KAYNAĞINDAN ÖPTÜM SENİ?
Bazen takılır insan; tılsımlı bir rüzgarın peşine ya da gökkuşağının altından yarım dairenin öbür tarafına geçmeye çabalar. Bende bir şarkının peşine takıldım şu aralar. Eskitilemeyen şarkıların kraliçesi Sezen Aksu ve yasa-dışı şiirlerin şairi Cemal Süreyya bu durumumun asli yükümlüsü. Cemal Süreyya yazmış, Sezen Aksu?da üstadın kemiklerini sızlatmamış. Son albümüne de Büyümeyen Serçe ?Sayım? şiirinden etkilenerek ?Öptüm? adını vermiş. Sayım?a sözden girersek;
?Ayışığında oturuyorduk/Bileğinden öptüm seni
Sonra ayakta öptüm/Dudağından öptüm seni
Kapı aralığında öptüm/Soluğundan öptüm seni
Bahçede çocuklar vardı/Çocuğundan öptüm seni
Evime götürdüm yatağımda/Kasığından öptüm seni
Başka evlerde karşılaştık/İliğinden öptüm seni
En sonunda caddelere çıkardım/Kaynağından öptüm seni
Şair sayım, suyum yok dememiş. Sayım şiirinde sevgiliyi kaynağında yakalayıp, caddelere çıkarmış ve aşkın narı ile buluşturmuş. Aşk caddelere, sokaklara, meydanlara, dağların doruklarına çıktıkça kendine benzermiş. Üstelik yabancılaşmanın ve iktidarın arzın merkezinden başlayarak, tüm kıyılarımızı işgale yöneldiği bir yüzyılda aşkı caddelere çıkarıp özgürleştirmek zorlu ve soylu bir meşgale olsa gerek. Ev kapalı, duvarlarla örülü alanıdır hayatın. Oysa aşk duvar tanımaz aksine duvarları temelinden enkaza çevirir. Aşkın yıkıcılığı ve bölücülüğü birazda bundan ötürüdür. Newton?da ?Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yalnız kalırlar? demiş. Aşk hayatla köprüsünü yıktığı duvarların üzerinden kurar. Oradan yol alış, sırat köprüsündeki denli sorumsuz, sorunsuz bir gezinti değil.
Tadalafil without prescription
Sezen Aksu, Sayım için ?25 yıldır deniyorum, bu şiiri bir türlü şarkı yapamadım. Şimdi oldu mu bilmiyorum? demiş. Keşke Cemal Süreyya şiirinin notalara düşürdüğü gizemli çekime tanık olabilseydi ve yanıtı üstat verebilseydi. Kendi yurdunda sürgün şairliğin ve anadilsizliğinin kahreden acısı bir dirhem diner miydi bilinmez? Ama iyi ki bu şiiri yazmışım duygusunun bir kez daha perçinlenmiş olma ihtimali kuvvetle muhtemeldi. Cemal Süreyya?nin anadilini keşfetmek ve diline, ruhuna almak için hayatında iki büyük kalkışması oldu. Birisinde 12 Eylül faşizmine yakalandı, diğerinde ölüme. Bu dramı da, trajedik kaynağından yakalamış kendisi. Ve oğlunun kafa kağıdına adını ?Memo? diye geçirebilen ilk ve tek Kürt olmakla öğündü bazı zamanlar. Yaşanılanlar unutkan ve dilsiz oldukça, hatıralarda hayata soluk ve cansız bir ton düşürüyor.
