Bodrum’daki gergin Meclis Toplantısının düşündürdükleri!

Bodrum Belediyesi’nin aylık Olağan Meclis Toplantısındaki karşılıklı tartışmalar,  bir kez daha gösterdi ki, kimsenin kimseye güveni kalmamış.

Seçimlerde yüzde 45,68 yani 45 bin 682 kişinin oybirliği ile seçilen Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’a bir açıklamasından dolayı güvensizliğin bir belirtisi olarak nerdeyse yerden yere vurulurcasına hakaret ediliyor. O da kürsüde büyük bir olgunlukla, üslubunu hiç bozmadan toplantıyı devam ettirdi.

Son seçimde 129 bin 113 seçmenin bulunduğu Bodrum’da işte bunlar yaşanıyor.

Belki de geçmişte Bodrum’da aynı okullarda beraber okumuş, aynı yollarda yürümüş, Bodrum’un sevincinde, üzüntüsünde bir araya gelmiş insanlar siyasi ortamda bu noktaya gelebiliyor.

Bir nedeni demek ki, artık siyasilere güven kalmamış. Her şeyin arkasında bir şey arayan bir toplum olmuşuz.

Batıda neden bunlar olmaz!

Çünkü AK Parti iktidarında. Maalesef Türkiye’de hukuk ve adalet insanları bu noktaya getirildi.

Adalet işlemiyor. Yandaş medya olduğu gibi yandaş holdingler ve müteahhitler var. Seçimle gelmiş bir Belediye Başkanı var. Ancak, bürokrasi öyle derin ki, onun elini ayağını bağlıyor.

Çevreci sivil toplum örgütleri doğaya uygun olmayan projeleri mahkemeye götürüyorlar. Oradan gelen yanıtlar olumlu olsa da sonra araya bir üst mahkeme girip bozuyor. O bozmasa Yargıtay devreye giriyor. O da bozmasa Turizim Bakanlığı veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile iş bozuluyor. İşte bunun faturası da seçilmiş Belediye Başkanına çıkıyor.

Demokrasi yarım işliyor

Neden, çünkü demokrasi var gibi gözükse de yok. Haklı olarak seçmeni, çevreci örgütler, gazetecisi bir yaptırım yapamayan Belediye Başkanına tepkilerini, “Yazıklar olsun” diye veriyor.

Çünkü Türkiye’de Adalet, adalet gibi çalışmıyor. Adaletin verdiği kararları bozan ayrı bir kurum var. Sorun burada. İşte bunun adı tam demokrasi değildir. Yarım demokrasidir.

Tam demokrasi nasıl işliyor

Biliyorsunuz İsveç NATO’ya girebilmek için Türkiye’nin onayını bekliyor. İki ülke arasında üst düzey görüşmeler ve müzakereler neticesinde İsveç’e sığınanlar teröristler isim verilerek istendi. İsveç Başbakanı ve hükümet Türk hükümetine garanti vermesine rağmen, İsveç Yargıtay’ı üst mahkemesi bu isimlerin bazılarının verilmesine izin vermedi. Ne İsveç Başbakanı, ne hükümeti ne de İsveç Kral’ı ses çıkarabildi.

Oysa burada İsveç’in milli çıkarları söz konusuydu. Ancak bu bize en son sözü Adalet’in söyleyeceğini gösterdi. İşte Batı’da işleyen tam demokrasi var. Bunlar, ondan olmaz diyorum.

Sevgi ile kalın!