Bodrum Gündem

Victoria Pizza Bodrum – Bir Başarı Öyküsü TANDOĞAN UYSAL

Victoria Pizza Bodrum – Bir Başarı Öyküsü TANDOĞAN UYSAL

2 yıl önce Bodrumda Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aras’ın kurdele kesimi ile Kumbahçe Paşatarlası’nda bir Pizza Restoranı ve butik otel hizmete girdi.

Buraya hayat veren kişi; İsveç’te uzun yıllar ticaret de yapan gazeteci Tandoğan Uysal. Onu birçoğumuz Facebook ve Instagram sayfalarında yaptığı özellikle Bodrum içerikli paylaşımlarından da tanıyoruz. Bodrum’da işletmesi olan ancak yılın büyük bir bölümünü İsveç’in Başkenti Stockholmde geçiren Tandoğan Uysal’ın kalbi, yazılarından okuduğumuz kadarıyla Bodrum için atıyor.

Tandoğan Uysal’ı biraz daha yakından tanıyacağız ve İsveç Prensesi Victorianın adını verdiği işletmesinin öyküsünü öğreneceğiz…

-İsveç serüveniniz nasıl başladı?

“Her şey tesadüfle başlar derler ya beni de böyle bir tesadüf alıp Stockholm’e attı desem yalan olmaz. İstanbul’da gazetecilik yaparken tanıştığım bir arkadaşım İsveç’e yerleşti. Onun daveti ile bavulumu alıp Stockholm uçağına binip kendimi tam tabiri ile bir boşluğa attım. Sonra yeni bir ülkeye gidenin başından geçen bir mücadele başladı. Türkiye’de gazetecilik mesleğinde çok iyi imkânlarım varken 23 yaşında gençliğin getirdiği o enerji, heyecan, biraz da maceraperestlik duygusu ile hayatımı sıfırlayarak yeni bir yaşama başladım. Yaklaşık 1-2 yıl restoranlarda ve otellerde hizmet sektöründe bulaşıktan temizliğe kadar çalıştım. Hayatın başka alanlarını öğrenmek açısından bu tecrübe de hayatıma güzel bir renk kattı. Türkiye’de gazetecilik yaptığım yıllarda dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i ve başbakanı Turgut Özal’ı takip ederken İsveç’te kendimi restoranın bulaşıkhanesinde ve otel odası temizliğinde buldum. 1985 yılında İsveç bugüne göre çok iyi sosyal imkanlara sahipti. Ülkeye yeni gelenleri İsveççe kursuna göndererek iş piyasasına hazır konuma getiriyor ve çalışıyor gibi de aylık maaş veriyordu…”

-Gazetecilik yaşamınızdan da konuşalım mı?

“Burada öğrendiğim İsveççe ile Türkiye’de yarım bıraktığım gazeteciliğe Anadolu Ajansı’na girerek başladım. Hayatımda en mutlu olduğum anlardan biri de Anadolu Ajansı’na yaptığım başvurunun olumlu sonuçlandığını öğrendiğim andır. Yaklaşık 3 yıl sonra her gazetecinin hayalinde olan ve o zamanların amiral gemisi olarak gösterilen Hürriyet Gazetesi’ne girdim. Yaklaşık 30 yıl İsveç Temsilcisi olarak çalıştım. İstanbul’dan İsveç’e gelirken, Avrupa’da da gazetecilik yapma hayalim vardı. Bu hayalimi gerçekleştirdiğim için kendimi hep mutlu hissetmişimdir. İsveç’i sevmiştim; bu yüzden İsveç’te kalmak istemiştim. Tabii ki dilden dolayı uyum sorunu yaşadım. Dili öğrenerek ve kendimi geliştirerek bu uyum sorununu aştım. Bazen 3-4 yıl Türkiye’ye gelmediğim olmuştur…”

-Sosyal medya paylaşımlarınızda gördüğümüz kadarıyla orada da bir işletmeniz var. Hem gazetecilik hem ticaret nasıl oluyor?

“Ben her şeyi severek yaptığım için benim için zor olmadı. Yemek yemeyi ve farklı lezzetleri çok seviyorum. Tabii ki ticareti de. Bir şeyler yaratıp onu sunup başarılı olmak beni en mutlu eden şeydir. Habercilikle çok benzer yanları vardır. Ne heyecan ile hazırlar ve sunarız değil mi? Beni o açıdan en iyi gazeteciler anlar. Benim farkım ise yemeği sevmektir. Gerisi aynıdır…”

-Peki neden Bodrum’a yatırım yaptınız?