Yürek halen solda atıyor ve halen umut soğuk gecelerin sıcak aşıysa yedi kıtada; duygu tarihini saymadan geçemez. Saymakla bitmez acının, sevincin, sevdanın, hasretin buğusu; hayata dair her adım atışımızda peşimizde sihirli bir gölge gibi dolaşırken üstelik. Yeryüzünün tüm nüfus sayım memurları bir araya gelseler hesabı tutturamazlar. Bize ait olmayan tüm sayımlar, senin caddelere düşürdüğün rüzgarla sıfırlanır. Başıbozuk, çıkmaz-açmaz sokaklar; caddelere bağlanan yol bulur kimsesizliğine? Kırık düşler sokağında gözyaşının el ayalarıyla gizlenmesine gerek kalmaz, tünelin sonundaki ışığın süzülünce karanlıktan çıkışa. Yürekteki hazin gölgeler, beyaz şeritlerden anlam çizgilerini yaratır. Yağmura serilmiş sözcükler, hiçbir yangına boyun eğmeksizin kendi aleviyle ısıtır arsız mevsimleri. Yürek inatla solda atıyorsa, sevdasız gecelerin sabahına uykusuz gözlerimizle sarılmak için hiçbir gerekçe üretemeyiz demek ki?
Küçüklüğümüzün saklambaç oyununu, her anımızda birbirimizi sobeleyerek oynamaya devam ediyoruz. Dokunan ellerimiz ve yüreğimiz büyüdü belki biraz. ?Önüm arkam, sağım, solum sobe. Sayım, suyum yok sobe…? derdik. Ama artık sayım var. Cemal Süreyya?nın ?Sayım? dizelendirişi, belki de bu nedenle büyümüşlüğümüze turnusoldur kim bilir? Belki de artık birbirimizden saklanamadığımız için, sayımımız mevcutlu yaşamda. İyi ki hayata teslim olmuyor sol memenin altındaki cevahir. İnsan cinayet işlemeden önce kendisini ikna eder. Sonra kurguya geçer. Cinayet aracıyla iletişimi kusursuzdur, bu safha sonrasında katilin. Aşk hayata dairdir, bu ulvilik ona cinayete yardım ve yataklık yaptırmaz. Hayatın şifresi caddede, sokakta, meydanda çözülür. Bu nedenle sevgili; caddedir, kaynaktır. Unutma ey hayat!!! Seni mor sümbüllü çerçevede vicdanlı insanlar var eder. Vicdan cüzdana yenilmediyse, akıl tutulma dönemini aştıysa ve duyulan ses böbrekten değil de yürekten ise; sevgiliyi kaynağından öpme zamanı gelmiştir.
Aşkta, caddelerde örgürdür demek. Sayım, suyum var.
Sen ne dersin aşk bu zorlu meşgaleye?
Gene yapacağını yapmış arkadaş.Bizleri caddelerden,sokaklara,sayımlardan,köprülere götürmüş.Kendi adıma güzel ve fantastik bir yolculuktu.Arkadaş yazsın biz okuyalım desem.Olmaz.Haksızlık olur.Çünkü hazıra konmak benim yaptığım.kalemine, sayımına, suyumuna sağlık.Teşekkürler yazıya ve yazanına.Aydınlık,umutlu bir pencere daha açtı çünkü bize.
Bir insanı kaynağından öpebilmek önemli.Çünkü bunu yapabilmek için o insanı gerçekten tanıyabilmek gerekli.Beraber olduğunu düşünen kaç kadın yada kaç erkek birbirini tanıyor bir düşünelim.Tanıdığımızı zannediyoruz çoğumuz.Tanımadan anlamak olmaz.Anlamadan aşk olmaz bana göre.Karşımızdaki insanında bu konuda açık ve samimi olması gerekir tabi önce.O kendisini şeffaflığı ile gösteremezse karşıdakide göremez.Yada yanlış bir şekilde görür.Aşkta burada kendisini bitirir.Gerisi manavların arkasındaki meyhaneler sokağında gelir.Kendimizi avuturuz.ama mutlu olamayız.
Adaş seni yazılarına olan alakadan dolayı tek kıskanmayan kişi benimdir.Çünkü bu yazılar sana yakışıyor.Sen hep böyle yaz adaşım.Adaşın olarak bende göğsümü kabartarak kaleminden öptüm seni.Bir ara baş başa rakı içelim.Rakıda balıkta benden.Türkü bar senden.Anaştık mı adaş?
