Bodrum Gündem

Sağlık sektöründe yerel bir marka yaratan adam; ABDULLAH SERVET…

Sağlık sektöründe yerel bir marka yaratan adam; ABDULLAH SERVET…

Sağlık sektöründe yerel bir marka yaratan adam ABDULLAH SERVET

“Önce Yabancıydık. Şimdi ise Bodrumlular bizi kendinden sayıyor…”

Tam 20 yıl olmuş Bodrum’a geleli. Abdullah Servet Bodrum’un ve Bodrumluların hastanesini kurmuş, geliştirmiş ve bu günlere getirmiş. Oysa Almanya’da yaşamaya devam edebilirdi yada İstanbul’da. Lakin o Bodrum’u tercih etmiş ve 20 yıl önce senden önce yabancı olarak görülen o doktor, artık Bodrumluların bir evladı olarak tanımlıyor.

Özel Bodrum Hastanesinin gelişimini ise çok ilginç bir örnek vererek anlatıyor Abdullah Servet; “2004 yılında bir sosyal sorumluluk projesi olarak “Resim Yarışması” düzenledik ilk kez. Bu yarışmaya 60-70 resim başvurmuştu. 2016 yılında ise neredeyse on katına çıktı başvurular. Yarışmaya resim gönderenlerin sayısı artık 700’e yaklaştı. İşte bu büyüme Özel Bodrum Hastanesinin gelişimini ve güven grafiğinin gelişimi de anlatıyor…”

Şimdi bir Bodrum markası olarak kabul edilen, Özel Bodrum Hastanesi ve Abdullah Servet’in öyküsünü okuyacaksınız…

Fatih Bozoğlu

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-1

Abdullah servet 1945 Gaziantep doğumlu. İlköğretimi Gaziantep Gazi ilkokulunda bitirmiş, ortaöğretimin bir kısmını Ankara Atatürk Lisesinde kalan kısmını da Gaziantep Lisesinde tamamlamış. 1964 yılında İstanbul Tıp Fakültesinde başladığı tıp eğitimini, 1970 yılında tamamlayarak Tıp Doktoru olarak mezun olmuştur. Askerlik görevini yaptıktan sonra kendisine nöroloji-psikiyatriyi uzmanlık alanını seçerek,1972 yılında da hani o hepimizin bildiği, bahçesinde Rodin’in “Düşünen Adam Heykelinin bulunduğu o ünlü hastane “Bakırköy Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesinde” uzmanlık eğitimine başlamış.

O günleri yani 1972 yılı sağlık sektörünü gözünüzde canlandırmak için, Abdullah Servet’in o samimi anlatımını dinleyelim; “O yıllarda bin yatak kapasitesi olan bu hastane, tüm ülkeden kronik ve akut vakaların gelebileceği son duraktı. Nöroloji ve nöroşirurji birimlerinin yatak sayısı psikiyatrinin yatak sayısının onda birini bile oluşturmuyordu. Yani tam bir deli hastanesiydi. Bin yataklı hastanede nörolojik teşhis için, sadece bir EEG cihazı dışında teknik bir donanım yoktu. Bu EEG de bir senenin 5-6 ay çalışabilir hale getirilebiliyordu. Hep tamir ve bakımdaydı. Bozuk olduğu zamanlar üniversitelerden (İstanbul Çapa Tıp ve Cerrahpaşa Tıp) 1-2 ay sonrasına randevu alınabiliyordu…”      

“Tedavi edip evine gönderdikleri bir hasta, beş ay sonra intihar edince

idealleri ve kararları değişiyor…”

Bu olanaksızlıklar ve tedavi ettiğini düşündükleri hastaların bir süre sonra tekrar karşılarına gelmeleri genç ve idealist doktorun başka arayışlar içine girmesine neden oluyor. Onu etkileyen bir çok acı olay yaşamı için önemli kararlar almasına neden olacaktı. Abdullah Servet Bakırköy Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesinde yaşadığı bir olayı şöyle anlatıyor;

“Burada iki olay beni derinden etkiledi. Liseden yakın bir arkadaşımın kardeşi Ortadoğu Teknik üniversitesi öğreniminin son senesinde kafayı iyice üşütmüştü, hayattan kopmuş kendine ayrı bir hayal dünyası kurmuştu. Zamanın ünlü sinema sanatçıları, ses sanatçılarıyla birlikte hayat sürdüğünü sanıyordu. Ankara’da gördüğü tedaviler başarılı olmamış, Bakırköy Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesine sevk edilmişti. Bizde bir ay süreyle uygulanan tedaviden yarar gördü ve taburcu edildi. Ne yazık ki 3-4 hafta sonra oturduğu apartmanın beşinci katından atlayarak intihar etmişti. Bu olay bende Türkiye şartlarında yapılan psikiyatrik tedavinin kalıcılığı konusunda ileri derecede inanç yıkımına yol açtı…”

