Bodrum Gündem

Ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşıyoruz

Ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşıyoruz

28 Şubat davasında cezaevinde bulunan 13 askerin ailesi AYM önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Emekli Koramiral Aydan Erol’un eşi Sibel Erol; “Eşlerimiz kutsal saydıkları üniformayı çıkarıp emekli olduklarında, artık torun sevme döneminde iken, eski başbakanlardan merhum Erbakan’ın vefatı beklendikten sonra, birdenbire, her nasılsa birilerinin aklına 28 Şubat’ın bir “askerî darbe” olduğu geliverdi…” dedi.

Bodrum Gündem Haber 

Anayasa Mahkemesi önünde bir basın açıklaması yapan 28 Şubat davası kapsamında cezaevinde bulunan 13 emekli generalin aileleri, silah arkadaşları ve yakınları “Bizler ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşmak üzere burada toplandık…” dediler. Basın açıklamasına CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba ve Tuncay Özkan da katılarak ailelere destek verdiler.

Açıklamayı, Emekli Koramiral Aydan Erol’un eşi Sibel Erol okurken duygulu anlar da yaşanırken açıklamanın bir bölümündeki “Herkes şunu biliyor: Merhum Erbakan yaşadığı müddetçe hiçbir zaman bir askerî darbe ile devrildiğini söylememiş, darbeyi ima dahi etmemiştir. Aynı şekilde, devam eden yargılamalar sırasında tanık olarak gelip dinlenen hiçbir hükûmet yetkilisi o süreçte baskı, cebir ve şiddete maruz kaldıklarına ilişkin tek bir söz etmemiş, aksine cebir ve şiddeti reddetmişlerdir. Bu gerçeklere rağmen şu anda yaşları 74 ile 90 arasında olan 13 insan Erbakan Hükûmetini devirdikleri gerekçesiyle demir parmaklıklar ardında ömür tüketiyor…” şeklindeki ifadeler oldukça dikkat çekiciydi.

Hepimiz her şeyden önce Adalet Arayışçılarıyız!

Cezaevinde bulunan asker ailelerinin AYM önünde yaptığı basın açıklaması; “Öncelikle çağrımıza uyarak burada toplanan herkese tek tek şükranlarımızı ve minnetimizi belirterek sözlerimize başlıyorum. Bizler, kamuoyunda 28 Şubat davası olarak bilinen bir kumpas davada yargılanarak müebbet hapis cezası alan ve F tipi cezaevlerinde tam 1’nci yıllarını dolduran, yaşları 74 ile 90 arasında değişen 13 askerin eşleri, çocukları, yakınları, silah arkadaşları, dostlarıyız. Ancak hepimiz her şeyden önce ADALET ARAYIŞÇILARIYIZ!..” ifadeleri yer aldı.