Bu yazı özel bir yazı.Okuyanlarda kendi bakış açılarıyla kendilerine özel şeyler çıkarmıştır ve çıkaracaktırda.Ama beni en çok etkileyen tarafı Cemal Süreyya’nin hakkının yazıda verilmesi oldu.Cemal Süreyya sanki bu ülkenin şairi değilmiş gibi davranıldı bu konuda.Oysa onun değeri kendine hastır.Bende haddim olmayarak büyük üstadın bir şiiryle katkı yapmak isterim bu anlamlı yazıya.
BU BİZİMKİ
Yıkıcı bir aşk bu,
Yıkıyor milletin ortasına
Tutku yükünü.
Bölücü bir aşk
Ekmeği suyu bölüyor
Günde üç öğün.
Hain bir aşk bu,
Sizin eve hırsız girer
Onunkine polis.
Yasadışı bir aşk bu,
Evlenmeyi
Hiç mi hiç düşünmüyor.
Soyguncu bir aşk bu,
En sıradan ezgilerden
Sevinçler devşiriyor
Kökü dışarda bir aşk,
Dante ile Beatrice’inkine
Fena öykünüyor.
İşgalci bir aşk bu,
Samanlık sevişenin diyor
Başka şey demiyor
Uzun olduysa kusura bakmayın şiire kıyamadım,bölemedim.Zaten aşkın kendisi bölücü.
Çok güzel yazı ya.Bu yazıdan sonra sayım parçasını kaç defa dinlediğimi sayamadım.Daha önce niye dinlememişim anlamadım.Demekki reklamı iyi yapılmamış albümün.Bu yazıda biraz reklama kaçmış ama sakıncası yok bence.reklamın iyisi kötüsü olmaz diyorlarya.Yazı reklamın iyisi olmuş.Hala sayımı dinliyorum.Yanında kırmızı şarapla dinlemenizi tavsiye ederim.Kapııı aralığııında öptüüm.Soluğuundan öptüüümm seniii.Şu anda sayımı dinleyenlere şerefeee..Off offf.
ayhan abi resimde halen o bayanın ayağı senin üstünde görünüyor.üstelik birde bilek göstermiş.işşallah alınganlık göstermemiştir.nerden bilsin abla ne bilekler gördüde bakmadı sayın abimiz.şair atila ilhan o şiiri şöyle yazardı görseydi bu fotoğraftaki bileği.ne bilekler gördüm aslında yoktular derdi.abi kızmadın işşallah yorumuma.hani şarkıda bileğinden öptüm seni diye bölümü dinlerken aklıma geldi.
Emin arkadaşa katılıyorum.Şairin dediği gibi “Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!”.Mesele anlamakta.Yazarda anlamış,anladığını yazmış.Bizde keyifle okumuşuz.Anlıyoruzya.Önemli olanı bu.Birbirimizi anlayabilsek ne terör kalır,ne düşmanlık.Barış ve sevgi hakim olur yaşadığımız heryere.
yazı kalbe yazılmış.bu yüzden süzülmesi zor gibi.kalp attıkça anlatılan daha iyi anlaşılacak.ama kalp solda atıyor diye niye yazılmış onu çözemedim.kalp zaten solda atmıyormu?
Yazıyı çok severek,keyif alarak okudum.Ama ben burada küçük bir ayrıntıyı belirtmeden geçemeyeceğim.Cemal Süreyya değil,Cemal Süreya olacak şairin gerçek adı.Doğru ilk başta soyadı Süreyya idi.Ama şair kendi soy adından “Y” lerden birisini kendisi düşürmüştür.Olay şöyle gelişiyor hatta.Süreya’nın üvey kızı Gonca Uslu’nun aktardığına göre iddiaya girmeyi çok seven şair arkadaşıyla bir telefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse soyadındaki “y” harfinden birini sildireceğini söylemiş. İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya olarak değiştirmiş[1]”Süreya” soyadı ilk kez 1956 yılında yayımlanan “Elma” şiirinde görüldü, Bir anda ismindeki “y” harflerinden birini attığını ilan etmişti.
Neyse bu vesile olayın nasıl ve ne şekilde geliştiğini paylaşmış olduk.Kısacası Cemal Süreyya muzipliğini kendi ismine dahi yapmıştır.