“Yine bir deli; 5 sene Kanada’da çalışan bir doktorun delirdiğini görünce, Abdullah Servet’in Rotası Amerika yerine Avrupa’ya yöneliyor…”

abdullah servet gazi yaşargil özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-8Amerika kıtasına gitmeyi düşünüyor Abdullah Servet, Kanada’ya. Ancak yine yaşadığı bir olay onu derinden sarsıyor ve Amerika rüyası da o anda bitiyor.

“Psikiyatri polikliniğinde şefle beraber, hastaneye sevkle gelen yeni hastaların muayenesini yapıyoruz. Klinik şefi uzmanlık eğitimini Amerika’da yapmış genç bir doçent. Şef, deli gömleği giydirilmiş hastanın bir tıp doktoru olduğunu sevk evrakından okuyunca, hastabakıcılara “Çözün doktor beyi” diye emir verdi. Hastanın karşısına geçerek özgeçmişi ile ilgili sorular sorarak, onunla iletişim kurmaya çalışıyordu. Hasta, klinik şefinin suratına beklenmedik bir şekilde, güçlü bir yumruk savurdu. Şef sırtüstü yere düştü. Şaşkınlık içinde, daha ayağa kalkmadan emirleri üst üste yağdırdı. Hasta deli gömleği ile kıskıvrak bağlandı. Yatırılarak, o zamanlar en güçlü silahımız olan ‘largactil’den 3 ampul damardan yapıldı ve götürülüp yatağa bağlandı. Bu hasta doktor 5 sene Kanada’da çalışmış sonunda bu duruma gelmiş bir hekimdi. Bu olay benim Kanada’ya gitme planımı derinden sarstı…”

 

O dönem altı ay dahiliye rotasyonu zorunlu olduğundan, Rotasyon için başvurusu yapıyor Abdullah Servet ve Taksim İlk Yardım ve Eğitim Hastanesinde çalışmaya başlıyor.  Alman Lisesine en yakın hastane Taksim İlk Yardım olduğu için hemen Almanca kurslarına yazılıyor. Abdullah Servet’in rotası Amerika kıtasından, Avrupa kıtasına dönüyor.

“Genç yaşta ameliyatlara giriyor,

bu onun mesleğinde hızla yükselmesini sağlıyor…”

İşte yaklaşık 10 yıl sürecek olan Almanya serüveni de böylelikle başlamış oluyor. Şansı yaver gidiyor ve Ruhr Üniversitelerinin  nöroşirurji kliniğinde işe başlıyor. O günleri şöyle anlatıyor;

“Almanya’da bir süre St Rochus Hospitalde çalışıp alman çalışma disiplini, Alman kültürü, günlük konuşma gibi gerekli donanımları bir nebze aldıktan sonra Lübeck Üniversitesi ile birlikte Ulm Üniversitesi ve Ruhr Üniversitelerinin  nöroşirurji kliniklerine başvurdum.  Lübeck cevap vermedi. Ulm’da acil cerrahi vakaları düşüktü ve 2 seneden önce ameliyat yaptırılmadığını öğrendim. Sonunda Ruhr’da karar kıldım. Prof.Dr. Lausberg 4 ay önce kliniğin başına yeni atanmıştı ve daha önce Gissen Üniversitesinde birlikte çalıştığı Türk doktorlardan övgüyle bahseden, pozitif bir hocaydı. Kendine oluşturacağı yeni ekip için hekim seçiyordu. Bu benim için doğru karar oldu. Asistan düzeyinde seçtiği ilk hekim ben oluyordum. Bu bana çok erken ameliyatlar verilmesine neden oldu. Cerrah olacak bir kişi için bu çok önemlidir. Teorik bilgi kitaplardan öğrenilebilir, ama ameliyatı kitaptan öğrenemezsin…”

Almanya’dan döndükten sonra Devlet’te iş bulamıyor. Böylece özel sektöre yönelmek durumunda kalıyor…

1983’de ise Türkiye’ye dönüyor. Abdullah Servet o dönemde 12 Eylül darbesinin o kasvetli ve tedirgin eden havası dağılmamıştı diyerek başlıyor özel hastaneler sürecini anlatmaya;

