Bodrum Gündem

Meme Kanseri Hakkında Bilinmesi Gereken 10 Soru 10 Yanıt

Meme Kanseri Hakkında Bilinmesi Gereken 10 Soru 10 Yanıt

Kadınlarda en sık görülen kanser türü… Her 8 kadından biri meme kanseri riski altında. Üstelik bu oran gün geçtikçe artıyor… Yaygın görülme oranı artarken öte yandan erken teşhis imkânları sayesinde hastalıktan kurtulma oranı yüzde 95’lere çıkabiliyor. Erken teşhis için de yaşa uygun kontrolleri ihmal etmemek gerekiyor. 

Bodrum Gündem Haber

Acıbadem Bodrum Hastanesi Genel Cerrah Doç. Dr. Murat Urkan, Meme Kanseri Farkındalık Ayı olan Ekim ayı nedeniyle meme kanseri hakkında önemli bilgiler verdi. Erken tanı sayesinde son 30 yılda meme kanserinden ölüm oranının yüzde 40 azaldığına ve hastalıktan kurtulma oranının yüzde 95’ler seviyesine çıktığına dikkat çeken Doç. Dr. Urkan “Erken teşhis için en önemli şey farkında olmak, bilgi sahibi olmaktır. 20 yaşına ulaşmış her kadın kendi kendine meme muayenesini öğrenip uygulamaya başlamalıdır. Aynı zamanda yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmaları önerilir” diyor.

Doç. Dr. Urkan meme kanseri hakkında en çok sorulan 10 soruyu şöyle yanıtladı:

1-Meme kanserinin görülme sıklığı nedir? 

Yaşam boyu her 8 kadından biri meme kanseri riski, her 38 kadından biri ise meme kanserinden hayatını kaybetme riski ile karşı karşıya. Gün geçtikçe de hastalığın görülme sıklığı artıyor. Araştırmalar, dünyada her yıl 2.1 milyon kadının, Türkiye’de ise 20 bin kadının meme kanseriyle tanıştığını gösteriyor..

2-Meme kanseri görülme yaşı giderek düşüyor mu?

Meme kanserinde ileri yaş önemli bir risk faktörü. Hastaların yüzde 70’i, 50 yaş üzeri hastalardır. Yaşı 50’nin üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı, yaşı 50’nin altında olan kadınlardan 4 kat daha fazladır. Güncel bir çalışma bize şu bilgiyi veriyor: 20 yaşında bir kadının önündeki 10 yıl içinde meme kanserine yakalanma olasılığı 2187’de 1’dir; yine aynı çalışmada 30 yaş için 258 kadından birinde, 40 yaş için 67 kadından birinde, 50 yaş için 38 kadından birinde, 60 yaş için 29 kadından birinde, 70 yaş için 25 kadından birinde meme kanseri görülme riski oranı belirtilmiştir.

3-Genetik faktörler ne kadar önemli?

Ailede birinci derece (anne, kız kardeş, kız evlat, baba, erkek kardeş gibi) yakınlarında meme kanseri olan bireyler mevcut ise meme kanserine yakalanma olasılığı iki kat artıyor. Aile hikayesinde meme kanserine yakalanma yaşı menopoz öncesi bir dönemde ise (genç yaşlarda), risk bir kat daha artıp 3 katına çıkıyor. Her iki memede bu risk 9 katına çıkıyor. Genetik geçişler söz konusu oldukça ve sayıları arttıkça erken yaşlarda meme kanseri görülme olasılığı artmaktadır.

4-Risk faktörleri nelerdir?

Aslında bu soruyu hayat tarzı değişikliğiyle değiştirebileceğimiz ve değiştiremeyeceğimiz risk faktörleri olarak iki ana başlıkta değerlendirmek daha doğru olur. Hayat tarzı değişikliği ile müdahil olamadığımız risk faktörleri, kadın cinsiyet, ileri yaş; BRCA-1, BRCA-2 mutasyonları gibi bir takım genetik değişiklikler; meme kanseri öyküsünün bulunması ve ailede meme kanseri öyküsü olması.

Hayat tarzı değişikliği ile müdahil olabildiğimiz risk faktörlerini ise şöyle sıralayabiliriz: Obez veya aşırı kilolu olmak; yeterli fiziksel aktivite yapmamak; alkol kullanımı; ilk doğum yaşı 30’dan sonra olanlar veya hiç doğum yapmamış olanlar; ilk adetini erken yaşlarda görenler (yaşam boyu daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalacaklarından dolayı risk artıyor); menopoz yaşı (55 yaşından sonra menopoza girme meme kanseri riskini arttırıyor); göğüse radyoterapi almış olmak; fibroadenom, papillomatosis gibi bazı iyi huylu meme hastalıkları.

5-Meme kanseri hangi belirtileri verir?

