Bodrum Gündem

İktidar Milletvekili Olarak Görev Yapmak İsterim

İktidar Milletvekili Olarak Görev Yapmak İsterim
20.12.2022
0
A+
A-

Milletvekili Özcan; “10 yıllık ilçe başkanlığım, 5 yıllık Milletvekilliğim de muhalefet olduğumuz dönemlere denk geldi, bugün durum çok farklı ve iktidara yürümekte olduğumuz bir süreçteyiz ve tabii ki şartlar uygun olduğu takdirde iktidar milletvekili olarak görev yapmak isterim.” dedi. 

Bodrum Gündem Haber

CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, Milas İlçe Başkanlığında güncel konular ile TBMM çalışmaları konusunda 2022 yılsonu basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısına İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya, ilçe yönetim kurulu üyeleri, Kadın Kolu Başkanı Berrin Naz ve Gençlik Kolu Başkanı İbrahim Turan katıldı.

Basın toplantısının açılış konuşmasını yapan İlçe Başkanı Av. Tüze Çetinkaya, Türkiye ve Milas gündemini kısaca değerlendirdikten sonra ilçe Başkanlığı olarak önümüzdeki dönemde yapacakları faaliyetler ile ilgili değerlendirmelerde bulunduktan sonra sözü Milletvekili Özcan’a bıraktı.

2023 Bütçesi Sorunları Çözmeyecektir…

CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, ülkede son günlerde yaşanan genel ve yereldeki konulara değindi. Milletvekili Özcan açıklamalarına, 6-15 Aralık tarihleri arasında TBMM’de tamamlanan 2023 bütçesine değinerek başladı.

Milletvekili Özcan; “Hem 2023 bütçesi, hem de geride bırakmaya hazırlandığımız 2022 yılını ve hem de 20 yıllık AKP iktidarının kısa bir değerlendirmesini yaptı. TBMM çatısı altında yasa çıkarma görevi yaparken aynı zamanda seçim bölgemiz Muğla’da ve ülkemizin birçok yerindeki çalışmalara katıldıklarını söyledi. Bu kapsamda ülkemizin geldiği nokta hiç iç açıcı değil! Çok sıkıntılar içindeyiz, zorluklar yaşıyoruz. Siyasal sorunlarımız var, ekonomik sorunlarımız var, sosyal sorunlarımız var, Adaletle ilgili sorunumuz var. Bütün bu sorunların birikmiş olması ülkemizi sıkıntılı bir sürece soktu. 2022’nin Kasım ve Aralık aylarında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nda cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşüldü ve 5 Aralık‘ta başlayıp 16 Aralık‘ta sona eren bütçe kabul edildi. Bu bütçenin kabul edilmiş olması ülkemizdeki ekonomik sorunların daha iyi bir noktaya geleceği anlamına gelmiyor. 2023 bütçenin 4 trilyon 470 milyar Türk lirası gider, gelirlerin de 3 trilyon 810 milyar lira olacağı öngörülüyor.  Bildiğiniz üzere bütçeler önce tahmini olarak hazırlanır, daha sonra da önceki bütçeler veri olarak dikkate alınır. AKP iktidarı 20 yılda 21. bütçe yapmış, şimdi 21’nci bütçenin ilk bütçeden farkı nedir onu görmemiz, ona bakmamız lazım!

