Bodrum Gündem
TANDOĞAN UYSAL

TANDOĞAN UYSAL

Tandoğan Uysal; 1985 yılında Anka Haber Ajans’ında muhabir olarak başlayan basın hayatı sırasıyla, Ulusal Basın AJANSI (UBA) Anadolu Ajansı İsveç Bürosu ve Hürriyet Gazetesi’nde 25 yıl süren İsveç Temsilcisi olarak çalıştı. İsveç Devlet Radyosu Türkçe bölümünde serbest gazeteci olarak çalıştı.

    Deprem kaderimiz, ancak ölüm kaderimiz olmamalı!!!

    Japonya’da geçen sene 7,3 büyüklüğündeki depremde 4 kişi öldü.

    11 Mart 2011 yılında gerçekleşen 9,0 büyüklüğündeki deprem ve ardından yaşanan tsunami de 18 bin 500 kişinin hayatını kaybetmişti.

    Tam 11 yıl sonra Japonya bundan bir ders çıkarmış ki, geçen yılki 7,3 büyüklüğündeki deprem de sadece 4 kişi ölmüş.

    İşte Japonya ve Türkiye arasındaki fark böyle çıkıyor. Türk vatandaşı da Japon vatandaşı kadar değerli ve yaşam hakkı vardır!

    Japonya deprem ölümünü kaderden çıkardı

    Deprem fay hattında olduğu için Japonya’nın da kaderinde deprem var. Ancak onlar, ölümü aldıkları tedbirlerle kaderleri olmaktan çıkarmışlar.

    Demek ki başarılabilecek bir konu.

    Uzmanlık alanıma girmez ancak tahmin etmekte çok zor değil.  Her şeyin bir çözümü vardır. Yeteri merak edin. İsteyin ve kararlı olun. Japonlarda bunu yapmıştır. Türk insanı yaşatılmaya değmeyecek insan mı? Yaklaşık nüfusu 126 milyona dayanmış Japonya’nın insanı değerli ise 85 milyona ulaşmış Türk vatandaşı da o kadar değerli olmalıdır.

    Türkiye maalesef Japonya gibi ders çıkarmıyor…

    Türkiye maalesef depremlerden ders çıkaramıyor

    Türkiye’de dünyada depremlere en fazla kayıp ülkeler arasındadır. Demek ki, deprem ülkemiz için bir kaçınılmaz ise mal ve can kaybına neden oluyorsa şimdiye kadar elle tutulan bir şey yapmadığımız son depremde yaşadığımız 2.500 kişiyi geçen kayıpla ortadadır.

    Bugün birlik ve beraberlik günüdür.

    Ancak gerçekleri konuşmakta kimseyi rahatsız etmemeli. Her depremden sonra deprem bölgelerindeki deprem görüntüleri çeşitli televizyon kanallarında direk veriliyor. Sabahlara kadar göçük altında kalanların kurtulması için televizyon başında otururuz.  Devleti temsil edenler, yaraların sarılacağını kimsenin mağdur edilmeyeceğini söylüyor. Devleti yönetenler, Bakanlar, parti liderleri deprem bölgelerine giderler, yaşanan acıyı vatandaşla paylaşır. Tüm Türkiye, yaraların sarılması için birlik ve beraberlik için seferber olur. Yardımlar toplanıp bölgeye gönderilmek için hazırlanır. Televizyon kanallarında da uzmanlar çıkar deprem kuşağındaki Türkiye’nin fay hatlarını ve bloklarındaki kaymaları ve depremin şiddetini anlatırlar. Dış ülkelerden kimin taziyelerini ilettiğini dinleriz. Bu söylediklerim hep bir tekrardır. Sonra her şey unutulur.

    Türkiye yine eski gündemine döner ve hayat devam eder. Hep böyle oldu ve böyle de devam etti.

    Bir de hep şöyle söylenir “ Depremle yaşamayı öğrenmeliyiz” deniyor.

    Bence çok saçma bir saptama. Tedbir alma yerine masa altına girip korunma kast ediliyor. Oysa onun yerine 7,5 ile 9 şiddetindeki depreme karşı korunmalı bina inşaatını kimse konuşmuyor. Japonya depreme dayanıklı teknik ile bu ölümlerin önüne geçmiştir. Bu bir mühendislik olayıdır. Dünya deprem teknolojisidir. Konu maliyettir. Devlet buna destek vermelidir.

    Medya da magazinleşti

    Deprem bölgelerinden haber bildiren bazı medyaların bunu magazinleştirdiğini de görüyoruz. Özellikle İnsanların duygularınla oynayan bir sunum içine girdiklerini de bölgeden gelen yayınlarda gördük.

    Türkiye’nin başı sağ olsun. Yaşamını kaybedenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır dilerim.

    Sevgi ile kalın Stockholm

    Yazarın Diğer Yazıları
    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.