Bodrum Gündem

KUTSALLAR ÜZERİNDEN SİYASET

16.09.2013
0
A+
A-

Her toplumun kendi gelenek ve inançlarına uygun kutsalları vardır. Bu kutsallar hiçbir şahsa ve zümreye ait değillerdir. Bunları bazı şahıslar kendilerine göre yorumlayarak toplumu ayrıştırır veya onu yeniden şekillendirmeye yeltenirse, o toplum kaçınılmaz olarak çatışmaya sürüklenir. Bu çatışmanın nerede ve nasıl sonuçlanacağı da asla tanımlanıp belirlenemez. Bu nedenle de kutsallar ile oynamak, onu değiştirmeye yeltenmek ve onun üzerinden bir takım yararlar beklemek doğru bir davranış değildir.

Kutsallar zaman içerisinde toplumun kültürel gelişimi ile kendiliğinden yavaş yavaş değişebilir. Bu değişim uluslar arası teknolojik gelişmeye bağlı olarak o toplumun ahlak kuralları içerisinden kendine yer açarak şekillenir. Bu, evrimsel dönüşümdür. Bundan ayrı olarak bir de devrim süreçlerinde hızlı değişimler oluşur ki, bu tür gelişim o toplumun gelenek ve görenekleri ile ters düştüğünde, toplumda uzlaşmaz derin yaralar açılır. Şayet bu dönüşümleri gerçekleştirmek isteyen kadrolar yaraları sarmayı beceremez veya görmezse toplumsal ayrışma kaçınılmaz olarak çatışmaya dönüşür.

Toplumların kutsalları genel olarak iki sosyolojik temel üzerinde yükselir: Teolojik(dinsel) ve etnik(ırksal) olarak. Dinsel kutsallık insanlığın ilk döneminden beri çeşitli şekillerde varlığını göstermiştir. İnsanoğlu var olduğu sürece kendisini bir şeye inanmak zorunda hissetmiştir. Bunun temel nedeni de, kişinin doğa karşında güçsüzlüğü ve ölümden sonrasının bilinmezliğidir. Genellikle tüm inanç kurumları insanları ölümden sonraki bir yaşam ile ahlak kurallarına bağlamaktadır. Geçmişten günümüze değin ölüm, bir son olarak algılanmamaktadır. Bu nedenle de insana yaşarken sorumluluk yüklemekte ve bu tür bir yaşam insanı kutsallığa saygılı olmaya yönlendirmektedir. Etnik oluşum ise, toplumları bir arada güçlü, korkusuz ve güven içinde tutmaya yardım eder. İşte bu nedenledir ki, insanlar kutsal değer atfettikleri nesneleri korumak için kendilerini sorumlu kılar ve görürler.

Kutsallar siyasetin bir üst yapısı olarak tarih boyunca kullanılmıştır. Ne yazık ki, bu kullanılma çoğu zaman dünyayı kan gölüne dönüştürmüştür. Özellikle teolojik kutsallık ancak kendisi ile veya kendi karşıtı bir kutsallıkla savaşır. Örneğin Haçlı Seferleri ve Yüz Yıl Savaşları gibi.. Etnik kutsallık ise daha çok egemen güçlerin çıkarları adına kullanılır.

