Bodrum Gündem

Zeytinime, havama, suyuma dokunma!

Zeytinime, havama, suyuma dokunma! Bu sıradan bir slogan değil. Çok ciddiye almamız gereken, üstelik hayati önem taşıyan bir slogan. Ne sağcı, solcu, ne de başka bir şey. Nasıl yorumlarsanız yorumlayın çok derin bir anlam taşıyor. Kimine göre direniş, kimine göre avazı çıktığı kadar haykırış, kimine göre de uyarış…

“NOKTA” dergisi kapağında (22 Ekim 1984 tarihli 35.sayısı) “Buraya Santral Yapılır mı?” diye hayati (!) önem taşıyan bir sorunu gündeme taşımış, kapaktan verdiği bu hayati (!) sorun iç sayfalarda “Ege’de Gökova Cinayeti” başlığı ile bir haber dosyası haline getirilmişti. Halkın, politikacıların, yerel yöneticilerin, bilim adamlarının ve sanatçıların karşı çıkışlarını görmezden gelen dönemin Başbakanı Turgut Özal, mavinin ve yeşilin kalbine termik santral yapmaya çalışıyordu.

Bugün Akbelen’de, İkizköy’de, Deştin’de ve yurdun dört bir yanında olduğu gibi 1984’de de müthiş bir direniş, haykırış ve uyarış vardı. Sağcısı, solcusu, siyasetçisi, sanatçısı, gazetecisi ve hatta dönemin Başbakanlık eski Müsteşarı Rafet Erim dahil olmak üzere, SODEP Genel Başkanı Erdal İnönü, Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp, DYP Genel Başkanı Yıldırım Avcı, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Halil Şıvgın, MDP Genel Sekreteri Ülkü Söylemezoğlu, dönemin SODEP’li Muğla Belediye Başkanı Erman Şahin, ANAP’lı İzmir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, Bedrettin Dalan, ANAP’lı Ula Belediye Başkanı Sadi Dündar, ANAP’lı Bodrum Belediye Başkanı Cevat Bilkiç, ANAP’lı Milas Belediye Başkanı Ünal Çetin, SODEP’li Marmaris Belediye Başkanı Korel Göymen, Prof. Selçuk Erez, Muharrem Elgin, Tercüman Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Kabaklı, Dr.Siyami Ersek, Aziz Nesin, Timur Selçuk, Gazeteci Necati Zincirkıran, Gazeteci, Örsan Öymen gibi bir çok isim “Gökova ölsün mü, yaşasın mı?” sorusuna “Gökova’da termik santral kurmak bir cinayettir…” şeklinde ortak bir yanıt vermişlerdi.

Direnişçilerin arasında kınalı saçlı, orta yaşlı bir kadın öne çıkıyor; “Ölürsek de, kalırsak da toprağımızda kalalım diye bekliyoruz. Temelini bizim kanımızla karsınlar!” diye haykırıyordu. Biliyor musunuz şimdilerde de ormanlar ve zeytinlikler korumak adına öne çıkan direnişçi Deniz Gümüşel adında bir kadın. Aynı Karadeniz’de ve Kaz Dağları’nda olduğu gibi.

Yaşını bilmeyen ama 70’den aşağı olmadığı belli olan bir kadın “Benim hiç bir şeyim yok. Bir kuru canım, bir de nefesim var. Köylüm bakıyor bana, köylüm olmazsa niderim, köyümüz giderse niderim…” diyordu. Bunun yanında; “Biz toprağımızı vermeyeceğiz. Gece gündüz, kış bile olsa bekleriz. Varsın çoluk çocuğa da erkekler baksın, biz onlara o kadar baktık yaaa…” diye kararlılıklarını net olarak gösteren genç ve güçlü kadınlar da vardı. Ve sopasına dayanarak belini doğrultabilen 90’ına merdiven dayamış en yaşlı direnişçi Rahime Oral ise; “Benim evimi de yıkacaklar. Ben bu halle nereye gidip de dirlik, düzen tutayım…” demekteydi…

Sonunda termik santralcılar kazandı ve inşaat başladı. Aradan 9 yıl geçti. 1993 yılının ilk aylarıydı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ekibi Kemerköy Termik Santralını incelemeye gelmişlerdi. Termik Santralının 300 metrelik devasa bacası da bitmek üzereydi. Kalabalığı yarıp, sopasına dayanarak belini doğrultabilen artık 90’ını aşmış en yaşlı direnişçi Rahime Oral Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yanına kadar geldi gözlerinin taa içine bakarak; “Bu bacanın bittiğini gör de, tüttüğünü göreme…” dedi ve gitti.

Kemerköy Termik Santralının 1993’te 300 metrelik bacası tamamlandı, 1994’te 1. ve 2. üniteler, 1995’te 3. ünite üretime başladı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ise 17 Nisan 1993’de 65 yaşında vefat etti. Acaba İlahi Adalet devreye mi girdi dersiniz?

“Zeytinime, havama, suyuma dokunma!

Not: Bu yazı, 80 ve 90’lı yıllarda Kemerköy Termik Santralına karşı mücadele veren Ethem Demiröz’ün hatıraları kaynak alınarak yazılmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.