Bunu da yaşamımızdan çeşitli örnekler vererek yapabiliriz. İşte enflasyon 2002’de %30 civarlarındaydı TÜİK’e göre bugün  %80’i aşmış durumda. Bağımsız kuruluşlarca da enflasyonun yüzde 150’nin üstünde olduğu ileri sürülüyor. Yine yaşamımızı önemli bir şekilde etkileyen döviz kuruna baktığımızda dolar bugün 18. 60’larda, petrol fiyatlarına baktığımız da ise mazot bugün 23 lira seviyesinde. Elektrik, doğalgaz, yaşamımızın çok önemli bir parçası olan çarşı-pazar fiyatları da sürekli yükseliş halindedir dedi.Çarşıdaki domates fiyatının, patates fiyatının yükselmesi üreticiyi memnun ediyor mu? Hayır! Üreticiyi memnun etmiyor çünkü üretim maliyetleri de artıyor. Bugün gübreye yüzde 300’lere varan zam yapıldı. Diğer fiyatları keza öyle… Hiçbir ürünün ne de diğer maliyeti arttıran yan destekleyici ürünlerin artışlarında %100’den aşağı bir artış yok. Dolayısıyla bütçeye döndüğümüzde enflasyon, hayat pahalı ve üretimdeki maliyeti azaltacak bir bütçe görünmüyor. Yaşamı zorlaşan vatandaşımızın yaşamını kolaylaştıracak bir bütçe değil. Örneğin büyüme hızı, büyüme oranı, sektörlere göre ayrılan paylardan bahsediliyor ama bugüne kadar yapılan 20 bütçe de biz bunu çok göremedik. 2007 2013 yılları arasında bir iyileşme görüldü ama onun dışında; çıraklık, kalfalık ve ustalık döneminde hükümet halkı rahatlatan bir ekonomik anlayış içerisinde olmadı. Bugün geldiğimiz noktada ulusal gelirin %41’ne nüfusun %1’i sahip! Düşünün nüfusun %1’i ulusal gelirin %41’ne sahip…  Dolayısıyla bu bile bizim bütçenin nereye gittiğini, nereye gitmekte olduğunu gösteriyor.  Dolayısıyla halkımızın sıkıntısı devam ediyor.

2021’de asgari ücret 2.825 Türk Lirası, ekmek fiyatı 1,50 TL… 2021’de 1830 tane ekmek alınabilirken, sonrasında asgari ücret 4.253 TL oldu. Ekmek ise 2.50 TL’ye çıktı. Bu ücretle de alabildiğimiz ekmek sayısı 1.701’e düştü. Şimdi ise asgari ücret 5.500 lira, ekmeğin fiyatı ise 5 lira… Bugün bu rakamla alabileceğimiz ekmek sayısında 300’den fazla düşüş var. Az önce ülkemizdeki kadın ve gençlerin durumundan bahsedildi. Kadınların çalışma hayatındaki yeri istediğimiz düzeyde değil. Gençlerimiz üniversiteyi bitiriyorlar ama işsizler. Önemli bir kısmı da yurtdışına giderek iş bulmak, eğitim kariyerini ya da mesleki kariyerlerini yurtdışında arama peşindeler. Geçtiğimiz günlerde bir torba kanun komisyona geldi. Bu yasa içinde birkaç konu önemliydi. Bir tanesi zeytin yasası, ikincisi limanların uzun sürelerle birçok firmaya ihalesiz devri… Yandaş sendikaları güvence altına almakla ilgili… Milas’tan, zeytinin yasasının çıkmasını istemeyen vatandaşlar ile birlikte TBMM’de basın açıklaması yapıldı. Sonrasında komisyon çalışmalarına katıldık. Yapılan görüşmelerin sonucunda zeytinlik alanda maden aranması konusu geri çekildi. Bu durum demokratik bir tavrın karşı bulması anlamında önemliydi ancak limanlarla ilgili maddeler geçti. Bu da ayrı bir önem arz ediyor. Ulusal çıkarlarımızın altını çizmek isterim çünkü dünya değişiyor hele de Covid’den sonra daha çok değişti. Sadece bilimsel, teknolojik anlamda yeni yeni keşifler yeni yerler ve insan yaşamını rahatlatan kolaylaştıran buluşlar değil, uluslararası birliktelikler de değişti. Bu limanlar ülkeler için bir yaptırım olabilir mi ya da nasıl bir tavır izleriz? Yani limanların uzun süreler yabancı ülkelerin kullanımına verilmesi doğru bir şey değil.

20 yılda yapılan özelleştirmelerden 77 milyar dolar elde edilmiş. Geçen yıl şeker fiyatları yükseldi. Şeker fabrikaları özelleştirilmeseydi yani kamuda kalsaydı ekonomik dengelere daha çok etki edebilirdi ve şeker fiyatları da bu kadar yükselmezdi. Kağıt fabrikalarının özelleştirilmiş olması kağıt fiyatlarının artmasında önemli bir etken olduğunu gazete okuyamayan vatandaş söylüyor. Sigara fabrikaları biliyorsunuz kapatıldı oysa tütün bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin bazı bölgelerinde vatandaşın ana geçim kaynağıydı. Pamuk da öyleydi ama bugün kalakala zeytine kaldı yöremiz. 77 milyar dolarlık özelleştirme ile bugün 94 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılabilir. Örnekler arttırılabilir peki özelleştirildi de ne oldu? Özelleştirmeden elde edilen gelirler nerelere, hangi alanlara yatırım olarak dönüştürüldü? Bu konuda gene bilinmezlik var.”