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-2“Özel hastaneler bu gün gibi yaygın değil. İşte Amerikan Hastanesi, Alman Hastanesi gibi, İtalyan ve Fransız Hastaneleri var. Ben devlete başvurdum. Ancak bir türlü tayinim yapılmıyor. Arkadaşlarım diyor ki; “Tanıdığın bir General var mı?  Ben de diyorum ki “Yok…” Sonra Bakanlıkta Personel Müdürünü tanıyan bir arkadaşımın mektubu ile Personel Müdürünün karşısına çıktım. Personel Müdürü dedi ki; “Sizin tayininiz mümkün değil. Siz gidin muayenehane falan açın…” O arada bir şekilde dönemin Çalışma Bakanı Mustafa Kalemli’den randevu aldım ve dosyamı bakana sundum. Oda Üroloji Kürsü Başkanlığı da yapmış biri. Dedim ki; “Ben mikro Cerrahi uzmanıyım biliyorsunuz. İhtiyaç da var…” Bakan açtı telefonu Personel Müdürüne “Bu arkadaşın tayinini yapın…” dedi. Bakan beni yine o Personel Müdürüne gönderdi. Personel Müdürü dedi ki; “Sen bana arkadaşımın mektubu ile geldin ve ben sana doğruyu söyledim. Bu bakan gider, başkası gelir ama ben burada kalıcıyım. Ben sana bu iş olmaz diyorum. Eğer bakan olsun diyor ise, bana telefon ile söylemeyecek, yazı yazacak. Bende ona göre işlem yapayım…” Durum bu kadar ciddi olunca, bu işte bir bit yeniği var dedim. Döndüm İstanbul’a. Artık geri döneceğim İsviçre’ye. Yaşargil’e mektup yazdım geliyorum diye. Yaşargil “Yanımda üç tane Türk doktor var, 5-6 ay sonra birisi gider, yerine sizi alırım…” diye bir cevap gönderdi…”

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-3Devlet Hastanesine girememesinin altında yatan gerçeği öğreniyor bir şekilde. 68 kuşağından olan Abdullah Servet’in dosyasında nereden olduğu belli olmayan bir not var; “Devlet memuru olmasında sakınca vardır…” diye. Oysa Almanya’da çalıştığı onca sürede, sakıncalı olacak bir şey de yapmamış.

Kollektif çalışma ortamında, özel hastanenin işleyiş sistemini öğreniyor…

Abdullah Servet’in Özel Hastane işine girişi de oldukça ilginç. Sur dışında açılan ilk hastanelerde biri olan Özel Gaziosmanpaşa Hastanesinden ortaklık teklifi geliyor. Abdullah Servet başlangıçta ortak olmuyor, ama beyin cerrahi bölümünü yürütmeyi kabul ediyor. Çünkü yurttaşların özel hastaneye gelebileceğini öngörmüyor. Ancak ilerleyen zamanlarda görüyor ki, durum hiç düşündüğü gibi değil. Daha sonra bir ortaklık teklifi daha geliyor ve Kadın Doğum Uzmanı arkadaşı ile birlikte ortaklığı kabul ediyorlar. Abdullah Servet kollektif bir çalışma ortamı içinde özel hastanenin işleyiş biçimini, yani hızlı teşhis, hızlı karar ve hızlı tedavi alternatifi olduğunu görüyor.

İstanbul’da ortağı olduğu hastanenin hisseleri ile Özel Bodrum hisselerini değiş tokuş yapıyor…

1997 yılında bir gurup doktor Bodrumda bir hastane kurmak için ilk adımı atmışlardı ancak hastane İstanbuldaki GOP hastanesi(Abdullaah Bey’in ortak olduğu) hastane tarafından uzaktan yönetilecekti.Bu aşamada Dr.Abdullah Servet, Bodruma gelerek hastanenin başına geçmeye karar verir.  En azından ‘İstanbul’dan daha rahat olur’ diye düşünür. Lakin hiç de öyle düşündüğü gibi olmuyor. Çünkü burada çok daha fazla çalışması ve koşturması gerekiyor.

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-5“1997’de hastanemizi ilk kurduğumuzda, göz kliniğinin donanımından, ameliyathanenin donanımına kadar bu günkü düzeye yakın bir teknoloji vardı. Ameliyathanemizdeki mikroskop, Okmeydanı Eğitim Hastanesi ameliyathanedeki mikroskobun aynısıydı. Tomografi vardı…”

Abdullah Servet 2000 yılında İstanbul’da ortak olduğu hastanedeki hisseleri ile Özel Bodrum’da ki o özel hastanenin hisselerini değiş tokuş yapıyor. Böylelikle Özel Bodrum Hastanesinin insiyatifi Abdullah Servet’e geçmiş oluyor. O dönemlerde Bodrum’da özel hastane işi oldukça zor. Bakın Abdullah Servet o günleri nasıl anlatıyor;

