SUSMAK…

 

Martin Niemöller′in gönlüğünden bir alıntı. Bu sözlerde, günümüz Türkiye′sini gördüm ilk okuduğumda. Tepkisizlik, umursamazlık, bireysel çıkarcılık var artık hayatımızda. Son dönemlerde yönlendirilen, sorgulamayan, çabuk inandırılan garip bir yapıya da büründük. yanlışları da doğru olarak algılıyoruz artık.  Toplum mühendisleri nasıl bir cevap verirler acaba bu duruma? Ekonomi veya geçim sıkıntısı mı bunun nedeni, eğitim sıkıntısı mı?  dünya düzenine uyumsuzluğumuz mu, dış güçler mi? bizi yöneten siyasilerin yetersizliği mi  bozuk sistem veya darbeler mi?Asıl sebebi kendimizde değil de farklı bir zeminde arayışımızda mı?
1.Dünya savaşından çıkıp onca zorluklara rağmen ulusal kurtuluş savaşını kazanan bu halktı. Cumhuriyeti ilan eden yeni bir ülke yaratan da aynı halk. Çok partili demokratik hayatla mı değiştik biz 70 li 80 li yıllarda mı?  Hani İnsanların günlük yaşantısını, kaderini, safını, okuldaki grubunu, gittiği kahvehaneyi belirleyecek kadar önemli olan dönemler…Öyle bir dönem ki bir kısmımız solcuydu emekten yanaydı, halktan yana Bağımsız Türkiye′den yanaydı, ABD emperyalizmine karşı … Bir kısmımız milliyetçi, ülkücüydü. Komünizme karşıydı solculardan nefret etmek, onlarla savaşmak yaşam nedeniydi… İslamcılık yoktu veya kullanılmıyordu. Ama silah vardı ve kullanılıyordu…. Bir kısmımız da korktu geride kaldı veya olayları dışarıdan izledi… Devletin ağır baskısı mıydı bizi yıldıran. 60′lı 70′li yıllarda da vardı hani. Kendi adına hukuku uyguladı. Belki de bu dönemden sonra,olayları İzleyen halk susan bir halk halini aldı… Çünkü idealleri, ülküleri, ilkeleri uğruna savaşmanın, çatışmanın yaşamak denen maceranın özü olduğuna inananların yüzlercesi ölmüştü. binlercesi işkencelerden geçmiş, hapishanelere düşmüş, okulunu bırakmıştı. Bunların sonucunda mı toplum hayatımız değişti? futbol takımı tercihi veya müzik türlerinin seçimi gibi kişilik analizi yapılıyor artık…

 

Kendini herhangi bir konuda yetiştirme dönemi artık yok.

Daha az okuma daha çok dizi izleme modası var. Üniversite ortamlarında sosyal etkinlikler, örgütlerin yerini almış durumda. Bireysel özgürlükler geçerli artık. Toplum yararına herhangi bir şey düşünülmüyor. Halkın kendi bireysel çıkarı ve hesabı, olaylara ve ilişkilere faydacı yaklaşımı toplum çıkarının önünde. Kolay ve bol parayı, az emekle kazanmaktan yana insanımız..

 

Ömür boyu aşklar, uzun vadeli bağlılık sözleri dönemi de bitti artık. Hızlı gelişen ve çabuk biten ilişkiler var… Martin Niemöller Alman İlahiyatçı. Önceleri Hitler′i kurtarıcı olarak gören daha sonra kiliseler arası kavgalarda kendisini geliştiren ve karşı duran Alman Protestan Kilisesi papazı. Önce hapis 1937′de toplama kampına götürülür. İşkence görür ölümden zor kurtulur. Pes etmez. Tepkisini dile getirir. Gerçekleri görmüştür artık…Ülkemiz hızla değişirken biz içimize kapanıp kendi kabuğumuza mı çekiliyoruz ?. Daha dün gençliğinin çektiği acılar ve verdiği kayıplar vardı. Bugün onun üzerine kurulan sessiz özgürlükler var… ′birey′ isek, Heyecanla ifade edemesek de kendimize göre İlkelerimiz, ideallerimiz varsa çığlıklarımız, tepkilerimiz, demokratik ortamlarda hak aramalarımız da olmalı…