Hükümetin Tüm Girişimleri Seçime Yönelik…

“Şimdi bunlar bütün bunlar olurken 2023 yılı aynı zamanda seçim yılı… Şimdi seçim yılı olması sebebiyle hükümetin icraatları hep seçime yönelik… Enflasyonu düşüreceğiz deniyor seçime yönelik.  Hayat pahalılığını ortadan kaldıracağız deniliyor seçime yönelik. Sağlık yatırımları seçime yönelik, milli eğitim yatırımları seçime yönelik yani tüm yatırımlar seçime yönelik… Dolayısıyla seçime yönelik olunca da inandırıcılığı da az oluyor. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı diyor ki okul öncesinde hedefimiz 10.000 okul. Bu yıl içerisinde 2050 okul yaptık diyor. Ben de merak ediyorum acaba Muğla’da kaç tane okul öncesi yapılmış? 15 bin anasınıfı açtık diyor peki soruyorum 15 bin anasınıfı açtığınız da kaç tane anasınıfı öğretmeni atadınız? 15 bin anasınıfı açtıysanız öğretmen lazım! Çelişkili veriler. Eğer bunlar doğruysa öğretmen atamanızda bir sıkıntı var ya da atamıyorsunuz. Keza sağlıkta da her şey güllük gülüstanlık deniyor. Soruyorum arkadaşlarımıza randevu alabilir musunuz? Hastaneye gidiyorsunuz o hastanede her alanın doktoru var mı? Milas Devlet Hastanesine 11 tane doktor atandı diyorlar acaba kaç tanesi geldi? Bodrum Devlet Hastanesi’nin yapımı yıllardır sürdü ancak yeni yeni açılma aşamasına geldi. Üstelik Bodrum Devlet Hastanesinin yeri şehre yeni bir trafik yoğunluğu getirecek. Trafik yoğunluğu en yoğun bir noktada… Fethiye’de anjiyo merkezi açılıyor denildi ama hala da ortada bir şey yok.

İlçemize geldiğimizde ise İzmir-Milas-Bodrum karayoluna baktığımızda, Söke-Didim yolundan Bafa Gölü kenarına kadar kısmen yol istenilen düzeyde ama geneline baktığımız zaman Muğla- Aydın il sınırından Milas ve Muğla-Yatağan yolu yıllardır tadilat görmedi. Yıllardır istenilen düzeye getiremedi. Bodrum-Milas arası yol yapıldı ancak burada da herhangi bir çalışma yapılmadı. Muğla bu bakımdan biraz iktidar tarafından üvey evlat gibi değerlendiriyor. Muğla-Denizli-Kale arasındaki yol bir türlü bitmek bilmiyor. Uzun sözün kısası burada yatırım yok ama kamu alanları, devlet arazileri talan edilmekte… Bu zaman zaman Çevre Şehircilik Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı’nın eliyle Ormanlık alanlar talan ediliyor. Biliyorsunuz Muğla’nın %68’i ormanlık alan ama %60’u kadar alana maden, taşocağı, otel ve benzeri ruhsatları verilmiş durumda. Muğlalılar bu anlamda mağduriyet yaşamakta. Elbette enerji ve madencilik konusunda yatırımlar yapılmalı ama ekolojik olarak doğanın tahrip edilmemesi, korunarak yeşil bir enerji konusuna ağırlık verilmelidir. Çünkü son yıllarda bu konu çok revaçta… Maalesef yatırımlar doğaya vahşi bir saldırı şeklinde. Bu dönemlerde bitecek elbette! Bu konuda mücadele eden hem sivil toplum örgütleri var hem belediyelerimiz… Sayısız dava açılıyor. ÇED raporlarının ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır.

‘Önce bina yap sonra kervan yolda düzülür’ anlayışı olmuyor. Dönüyoruz hastaneye… Sanki ikinci bir radar istasyonu gibi! Yeni hastane elbette toplumun sağlık hizmetlerini yerine getirilmesi açısından çok önemli ve kimse inkar edemez ancak yapıldığı yer ve o hastaneye giden yolun tasarlanmamış olması, belediyelerimizi de apar topar orada bir geçici yol yapıyor durumuna düşürmesi toplumun bakışı açısından da sıkıntı yaratıyor. Acilen karayolları, yerel yönetimler, merkezi iktidarın birlikte yeni çözümler bulması gerekiyor.

