Bodrum Gündem

HAFTANIN DOSYASI: Cennetin Rotası Değişiyor…Mavi Yolculuk Bitiyor mu?

Bodrum Gündemi bu hafta çok önemsenen ve tartışılan bı konu.

HAFTANIN DOSYASI: Cennetin Rotası Değişiyor…Mavi Yolculuk Bitiyor mu?
16.08.2010
0
A+
A-

Mavi Yol ve Mavi Tur ne durumda sona mı gelindi? Bu konuda üç kişinin görüşleri ile irdeledik konuyu. Mutlaka başka fikirleri olanlarda vardır bu konuda. Bodrum Gündem farklı fikirleri veya eksik kalanları yayınlamaya devam edecek. Bu konuda sözü olan, fikri olan herkese sayfalarımız açıktır.

 

Cennetin Rotası Nükhet Anadol Tatrari′nin belki de yazılmış en önemli kitabı. Mavi Yol için söylenecekleri söylemiş kitapta, hala söyleyecekleri de var. Lakin bitti diyor, değişti diyor. Artık Mavi Yol kayboldu. Kalabalıkta, plastik teknelerin, o hızlı motor yatların ve adana, urfa kebaplarının içinde. Karaya çıkılmaz MaviTur′da. Ama şimdi plaja gider gibi gidiliyor. Akşam yemeğini orada burada şımarıklık içinde yiyor, öğle yemeğini bir başka yerde karaya çıkarak yiyor. Öyle olmazki Mavi Tur. Erzakını alırsın gideceğin güne kadar, balık tutarsın, nöbetleşe bulaşık yıkar, yemek yaparsın. Denizi paylaşırsın, ekmeği, balığı. Denizle birleşirsin, teknolojiden uzak doğa ile baş başa. Ama artık yok Mavi Tur, Mavi Yol′da.


Mavi Yol ile ilgili söz söylemeye hakkı olanlardan birisi Nükhet Anadol Tatari. 30 yıllık Mavi Yolcu. Biz sorduk o söyledi. Mavi Yolculuğa Marmaris′te yaşamaya  başladığı 1977 yılında keşfetmiş. Nükhet Anadol şöyle anlatıyor o dönemi; “O yıllarda Mavi yolculuk çok bilinmeyen bir serüvendi. Arkadaşlarımızın tekneleri vardı. Marmaris′ten sabahın altısında çıkıp altı saat sonra kendimizi Göcek′te buluverirdik. Gittiğimiz koyda bir tekne görürsek ah burası çok kalabalık başka bir koya gidelim derdik. O tarihlerde Göcek′te ancak birkaç yabancı tekne olurdu. Türk tekneleri bu işi bilmezler ve gitmezlerdi. Gidenler de güneyde yaşayanlar ve o koylar hakkında sağdan soldan bilgiler alanlardı. Deniz çok temiz ve çok balık vardı. O zamanlarda teknelerde hiçbir şey yoktu. Ne dipfriz, ne buzdolabı. Sadece buzluklar vardı, onların içine biralarımızı koyardık, kıyma koyardık. Bunu temin etmek ise ayrı bir sorun. Marmaris′te bir tane buzcu vardı, sıraya girerdik, rica minnet buz alabilirdik. Çinkodan yapılmış buzluklardı. Yiyecekler onların içinde bir hafta boyunca tutulur korunmaya çalışılırdı. O nedenle genelde balık tutmaya gayret ederdik ve balıkla beslenirdik. Buralarda