Bodrum Gündem

Vefa Nedir?

İnsan insana, insan arkadaşına kendini adadıkça insandır.”

Dr. Albert Şwaytzer

(Karanlık Afrikayı aydınlatan insan)

Birisini seviyorsanız, gitmelerine izin verin. Geri dönerlerse, her zaman sizindir ve eğer geri gelmezlerse, hiçbir zaman sizin değildir.”

Halil Gibran

Gerçek anlamında vefa

Vefa, İstanbul’da Unkapanı’nın üst bölümünde yer alan bir semtin adıdır. Kimi zaman ayaklarım Vefa Bozacısı’na götürür. Sıcak sarı leblebi ile aldığım bir bardak bozayı yudumlayarak rahatlarım ve çevremi izlerim. Vefa Lisesi’nde okul müdürlüğü görevini yürütmüş olan Şair Sakin Öner düzenlemesindeki etkinliklere katıldığımız oldu. Gerçek anlamda Vefa böyledir.

Duygusal anlamda vefa

Gelelim sevgi-saygı anlamındaki vefa sözcüğüne… İnsanlar arasında kurulan bir iletişim türü olup uzun ömürlü olması beklenir. Vefanın bitmesi, duyguların tükenmesine koşut iletişimin de kopması anlamına gelmektedir. Vefa İstanbul’da bir semtin adı olması yan ısıra arkadaşlıkta ve insan ilişkilerinde de önemlidir.

Leyla & Cancan altı yıl önce iletişim kurarlar ve iki dost ve candan arkadaş olurlar. Birbirlerini delice severler! Filmlerde güzellik ya da beğeni örneği olan pırıl pırıl arkadaşlıklarını sürdürürler. Leyla’nın öyküsü, dinlenir ve yayımlanır. Nerede olursa olsun iyi günlerinde ve acılı günlerinde özlem ağır basar. Günaydınlar alışkanlık olarak sürer. Sevgi, Schiller’in özdeyişiyle anlamını bulur: “Sevgi, insanı birliğe, bencillik ise yalnızlığa götürür.

Elbette ki; dostluk, arkadaşlık, içten ve olumlu davranışlarla yürür. İyiliğe ve güzelliğe doyum olmaz. Olumlu yaklaşımlar. kişileri genç ve dinç bırakır. Yaşama gücü verir ve mutlu eder! Anlamlı şiirler ve anlamlı resimler, yazımızı canlılıkla bezemektedir. Buyurunuz birlikte okuyalım ve birlikte izleyelim.

Masa, Kahve ve Biz

Demlendi hasretin yeşili,
Işıdı mavisi umudun.
Masada kahve, su ve biz,
Buyurunuz, siz de geliniz!

Suyu yanında kahve,
Yudumlanma bekliyor besbelli
Bakışlar dünden bugüne,
Her çekişte anılar, senli benli.

Anılar mı? Bozkır yolunda koşu,
Anlatılmaz, anlatsak da şimdi
Capcanlı ve dimdik içimizde,
Yaşanmışlık 305 ile kenetlendi.

Demlendi hasretin yeşili,
Işıdı mavisi umudun.
Masada kahve, su ve biz,
Ya siz, neredesiniz?

Muhsin Durucan

Şair-Çevirmen Cemil Cahit Farsakoğlu ile 03.08.1998 günü Mersin’deki buluşmamızda “Güneşi Solumak” adlı şiiri kitabını adıma imzalayarak verdi. Kitaptaki ilgimi çeken ve konumuzla örtüşür konumda olan çeviri şiirini buraya almayı uygun buldum.

Sofia

Her tren gelişinde
Gel istasyona demiştin
Trenlerden önce geldim Sofia
Yaz, kış, kar, yağmur demedim yetiştim
Bir aşk uğruna bunlar çekilir mi ya?

Her zaman aynı yerde demirliyordum
İnenleri saydım birer birer Sofia
Emin ol senden güzelleri de vardı
Ama ben seni seviyorum ya…

Bekleme odasında bir kız vardı
Neleri vardı bir bilsen…
Bakışları, gülüşleri vardı senden alâ
Ama ben seni seviyorum ya…

Beş yolcu treni gelirdi bu istasyona
Birinde gelmedin birinde gelseydin ya

Nihayet beklediğim trenden indin
Valizini taşıdım Sofia
El açtım ekmek parası için ben sana
Dün bu garda beni öpen sendin
Bugün unuttun
Söyle Sofia söyle
Seven unutur mu ya?

*

Victor-Marie Hugo
Çeviri: Cemil Cahit Faksakoğlu
”Güneşi Solumak”
Cemil Cahit Faksakoğlu
Yayınevi: Mersin Test-Teknik Dershanesi Yayınları.
Basım Yılı: 1998
Sayfa: 118

*

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.