ECRİMİSİL BELASI…

1- Genel yararlanma: Kamu mallarının tahsis amacına uygun bir biçimde herkesin yararlanmasıdır. Kural olarak, kamu mallarından genel yararlanmada serbestlik, eşitlik ve bedavalık ilkeleri geçerlidir.

2- Özel yararlanma: Bir kamu malından bir veya birkaç kişi tarafından başkalarının yararlanmasını engelleyecek biçimde yararlanılmasıdır. Özel yararlanma idareden izin almayı gerektirir. İdare ile ruhsat, sözleşme veya imtiyaz yoluyla hukuken geçerli bir ilişki içinde olmak gerekir. İzin verip vermemede veya verdiği izni geri almada idare takdir yetkisine sahiptir. Kamu mallarından özel yararlanma için verilen izin geçici nitelikli ve ücretlidir.

Kamu mallarını, herhangi bir izin almaksızın veya sözleşmesel bir ilişki olmaksızın kullanan kişilere, Türk İdare Hukukunda fuzuli şagil (haksız kullanıcı); bu kullanıcılardan alınan ücrete de “ecrimisil” denilmektedir. cheap Cialis Professional

Bir kamu tüzel kişisi olan idarenin rızası hukuka uygun bir irade açıklamasıyla olabilir. Kamu görevlilerinin kamu malı üzerindeki işgale göz yummaları geçerli bir rıza değildir. İdarenin rızasının bulunmaması, kamu malından özel yararlanma konusunda kişilerin geçerli bir hukuki sıfatının veya hakkının bulunmaması olarak anlaşılmalıdır.

Kişilerin kamu malını işgali değişik biçimlerde ortaya çıkabilir. Örneğin, tarıma elverişli bir araziyi ekip biçmek; devlete ait arsaya bina ya da tesis yapmak; sahillerde başkalarının denize girmesini engeller biçimde izinsiz olarak plajın bir bölümünün kapatmak gibi. İşgalin biçimi önemli değildir. Hukuki dayanağı olmayan her türlü yararlanma işgal kabul edilmektedir.

Kamuya ait bir taşınmazın hukuka aykırı bir şekilde işgali halinde ecrimisil alınmasında işgal edenin kişiliği önemli değildir. Danıştay’ın belediyelerden ecrimisil alınamayacağı yönünde kararları olmasına rağmen, uygulamada kamu tüzel kişilerinden de, özellikle belediyelerden, ecrimisil alınmaktadır.

buy Cytotec cheap  

Kamu malının haksız kullanıcılarından ecrimisil talep edilebilmesi için idarenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması aranmaz. İşgal edilen taşınmaz, idarenin fiilen kullanmayıp atıl bıraktığı bir mal dahi olsa yine de ecrimisil istenir.

Kanun, ecrimisil istenmesi konusunda kişilerin iyi niyetli ya da kötü niyetli olması arasında bir fark gözetmez. Yani, kişilerin kamu malını haksız kullandıklarını bilip bilmemeleri önemli değildir. Her iki durumda da ecrimisil alınabilecektir.

Durum böyle olmasına karşın, kamu mallarının önemli bir bölümü geçerli bir hukuki sıfatı veya hakkı olmayan kişilerin işgali altındadır.

Kamu mallarının etkin bir şekilde korunamaması, kamu mallarından hukuka aykırı yararlanma eğiliminde olan kişilere cesaret vermektedir. Kamu mallarının işgal edildiğini öğrenen İdare buna derhal son vermekle yetkili ve görevlidir. Ne yazık ki, Kurumlar bu tür tecavüzleri ortadan kaldırmak yerine ecrimisil almak suretiyle malların idaresiyle uğraşmaktadırlar. Oysaki ecrimisil bir kamu malı idare usulü değildir. Aksine, kamu malından haksız olarak yararlanan kişilerden geçmişe dönük olarak alınan bir bedeldir yani bir cezadır.

Dolayısıyla, ecrimisili  kamu mallarının hukuka aykırı kullanılmasına yasallık kazandırma usulü değil, kamu mallarının korunmasına yönelik bir yaptırım olarak görmek gerekir.

Hukuka aykırılığın yaşanmaması için ecrimisil bedeli cezalandırıcı pozisyonunda olmalıdır. Ecrimisil bedellerinin düşük tutulması haksız kullanıcılar açısından bir yaptırım değil, adeta ödüllendirme anlamına gelmekte ve kamu malını işgal edenleri daha da cesaretlendirmektedir.

Ecrimisilin kolaylaştırılmasını istemek “ Ben suç işleyeceğim lütfen bana az ceza verin” anlamına gelecektir. Kamu malının korunamaması nedeniyle yarımadamız kıyılarında denize girmek için kamu mallarından genel yararlanma (serbestlik, eşitlik ve bedavalık kullanım ) hakkımızı kullanamıyoruz.

“ECRİMİSİL”  bugünlerde ecrimisilden yakınan otelciler ile kıyı işletmecilerinin belası değildir.

“ECRİMİSİL” bugüne kadar hiç ses çıkaramayan ve ses çıkarmadığı için de hakkı elinden alınan halkın belalısıdır.

Ecrimisile kabahat bulmak yerine hükümetin yarımadamız üzerindeki yanlış turizm politikalarından, yeni yapılmakta olan devasa otellere belediyelerin göz yummasından, yapılan her şey dahil turizminin getirilerine kadar birçok konuda etkin faaliyetlerde bulunup ufalan pasta dilimini ve Bodrum’un geleceğini kurtarmak gerekmektedir.

SUSMAYIN, SUSTUKÇA DAHA KÖTÜ OLACAK

2010 Yılınız Hayırlı Olsun Saygılarımla…