kuru ekmek yapılır, hala pazarda bazı kadınlar satıyorlar. Eski gemicilerin anneleri o ekmeği yapmayı iyi bilirler. Suyla ıslatılarak yumuşatılır ve tüketilir. Her şey idareli kullanılırdı, su dahil. Pazar torbaları vardı, onların içine bulaşık tabaklar konur ve denize sarkıtılır. Ön yıkama yapılırdı yani. Sonra temizliği yapılırken az su kullanılsın diye.” Albendazole online
O dönemlerdeki Mavi Yol bir felsefe idi. Hala 30 yıllık teknemi değiştirmem diyor Nükhet Anadol. Tekneler denize yakındı diyor ve 5 santimlik halılar yoktu güvertede ve apartman gibi değildi tekneler o zaman.Şöyle devam ediyor; “Ben teknede klima, elektrikli fırın ve bunun gibi şeylere karşıyım. Denizde denizi yaşayacaksın. Eğer paran varsa evinde ne lüks istiyorsan al kullan. İstediğin gibi yaşa istediğin gibi şımar. Ben hiç anlayamıyorum o motor yatları. Her türlü lüksün içinde deniz yaşanmaz. Apartman katında yaşar gibi iki üç katlı yatlar anlamsız geliyor. Denizin içinde yazılı kurallar yoktur ama herkesin uyduğu kurallar vardır. Gürültü ve çevre kirliliği yapacak her şeyden uzak olmalısın denizin içinde. Sürat ile gösteri yapıyorlar ne müthiş bir ayıptır bu. Kendileri denizi tanımıyor aslında bu insanlar. O nedenle deniz kirlenmiş hiç umurları değil. Denize lüks için, ve gösteri için çıkıyorlar.  Eskiden karşılaşınca selam verilirdi. Şimdi selam versen başını çeviriyor. Koylarda herkes bir yere demirliyor. Arkadan iki halatla bağlanıyor ki başkası yanaşamasın diye. Denizi paylaşmak lazım. Deniz paylaşılınca daha da güzelleşir. Ama o büyük ve lüks tekneler var ya, yanlarında kuş uçurtmuyorlar. Zaten onların yanına gittiğinde jenaratör patırtısından duramıyorsun. Şu an denizlerimiz ve koylarımız böyle bir kaos içinde. Denizin dibindeki o pırıl pırıl taşlar yosun içinde. Balık çiftliklerinin olduğu yerlere zaten yaklaşamıyorsunuz. Geçen hafta Hisarönü koyundaydık, inanılmaz doluydu. O Selimiye koyu, iki senedir adı çıktı ya. Birde oranın muhtarlığı bir mendirek gecekondusu yapmış, bir katliam resmen. Bütün tekneler yaz kış bağlanıyorlar. Belki sirkülasyonda kesiliyor olmalı ki kenarlar pislik içinde, su bulanık. Maalesef Selimiye′de elden gidiyor. Türkbükü gibi 15-20 tekne de açıkta bekliyor. Ne yazıkki Bencik koyu da öyle. Bencik′te 4-5 koy vardı her tekne girerdi buralara, kendi başına denizi yaşardı. Ama şimdi silme bütün sahili tekne dolu. Yine gürültü patırtı oluyor. Mavi tur böyle bir şey değil.”

