Bodrum Gündem

BAŞBAKANLAR BÖLÜCÜ OLAMAZ

22.10.2011
0
A+
A-

Demokratik rejimlerde Başbakanlık en yüce makamlardan biridir. Belli bir dönem için milletin ona en önemli varlığını, en önemli değerini yani ? cheap Valtrex iradesini? Cialis Professional no prescription emanet ettiği kişidir Başbakan.
Ülkesinin birliğine güç katacak, ülkesini bölmeye kalkanlara ?millet adına? en şiddetli bir şekilde karşı çıkacak ve o tip girişimleri, yasaların kendisine verdiği tüm yetkileri kullanarak yok edecektir.

Başbakan?ın ? Clonidine without prescription dahi? , ?süper zeki? olması elbette iyi olur, fakat şart değildir. Aptal ve geri zekalı olmaması tercih sebebidir. Her konuyu bilmesi gerekmez. Bilmediğini  bilmesi ise çok önemlidir. Bilmediğini, doğru kişilere sorması, ekip çalışmasına inanması, siyasi çalışmaları ile devlet işlerini birbirinden ayırabilmesi lazımdır.

Başbakanlar, bölücü olamaz, vatandaşlar ve kurumlar arasında ayrım yapamaz. Yapan olursa o kişi, sadece kendine oy verenlerin Başbakanı olur, milletinin tümünün Başbakanı olamaz.
Bizim sistemimizde Başbakan da Milletvekilidir. Anayasamıza göre milletvekilleri sadece seçildikleri il?in değil, tüm Türkiye?nin Milletvekilidir. Yani Başbakan da milletinin vekillerinden biridir. Asıl olan millettir. Bu yüzden Başbakan, milletin vekili olarak asla ve asla bölücülük-ayrımcılık yapamaz.

Başbakan Erdoğan, gazete ve televizyonların sahiplerini ve genel müdürlerini toplantıya çağırdı. Kendisine muhalif yayın yapan Sözcü- Cumhuriyet- Aydınlık gibi gazeteleri ART-Ulusal Kanal gibi televizyonları çağırmadı.
Bir Başbakan bunu yapamaz. Yapmamalıdır demiyorum, yapamaz diyorum.
Çünkü Başbakan Erdoğan, Türkiye?nin %49 unun değil, tamamının Başbakanıdır. Eğer Başbakan Erdoğan, bu toplantıyı partisinin genel merkezinde, partisinin toplantısı olarak yapmış olsaydı, istediği kişiyi çağırabilirdi.
Fakat, devletin mekanında, devletin parasıyla tertip edilen toplantı için Başbakan bölücülük ve ayrımcılık yapamaz. Yaparsa suç işlemiş olur?

Demokrasi şampiyonu(!) cemaatçi basından, yandaş basından, damat basından ve omurgalarını kaybettikleri için bir türlü dik duramayan yalaka basından bir kişi bile çıkıp; ?Sayın Başbakan, siz bizden birlik olmamızı istiyorsunuz. Ama bizi  bizzat siz bölmüşsünüz. Nerede diğer arkadaşlar? diye sormadı, soramadı.

Başbakan,  bu gazeteleri okuyan yüz binlerce kişinin iradesini ve seçimini tanımıyorsa, kusura bakmasın ama onlar da Başbakan?ı tanımayacaklardır.   
Al sana birlik- bütünlük?

 BAŞBAKANLAR SİYASİ SORUMLUDUR

Başbakan ülkede gerçekleşen her olaydan siyasi olarak sorumludur. Çünkü milletten yönetim yetkisini alan kendisidir. Doğru-düzgün-adil yönetmek ve halkına bilgi vermek Başbakan?ın görevidir.

Toplu olarak şehitler verdiğimiz ve milletçe en büyük acıyı yaşamaya başladığımız  günden itibaren, siyaset dilinde ?Pansumancı? denilen tipler derhal harekete geçtiler. ?Efendim, gün bir ve beraber olmak günüdür, eleştiriyi bırakalım, 74 Milyon bir olalım? diye, kıt akıllarıyla millete nasihat vermeye başladılar. Baş Pansumancı rolünü TOBB Başkanı R. Hisarcıklıoğlu ve kendilerine sivil toplum kuruluşu diyen arkadaşları aldı. Başbakanı ziyaret ettiler, arkadan Meclis Başkanını ve Cumhurbaşkanını ziyaret edip,
?ne yapabileceklerine? bakacaklarmış !..

