Bodrum Gündem

SİLVAN-BODRUM MÜŞTEREKİ/Fikret Karataş yazıları…

SİLVAN-BODRUM MÜŞTEREKİ/Fikret Karataş yazıları…

içişleri bakanı süleyman soylu bodrumda (35)Bir süre önce kentimizi onurlandıran (!) İçişleri bakanı Soylu Süleyman aynı şekilde Silvan ilçesini onurlandırmış.

Orada boynunda Silvan’a ait bir işaret görülmüyor ama o Belediyeyi ziyaret etmeden Belediye Başkanı onu karşılayanlar arasında baş köşede görülüyor.

Gelenektir veya alışkıdır. Elbette bir bakan bir kente geldiğinde onu karşılayanlar arasında Belediye Başkanları da bulunur. Sonra da o bakan kendisini karşılayan mülki amir ve başkanı makamında ziyaret eder.

Görüldüğü kadarı ile vatan kurtarma ve ana muhalefet partisinin liderine hakaret etmeye kendisini adamış bakan için ne geleneğin ne de alışkının önemi var.  Diğer taraftan Silvan ve Bodrum Belediye Başkanları da gelenek ve alışkıya uymamışlar. Demek ki, bu olgunun onlar için de önemi yadsınmış.

Silvan İlçe Başkanı AKP’li. Bakan için bir nutuk atmış ki, deme gitsin. Hani tabiri caizse yağından yenmez.

Ne diyor Silvan AKP İlçe Başkanı: “Sayın Bakanım, bölgemizin huzuru, huzurun mimarı, bölgemizdeki kargaşanın, kaosun, terörün mimarı, sayın bakanımız Süleyman Soylu Bey, Karadeniz’in yiğit evladı demeden geçemeyeceğim. İlçemize hoş gelmiş, şeref vermiştir.”

İnternette canlı izledim. Elinde mikrofon, bakanın gözlerinin içine bakarak söyledi bu lafları. Bakan da ona bakıyor ama çok farklı anlamlar içerikli olarak. Topluluğun yarısı şaşkın, kimi gülümsüyor. Kimileri de Başkanı alkışlıyor.

Söyleyene değil söyletene bak söyleminin çok belirgin bir örneği. Adalet bazen böyle kimilerinin istemi dışında tecelli ediveriyor.

Bizim Başkan her ne kadar karşılamadan sonra toplantıya katılmış olsa da böyle şeyler söylememiştir. Söyledi deseler de inanmak olanaksız. Ancak  eylemlerde taa uzaklardaki başkanla benzerlik olmuş görünüyor değil mi?…

yiğit bulut 850 lira araç varlık fonuHACIYATMAZLAR EĞEMENLİĞİ…

Bu halk oylaması, kesin olarak iktidarın yönlendirilmesinde hacıyatmazların egemenliğini kanıtlamıştır.

Tek adam olma sevdalısı bütün bildikleri (pek işe yaramıyor ya), öğrendikleri, gördüklerinden edinimleriyle ülkenin tek sahibi olma savaşını sürdürürken etrafını saran hacıyatmazlar da olanaklardan olabildiğince yararlanmayı sürdürüyor.

Ne demektir hacıyatmaz: Güç durumlarda çıkarları uğruna kişiliğinden özveride bulunarak kendini çabucak toparlamayı beceren kimse. Diğer bir anlamı ise oyuncak…

İşte bunları aracılık edip ülkemize sokuşturarak halk oylamasına ulaştırdıkları felaket beyannamesi kabul edilirse:

Türkiye şahlanacak. İşsizlik kalmayacak. Ekonomi uçacak. Gelirler katlanacak. Halkın yüzü gülecek 36 adet olarak ilan edilen etnik gurupların hepsine aynı ölçüde yaklaşılacak ve benzeri safsatalar hep gündemde kalacak. (Bu padişah fermanı değişiklik içeriği 15 yıldır yapılmadığına göre bize göre bir yerde suç itirafı olmaktadır)

Hacıyatmazların ilk başarıları Varlık Fonunda görüldü. Arap yağının fazla gelenini poposuna sürermiş ya…Varlık fonunda biriken haram öyle fazla gelmiş ki, 850 bin TL. ödenip Jöleliye makam aracı olarak lüks AUDİ alınmış.  Arkası gelecek elbet Bunların başındakiler de daha fazlasına layık değil mi?.. Bölüşüm adil olacağa benziyor. Milyonlarca lira iktidarın başındakilerce harcanması bana bir Anadolu söylemini anımsattı: “Analar taş yesin, yarım, yarım beş yesin.”

Hacıyatmazlar  kendileri için ağa ilan ettikleri birinin etrafında toplanmışlar ve koyu bir  söyleşiye dalmışlarken bir hacıyatmaz :

“Ağam, bu senin soyadın sana az geliyor. Senin soyadını ASALANOĞLU yapalım…” demişler.

Ağa olur vermiş. Bir süre sonra yine bir söyleşide soyadını unutulup unutulmadığını test etmek için sormuş:

“Neydi benim soyadım.”

Hacıyatmaz düşünmüş taşınmış  bir türlü yanıt verememiş.

Sonunda umarsız : “Valla ağam sana  bir hayvanın oğlu demiştik ama hangi hayvan olduğunu anımsayamadım…”

bodrum_belediyesi_kafeleri (2)BELEDİYEMİZİN KAFE-RESTORANLARI…

Derler ya, “Deliye her gün bayram…” diye

Bizim için de “Unumuzu eleyip, eleğimizi astığımızdan…” bize her gün tatil.

Gün ayırımı olmadan sık, sık uğruyoruz andığımız Kafe-Restoranlar. Cumartesi Pazar kalabalık oluyor ama satılan ve üretilen yiyeceklerin nitelikleri yerinde. Fatih kardeşin dergisi “GÜNDEM” de belirttiğim hizmet niteliğinin bazılarında yozlaşmaya yüz tuttuğu savımdan geri adım atmadım daha.

Bu ziyaretlerimizde, hepsinde de gördüğümüz ve önemli bulduğumuz bir eksiklik var.

Önümüz yaz. Kalabalık hafta sonu, hafta arası oluşturmadan sürecek.

Mutfakta üretilen tezgaha konuyor, sonra emekçiler başlıyor ünlemeye, çünkü self servis.

Ahmet beeey patatesiniz hazııır!

Fatma hanııım köfteniz bekliyooor!

Yaşar beeey tostunuz, salatanız hazııır!…

Ve süreklilik kazanmış hale geliyor bu çığırmalar…

Bunun önlenmesi emekçileri de, müşterileri de çok rahatlatacak Müşteri yiyeceklerini soğumadan alacak, böylece şikayeti olmayacak. Aykırı sesler de dinecek, türemeyecek…

Bunun için de herhalde ucuza mal edilecek birer ses aygıtı sorunu çözecek…

Şirketin Genel Müdürü Sayın Hüseyin Bey kardeşimize iletiriz!…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.