Belirtilerin çoğunun hasta tarafından farkedildiğini hatırlatalım. Memede elle hissedilen bir sertlik veya kitle; iki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri; meme başında veya meme cildinde içe doğru çekinti; memede kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama; meme cildinde portakal kabuğuna benzer görünüm; meme başında şekil veya yön değişikliği; memede olağan dışı şişlik veya boyut artışı; adet dönemlerinde memede rastlanabilenden farklı karakterde ağrı; özellikle pembe, kırmızı renkte meme başından akıntı; koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle meme kanseri belirtilerinden sayılır.

6-Erken teşhis neden önemli?

Erken dönemdeki meme kanserleri belirgin bir belirti ve bulgu vermeyebilir. Ama erken dönemde teşhis edilmesi için farkındalık çok önemlidir. Bu farkındalığı oluşturabilmek adına sosyal bilinçlendirme faaliyetleri ve tarama programları vardır. Bunları yapmaktayız çünkü meme kanserine erken evrede tanı konması, tedavinin başarıya ulaşma ve hayatta kalma şansını üst seviyede tutar. Yüzde 61 meme kanseri tanısını lokalize olduğu dönemde konulabiliyor. Böylece bu dönemde yakalanan hastaların 5 yıllık yaşam beklentilerini yüzde 99 gibi oldukça yüksek bir seviyeye çekebiliyoruz. Ayrıca tarama programlarının artması ve erken tanı sayesinde son 30 yılda meme kanserinden ölüm oranı yüzde 40 azalmış olup, hastalıktan kurtulma oranı yüzde 95’ler seviyesindedir.

7-Hangi tetkikler ne zaman yapılmalı?

Erken dönemde meme kanserinin fark edilebilmesi için en önemli şey farkında olmak, bilgi sahibi olmaktır. 20 yaşına ulaşmış her kadın kendi kendine meme muayenesini öğrenip uygulamaya başlamalıdır. Aynı zamanda yılda bir kez doktorda meme muayenesi yaptırmaları önerilir. Ulusal kanser tarama programı önerilerine göre ülkemizde uygulanan meme kanseri tarama protokolü şu şekildedir: 20-40 yaş arasında ayda bir kendi kendine meme muayenesi; 40-69 yaş arasında ise ayda bir kendi kendine meme muayenesi ve iki yılda bir mamografi çekilmesi gerekir.

8-Her meme kanserinde meme kaybı söz konusu mudur?

Meme kanseri olan her kadında memenin tamamının kaybı kesinlikle söz konusu değildir. Erken teşhis imkanları ile meme kaybı oranları da gittikçe azalmıştır. Bu soruya şöyle yanıt vermek doğru olacaktır. Her hasta bireysel olarak değerlendirilir. Hastalığın mevcut durumu ve alt tiplerine göre tedavi programları belirlenir. Tabi ki bu programların belirlenmesi tek başına alınacak bir karar değildir. Bu yüzden multidisipliner yaklaşım çoğu meme sağlığı merkezinde standart haline gelmiştir. Böylelikle her bir hasta ayrı değerlendirilip ona göre karar verilmektedir.

9-Meme koruyucu cerrahiye ne zaman başvurulur?

Tümör boyutu/meme hacmi oranı meme koruyucu cerrahi için uygun olmayan hastalar; yaygın tümörü olan (multisentrik tümörler), radyoterapi yapılamayacak hastalar gibi durumlarda meme koruyucu cerrahi ikinci planda değerlendirilir. Bunların dışındaki tüm meme kanserli olgularda onkolojik prensipleri yerine getirecek şekilde olması şartı ile meme koruyucu cerrahi mutlaka hasta ile birlikte değerlendirilmelidir. Günümüzde uygulanan cerrahi yöntemler ile birçok meme kanserli hastamıza meme koruyucu cerrahi planlaması yapabiliyoruz.

10-Meme kanseri tedavisinde branşların ortak çalışması gerekli midir?

Kanser, bir organımızda ortaya çıksa bile tüm vücuda yayılan bir hastalıktır. Takibi ve tedavisi ömür boyu sürmelidir. Tedavisi çok sayıda uzmanın bir arada birlikte çalışmasıyla yapılmalıdır. Biz buna multidisipliner anlayış diyoruz. Bir konsey oluşturuyoruz. Bu konseyde genel cerrahi, radyoloji, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi, patoloji, nükleer tıp vb. ana branşlar olmak kaydıyla beslenme fizik tedavi gibi başka branşlar da bu gruba girebiliyor. Hastanın durumu bu konsey tarafından değerlendirilir ve orada herkes kendi uzmanlık alanından katkıda bulunarak bir karara varılır. Böylece hasta çok yönlü değerlendirilir ve hasta için en uygun tedaviye karar verilir. O nedenle tedavilerin, multidisipliner bir yaklaşımla yapılması tedavi başarısını artıran önemli bir faktördür.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.