Bodrum Gündem

Gazeteciliğin geldiği son nokta – Fatih Bozoğlu Bodrum Gündem yazıları…

Yaşanan iki olay gazeteciliğin geldiği noktayı çok açık olarak gösteriyor.

Habertürk’te “Karne Hediyesi Et” haberini yapan Muhabir Fatmanur Boylu’nun haberin aslında bir kurgu olduğu ve manşet olması için haberi manipüle ettiği anlaşıldı.

Habertürk Muhabirinin işine son verirken, beraberinde ham görüntüleri yayınladı. Muhabir Fatmanur Boylu ise; “Çocuğun kulağına fısıldadığım iddiaları kesinlikle yalandır…” dedi.

Habertürk tarafından yayınlanan ham görüntülerde Boylu’nun haberi açıkça manipüle ettiği görülüyor.

Muhabir Fatmanur Boylu “Mikrofonu uzatayım hatıra kalsın. Karne hediyesi herhalde bugün bir et yemeği…” sorusuna çocuğun annesi (ki nasıl bir annedir) “Evet aynen” yanıtını veriyor.

Daha sonra Boylu, “O zaman Ayaz’a da sorayım. Ayazcığım bana şey der misin, ‘Annem karne hediyesi bana et aldı” diyerek mikrofonu çocuğa uzatıyor.

Çocuk da muhabirin söylemesini istediği sözleri tekrarlayarak; “Annem bana karne hediyesi et aldı…” diyor.

Muhabir Fatmanur Boylu’nun “Seviyor musun eti?” sorusuna ise çocuk çok enterasan bir yanıt veriyor; “Hayır. Abimler yer” yanıtını veriyor ama Muhabir Boylu bu yanıttan hoşlanmıyor ve şu soruyu soruyor; “Ama senin karne hediyen ne olacak?” diye soruyor.

Çocuk ise gayet saf bir şekilde; “Bir şey olmaz” karşılığını veriyor.

Fatmanur Boylu haberin kurgusunun bozulmaması için çocuğa yeniden; “Bir daha de şimdi, ‘Karne hediyesi et aldım’ diye” söyletiyor. Çocuk yeniden saf bir şekilde “Annem karne hediyesi et aldı…” karşılığını veriyor.

Bu konuşmaların sonunda et reyonundaki görevli kasap amca da sırıtarak; “Benden de karne hediyesi olarak 3 kalem pirzola…” diyor.

İşte haber çekimleri bu şekilde tamamlanmış oluyor.

Peki daha sonra ne oluyor?

Muhabir haberinin manşetten yayınlanması ve editörlerinin “Aferin iyi iş çıkardın” övgüsü belki de bir miktar prim almak için görüntüyü kesip kırparak, kurgulanmış halini gazetenin Haber İstihbarat Şefine teslim eder. Hiçbir Haber İstihbarat Şefi görüntülerin ham halini izlemez, zaten istese de izlemeye vakti olmaz. Doğal olarak haberin doğruluğu ya da yanlışlığı tamamen muhabirin güvenilirliğine kalmış oluyor.

Sonuç olarak Habertürk, Muhabir Fatmanur Boylu’yu işten kovuyor. Fatmanur Boylu da haberin bütününe bakıldığında haber doğru diyerek kendisine haksızlık yapıldığını söylüyor.

Yazık çok yazık…

*******

Gelelim ikinci olaya.

Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye grup toplantısı çıkışında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağı konusundaki sorusuna “Sen beni hiç dinlememişsin herhalde…” şeklinde yanıt verdikten sonra Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti ile ilgili soru sormak istediğinde ise Bahçeli “Hadi işine bak…” diyerek itelemesi ve MHP’li kurmaylarında omuz atarak ve sert bir şekilde işi soru sormak olan Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nu uzaklaştırması, hem de böylesine çirkin bir olayın Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yaşanması çok şaşırtıcı mı? Elbette değil.

Bu durum sadece AK Parti ve küçük ortağı MHP iktidarına mı özel? Ne yazıkki bu durum tüm iktidarlarda yaşanıyor, yaşanmaya da devam edecek.

Gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu’nu şahsen tanırım. Kıdemli bir gazetecidir. Üstelik gazetecilik mesleğinin gelişmesi ve onurlu bir şekilde ayakta kalması için elini taşın altına sokan, mücadele eden cevval bir gazetecidir.

Acı olan nedir biliyor musunuz? Bahçeli’nin işine bak dediği gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu, MHP’liler tarafından ‘Ajan-Provokatör’ olarak yaftalayıp, Yazıcıoğlu’nun Twitter’daki paylaşımları ve beğenileri üzerinden hedef alarak “Demirtaş aşığı” dediler. MHP’nin sosyal medya koordinatörü Hüseyin Özkan ise (hani soru sordurmamak için kadın gazeteciye omuz atan) işi daha da öteye götürerek; “Bu kadının muhabir değil bir militan olduğu ve meclise nasıl girdiği tartışılmalıdır? Firari ve tutuklu suçluyu öven, destekleyen paylaşımları mevcuttur…” ifadelerini kullandı.

O zaman şu soruyu sormak gerekmez mi; madem Yıldız Yazıcıoğlu militan bir gazeteci o zaman Devlet Bahçeli 2015’de neden ona röportaj verdi, sorularını yanıtladı.

Bu ne yaman çelişki…

******

Bu iki olay Türkiye’de gazeteciğin geldiği noktayı göstermekte.

Bir konuyu daha dile getirerek yazımı sonlandırmak istiyorum. Bildiğiniz gibi 24 Ocak’ta tüm yurtta olduğu gibi Bodrum’da da Uğur Mumcu’yu andık. ÇYDD tarafından düzenlenen anma etkinliğine üç beş muhabir arkadaşım katılırken, gazetecilik ile özdeşleşen Uğur Mumcu için ne Muğla Gazeteciler Cemiyeti, ne de Muğla Büyükşehir Gazeteciler Cemiyeti temsilcileri zahmet edip bu önemli anma etkinliğine katılıp bir iki kelam etmediler. Hatta yeni kurulmakta olan Bodrum Gazeteciler Derneğinden de bir gazeteci kardeşim de gelip Uğur Mumcu’nun gazetecilik anlayışı ile ilgili bir-iki kelam etmedi.

Yazık…

Not: Burada yazdığım görüşler usta gazeteci Ünsal Ünlü’den esinlenilerek yazılmıştır. 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.