Atapark’taki eski hükümet konağının bulunduğu alan… Orası büyük bir alan olarak yeşillendirilerek nefes alınan bir yer olarak yapılması gerekir. Sanırım oraya ‘Millet Bahçesi’ yapılacak gibi bir şeyler söyleniyor. Bunu çok yanlış buluyorum ve bir daha ki gelişimde size iktidarın millet bahçelerini nerelere yapmış veya yapmak istediğini aktaracağım. Genellikle AKP’li belediyelerin olduğu yerlere Millet bahçeleri yapmışlar ama muhalefet partili belediyelerin olduğu hiçbir yerde millet bahçesi yapılmamış!

Bu Tür Olaylar Fütursuzca Tekrarlanıyor…

İlçe başkanımız dile getirdi. Ekonomik sıkıntıların yanı sıra ülkemizde adalet sıkıntısı var, hak arama özgürlüklerini kullanma sıkıntısı var. Hükümet bu konuda uluslararası alanda ve yerelde sınıfta kalmıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ifadesine göre iki yıl önce altı yaşındaki kız çocuğunun cemaat, vakıf içerisindeki evliliği yapılmış, ancak 2 yıl boyunca sorumlular hakkında hiçbir şey yapılmamış. Şimdi deniliyor ki sorumlular hapis cezası aldı, cezaevine gönderildi. Peki, iki yıldır niçin gönderilmedi? bu durum saptandığında artık genç kadın olma noktasına gelmiş birisinin etik olarak bu olaydan etkilenmemesi, (zaten etkileneceği kadar etkilenmiş) gizli kalsın anlayışı bir yere kadar ancak bu konuyla ilgili herhangi bir mahkeme sürecinin yaşanmamış olması ve bu mahkeme süreçlerinin olayı gerçekleştiren anne-baba-eş kimlerse bunlarla ilgili herhangi bir cezai yaptırım görmemiş olması ülkemizdeki yargının; insana, çocuğa, kadına bakış açısının yukarılardan nasıl bakıldığını göstermektedir. Bu da çok üzüntü verici bir şey!

“21.yüzyılda ülkemizde böyle bir olayın yaşanması aslında ilk değil, önceleri de var. Biliyorsunuz 45 erkek çocuğu öğrenci yurdunda istismara uğradı. Başka yerlerde kız çocukları taciz edildi, tecavüze uğradı. Bu tür olayları yapanların güç aldığı bir şey var herhalde ki fütursuzca tekrarlanıyor. Ancak biz uyarılarda bulunuyoruz. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı’nın; dernek, cemaat, tarikat, vakıflarla olan işbirliği protokollerine dikkat çekiyoruz. Çünkü eğitim, kültür politikalarını bu protokoller etkiliyor. Bu nedenle uyarılarımıza devam edeceğiz fakat uyarımıza devam ederken de halkımızın da bu gerçekleri görmesi gerekiyor. Bu tür uygulamalar, programlar, projelerin yanlışlığını söylediğimizde destek verilmesini bekliyoruz. Kamuoyu oluştuktan, yani, olaylar olduktan sonra kamuoyu oluşsa da çok işe yaramıyor, olayı çözmüyor.

Millet ittifakının iktidarında; çocuklarımız, kadınlarımız, gençlerimiz, emeklilerimiz, çalışanlarımız, sanayi, turizm sektöründeki ve diğer alanlardaki herkese rahat bir nefes aldıracağız. Temel hak ve özgürlükleri kullanılabilir hale getireceğiz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerek de ülkemizde bugüne kadar yaşanmış olan yapısal-kurumsal sorunlarını bitireceğiz” dedi.

Akbelen Ormanları Kurtuldu Mu?

CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, yaptığı açıklamaların ardından toplantıya katılan basın mensuplarının sorularını yanıtladı.   ‘Zeytinlik alanlarda maden aranmasına izin verecek yasa düzenlemesinin geri çekilmesiyle o bölgedeki zeytinlikler kadar, bölgedeki çam ağaçları başta olmak üzere diğer ekolojik denge de kurtuldu mu? Kısaca Akbelen ormanları kurtuldu mu? Oradaki nöbet bitti mi?’ şeklinde yöneltilen soruya;