Erbakan’ın ölümünün ardından her nedense “28 Şubat Davası” başlatıldı…

Emekli Koramiral Aydan Erol’un eşi Sibel Erol tarafından okunan basın açıklaması şu şekilde devam etti; “Eşlerimiz, babalarımız, silah arkadaşlarımız olan bu insanlar yıllarca bu devlette Ordu Komutanlıkları, Kuvvet Komutanlıkları gibi en üst düzeyde görev yaptılar. Ettikleri yemine bağlı kalarak devlet, millet ve Türk Silahlı Kuvvetleri için gecelerini gündüzlerine katarak bir ömür hizmet ettiler; Türk Milletinin onurunu, askerliğin namusunu, Türk sancağının şanını canlarından aziz bildiler, Cumhuriyet ve vazife uğruna ettikleri yeminden taviz vermediler. Öyle ki, görevleri ailelerinden bile öncelikliydi; eşleri gerektiğinde aylarca bu komutanları göremedi, çocuklarını neredeyse babasız büyüttü. Bundan hiç yüksünmedik. Eşlerimizi seçerken askerliğin bir fedakârlık mesleği olduğunu ve bizlerin de birer asker eşi olarak türlü güçlüklere aynı fedakârlıkla göğüs germek durumunda olduğumuzun bilinci içindeydik. Eşlerimiz kutsal saydıkları üniformayı çıkarıp emekli olduklarında, artık torun sevme döneminde iken, eski başbakanlardan merhum Erbakan’ın vefatı beklendikten sonra, birdenbire, her nasılsa birilerinin aklına 28 Şubat’ın bir “askerî darbe” olduğu geliverdi. Savcı kılıklı FETÖ üyesi bir şahıs, tıpkı Atabeyler, Ergenekon, Malatya – Zirve, Balyoz, Kozmik Oda, İstanbul ve İzmir Askerî Casusluk, Oda Tv, Fenerbahçe – Şike ve benzeri bir dizi davanın birebir kopyası ve son halkası olarak “28 Şubat Davası”nı başlattı. 76’sı tutuklu 103 kişi bu davanın sanığı yapıldı. Yaklaşık 5 yıl süren mahkeme sürecinde akıl almaz hukuksuzluklar, usulsüzlükler yaşandı, sırf sanıkları suçlu çıkarabilmek için üretilmiş, tahrif edilmiş sahte belgeler kullanıldı. Avukatlarımızın o süreçte bütün o hukuksuzlukları, usulsüzlükleri, sahte belgeleri, toplanmayan gerçek delilleri, dinlenmeyen tanıkları, göz ardı edilen bilirkişi raporlarını tek tek somut belgelerle ortaya koymalarına ve bu davanın bir FETÖ kumpası olduğunu kuşkuya yer olmayacak biçimde kanıtlamalarına rağmen tüm gerçeklerin üstü örtüldü, görmezden – duymazdan gelindi ve 14 kişiye ceza verildi. Sonuçta eşlerimiz, babalarımız 19 Ağustos 2021 tarihinde demir parmaklıklar ardına kondu. İşte 4 gün sonra tam 1 yıl bitmiş olacak…”

28 Şubat Davası – tıpkı diğerleri gibi – bir FETÖ kumpasıdır!

Anayasa Mahkemesi önünde cezaevinde bulunan askerlerin aileleri silah arkadaşları ve yakınları tarafından yapılan açıklama; “Mahkeme sürecinde ısrarla altını çizdiğimiz bir durumu şimdi kamuoyunun huzurunda bir kez daha vurguluyoruz: 28 Şubat Davası – tıpkı diğerleri gibi – bir FETÖ kumpasıdır! Soruşturmayı başlatan ve davanın iddianamesini yazan savcılar, ilk tutuklamaları yapan ve mahkeme sürecinde yer alan bir kısım hâkimler, soruşturma sürecinde savcılara sözde belge temin eden şahıslar, temin edilen belgeler hakkında “güvenilir” raporu veren TÜBİTAK görevlileri, savcıya Genelkurmay’dan belge ulaştıran askerî personel, yani kısaca bu davaya “eli değen” herkes bir şekilde FETÖ bağlantılı çıktı. Bugün o şahısların bir kısmı FETÖ üyeliği, bir kısmı da 15 Temmuz’daki rolleri nedeniyle halen ağırlaştırılmış müebbet cezalarıyla cezaevlerinde, bir kısmı ise yurt dışında firarî durumdadır…” şeklinde devam etti.

