Bodrum Gündem

TÜRKİYEDEN KALİTE MANZARALARI (1.BÖLÜM)

04.07.2010
0
A+
A-

Güzel rastlantılardan mı demeliyim, yoksa doğru zamanda doğru yerde olduğumdan mı bilmem? Hasb el kader diyelim, Türkiyenin kalite yolculuğunun en başından başlayarak hep içinde bulundum.


1990 yılında Kalite Güvence Müdürü olarak ülkemizin en büyük firmalarından birinde (bir Güney Kore  devi ile ortak) çalışıyordum. Görevim, doğrudan bağlı olduğum Güney Kore’li bir genel müdür yardımcısının koordinasyon ve desteğinde Türkiye’de çok yeni duyulmaya başlanan Toplam Kalite Yönetimine ilişkin çalışmaların yürütülmesini de kapsamakta idi.  Bu zat, aslı itibari ile bu konu da zaten uzmandı. O yıl, TSE’nin ISO 9001:1987’yi aynen kabul ederek Türkçe yayınlamasından bir müddet sonra Istanbul’da Kalite Derneği’nin kurulduğu haberini aldım. O zamanlar Internet falan yok, faks bile büyük teknoloji, PC ler daha yeni yeni yayılmakta, muhasebe bölümlerinden başka yerde kullanıldıkları da yok pek.


 


Kalite Derneği’nin kurulduduğunu duyduktan 5-6 ay sonra kadar, o zamanki yöneticilerimin de desteği ile ben dernek faaliyetlerine katılmaya başladım. Bunu için ayda en az iki defa İzmir’den uçakla İstanbul’a uçtum sabah 0615 uçağı ile (ki o zamanlar bilet fiyatları çok yüksekti). Atatürk hava limanından Bakırköy’e oradan da feribot ile Bostancı’ya Derneğin o zamanki ofisinin bulunduğu Bağdat caddesindeki ofise gittim defalarca 1990-1995 yılları arasında. Dernek tarafından temelleri atılmaya çalışılan ilk çalışma gruplarında yer almaya başladım. Hepi topu bir avuç gönüllü genç mühendisler, yöneticiler idik. Şimdi hatırlamadığım sayıda çalışma grubuna giriyordum. Buy Viagra online  


 


Bir yandan da çalıştığım firmada kalite güvence sistemi ( o zamanlar böyle derdik) kurma çalışmalarını yürütüyordum. Çok zahmetli ve berbat bir işti bu. Standardı bilen doğru dürüst kimse yoktu, İstanbul′daki bir iki eğitim veren kuruluş dışında eğitim veren de yoktu ve bunlar da çok pahalı idi. Etrafta sistem kuran firma hiç yoktu ki (İzmir ve Manisa′dan bahsediyorum ama ülke genelinde de çok azdı bu sayı. Mesela biz 34. olmuştuk Türkiye’de belge alan firma olarak) sistemlerinden esinlenelim. Kazara bir firma bulursak onlar da zaten dokümanlarını atom sırrı gibi saklarlardı, bir şansla görecek olsak da bir şey anlamak zor olurdu. Konu ile yaygın eğitim yoktu. Kitap hiç yoktu. Yurt dışından kitap getirtmek ayrı bir dertti.  Rica minnet, o sıralarda kalite sistem belgesi almış olan Türk Siemens ve Arçelik’in bazı dokümanlarını derneğin genel sekreteri ve T. Siemens’in Kalite Müdürü olan Selim Güven ile Arçelik’in Kalite Sorumlusu ve meslekdaşım Bahadır Akın  göstermişlerdi. Büyülenmiş gibi baktığımı anımsıyorum sayfalarca dokümana. Kutsal kitap gibiydi böyle şeyler o zaman.



Sanırım 1991 yılında, bağlı çalıştığım Güney Kore’li Genel Müdür yardımcısı beni ülkesindeki firmasının, Lucky Goldstar’ın tesislerine ve genel merkezine götürdü.  15 gün sürdü bu seyahat ve çok da yararlı oldu. Amaç hem TKY uygulamalarını görmek, eğitim almak, hem de kalite güvence uygulamalarını görmek. Dernek çalışmalarına da gide gele, çalışma gruplarına gire çıka herkes birbiri ile bildiklerini paylaşmaya başlayınca biraz gözümüz açıldı. Bu arada ben  ASQC′den (o zamanki Amerikan Kalite Kontrol derneği, şimdi ASQ) kitap getirtmeye çalışıyorum ama genel müdür ı-ıh diyor. Zaten İstanbul- dernek masrafları yetiyormuş!



O zamanlar öyle her odada herkesin önünde bir PC veya laptop bilgisayar olmadığından bir elektronik daktilo aldık, bir de bunu kullanmayı bilen bir sekreter hanım.



Ben kafamı oraya buraya vura vura ISO 9001:1987 gerekliliklerine uyacak şekilde kalite sistemi ve dokümantasyonu nasıl oluşturulur buldum, öğrendim. Ekibimden 2-3 tane pırıl pırıl ODTÜ mezunu mühendis arkadaşı TSE nin eğitimlerine gönderdim ama pek faydası olmadı.  ABD den genel müdürümüzü zorla da olsa ikna ederek getirttiğim kitaplardan yararlanarak ekibi kendim eğitmeye başladım. İkna turları sonunda kurulacak böyle bir sistemin firmamıza yararına inanmıştı sonunda.


 


Kendi bulduğum yönteme göre kalite sistemimizi nasıl kuracağımızı ve dokümante edeceğimizi planladık. O yıllarda bir de süreç kavramı ile tanıştık. Bu “ süreç” kavramı ancak yıllar sonra 2000 yılında kalite sistemi literatürüne ve standardın içine dahil olmuştur.