“Zeytin yasası farklı bir konu… Kömür ihtiyacına ihtiyacı olan firma bunu dile getirerek çalışmalara devam edecekler yani kömür temin etmeye devam edecekler. Temin edilecek bu kömür Akbelen’den mi olacak, örneğin Soma deniliyor yani başka yerlerden mi olacak bunu bekleyip göreceğiz. Son yıllarda enerji yatırımları artıyor. Elbette teknik bazı bilgiler de veriliyor ama bunu ben teyit etmeden söylemem zor. Ülkemizdeki bazı elektrik santralleri ve diğer elektrik üreten tesislerin bir bölümünün atıl durumda olduğunu ileri sürülüyor. Bilmiyorum teyit ettiğim zaman net konuşurum. Uluslararası sözleşmelere göre 2030 ila 2050 arası bir süreçte fosil yakıt ile çalışan tesislerin terk edilmesi gibi bir şey var. O zamana kadar ne olur bilemem. Tesisler çalışmaz duruma geldiğinde oradaki işçiler ve diğer çalışanlar daha önceden olduğu gibi başka kurumlara geçiş yapacaklardır. Yani kimse ortada kalmaz.”

Biz CHP Olarak Seçime Hazırız…

Milletvekili Özcan’a yönetilen bir diğer soru ise Erken seçime hazır mısınız oldu? Nisan ya da Mayıs gibi bir seçimin olacağı konuşuluyor. Siz uzun zamandır ‘erken değil, hemen seçim’ diyordunuz. Gerçekten olası bir erken seçime hazır mısınız? diye sorulan soruya Milletvekili Özcan; “Aslında Nisan veya Mayıs’ta yapılacak bir seçim erken seçim olarak değerlendirilemez. Erken seçim olabilmesi için en az 6 ay veya daha uzun bir zaman gerekir. Gelinen nokta hükümet açısından çok da böyle tercih edilebilecek esnek bir yapı yok. Ocak ayından itibaren enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu göstermeye çalışacaklar. Asgari ücret ve diğer teşvik artırımlarıyla da toplumda sanki bir normalleşme varmış gibi gösterecekler. Yani iyileşmeler olduğu algısını yaratmaya çalışacaklar. Bunun üzerinden seçimlere gidilecek ama görünüyor ki siyasi olarak, ekonomik olarak, sosyal olarak, dış ilişkiler olarak güven sorunumuz var. Hükümetin bu zorlamaları seçim için çok etkileyici olmayacak. Ocak ayına geldiğimizde anketlere bakıldığında toplumun %70’i kararını vermiş olacaktır. Genelde hep böyle oluyor. Geri kalan %25 veya % 30’u da son aylarda kararını veriyor. Biz parti olarak uzun zamandan bu yana seçime hazırlanmaktayız. Bildiğim kadarı ile sandıklarda görev yapacak arkadaşlarımız bile belirlenmiş durumda. Parti okulu eğitimlerini aralıksız olarak sürdürmekte olup çalışmalar da artarak devam ediyor. ”Millet ittifakını oluşturan diğer partiler de çalışmalarını sürdürmekte seçimlere nasıl girileceği konuları da henüz net değil, bunu seçim kararı alındıktan sonra konuşabiliriz dedi.

Şartlar Oluştuğunda Aday Olurum…

‘Yeniden aday olacak mısınız?’ diye yönelttiğimiz bir başka soruya ise CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan; “Ben çocukluğundan beri siyaset içinde olan bir insanım ve hep de muhalefet de kaldık. İktidar olamadık. İlçe başkanı olarak yıllarca(10 yıl) ben bu mekanda bunun üzüntüsünü yaşadım. Yerelde iktidar olduk ama genel seçimlerde kaybetmemizden dolayı her seçimden sonraki ilk Salı benim için çok zor geçmiştir. İlçe başkanı olarak partililere umut vermem gerekiyordu. Kaybetmiş olmanın hem üzüntüsü hem eleştirisi hem de yarına bakış açısı geleceğe bakış açısı koyabilmek anlamında kendimi hazırlardım. Şimdi milletvekiliyim (5 yıl) ancak muhalefet partisinin milletvekiliyiz. Gönül ister ki iktidar olduğumuzda ki, öyle görünüyor ben de milletvekili olmak isterim ancak buna uygun koşulların ne durumda olduğunu anlayarak, görerek eğer bana ihtiyaç var ise ben gönülden isterim ama bana ihtiyaç var ise onu gördüğümde adayı olurum dedi. Milletvekili Özcan tüm katılımcılara teşekkür ederek sözlerine son verdi.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.