Bodrum Gündem

HİÇ KONUŞMADAN ANLAŞABİLİR MİYİZ ?

27.10.2010
0
A+
A-

Onurun hayatı kürek takımından arkadaşı Vedatın doğum günü partisinde Zeyneple tanışmasıyla değişir.


Kalabalık ve gürültülü bir barda hiç konuşmadan geçen gecenin sonunda Zeynep, Onur′un işitme engelli olduğunu öğrenir. Ama bu durum Zeynep′i Onur′dan uzaklaştırmaz. İşiyle, ailesiyle sorunlar yaşayan Zeynep, yaşadığı çevreyi sorgularken biraz da bilmediği bir dünyanın meraklıyla unuttuğu ceketini bahane ederek Onur′u görmeye gider. Babasının annesini aldattığını öğrendikten sonra bu durumu kabullenemeyip evden ayrılan Zeynep, birçok iş değiştirdikten sonra çağrı merkezinde çalışmaya başlar ama ağır çalışma şartlarından ve karşılığında kazandığı paradan çok mutsuzdur. Bütün gün telefonda tanımadığı insanlarla konuşmak zorunda kalır. Kendini ve hayatı sorgular Zeynep. konuşmadan anlaşabildiği Onur′ la huzur bulacağına inanır…


Order Natrexone

 


“Başka dilde aşk” filminin konusu kısaca böyle. İkinci defa izledim bugün. Toplumun duymazlıktan geldiği insanları anlatıyor film. Sevginin en yalın halini. Sevmek için duymaya ihtiyacın olmadığını, iletişimsizliği, ötekileştirilmeyi ve mücadeleyi anlatıyor.


 


Çağrı merkezleri mesela. Teknoloji ve iletişimin çok iyi olduğu yerlerdir değil mi ? Banka veya telefon için sıkça aranırız çoğu zaman veya biz onları ararız, kızarız hatta sinirleniriz. Ama orası nasıl bir dünyadır çalışma koşulları nedir, çalışanlar niçin isyan eder bilmeyiz. Hep biz söyleniriz empati kurmayız hiç. Yakınımız değillerse ne gereği var ki deriz. Genç, örgütsüz, az ücret almaları önemli olmaz bizim için. Toplumda görünmezler çünkü… Valtrex online


 


Engelliler de öyle değil mi ? Önyargılarımızla bir sınıfın içine itelemez mıyız onları? Yanlarından geçerken görmeyiz. İşimize geldiği gibi kör veya sağırı oynayabiliriz yani. Olmadı onları kendimizden uzakta yaşatırız. Durum böyle iken filimin sorusu çarpıcıdır bence “İşitme engelli birine nasıl aşık olunur?” Bilmem Olunur belki.  İletişimin olduğu yerlerde olmuştur da. Belki de ülkemizde hatta yakın çevremizde. Belki engelli bireyin de sevgi kavramıyla yaşadığının farkında olunulmuştur. Kişiliğinin, mizacının, karakterinin var olduğu bilinmiş ve mücadele başlamıştır bir yerlerde. Kolaylıkla yapılan vazgeçmeler, kaçmalar 1980 sonrası “aman kızım, aman oğlum korkuları” yavaş yavaş bitmiştir toplumda… Konuşarak değil de aynı duyguları paylaşarak başlatılan iletişimle dilin de önemi kalmamıştır…


 


Film, aşktan öte mücadeleyi anlatıyor aslında. Ben bu tarafını sevdim. İletişimsizliğin ve bireyselliğin çığ gibi büyüdüğü toplumumuzda engellinin normal insanı anlaması için de mücadele lazım, normalin engelliyi anlaması için de. Aşk için de lazım meslek için de. Hayatı yaşamak için yani… Ama yanımızdakini ötekileştirmeden onu baskı altına sokmadan olduğu gibi. Hatta İyi niyetle irk, dil, din, mezhep gözetmeden sadece birbirimizi anlamaya çalışarak.


 
Zor mu?


 


Eee mücadele bu, kolay değil. Hayattan bir amacı olanlar yapabiliyor bu mücadeleyi zaten. herkesin işi değil. 1919-1922 yıllarını hatırlayın. O da gerçek bir mücadele filmi. 1922’den sonra bitti mi film? Hayır. Engellinin hayat mücadelesi gibi belki de hiç bitmeyecek,…


 


Film yapımcıları senaryo yazarları ve oyuncular diyorlar ki “ bakın da görün hayatın içinde böyle insanlar da var, siz de varsınız ve isteseniz de istemeseniz de siz de o hayatın bir parçasısınız.” Ülkeyi yönetenlere sesleniyorlar “ Biz ancak sinemaya bile gidemeyen insanların filmini yapabildik.


Order No Rx

Sizin gücünüz bizden daha büyük.


Topluma karşı sağırı ve körü oynamayın!


Siz daha iyisini yapabilirsiniz…”

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.