Ülkemizde bugün iktidarı elinde tutanlar yüz elli yıldır kazanılmış değerleri, dinsel kutsallığı kullanarak ortadan kaldırmaya yönelmiştir. Bunu yaparken de, açık söylemler yerine, çağdaşlık adına karanlık dehlizlerde gezinmektedirler. Örneğin Başbakan Gezi ve Ortadoğu Üniversite Yerleşkesi?indeki ağaç katliamları için ?ben de yeşili severim? demektedir. Doğru söze ne denilir. Ancak kanımca kastedilen sevgi doğa yeşili değil İslam?ın rengi olan yeşille, Amerikan Dolar?ının yeşilidir. Etnik yapıyı görmezden gelip, ulusal kurtuluş savaşından sonra çalışılarak edinilmiş maddi değerlerini satarak, ithalata dayalı, verimsiz bir ekonomik anlayışla siyaset yaparken, dinsel olarak da tüm Ortadoğu?da mezhep kavgasını körüklemektedir. Her iki kutsallığı, yani dinsel ve etnik olanları birlikte kullanarak toplumu kutuplaştırmıştır. Bu kutuplaşma giderek uluslar arası nitelik kazanmış ve tüm komşu ülkelerle ?sıfır sorun? adı altında sayısız sorunlar oluşturmuştur. İhtirasları bilgilerinden önde giden iktidar mensupları  bugün ne yaptıklarını bilemez bir konuma gelmişlerdir.

İktidarın başı işine geldiği gibi kullandığı İslam kutsallarını altındaki koltuğa feda ederken, ülkenin onurunu görmezden gelmektedir. Eşbaşkan olduğu büyük reisle bile ters düştüğünü göremeyecek kadar gözlerine perde inmiştir. Kime dostum dediyse, o insanlar canlarından olmuştur. Dünü bilmez, geleceği görmez olan iktidar ve yandaşları ülkeyi batağa sürüklemektedir. Ulusal bilinçten yoksun, dinsel kutsallığı kendi mezhep anlayışı ile öne çıkartıp dosta düşmana afra tafra yapmaktadır. Son zamanlarda katıldığı uluslar arası her toplantıda yalnız kalan başbakan, çırpındıkça batmaktadır. Çözüm süreci adını verdikleri Kürt sorununda bugüne kadar tek bir öneri topluma sunulmamıştır. Anlaşılan, Kürtlerin kutsallarını da kendi inançları içerisinde eritmek istemektedir. Aynen Suriye?de, Mısır ve Tunus?da olduğu gibi? Bunun ayrımına varan Kürt Siyasetçiler AKP ve O?nun Başbakanı?na son ay ve günlerde tehditler savurarak ültimatom vererek, çözümün hızlandırılmasını istemektedirler. Ele geçirdiğini düşündüğü Cumhuriyeti istediği şekle çevirmek için ve  çözüme( !) zaman kazanma amacıyla, vereceği ödünlere son şeklini vermek üzere olduklarını açıklatmada veya bizzat kendisi bunu açıklamaktadır. Çünkü derdi, Kürt isteklerini kendi mezhepsel anlayışı içinde şekillendirmektir.

Kutsallarla oynamak ateşle oynamak gibidir. Bir tutuşursa nelerin yanacağı ve kimlere nasıl zarar vereceği hiç belli olmaz. Bu tehlikeli oyundan Başbakan?ın vazgeçeceğine ait bir işaret görünmemektedir. El atına binerek geldiği mevkiden nerede ve nasıl ineceği şu an belirsizdir. Demokrasi ile kavuştuğu koltuk, demokrasiyi katletmiştir. Mısır?da Esma?ya döktüğü gözyaşları kendi halkı için ülkeye kan olarak geri dönmektedir.

Kutsallarıyla ve etnik yapısıyla ayrışan ülke, bu beladan kurtulmak için derhal demokratik bir dayanışma oluşturarak, seçimlerde AKP?yi iktidardan indirmek zorundadır. Bu yapılmadığında, ülke bugün kan gölünde boğulan Suriye, Irak ve Mısır benzeri ülkeler gibi olmaya doğru gitmektedir. Zira kutsallarla oynamak oyun içinde yok olmaktan başka çözüm üretmeyecektir ve üretmemiştir de?

Zihni Çetiner

Bodrum 15 Eylül 2013

Zihni Çetiner?in diğer yazıları için linke tıklayınız: cheap methocarbamol Naltrexone no prescription purchase Prozac http://www.bodrumgundem.com/author/zihni-cetiner/

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.