A benim kısık akıllı, yüreksiz sivil(!) başkanlarım. Ziyaret ettiğiniz kişiler zaten bu ülkenin 9 senedir yöneticileri ve sorumlu kişileridir. Türk Milleti onları her gün dinlemekten bıktı, usandı.  Millet artık palavra dinlemek istemiyor.
Sizlere gelince, sizler hiçbir şey yapamazsınız.
Siz, Başbakan Erdoğan tarafından herkesin içinde azarlanıp sustuğunuz zaman zaten bitmiştiniz.
Siz, bu ülkenin Aydınları, Bilim Adamları, Gazetecileri, terörle mücadelede bir ömür harcamış Generalleri, Subayları haksız yere tutuklandığı zaman kuyruğunuzu apış aranıza kıstırıp sustunuz ya, işte o zaman bitmiştiniz.
Siz, yanlış ekonomik uygulamalar sonucunda, bu fakir milletin  Cumhuriyet tarihi boyunca borçlandığının 3 katını, 9 senede borçlandırılırken sustuğunuz zaman zaten bitmiştiniz.
Siz, 2002 yılında kendisine devredilen ?Sıfır Terörü? açılım saçmalıklarıyla bu günkü azgın haline getiren uygulamalara, örneğin Habur?da yaşanan rezalete karşı çıkmadığınız gün bitmiştiniz.
Siz, AKP Hükümeti tarafından ?Hukuk?  İktidarın emrine verildiği zaman susmuştunuz ya, o zaman hepten  bitmiştiniz.
İnanmıyorsanız, bu ayın 23?ü yani Pazar günü İzmir?de yapılacak
?Şehitlerimize Saygı? yürüyüşüne gelin de, millet yüzünüze karşı konuşsun?
Bu yüzden ne yapacaksanız yapın ama bilin ki, Türk Milleti artık sizinle ilgilenmiyor. En iyisi siz derhal dün tahliye olan ?Deniz Fenercileri? için bir toplantı düzenleyip, onları plaketle ödüllendirin. Ne de olsa içlerinde, Alışveriş Merkezlerinden ortak olduklarınız var?

Başbakan Erdoğan, istediği kadar basını baskı altına almaya kalksın, istediği kadar Taha Akyol ve  TOBB Başkanı gibi kişileri ?Pansumancı? olarak kullansın, sorumluluktan asla kurtulamaz.
Türkiye?de akan her damla kanın sorumlusu AKP Hükümeti ve Başbakan?dır. Görevlerini ihmal eden veya yapmayan kamu görevlisi varsa onları tespit edip yargıya sevk etmek de Başbakan?ın görevidir?

Devlet yönetmek, 74 Milyon Türk Vatandaşının sorumluluğunu almak zor iştir. PKK Terör Örgütünün, Avrupa?da kaçak gezen elebaşları ile devlet görevlilerini buluşturmak ve MİT Müsteşar Yardımcısına ?Sizin savaştığınız Ordu, artık içerde? dedirtmekle bu cihan devletini yönetemezsiniz?

Sözün Özü; Türkiye?de gerçekleşen her olaydan, Anayasa-Yasalar-Tarih ve Türk Milleti huzurunda, AKP Hükümeti ve Başbakan Erdoğan sorumludur?
KOKUYU NE YAPACAĞIZ !…

Adam kahvede arkadaşlarıyla sohbet ediyormuş. Sohbetin en can alıcı yerinde istemeyerek gaz kaçırmış. Yaptığını saklamak için de, iskemlesini oynatıp ?gürültü? yapmış. Şakacı arkadaşlarından biri sormuş; ?Oldu mu şimdi Recep, haydi sesi hallettin onu anladık, peki kokuyu ne yapacaksın?…?

Deniz Feneri davasının tutuklu sanıklarından altısı tahliye edildi. Tahliye edilenlerin içinde Başbakan Erdoğan?ın akrabası Zekeriya Karaman ve Erdoğan?ın belediye başkanı iken çantasını taşıyan, daha sonra Erdoğan?ın RTÜK Başkanı yaptığı ve yasal korumaya aldığı Zahit Akman da var.

Karar yargının. Elbette ki herkes uyacak. Bu tahliyelerde, üç yıla yakın süren dava açma sürecinin, ne baştan beri soruşturmayı yapan Cumhuriyet Savcılarının görevden alınmalarının, ne de görevden alınan savcıların
?Gerekirse limon satarım, baskıya boyun eğmem? diye demeç vermelerinin hiçbir rolü yoktur. Karar tamamen bağımsız yargınındır!…

Kafamıza takılan soru şu;
Almanya Deniz Feneri e.V davasında mahkum olanlar, mahkemede suçlarını itiraf ederek, Türkiye?ye para gönderdiklerini söylemişlerdi. Ayrıca Almanya?daki mahkeme dosyasında bu para gönderme işinin belgeleri de var. Adamlar parayı gönderdiklerini söylüyorlar, teslim ettikleri kişilerin isimlerini veriyorlar. Fakat para ortada yok!
Müslümanların verdiği sadakalardan çalınarak elde edilen bu haram paranın kokusu nasıl saklanacak? Değil kahvedeki iskemleyi, Başbakanlık koltuğunu gıcırdatsak gürültüyü hallederiz de, şu pis kokuyu ne yapacağız?

Sağlık ve başarı dileklerimle 

22 Ekim 2011

RİFAT SERDAROĞLU

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.