Bodrum Gündem

GÖZYAŞLARIM ANLATIR, ÖMRÜMÜN ZARARINI, KAYBETTİĞİM YARINI..

06.05.2010
0
A+
A-

Bodrumda yaşarken sürekli olarak içimde şöyle bir his oluşuyor: Bu yarımadada hep birileri bir şeyler yapıyor, ediyor, senin üzerinden para kazanıyor.

Nerede o ilk Bodrum′a geldiğimiz 70′ler. Buranın insanı kapısını iple bağlar giderdi. Evinde pansiyon kaldığınız aile, kaldığınız zaman süresince size öyle bir bakım yapardı ki, şimdi olsa bu ek zahmetler yatak ücretinin on katı tutardı. Bırakın o içtenliği, sıcaklığı Bodrum′da artık kimsenin kimseye boşuna gülümsemediğini, bir yere davet etmediğini, kafasını kaldırıp yüzüne bakmadığını düşünüyorum zaman zaman…


 


Bodrum′da hep kendimi aldatılmış hissediyorum ve inanın ben tek değilim. Başta yabancılar olmak üzere dertleştiğim pek çok kişi böyle söylüyor.


İnşaatçılar, müteahhitler ağlıyor bir yıldır hiç ev satamıyoruz, piyasa durgun diye. Eee Avrupa′da kriz var yansıyor biraz tabii. Ama bizim açıkgöz inşaatçılar krizi asıl kendi kurnazlıklarından yaşıyorlar. 


 


Ben Gümüşlükte yaşıyorum. Burada tüm dünyadaki estetik görüşlere aykırı olarak, manzaranın silueti hiçe sayılarak tepelerin de tepesine evler konduruldu. Şöyle bir yöntem uyguladı siteciler: İlk yıl en üst sırayı yapıp, kesintisiz deniz manzaralı evler olarak İngilizlere, Almanlara, Hollandalılara sattılar. Ertesi yıl evine tatile gelen bu yabancılar ne görsünler evlerinin önüne bir sıra ev daha eklenmiş. Elveda nefes kesen manzara! Bu kez o sıra satılmış, arkadan yenisi yapılmış ve böyle devam etmiş…


 


Vekaletle satma rezilliği de artık ayyuka çıkmış bir başka kandırmaca. Evlerin içine bir valizle taşınacak kadar bitmiş durumda teslim edileceği taahhüt edilmiş olsa da, yabancı alıcılardan pek azı böyle evler edinme şansına sahip olabildiler. Yıllar sonra bugün hala sorunlarla boğuşanları bilirim. Üstelik minareyi çalan kılıfını öyle hazırlamış ki şikayet mercii yok, olsa da esrarengiz işler hep bir biçimde devrede… Yani Türkiye′de ev beğenmek kolay, ev edinmek belalı iş!  Eee tabi bu insanların bir iletişim ağı var: Kulaktan kulağa, mailden maile, blogdan bloga milletin gözü korktu, kimsenin Türkiye′de bir şey almaya cesareti kalmadığı gibi almış olanlar da satıp gitmeye, kurtulmaya bakıyor.


 


Pazar yerlerinde hanutçuluk, turistlerle zorlayıcı, laubali haller nasılsa yasaklandı. Gerçekte sorun buralarda bu işleri yapan insanların kalitesinde. İstediğin kadar yasakla bir yolunu bulup yine o vıcık vıcık mal sokuşturma halleri…


 


Ağlayanların hangi birine inanalım şaşırdık!


Balıkçılar iki gözü iki çeşme. Balık yokmuş denizde… Olmaz tabii. Fluoxetine price


Dedim ya Gümüşlükte oturuyorum. Yazın da, kışın da ne zaman gece manzaraya baksam, uzaktan denizde ufak ufak ışıklar görürüm. Balıkçı tekneleri onlar! Fenerle avlanıyorlar. Oysa bu dünyanın her yerinde yasak artık; çünkü büyük küçük demeden balıkları telef ediyor. Gece gözüne sıkılan ışık balıkların biyolojisini bozuyor bir daha iflah olmuyorlarmış. Balıklar da aptal mı? Alıp başını gidiyor, terk ediyorlar bu koyları. Oysa bazı denizlerde bir ay avlanma izni bir ay yumurtlama dinlenmesi verilirmiş. Bazılarında ise bu yasak koy koy uygulanırmış. Bu aylarda şu koylar, filanca aylarda falan koylar diye….


Bizde neredee… purchase Cialis


Bilim, biyoloji gibi fuzuli şeyler hızlı ve çabuk para kazanma aşkı uğruna ayaklar altında.

Baclofen online

Sonuç bitmez tükenmez sızlanma.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.