Bodrum Gündem

TANRIYI ÖLDÜRMENİN BEDELİ..

17.08.2011
0
A+
A-

Nietzche, insan Tanrıyı öldürerek aslında kendini öldürdü demekle, insanlığın bugün geldiği noktayı ne güzel tarif etmiş.

İnsanlığa “altın çağ” vadeden siyasal sistemlerin ve ideolojik doktrinlerin Nietzche’nin bu tespiti üzerinde kafa yormalarının tam zamanı.


Tüm dünya kan ağlıyor, huzur yok,mutluluk rüzgarları artık esmiyor. Afrika’da her 6 dakikada açlıktan bir çocuk ölüyor. Dünyadaki kaymak tabakanın artıkları bile o çocukların hayata tutunmasına yetecek ama vicdanlar körelmiş, ruhlar ölmüş. Kimsenin aldırdığı yok. Türkiye ve birkaç duyarlı ülke dışında, onlar için açlıktan ölen çocukların bir anlamı yok.


Artık ejderha ve vampiri efsanelerde aramaya gerek yok,vampirler içimizde. treat adenoma of prostate


Sadece Afrika mı?


Aciclovir without prescription Dünyanın çivisi çıkmış durumda…


Peki, 2 günlük yalan dünyada hayatı zehir eden nedir?


Sorgulanması gereken kimdir, kimlerdir?


Aslında bu soruların cevabı, Nietzche’nin sözünde gizli.


Tabii ki idrak, insaf ve izan sahipleri için can çekişen, ölen Afrikalı değil, özgürlük ve çağdaşlık vaatleri ile insanlığı 200 yıldır sömüren çağdışı, gayri insani ve vahşi ideolojilerdir. Böylece emperyalizmin kılık değiştirmiş son şekli de iflas etti. Ekonomik hayvana dönüştürülmeye çalışan insandaki merhamet, paylaşma, kardeşlik, hoşgörü ve inana yok edilirse olacağı buydu.


Maddenin, servetin, şöhretin ve paranın tanrılaştırıldığı dünyadan zulüm ve sömürüden başka ne beklenir?


Çağdaşlık adına modern putperestliğin temelini atanlardan mazlum milletler elbette hesap soracaktır. Sömürge odaklı, insanı ve insan hasiyetini hiçe sayan seküler dünya düzenleri çöküyor. O bakımdan 21.yy da yaşananlar insanlığın yeniden doğum sancısıdır. Afrika’da ve Suriye’de olanlar içimi kanatıyor, vicdanımı yaralıyor ama, güneşin insanlık adına bir başka güzel doğacağına dair ümidimi hiç yitirmedim çünkü zulüm hiçbir zaman ebedi olmamıştır.


Gelelim Suriye’ye, AK PARTİ Hükümeti dört bir yanı düşmanlarla çevrili bir Türkiye algısını değiştirdi. Artık, Ortadoğu politikasında stratejik derinlik eksenli yeni pragmatik ama ahlaki açılımlar geliştirdi. “Komşularla sıfır sorun” politikası tabi ki taktik bir ataktır. Türkiye’nin çıkarlarıyla ve insani değerlerle örtüştüğü müddetçe Türk dış politikası açısından ciddi bir dönüm noktası olan bu süreç toplum tarafından da desteklendi.    


Ancak, Türkiye’nin  “sıfır sorun” gerekçesiyle Suriye’de ki katliamlara sessiz kalması beklenemezdi. Mübarek Ramazan ayının ilk gününden itibaren devam eden soykırım niteliğindeki bu vahşetin uluslar arası kamuoyunda bir izahı olamaz. Türkiye, artık dış politikada edilgenlik gömleğini bir daha giymemek üzere çıkardı. Türkiye kendi güvenliği için ve insanlık adına gerekeni yapacak güçtedir.   Beşar Esad’tan çok partili sisteme geçmesini, demokratik atılımlar yapmasını beklemek saflık olur. Çünkü Suriye’de BAASÇI Nusayri azınlığın çoğunluk üzerine kurduğu dikta rejimi var. Böyle bir yolu seçmesi kendisinin bitmesi anlamına gelir. Eğer aklı varsa Saddam, Mübarek ve Kaddafi gibi örneklere bakarak belki ülkesine ilk defa bir iyilik yapabilir.   Her yönüyle Türkiye kritik bir eşikte ancak Ortadoğu ve Arap dünyasında kazandığı karizmayı oynadığı Suriye kartı yüzünden kaybetme riski var.


Umarım Davutoğlu’nun stratejik derinliği ve öngörüsü Esad’ın anlayacağı bir uslüp geliştirmesine yeter. Burada Türkiye’nin yaşayacağı prestij kaybı ve diplomatik hata İsrail’i tekrar şımartacak ve Gazze üzerindeki katliamlarını arttıracak hatta Güneydoğu’daki terörü daha da azdıracak niteliktedir.   Herşeye rağmen Türkiye, zorlukların üstesinden gelme ve sorunları lehine çevirme hususunda, her zamankinden daha şanslı.


Albendazole online  


Hoşçakalın…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.