Bodrum Gündem

Doktora Bir Çare

Eskiden doktor bana bir çare derdik. Şimdi doktora bir çare aranacak günlere geldik.

Çok uzun zamandır doktorlar birikmiş ve çözüm bekleyen dertlerini anlatıp duruyorlar. Duvara söyleseler ses geri gelirdi. Ama bakanlık pek oralı değil, oyalayıp duruyor doktorları. Daha da kötüsü tahrik edici laflar ediyorlar, özel hastanelere ve yurt dışına gitmeye mecbur bırakıyorlar, yetmezmiş gibi bir de (giderlerse gitsinler) gibi önemsemeyen çıkışlar yapıyorlar. Oysa doktorların yetişme şartları, çalışma koşulları ve yaşadıkları psikolojik ortam gerçekten çok zor. Buna bir de geçim sıkıntısı ile can güvenliğini de eklerseniz, dünyanın bu en zor ve zahmetli mesleğini yapanların halini daha da iyi anlarsınız.

Ülkemizde şimdi sağlık politikalarının çok kötü yönetilmesi yüzünden, inanılmaz bir doktor sıkıntısı var. İhtisas hastaneleriyle 300-400 yataklı devlet hastanelerini kapatıp, kentlerin dışına devasa (çok büyük-dev gibi)şehir hastaneleri yapar, içine de çok önemli dallarda uzman doktor koyamazsanız, halk sağlığını tehlikeye atarsınız. Günümüzde kamusal sağlık hizmeti, kim ne derse desin can çekişiyor. Adam ölmek üzere beyin doktorundan 2 ay sonraya, onkoloji (kanser) bölümünden 3 ay sonraya, kalp damardan 1-2 ay sonraya, o da uzman doktor kadrosu boş değilse, ancak randevu alabiliyor. Hele MR çektirmek için gün alamayanlardan geçilmiyor şu sıra.

Doktor sıkıntısı öyle had safhada ki, bakanlık 65-72 yaş arasındaki emekli doktorları bile göreve çağırıyor. Boş kadrolara doktor bulamıyorlar. İlk kadro ilanında tüm branşlarda 19 bin 250 kişilik kadro açılmasına karşılık, 6 bin 792 kişi atanabildi.19 il için yapılan ikinci ilanda ise, 2 bin 739 kişilik kadroya ancak 774 kişi tayin edilebildi. Şu rakamlara bir bakın. 2022 yılında 3 bin, 2023’ün ilk 10 ayında da 2 bin 500’e yakın yetişmiş doktor yurtdışına gitmiş. Böylesine dev ve kıymetli bir kadroyu kaybetmişiz de, üzülen bile yok.

Şu duruma bir bakın. Devlet hastanelerinde çocuk yan dallarına, çocuk hemotoloji ve onkolojiye, yetişkin yoğun bakıma, genel cerrahiye, göğüs hastalıklarına, kulak-boğaz-buruna, onkolojiye, nörolojiye, kalp damar cerrahisine, beyin ve sinir cerrahisine, hematoloji, nükleer tıp, biyokimya, tıbbi mikrobiyoloji ve patoloji branşlarına yeterli doktor bulamıyoruz. Ama özel hastanelerde bunların hepsi fazlasıyla var. Peki Üniversite hastaneleri ne durumda dersiniz? Oraların da devlet hastanelerinden pek farklı durumda oldukları söylenemez.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, baştan iyi başladığı ve pandemi döneminde iyi götürmeye çalıştığı hizmetleri, sonuçta arap saçına döndürdü. Peşpeşe çıkan ve birbiriyle çelişen kararlarla hem sektörü, hem de doktorları ve sağlık çalışanlarını canlarından bezdirdi. Şimdi işin içinden çıkamıyor olmalı ki, kaçan doktorları geri döndürmeye çalışıyor. Ama olmuyor işte. İyileşmeyen hastalıklar, bulunamayan ilaçlar, yapılamayan ameliyatlar, 3-5 dakikalık muayene mecburiyetleri, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler, doktorların sürekli saldırıya uğraması, dövülmesi, darp edilmesi bitecek gibi değil.

Kendi özel hastanelerini tıkır tıkır işleten Sağlık Bakanı, devletin hastanelerini ve sağlık ocaklarını da düzenli ve ihtiyaca paralel bir çalışma düzenine sokup işletmeli artık. Sağlık ocaklarını daha verimli  çalıştırmalı, masrafları doktorlara değil genel bütçeye yüklemeli, hastaların önce bu ocaklara müracaatlarını, burada çözülemeyen sorunların hastanelere sevkini, ilaç yazma işinin kolaylaştırılmasını sağlamalıdır. Bu arada tüm doktorların ve yardımcı sağlık personelinin çalışma koşullarını rahatlatmalı, mali imkanlarını arttırmalı, nöbetlerini insaf çizelgesine biran önce bağlamalıdır. Bunları yapamazsa, istifa denilen zahmetsiz ve kolay bir yol daha vardır ki, denemesi sadece kendisi için değil, hükümeti için de faydalı olur.

CAN PULAK

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.