Cemal Süreyya 1938 Dersim katliamından alisiyle birlikte derinden etkilenmiştir.Dersim katliamı sonrası Süreyya ailesiyle Bilecik’e sürülmüştür.Şair 1938 sürgününü bir şiirnde şöyle dile getirir;
Bizi kamyona doldurdular,
Tüfekli iki erin nezaretinde,
Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular,
Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar,
Tarih öncesi köpekler havlıyordu.”
Keşke diyorum sayın yazar bu güzel,etkileyici yazısında bunuda dile getirseydi.yazıyı okuyanlarda bu konuda bilgilenmiş olurlardı.Teşekkürler.
“Yürekteki hazin gölgeler, beyaz şeritlerden anlam çizgilerini yaratır. Yağmura serilmiş sözcükler, hiçbir yangına boyun eğmeksizin kendi aleviyle ısıtır arsız mevsimleri. Yürek inatla solda atıyorsa, sevdasız gecelerin sabahına uykusuz gözlerimizle sarılmak için hiçbir gerekçe üretemeyiz demek ki?” yazını bu bölümü bence can alıcı.Zurnanın son deliğide burada ses veriyor.Sevdasız gecelerin sabahına uykusuz gözlerimizle sarılmak için hiç bir gerekçe üretemeyiz.Yani aşkı aynı zamanda istemek gerek.Bunlar olmayınca yaşanan bir yanılgı oluyor.Ve üretilen gerekçelerin hiç bir doğruluğu olmuyor.Kendini kandırmak gibi bir şey yani gerisi.
YAZI ON NUMARA BİR YAZI OLMUŞ.HER CÜMLESİNDE AYRI BİR ANLAM VAR.KELİMELERE DANS ETTİRMİŞ YAZAR.TEBRİKLER.
Magazin dünyasında bir söz gezer oldu ortalıkta? Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses’in küçük oğlu İdo?nun Twitter’da yazdığı şu sözlerden bahsediyorum:”Kaçınız çıplak bedenlere bakmayacak kadar adamsınız diyen kızlar, peki kaçınız spor arabalar, nakit paralar karşısında soyunmayacak kadar kadınsınız?”Bu sözün örnekleri günümüzde maalesef yaşanmaktadır. Para karşısında aşkından öldüğünü, onsuz yapamadığını söyleyen ve aşkı saplantı haline getirerek intihara bile kalkışan sahte örneklerin sayısı oldukça çoktur. Sahte dedim, çünkü hayallerin aşkına kavuştuktan sonra sadece birkaç ay sonra ??aşkımız bitti??diye ayrılan çiftlerle dolu çevremiz. Neden pamuk ipliği gibi bu sözde aşk mecnunlarının birliktelikleri? Aşkların yüzeyselliği öylesine bir hâl almış ki şişirilmiş içi boş olup, aşığım diye geçinen sahte âşıklardan geçilmez olmuş? Aşk karşılık ister, karşılıklı olursa yürür. Bir de sevmek eskidenmiş diyenlerin sayısı günümüzde fazlalaştı.
Yzar arkadaş bu kirlenmişliğe karşı güzel duygular içeren harika bir eser sunmuş bize.Sağolsun.Zevkle okuduk.
Ben burada bazı yorumlara katılmıyorum.Yazıyı tam anlamadan yorum yapmış bazı arkadaşlar.Aşk alınıp satılan bir şey olabilir mi?