“İnsanlarda bir alışkanlık vardı. İnsanlar İzmir’e gidiyorlardı. Küçük yapıya güvenmiyordu. Sanki büyük yapı olursa, çok daha iyi bir teknoloji vardır algısı vardı. Her işte olduğu gibi, sağlıkta da insanlara verdiğin sağlık ile yavaş yavaş güven kazanılıyor. Birden bire büyümüyor. Üzücü olan bizden önceki durum. SSK’nın 2 no’lu sağlık ocağının olduğu yer Bodrum Devlet Hastanesiydi. İnanamadım. Tabi özel hastanelerin varlığı Bodrum gibi turizm kentlerinde çok önemli. Çünkü buraya gelen turistlere, istenilen o sağlık hizmetini ve güvenceyi vermek önemli bir olay. Yabancı ülkelerden gelenlerin, bana bir şey olur ise sağlık hizmetimi rahatlıkla ve kaliteli bir şekilde alabilirim güvencesidir bu. Çünkü batıda sağlık ve seyahat sigortaları çok yaygın olduğu için, özel hastaneleri tercih ediyor. Aslında burada aldığı o kaliteli ve güvenli sağlık hizmetini döndüğünde anlatıyor ve bizler bir turizm elçiliği görevini de yerine getirmiş oluyoruz. Bizden bir yıl sonra Yücelen Hastanesi kuruldu.  Daha sonra Üniversal -Alman Hastanesi orayı aldı. Uzun bir süre iki hastane olarak devam ettik. Yazları özellikle iki hastane de yüzde yüz dolulukla çalışıyordu. O dönem turizm çok daha kaliteliydi…”

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-9Abdullah Servet deneyimlerinden yola çıkarak çok önemli bir noktanın altını çiziyor; “Eğer iyi anlatıyor ve güven yaratıyorsan, en önemli ameliyatı bile burada yaptırabiliyorlar. Ki biz bunu başardık…” Bu cümleler çıkarken ağzından, başarılı ve güvenilir olmanın tadını da çıkarıyor adeta.

Ancak süreç içinde Bodrum’un sağlık sektöründe sıkıntılar yaşandığını söylüyor. Özellikle otellerin sağlık kabinlerini çok yüksek paralara kiralamalarının bu sıkıntıların yaşanmasının temel sebebi olarak görüyor.

İşin sırrı; “Biz ünlü yada değil bütün hastalarımız bizim için eşittir. Onlar için yapılabilecek her şeyi yaparız…”

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-6Abdullah Servet ile Özel Bodrum Hastanesi birbirinden ayrılamayacak birer marka. Birbirlerini tamamlıyorlar. Bodrum ve Bodrumlular Abdullah Servet için ne ifade ediyor diye sorduğumuzda çok güzel bir yanıt alıyoruz;

“Başlangıçta biz yabancıydık. Bizim hastanenin yan tarafı sit alanı biliyorsunuz. İşte orada inekler filan otluyorlardı. Bunlar bazen hastanenin içine de giriyorlardı. Ben zamanın belediye başkanına “Bu işin önlemini nasıl alırız…” diye ricaya gittiğimde “Doktor sen yokken, onlar vardı…” yanıtını almıştım. Bizde bir şey diyemedik. Zaman içinde diğer hastaneler ile karşılaştırmaya başladılar bizi. Bodrum halkı bizi, kendinden saymaya başladı.  Bizim şu anda SGK anlaşması yapmadan ayakta durmamızın en büyük sebeplerinden birisi, bizim uygun fiyatlar ile hızlı teşhis, hızlı tedavi yapan güvenilir bir hastane olarak görüyor. Bu imajımızın değişmeyeceğini düşünüyorum. Bu bizim ana ilkemiz…”

Bodrum’a tatile gelen ünlü isimlerin de Özel Bodrum Hastanesini tercih ettiklerini söyleyen Abdullah Servet’in şu sözleri çok etkileyiciydi doğrusu; “Biz ünlü yada değil bütün hastalarımız bizim için eşittir. Onlar için yapılabilecek her şeyi yaparız. Hiçbir zaman kişiye göre fatura çıkarmayız…”

İşte Bodrumlular tarafından’’ bizim hastane ‘’diyerek kabul görmesinin ve başarısının sırrı bu olsa gerek…

 

abdullah-servet-özel-bodrum-hastanesi-bodrum-gündem-dergi-7

Yorumlar

  1. Öğ.Gör.Dr.Alptekin Şen dedi ki:

    Hastenenizde Patoloji Uniti kurmak ve çalışmak istiyorum