Bodrum Gündem

Kahrolduk!

Kasım ayı sonunda artık twitter hesabımı kapattım. Böylelikle Linkedin hariç bütün sosyal medya hesaplarım kapanmış oldu. Baktım ki ne yazarsam yazayım birkaç yüz kişi dışında boşuna yazıyorum. Sadece www.geocosmo.net web sitemizde bazı güncellemeler yapıyorum. Bazen Linkedin de yazıyorum.

Bu yazımda hiçbir polemiğe girmeyeceğim. Direk konuya gireceğim. Burada kimse kimseyi aldatmasın, görünen köy kılavuz istemez. Eğer bu binaların hepsi sağlam zemin üzerinde ve depreme dayanıklı olarak yapılsaydı, bugün ölü sayısı birkaç yüzü geçmezdi.

Yer bilimcilerin ve sismologların çalışmalarına saygı duyuyorum. Lakin bu ne depremlerin yerini, ne zamanını ne kuvvetini bilmelerine yeterli olmamaktadır. Artık Japonya’dan Silikon vadisine kadar bu gerçeği kabul etmelidirler.

Ülkemiz bir deprem ülkesidir. Aşağıdaki haritaya bakıldığında herkesin anlayabileceği bir harita görüyorsunuz.

Onlarca yıldan beri iddia ettim, bütün bilim dallarının birbirleriyle bağı vardır, diye. Deprem bilimi jeolojinin bir parçası olmasına rağmen, jeofizikle, atmosfer fiziğiyle, hatta iyonosfer ile de bir bağlantısı vardır, diye.

1970 senesinden beri araştırdım, konferanslar verdim. NASA Ames, AFAD, Avrupa komisyonu EBAN’da, Karabük üniversitesi’nde, dünyada birçok tanınmış akademisyenlerle 2020 Horizon’da proje sunduk, Dokuz Eylül üniversitesinde Yunan NOA’nın başkanı Papadopoulos ile bazı değerli yer bilimcilerle toplantılar yaptık, sonra tekrar NASA’ya uçtum, laboratuvarda denemeler yaptık, aylarca NASA’da Dr Friedemann ve ekibiyle çalıştık. İtalya Peruggia’da toplantıya katıldım, 2005 senesinde Fransız Havacılık Teşkilatının Toulouse’da DEMETER uydusunun deprem ön sinyalleri verileri üzerinde uluslararası toplantıda onlarca bilim adamıyla tanıştım.

Yer bilimcilerin artık deprem ön sinyallerine önem vermeleri lazım diye yüzlerce kez yazdım. Onlar yer altını aydınlattılar, değişik disiplinler de yeryüzündeki sinyalleri aydınlatırlarsa onlarca yeni IP ve patent elde edilir, sonunda hayat kurtarılabilir.

Beraber ortak çalışmalar yapılmalıdır. Başka çare yoktur.

OLMADI!

Birçok İtalyan depremi esnasında iyonizasyonu haritalarda gösterdim, onlarca depremi birkaç gün önce bildirdim. Basın onlarca kez yayınladı.

Londra Emperyal üniversitesinde toplantı yaptık, Paris Jussieu PARİS VI üniversitesinde Prof Dr Denise Cruette tarafından doktoraya layık görüldüm, UNESCO da ve Dünya Meteoroloji Teşkilatında konuştum.

Anlattım.

Neredeyse yalvardım, beni dinleyin diye.

New York’a uçtum ve New York üniversitesinde Dr Rampino’ya derdimi anlattım.

A’dan Z’ye proje hazırladım.

Deprem ön sinyalleri gerçektir ve hayat kurtarır dedim.

Anlatamadım.

Olmadı!

ŞİMDİ NE OLACAK?

Bütün bildiklerimi kitap halinde yazdım. Cilt, cilt. Birinci cilt hiç tahmin edemeyeceğiniz gibi bir aşk romanı. Beyaz Kuşlar. White Birds. Kitap İngilizce ve Haziran 2023 yılında büyük bir yayınevi tarafından İngiltere, ABD, Kanada, Orta Doğu, Avustralya ve Yeni Zelanda da yayınlanacak.

Şimdi bu da nereden çıktı? Diyeceksiniz.

Bu hikâye 1990 yılından beri içimde canlandırdığım ve hatta sanki gerçekmiş gibi yaşadığım bir aşk hikâyesi. John Barry dinleyerek yıllarca bu hikâyeyi yazıp yazıp değiştirdim. Önce Fransızca yazdım, sonra Türkçe yazdım. Birkaç sene yazmadım. Sonra ilham geldi, tarihleri değiştirerek yazdım… Ruhumun sesini dinleyerek, içimdeki hisleri kaleme döktüm. Utanmadım, ne olacaksa olsun dedim. Ruhumu kaleme döktüm.

Ülkemizde iki yayınevine gönderdim ve red cevabı aldım. İngilizceye çevirttim ve İngiltere de üç yayınevine gönderdim ve üçü de kabul ettiler. Üçüncüsüyle anlaştım.

Bayıldılar konuya. Ters köşe olmuşlar. Bende sevinçten uçtum. Demek ki ruhumdaki sese önem vermek lazımmış dedim. John Barry’nın müziği bu hislerimi tamamlamıştı. Bu kitabı yazarken hem çok mutluydum hem de hüzünlü. Orta doğuda geçiyor. Bir İsrail bakanının kızıyla, fakir bir Filistinli gencin hikâyesi. Ama bildiğiniz gibi zengin kız fakir oğlan değil. Çok değişik.

İkinci kitap ise tam istediğim gibi çıkacak. THE CLOUD yani BULUT ve bu kitap da İngilizce olarak yayınlanacak, aşağı yukarı 400 sayfa kadar. Hayatımı, bütün uluslararası çalışmalarımı, teorimi dokümanlarla yayınlıyorum. Bu kitap da birçok ülkede yayınlanacak.

Kontratımda birçok Büyük Britanya, Orta Doğu ve ABD basınının kitapların reklamını yapacağı yazılı. Birinci kitap çıktığında bütün teferruatları burada yazacağım.

Birinci kitabımı kendimi ve kişisel yapımı tanıtmak için yayınlıyorum. İkinci kitabı ise bir ülke teoriye ve çalışmalara sahip çıkarda, tatbik eder umuduyla yayınlıyorum.

Hayat kurtulsun, bilim ilerlesin. Elimden gelen her şeyi yaptım, çalışmalar boşa gitmesin. Yeryüzünde deprem ön sinyallerine inanan yüzlerce akademisyen var.

Hiç birisi ‘’deprem’’ konusu yer bilimcilerin tekelinde olduğu için meblağ bulamıyorlar.

Yazımın başında yazdım. Polemik yapmayacağım. Bu dünyanın seviyesi oldukça düşük. Zaten yapsam da kimse anlamaz. Kitapta da öyle.

Sadece yazacağım.

Gerçekleri.

Hakikati.

Merak ediyorum THE CLOUD yayınladıktan sonra ne olacak diye. Şahsen bir şey beklemiyorum. Bildiğim yegane şey, İngilizlerin marketing gücüdür.

Benim içim rahat. Yayınevi kitaplarımı birçok ülkede yayınlayacak.

Allahtan hayatını kaybedenlerden rahmet diliyorum, kalanlara da sabır…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.