 


Bilgisayar olmadığından ISO 9001 gereğince yazılması gereken kalite el kitabı adlı dokümanın her bir sayfasını kurşun kalemle büyük boy bir deftere yazıyor, sekretere veriyordum, o da daktiloya çekiyordu. Bu kaynak kısıtından dolayı da, gene ISO 9001 gereği olarak yazılması gereken, firmanın çalışma yöntemlerini tanımlayacak olan prosedürleri yazamıyorduk henüz. El kitabının yarısını böyle yazdık. Sonra bir PC aldırdık güç bela ve orada devam ettim düzenlemelere. PC de yaptığımız sayfa şablonunu da kağıda basarak sekretere veriyoruz, bu sayfalara da daktilo da kalite el kitabını temize çekiyor sekreter. 

Sonra, bana kardeşim Arabistan’dan dönerken bir Mitac laptop getirdi İntel 286. Ben onu masama koydum. Yükledik Windows 2′yi, Word ve Excel′i. Ben el kitabına bu laptopta devam ettim. Ben kalite el kitabını yazarken süreçler, prosedürlerin yapısı da kafamda kuruldu. Prosedürler neler olacak, her biri neyi kapsayacak, kimler yazacak, nasıl numaralandırılacaklar, formatları nasıl olacak hepsini kurala bağladık. Sonra da aynı işi talimatlar için yaptık. Prosedürlerin  PC de yazımı için ekibimi eğittim ve görevlendirdim.


 


Bunlar olurken bir yandan 1991′de, Dernek tarafından  Siemens Plc aracılığı ile Abant′ta düzenlenen denetçi / baş denetçi kursuna katıldım. Toplam 20 kişi idik katılan. Bu Türkiye′de düzenlenen 2. kurs idi bu alanda, ilkini TSE daha önce yapmış idi. Bence bu kurs Türkiye′de kalite hareketini hızlandıran ilk faaliyetlerinden biridir Derneğin. Bu kursun anıları da ayrıdır.


 


Accutane online Dernek faaliyetlerinde çok aktiftim. Geçmiş zaman, tarih anımsamak mümkün değil, bir gün Kalite Derneği’nin genel sekreteri Selim Güven’n ricası ile İç Denetçi Eğitimi vermek için İstanbul’a çağırıldım. Eğitimi aslında Selim Güven verecekmiş ancak onu da Harp Okuluna  davet etmişler bir eğitim için. Ben ne bilirim o zamanlar eğitim vermeyi? Rica minnet iş benim üzerime kaldı. Dernek başkanı bizim Genel Müdür’e telefona ederek izin almak durumunda kaldı, çünkü eğitimin süresi 5 gün (o zamanlar öyle idi).  Böylece Derneğin ilk üç eğitimcisinden birisi olmuştum. Diğerleri de Selim Güven ve Bahadır Akın. Eğitim çok başarılı oldu, benim de kendime güvenim arttı.


Ventolin price  


Bütün bunların yanı sıra ben bir yandan Ege bölgesinde derneğin şubesini de kurmak için çabalıyordum. Bazan Manisa′da bazan da İzmir′de firmaların kalite müdürleri ile bir araya gelip toplantılar yapıyorduk şubeyi nasıl kurarız diye. Bölgedeki firmaların kalite güvence sistemine doğru çekilmesinde, insanların Dernek faaliyetlerine katılmasında çok emeğim vardır. Bir gün Selim Güven, Ege bölgesindeki şube çalışmalarımıza destek için geldiğinde ben ona sistem dokümantasyonu için uyguladığımız pratik ve akılcı yöntemi anlattım. Bu konuda Dernek bünyesinde seminer düzenlememi istedi, ki o yıllarda böyle bir kurs ülkede bile mevcut değildi. Ben ne bilirim seminer hazırlamayı? Ancak Selim beni ikna etti. Bir yandan kendi dokümanlarımızı hazırlar ve hazırlatırken bir yandan da o 286 laptopda MS Word′ün sunum formatında eğitim dokümanlarını hazırladım. . O zamanlar henüz Powerpoint yoktu.  Projeksiyon makinası ile sunum duyulmamıştı. Asetat kağıtlarına fotokopi ile aktarılan yansıları tepegözlere koyup yansıtarak eğitim yapardık.


 


Eğitimi derneğin programına aldılar hemen. Her ay iki kere eğitim vermeye başladım, hem İstanbul’da hem de İstanbul dşında.. 20 kişilik seminerler hep dolu idi. Bunu takiben tedarikçilerle ilişkilerin yürütülmesine ilişkin bir başka eğitim seti hazırladım ve onu da eğitim programına aldık. Bu eğitim de Türkiye’de bir ilktir.  Ben bu eğitimlere  yetişemez olunca Selim Güven′in ricası ile dernekten başka bir arkadaşa daha bu eğitimler nasıl veriliyor öğrettim. O sıralarda dernekte eğitim veren 3-5 kişi olduk nihayet; ancak hepimizi çalıştığımız firmalardan izin alıp gider makul bir ücretle eğitimi verirdik, İstanbul da veya bir başka ilde.  Yani öyle profesyonel bir eğitimci kadrosu falan yoktu henüz.



Bu arada ben hala kalite sistem dokümantasyonuyla ilgili kitap arıyordum ama yoktu Türkiye′de.  ASQC yayınları da ateş pahası idi. Eğitime katılan herkes bu konuda kitap tavsiye etmemizi isterdi. Selim Güven′e ben bu konuda bir kitap yazsam dernek basar mı dedim? Basarız hemen yaz dedi. Başladım yazmaya… Başladım yazmaya ama herkesin okuması için bir kitap yazmak bambaşka bir şey. Bana sorun siz çektiğim sancıyı!


 


Devam edeceğiz…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.