-Biliyorsunuz, eskiden aileler çocuklarını hayata hazır olsunlar diye yaz aylarında bir iş koluna çırak olarak verirlerdi. Beni bir kuyumcuya verdiler. Sohbetimizin başında “tesadüfler” dedim ya, ustam Bodrum’un yerlisiydi. Beni çok çalışkan bulduğu için ödül olarak 1972 yılında abimle birlikte Bodrum’da Kumbahçe’de yaşayan anneannesine tatil yapmaya yolladı. Yani 10 yaşında Bodrum ile tanıştım. Çok sevmiştim. Hayaller kurmuş olabilirim. Yıllar sonra da Kumbahçe’nin az ilerisinde Paşatarlası’nda Victoria’nın bulunduğu mülkü satın aldım. Demek ki o zaman bir kader çizgisi de yazılmış diye düşünürüm hep. Ben kadere inanan biriyim…”

-Neden işletmenizin adı Victoria? Bir Türkçe bir ad değil?

“İsveç’e gittiğimde bugünkü gibi ekonomik birikimim yoktu. Sıfırdan hayata başlayan birinde ne varsa o vardı. Yani çalışma hırsı ve hedefler… Gazetecilikte muhabir olarak iyi para kazanan biriyim. Hürriyet Gazetesi, Doğan Haber Ajansı, BBC Türkçe yayınlar, İsveç Radyosu, CNN Türk, KanalD, Star Tv…  Buralara serbest olarak çalıştım. Aynı zamanda İsveç’teki örgütlerin yayınlarını çıkardım.  Reklam gelirlerim oldu. Ticaretten elde ettiğim gelirleri toplayıp Bodrum’da hayal ettiğim yatırımı yaptım. İşletmeme de İsveç Veliaht Prensesi Victoria’nın adını verdim. Çünkü Victoria, İsveç’te çok sevilen bir Prenses. İsveç medyasında “Halkın Prensesi” olarak anıldığı İsveç’e vefa borcum olduğunu düşünüyordum.  Bu borcu ödemek ve iki ülke arasında anlamlı bir köprü oluşturmak için bu ismi uygun gördüm. Bu isim aynı zamanda 23 yaşında İstanbul’da bıraktığım gençlik aşkı ile İsveç’te severek kaldığım 37 yıla duyduğum aşkı temsil ediyor. Onun için Victoria ismi benim için bir başka anlam taşır. Bunu da iki ülkeye atfen bırakıyorum…”

-Bize o prensesten bahseder misiniz?

“Şu an veliaht prenses olan Victoria, babası Kral Carl XVI Gustaf tahttan çekildiğinde Kraliçe olacak. O zaman tabii ki unvanı Kraliçe Victoria olacak. Ben de ileriyi düşünerek restoranın üzerindeki butik otelin adını şimdiden Kraliçe Victoria yaptım. (Queen Victoria)…”

-Peki İsveç Pizzası dediniz ve Bodrum’da öyle isim yaptınız. Pizza deyince ya İtalyan, ya da Amerikan pizzası akla gelir. İsveç pizzası gerçekten var mı?

“Tabii ki çıkışı İtalya diyebiliriz. Hatta Türkiye bile diyebiliriz. Çünkü pidenin tarihi pizzadan daha eski.  İsveç’e pizza ikinci dünya savaşı sonrası İtalyanların ekonomik göçü ile girer. Daha sonra bu sektör Yunanlara, sonra da eski adıyla Yugoslavya’dan gelenlerin eline geçer. Bugün de Türklerin elindedir. Örneğin İsveç’e turist olarak gelen İtalyanlar ile yapılan bir röportajda İtalyanlar, “Biz İsveç’te yediğimiz pizzanın lezzetini İtalya’da bulamayız” demişlerdi. Ben de bunu o yıllarda Türkiye’ye haber yapmıştım. Yıllar sonra Bodrum’a pizzayı, bu düşünce ve bilgi birikimi ile İtalyan ve Amerikan pizzasına alternatif olarak getirdim. Davamda haklı çıktım. Bodrum’da bugün pizzamızı tadanlar bu farkı gördüler. Bu farkı anlatırken de “Efsane” yakıştırmasında bulunuyorlar…”

-Aslında yeni bir marka yaratmış oldunuz diyebilir miyiz?

“İsveç, biliyorsunuz, dünyaca ünlü markalara sahip. Ben de İsveç Pizzası diye bir İsveç markası yarattım. Belki bir gün İsveç bu markayı yarattığım için beni fark eder ve Victoria’nın elinden bir takdir alırız. Onu da Victoria’da ağırlarız. Böylece hayalimin son tuğlası da konmuş olur. Kadere inanan biri olarak bunu da hayal etmiyor değilim. Şaka bir yana, Victoria Pizza Bodrum’da kısa sürede ses getirdi ve doğrusu Bodrum’a çok yakıştı…”

İşte bir başarısı öyküsünü daha sizlerle paylaşmış olduk. Lakin bu öyküyü Victoria Pizza çeşitlerini kale manzarası eşliğinde tadarak tamamlamanızı ısrarla öneriyorum…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.