AYHANCIĞIM SEN SEVGİLİNİ KAYNAĞINDAN ÖP.BENDE SENİ YANAĞINDAN ÖPÜYORUM HAŞARI ÇOCUK.GENE BEYAZ KAĞITLARA YÜREĞİNİ DÖKTÜRMÜŞSÜN.ASLINDA YAZDIĞIN KENDİNSİN AYHAN CAN.BU YÜZDEN YAZILARIN BU KADAR GÜZEL.ÖZLENDİN BİLESİN.
parayla aşk arasında alaka kuranlar sadece yazarı değil,Sezen Aksu’nun şarkılarınıda,Cemal Süreyya’nın şiirlerinide anlamamışlar.İnsanlar neden anlamadıkları şeye yorum yaparlar.Bende bunu anlamam.
kapitalizm sevgiyi,aşkı metalaştırılır ve kapitalizmin nimetleri haline getirilir. özel günler düzenlenir, sevginin ifadesi için tüketim gerekliliği şart koşulur. aşkı ispatlamak için pırlanta, sevgililer gününde hediye edilecek çikolata, seskin yetersizliğini tamamlayacak erotik iç çamaşırları, annemizi ne kadar sevdiğimizi ispatlayacak elektrikli ev aletleri olmaksızın sevgimizin anlamı olmadığını dayatır örgütlü kitle iletişim araçları ve tasarlanmış çevresel baskı faktörleri ile.
bu yüzden kaynağından öpülebilen ve caddelere çıkabilen aşklar kapitalizme karşıdır.teslim olmazlar.yazıyı bende diğer yorumcular gibi beğendim.
Ben bu konuda ciddi bir mevlana araştırması yapıyorum.Bu gerçekten duygulu ve yerinde yazı zamanında yetişti benim araştırmama.Feyz aldım.Durum bence Mevlana özelinde şöyle gelişiyor:Son yıllarda en önemli metalaşma aracı kuşkusuz mevlana olmuştur. Özellikle kitapları üzerinden yapılan metalaştırmalar ciddi bir gelir kapısı olmaya devam etmektedir. İnsanlarımız mevlanayı mevlananın eserinden okumak yerine mevlananın türev kitapları üzerzinden okumaya başladı ne yazıkki. Mevlana da aşkı mesneviden okumak yerine elif şafak`ın aşk kitabından okumak, mevlanada tasavvuf,felsefe,insan ve kainat düşüncesi ni fihi ma fih kitabından okumak yerine her gün yenisi çıkan ?mevlanada yönetim? ?Mevlan ve felsefe? ?Mevlana ve tasavvuf? gibi köprü üzerlerinde satılan ya da etiketleri kitapların üzerinde ?şok kampanya mevlana kitapları 6 tl? yazan kitaplardan okumak artık bir klişe olmaktan çıktı bir yol olmaya çoktan başladı. Mevlana`nın ne olursa ol gel felsefesi bir yazarın dediği gibi mevlanayı ticari rant sağlayacak otopark haline getirmiştir.Ancak Mevlana malesef otopark değildir. Böyle bir yoldan gelene ne mevlana ne eserleri kendini açmaz
Adaş rumuzlu yorumcuyu biliyoruz.Şimdide yetmez ama adaş demiş.Ayhan abinin politik yazılardan ziyade böyle yazılar yazmasını tavsiye etmiş.Onun farkında olmadığı aşkta politiktir.Ve okumuş olduğu bu yazıda son derece politiktir.Bence kusura bakmasınlar kendileri adaş değil yandaş.
Bu yazıyı Yalova’dan kendi şiirimle selamlıytorum. Tabi kabul buyurursanız.
Aşk ve devrim
Aşk ve Devrim
Zaman alır doğruyu bulmak,
yanlışları görmeden
ve bu da
ne doğrunun yanlış olduğu
ne yanlışın doğru olduğu
anlamına gelmez
aşk ve devrim gibi…
aşk; devrim demektir
ama devrim, darbe değildir
devrim, yeniliktir
devrim, özgürlüktür
devrim, kırlangıç kanadında
güneşe koşmaktır
deli taylar gibi
devrim, çocuk gözünde umuttur
sevda gibi…
zaman alır doğruyu bulmak,
martının güzelliği seyreden içindir
balık suyunda mutludur
gül dalında
kuş kanadında, özgürdür…
güzellik peş para etmez
ne kadar güzelsen o kadar varsın
ne kadar çirkinsen o kadar feministsin
ne kadar feministsen
o kadar kirlisin
ve ne kadar güçlüysen
o kadar haklısın…
tahliye olmuş yorgun bir ölü
valizinde hüzünleri
gözlerinde umutları saklı
aynalara bakanlar
gördüklerini kendilerine benzetirler
yavru kedinin üzerinde
lastik izi varmış
kimin umurunda
sevdalarda ahu-zar
arka sokaklarda metal bar
vur gecelere kendini
az öpüşüp çok sevişen bedenin
doysun erotizmin kokusuna
sana ne
memleket batıyormuş
sistem çöküyormuş
millet perişanmış
ne düşünürsün bunları
yazıktır yorma uyuşuk beynini
sen dalgana bak
kırmızılarının içinde….
