariciye nazırı Tevfik Paşa’ya ihsan olunmuştur.
  • Nişantaşı’da 6.000 lira sarfıyla Fehim Paşa’ya bir konak yaptırılmıştı.
  • Mabeyin başkâtibi Tahsin Paşa’ya: Beyoğlu’nda muhtelif yerlerde 3.750 lira altın muhammen kıymetli beş ev Rüstempaşa mahallesinde 3.100 liralık çifte hamam ve dükkân bağışı,
  • İbrikçi Kamil Ağa’ya İstanbul’da 1.792 buçuk lira iki dükkân hissesi.
  • Tophane Müşiri Zeki Paşa’ya Hüseyinağa mahallesinde 1.500 lira kıymetinde bir apartman, Bursa Vilayetinde 16.000 liralık Balıklı çiftliği, Perşembe pazarında 1.000 liralık mağaza, İstanbul’da Kasımpaşa’da muhtelif yerlerde 1.355 liralık dükkân ve arsalar, haremine Aydın vilayetinde 2.500 liralık bir çiftlik, Emirgan’da 3.000 liralık bir yalı, Galata’da 8.000 liralık han hissesi ve mağaza, Şehzadebaşı’nda 1.250 liralık bir konak bağışlandı.
  • Merkez kumandanı Sadeddin Paşa’ya Feriköy’de, Fındıklı’da Tophane’de 3.450 lira kıymetli muhtelif binalar.
  • Askeri Mektepler Nazırı Rıza Paşa’ya: Teşvikiye’de 2.000 liralık bir ev
  • Zülüflü İsmail Paşa’ya Emirgan’da 1.200 liralık yalı hissesi, 900 liralık kıymetinde bir dükkânla arsa
  • Bedir hanilerden Ali Şamil Paşa’ya; Galata’da 1.500 liralık bir apartman
  • Rüsumat Müsteşarı Mehmet Ali Bey’e Eyüp’te 1.000 liralık bir yalı bağışlanır.

Sonuçta II.Abdülhamit’in sadakat uğuruna kendi adamları, jurnal, ağaları için kayırmacı harcamaları ve ölçüsüz bağışların ardı arkası kesilmez. Osmanlının dış borçları batılı güçler tarafından imparatorluk egemenliği içeresinde Muharrem kararnamesiyle emperyalizm pençesinde; tuz, tütün, alkollü içrekleri, ipek, ihraç ürünleri ve ağnam ( koyu, keçi ) vergileri, Duyunu Umumiye Meclisi yetkilerinde vergi tahsilatına dönüşür.

Kalan Osmanlı borçlarının tamamı, Cumhuriyetin ilanı sonrasında, 1957 yılına kadar yoksul Anadolu halkının ulusal bütçesinden ve vergilerinden ödenir.

 İsmail Bozkurt

[1] Ord. Prof. Dr.Enver Ziya Karal Osmanlı Tarihi TTK Yayını Ankara 2011, Cilt VIII, Sf. 420

[2]  Saro Dadyan V. Şensözen Osmanlı İ. Varlıkları ve II.Abdülhamit’in Emlaki İst. Okyanus, Sf.93

[3]  Ord. Prof. Dr.Enver Ziya Karal Osmanlı Tarihi TTK Yayını Ankara 2011, Cilt IX,  Sf.112-113

[4]  Saro Dadyan V. Şensözen Osmanlı İ. Varlıkları ve II.Abdülhamit’in Emlaki İst. Okyanus, Sf. 92

[5]  Saro Dadyan V. Şensözen Osmanlı İ. Varlıkları ve II.Abdülhamit’in Emlaki İst. Okyanus, Sf.161

[6] Ş. Süreyya Aydemir Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa, Remzi Yayınevi 1972 1. Cilt Sf. 338

[7] Ş. Süreyya Aydemir Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa, Remzi Yayınevi 1972 1. Cilt Sf. 338

[8]  Ali Fuat Ağababa Şeref Kurbanları II.Abdülhamit’in sürgün hikâyesi Çatı Yayınları İstanbul 2007

[9] Süleyman Kani İrtem Haz. O. S. Kocahanoğlu, A. Devrinde Hafiyelik ve Sansür Temel Yayınlar 1999 İst. Sf.16.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.