Bu dava bir siyasi davadır…

“Bütün bu gerçeklere rağmen dava inatla sürdürüldü ve sayılan tüm hukuksuzluklar Yargıtay’a kadar sıralı mahkemelerce hep göz ardı edildi…” ifadeleri ile devam eden basın açıklamasında; “Yargı sürecinde, bu ülkede adalet olduğu inancımızı hep muhafaza ettik, ama hep hayal kırıklığına uğradık. 28 Şubat’ın darbe ile ilgisi olmadığını, “İddianame”nin sırf sanıkları suçlu çıkarmak üzere kin, nefret ve husumetle hazırlanmış bir kumpas çalışması olduğunu ve TSK mensuplarına yönelik bütün diğer kumpas davalardakilere çok benzer sahteliklerle kurgulandığını, dolayısıyla her halükârda yargıçların bu hukuk rezaletlerini göreceklerini sandık. Ancak yanıldık. Başlangıçta da söylüyorduk, ama bugün artık bu davanın bir siyasi dava olduğuna, yargının siyaset eliyle bir intikam aracı olarak kullanıldığına tereddüdümüz kalmadı…” ifadeleri de dikkat çekti.

1 yıldır Anayasa Mahkemesi’nin bu dosyayı ele almasını bekliyoruz…

Merhum Erbakan’ın yaşadığı müddetçe hiçbir zaman bir askerî darbe ile devrildiğini söylemediğine ve hatta darbeyi ima dahi etmediğine, aynı şekilde, devam eden yargılamalar sırasında tanık olarak gelip dinlenen hiçbir hükûmet yetkilisi o süreçte baskı, cebir ve şiddete maruz kaldıklarına ilişkin tek bir söz etmediğne, aksine cebir ve şiddeti reddettikleri vurgulanarak “Bu gerçeklere rağmen şu anda yaşları 74 ile 90 arasında olan 13 insan Erbakan Hükûmetini devirdikleri gerekçesiyle demir parmaklıklar ardında ömür tüketiyor. Ülkenin rejimini kendi ideolojik algılarına göre şekillendirmek isteyen çevreler 28 Şubat sürecini topluma bir “askerî darbe” olarak empoze etmekte ve bunun propagandası üzerinden siyasî rant elde etmeyi hedeflemektedirler. Yaş ortalaması 80’in üzerinde olan ve her biri ayrı sağlık sorunu yaşayan insanların kumpaslarla cezaevinde olması öncelikle yaşam hakkının ihlalidir. Bizler tam 1 yıldır Anayasa Mahkemesi’nin bu dosyayı ele almasını bekliyoruz. Uluslararası ceza normlarına göre de sanıkların yaşları nedeniyle bu davaya ilişkin itirazların bir an önce ele alınması gerekmektedir. Ancak anlaşılan o ki, içerideki insanların ölmeleri ya da en azından kendini ve çevresini tanıyamayacak kadar kötürüm olmaları beklenmektedir…” denildi.

Ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşıyoruz…

Buraya AYM’nin lehlerinde bir karar vermesini sağlamak için toplanmadıklarını, taleplerinin AYM’nin bir an önce hak ihlali konusundaki bireysel başvurularına bir yanıt vermesi ve dosyayı ele alması olduğunu özellikle vurgulayan cezaevindeki asker ailelerinin basın açıklaması; “Zaten inanıyoruz ki, dosyayı açtıklarında, hukuk tarihimize kara bir leke olarak geçeceğinden kuşku duymadığımız 28 Şubat Davasındaki bütün hukuk garabetlerini görecek ve verilen kararlara kendileri de şaşıracaklardır. (Tabii eğer görmek isterlerse…) Son söz olarak; bizler ölümlere doğru giden haksız bir infaz sürecini kamuoyuyla paylaşmak üzere burada toplandık. Bu sesin duyulmasına verdiğiniz katkı nedeniyle hepinize tekrar minnet ve şükranlarımızı sunuyor, Anayasa Mahkemesi’nin de bu sese kulak verip bir an önce gereğini yapmasını diliyoruz…” şeklinde sona erdi.

Çetin Doğan’ın yaşamı ile ilgili Röportaj için linke tıklayın; 

“Allah kahretsin darbe oldu…” diyebilecek kadar darbeye karşı bir asker ; Çetin Doğan Paşa https://www.bodrumgundem.com/2021/07/25/allah-kahretsin-darbe-oldu-diyebilecek-kadar-darbeye-karsi-bir-asker-cetin-dogan-pasa/

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.