Devrim mi?
o da neymiş?
yenilir mi, içilir mi
yoksa üzerine yatılır mı
diye patlatma beynini….
aşk mı?
altın tepside sunulmuş
bir kadeh şarap
bir porsiyon havyar salatası
kırmızı bir jartiyer
ve bir fransız öpücüğünden ibarettir
diye düşünüp akıtma suyunu…
aşk. devrimdir
devrim, darbe değildir
devrim, yeniliktir
devrim, özgürlüktür
devrim, çocuk gözünde umuttur
namlunun ucunda açan gül gibi…
Bahri arkadaş önce ön yargılarınızdan kurtulunuz.ben bie kannat belirttim.Sizin buna yönelik suçlamalarınız yersiz.Ayrıca bu adaşımla ramada bir konu.hariçten gazel okumayınız lütfen.Bu kafayla solculuk yapamazsınız.Ayrıca politikleşemezsiniz.Benim neyin yandaşı olduğum konusunada açıklık getirirseniz sevinirim.Çünkü ben bilmiyorum.Sayenizde öğrenmiş olurum.
Sayın yazara ve burada yorum yazan okurlara eğer okumadıysalar Kathleen Tessaro’nun “Aşk Masum Bir Öpücük” kitabını tavsiye ediyorum.Bu yazıyla çok örtüşen yönlerinin olduğunu düşünüyorum.
Yazıda yürek ve yazma sanatı içiçe geçmiş.Yazar4a bizi hüzünlüde olsa Cemal Süreyya ile buluşturduğu için teşekkürler.Aşkıda dejenere ediyor insanı dejenere eden hakim sistem.Direnene aşkına sahip çıkana selam olsun.Direnmeyen aşk baştam mağluptur.Ama aşk direnir.
Yazı aklıma üstadın bir sürü dizesini getirdi.Ama şu dizeler aüır bastı.
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Ayhan abinin adaşı burada yazılanlar özel değildir bu bir.kamuya açık bir yerde yazdığınızı farkediniz önce.İkincisi siz neye hizmet ettiğinizi bilmiyorsanız bu daha vahim.Doktor sizin gibiler için ne yerlerse yesinler demiş.Benim hangi kafayla solculuk yapacağım konusunda siz kafa yormayınız lütfen.Çünkü sizin hizmet koridorlarında daha önemli işleriniz vardır.Zamanınızı boşa harcamayınız lütfen.
Ben ya aşk yazısı yada siyasi yazı yazacaksın diye bir insana dayatma yapılmasını anlamıyorum.Aşkta siyasidir,siyasette aşkla yapılıyorsa güzeldir.Neyi paylaşamıyoruz doğrusu çözemedim.Aşkımı;siyasetimi?İkiside insanlar güzel olursa güzeldir.diğer türlü böyle saçmalarız.Kusura bakmayınız.Bu güzel yazının başka şekilde yorumlanması gerekirdi.
Bu yazı bana yazılmış sanki.Nerede kaynağından öpülecek sevgili.Bulan beri gelsin.Sayın yazarada gönlünce kaynaklar dilerim.Ama yazı güzel olmuş be abim.
Yorum yapma gereği duymuyorum.Yzan ve yazının çıktığı site sahibi niye bu tavrı aldımı biliyorlar.Okumak zorunda kaldım sadece yazıyı.Sevmedim beğenmedim. İyi bir yazı olmamış.Bu yazar artık yazmasın.