Türkler ve Ermeniler
Ermenistan Başbakanı Ovanes Kaçaznuni Taşnak Partisinın 1923 Bükreş diaspora toplantısına bir rapor sunmuştur.
Bu raporda, ‘ermeni soykırımı yoktur’ deniliyor. Kitap olarak yayınlanan bu rapordan birkaç satırı aşağıda iletiyorum. ( Ovanes Kaçaznuni,’ Taşnak Partisinin yapacağı birşey yok’, Kaynak Yayınları . Rus arşivinden bulup, Türkçeye çeviren Doç.Dr Mehmet Perinçek )
* * *
………………………………..
1914 sonbaharında, Türkiye′nin henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı , buna hazırlanmadığı dönemde, Güney Kafkasya′a büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı. Ermeni Devrimci Taşnaksutyun Partisi (EDDP) hem bu birliklerin oluşturulmasına , hem de bunların Türkiye′ye karşı gerçekleştirdikleri askeri operasyonlara aktif bir şekilde katıldı. Sadakatimiz, çalışmalarımız ve yardımlarımız karşılığında Çar Hükümetinin (Güney Kafkasya Ermenistanı ile Türkiye′nin Ermeni eyaletlerinden oluşan) Ermenistanın bağımsızlığını bize armağan edeceğinden emindik.
1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye Ermenileri zorunlu bir tehcire tabi tutuldu, Avrupa diplomasisinin vaatleri doğrultuısunda, bağımsızlığımızın temelini oluşturması gereken bölgeler boşaltıldı; Türkler ne yaptıklarını biliyorlardı ve pişmanlık duymalarını gerektirecek hiçbir husus bulunmamamaktadır. Türkiye′de Ermeni meselesinin temelli çözümü açısından bu yöntem en kesin ve en uygun yöntemdi.
Van, Eleşkirt, Basen mültecileri, , onbinlerce, yüzbinlerce kişi gelip Rusyanın Ermeni bölgelerine doldular. Aç, çıplak, hasta ve korku içindeki insanlar köylerimize ve şehirlerimize doldu. Bu aç kitle, kendisi ekmek bulamayan bir ülkeye gelmiş bulunuyordu. Şirak ve Ararat vadileri muazzam bir hastahaneyi andırıyordu; buralarda binlerce Ermeni bizim gözlerimiz önünde, eşiğimizin hemen yanı başında açlıktan ve hastalıktan ölmekteydi.
Kızgınlık ve korku içinde bulunan bizler suçlu arıyorduk ve bu suçluyu hemen ′Rus Hükümeti ve onun kalleşçe politikaları ′′ olarak belirledik.. Rusların bize kalleşce davrandığı inancında sanki özel bir teselli vardı .Kötü kaderden şikayet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi dışımızda aramak acıklı bir durumdur; bizim milli psikolojimizin karekteristik bir özelliğidir. …………….
* * *
Ermeniler daha sonra Rusların yanısıra Fransızları, Amerikalıları, İngilizleri, de kalleşlikle suçlayacaklardı..Bu ülkeler, kurnazca, kendilerine yöneltilmiş kalleşlik suçlamalarını, Türklere karşı soykırım suçlamasına yönelttiler. Ovanes Kaçaznuni raporunda anlattığı hadiseler Ermenilerin sebep olduğu terrör ve savaş ortamının getirdiği kırımdır. Kafkasyanın müslüman halkı da Ermenilerin elinde acımasız kırımı yaşadı. Aynı şekilde Balkanlarda, Giritde, ve Anadoluda yüzbinlerce, milyonlarca korumasız insanımız öldürüldü , sürüldü, göçmen oldu , aç sefil kaldı. Bütun bunları biz unuttuk, unutturulduk. Onlar unutmadılar. Ulusal kimliklerlerini Türk düşmanlığı ile bilediler.
Şimdi Ermenilerin arkasına geçen Batı Türkleri soykırımla suçluyor. Amaçları Lozan′ı yırtmak, Sevr′i hortlatmak, Türkiyeyi parçalamakdır.Almanların yedi milyon korumasız yahudiyi öldürmeleri soykırımdır. Fransızların Cezayirde, Ermenlerin Karabağda, Amerikalıların Vietnamda, Irakda, yaptıkları soykırımdır. Devletler hukuku soykırım yapan ülkelere karşı birleşmiş milletler onayı ile yaptırımlara imkan veriyor. Ekonomik, Siyasi, Askeri unsurları kullanarak küresel güçler bu yaptırımları zorlayabilirler.
Atatürk ′′Yurtda sulh, Cihanda sulh′′ ilkesi ile çevre ülkelere de önderlik etmişdir Türkiye merkezli bölgesel bir güç dengesinin temellerini atmış, küresel güçlere karşı denge olarak doğu ve batı komşuları ile paktlar kurmuşdur. .′′Ne mutlu Türküm Diyene′′ özdeyişi ile milli birlik ve tarih bilincini halkımıza aşılamış, Eğitim birliğini gerçekleştirmiş, on sene gibi inanılmaz kısa bir sürede peşpeşe gerçekleştirdiği o eşsiz devrimlerle halkımızı şeriatın karanlığından çıkarıp ′Çağdaş Uygarlık Düzeyi’ne erişeceği yola koymuştur.
Ne yazık ki Atatürk′den sonra gelenler Çağdaş Uygarlık Düzeyi′ni batı uyumluluğu olarak algılamışlar, Türkiye merkezli bölgesel güç dengesini unutmuşlar, batının koruyucu kalkanı olmakla öğünmüşlerdir.Batının Türkiyeyi parçalamak için maşa olarak kullandığı Ermeni′nin Yunan′ın ve diğerlerinin yaptığı acımasız kırım, ülkede barış, dünyada barış olsun diye, halkımıza unuttururulmuş,, gençliğimize öğretilmemişdir, Neticede, Türkiye Cumhuriyeti tarihinden habersiz, Türklük bilincinden yoksun nesiller yetişmişdir. Halkımız′ın çoğunluğu ve bir kısım yöneticilerimiz, yazarımız, çizerimiz, İş adamımız , hatta üniversite hocası yeterli tarih eğitiminden yoksundur, bilinçsizdir. Onlar Batının Küreselleşme adı altında mazlum ülkelere zorladığı yeni sömürgeciliği savunuyorlar, üniversitelerimizin, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının imkanlarını Batının sözcülüğü için kullanıyorlar. Üniter devletimiz etnik azınlıklar yaratılarak parçalamaya çalışılmaktadır. Köy enstitüleri dağıtılmışdır. Ulusal birliğimizin temel taşı olması gereken Eğitim Birliği yok edilmişdir. Ulusal tarih bilincinden yoksun, taklitciliğine yönelik, tutarsız, plansız bir eğitim karmaşası içinde bocalıyoruz.
Bugün karşımıza çıkan Soykırım, Patrikhane, Kıbrıs, Büyük Ortadoğu Projeleri karşısında bilinçsiz, hazırlıksız ve sanki çaresiz bir durumda bocalıyoruz. Gözünü Nobel hırsı bürümüş bir gafil kalkıp İsviçrede ′′Türkler bir milyon Ermeniyi öldürmüşdür′′ diyebiliyor. Ulusal bilinç’den yoksun bir iş adamı ’Türkiye’nin insanlarının mutluluğui bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir’ diyebiliyor.