Okadar çok tekneden şikayet ediyor ve ekliyor; “Datça′dan Bencik üzerinden geldik ki oralarda demirleme yeri yoktur. Yani hava patladığında orada duramazsınız. Bütün sahil sıra sıra tekne dolmuş. Hayretle izledim o manzarayı. O kadar tekneyi bu denizler nasıl kaldırır bilemiyorum.”

 

Birkaç soru daha sorduk, Cennetin Rotasını çizen kadın kaptana…

 Mavi yolculuk belli insanların gittiği bir serüvendi. Lakin şimdi bir statü sahibi olmayı gerektiren bir şey oldu. Mavi yolculuk bir tarzdı, deniz entelektüe-llerinin rağbet ettiği bir şeydi. Lüks tekneler ve çok tekneler Mavi Yolculuğu bitiriyor mu?
Denizin bir kapasitesi vardır. Kanunları var ama denize çöp atılıyor, sintine basılıyor. Ne kadar kaldıracaktır bu durumu denizler bilemiyorum. Elbette herkes bu Mavi Yolculuğu tadacak. Ama biz bu denizleri ve ormanları çocuklarımıza bırakacağız, yada bırakmalıyız. Ama nasıl olacak bu? Biz babalarımızdan aldığımız temizlikte bırakamayacağız, onun üzüntüsü var. Bunun için bir an evvel kontrol mekanizması kurulmalı ve uygulanmalıdır. Konuşmakla olmaz bu iş. Ne yazık ki ne kaptanlar, ne gemiciler bu bilinçte değiller.
Çok tekne ve Mavi Tur için ne yapılıyor sizce?
Geçen sene Yunanistan′dan dostlarım telefon ettiler. “Yarın Bodrum′da bakir bir koyda gecelemek istiyoruz bizi yönlendirebilir misin?” dediler. Geldiklerinde Liman için yer buldum, fakat geceleyecekleri bakir bir koy için kara kara düşünmeye başladım. Nerede demirleyebilirler acaba? Yok ki. Bodrum yakınlarında Karada var. Günübirlikçi teknelerin işgaline uğramış durumda. Akşam altıya kadar yanaşmak mümkün değil. Akvaryum var, aynı şekilde günlük tekneler ve pislik içinde bulanık bir koy haline gelmiş. Günlük en az 30-40 tekne geliyor ve her teknede de en az 30-40 kişi.  Hep beraber denize atlıyorlar. Denize çişlerini bile yapıyorlar, çünkü o teknelerin hiç birinin tuvaleti yeterli değildir. Üzerine çöplerini atıyorlar ve çıkıp gidiyorlar. Akvaryum′un özelliği nedir? Denizin dibinden bir su kaynıyor. Tertemiz bir su. Ama bu bile o pisliğe yenik düşmüş durumda. Su bulanık, taşlar yosun tutmuş. Bu çevrede başka bir koy söyleyin. O dostlarım en sonunda saat beşten sonra Karaada′ya demirlemişler. Sonra dediler ki bana “Mavi Yol dediniz, bu mudur Mavi Yol”. Sonra ben onları ikna etmeye çalıştım. Eğer vaktiniz varsa Gökovaya açılın oralarda ne koylarımız var. Ama aslına bakarsanız koylarımız hiçte öyle beklenildiği gibi korunmuş ve bakir değil. Çökertmede aynı şekilde kirlendi. Şurdan Gökova′ya batkımızda çevremizdeki tüm koylar ne yazık ki Mavi Yol için kalınacak gibi değil.
Mavi Yol Rotası nedir?
Orak adasından başlarsınız. Orası çok tehlikelidir. Eğer kuzey batı eserse mümkün değil kalamazsınız. Birde mutlaka bir fare alırsınız tekneye. Ne kadar dikkat ederseniz edin. Sonra Kissebükü var. Orası mükemmeldir. Kıyılamayacak kadar güzel bir koydur. Sonra Pabuç. Orayı da mahvettiler. İtalyan tatil köyü var orda da sahile giremiyorsun. Üstelik gece bir diskosu var ki inanılmaz bir şey. Kıyamet gibi. Buraya da Mavi Tur olmaz. Kara ile temasın olduğu zaman Mavi tur olmuyor tabii, biraz yeşil alıyorsun, Mavi Yeşil Tur oluyor. Motor yatçılar illaki gece karaya çıkacaklar. Onlarınki Mavi Tur olmaz ki. Mavi Turun şeklini değiştirdi insanlar. Mavi Tur teknene bineceksin, erzakını alacaksın, denizin üzerinde karaya ayak basmadan, üç gün, beş gün, on beş gün denizle birleşeceksin. Balığını tutacaksın. Kafanı dinleyecek, kitabını okuyacaksın, resmini yapacaksın. Deniz ile baş başa kalacaksın. Artık böyle bir şey yok. Çünkü artık kalabalık çok. Tekne çok, motor yat çok. Mavi Turu olması gerektiğinden farklı bir hale soktular. Bu tür Mavi Turu yaşamak isteyen çok az insan var artık.
Bir Dakika benim kafam karıştı şimdi. Ortalıkta Mavi Tur diye satılan günübirlikler de dahil bir şeyler var. Bu turların sizin bu anlattıklarınız ile uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bir yerde bir yanlışlık var o zaman.
Herkes Mavi Tur diyor da, bunun kanunu yok ama Mavi Tur anlayışı bu şekildedir. Balık tutmadan olmaz ki. Karaya çıkıp yemek yersen ne olacak. Buna ne denir. Denizle ne alakan oluyor. Plaja gitmekle ne farkı kalır o zaman. Ama Mavi Tur, buradan çıkacaksın, birinci gün Çökertmede kalacaksın, oradan Yedi Adalara, oradan Gökova′yı dolaşacaksın koy koy. Amazonlara gideceksin, Çatılara gideceksin. O güzelim Çatılar hala eski tadında. Oradan yavaş yavaş yukarıya Löngöz′e gireceksin. Değirmenbükü′ne oradan Okluk′a. Çok canın istiyorsa Okluk′ta karaya çıkıp iki üç kilo domates alacaksın Turgut′un yerinden. Oradan arkaya dönüp Karacasöğüt′e gideceksin. Orada sahilde demirleyeceksin. Pırıl pırıl bir sahil. Kara ile temasın olmayacak. Çıkacaksın ama ekmeğin veya suyun bittiğinde çıkacaksın karaya. Her gece karaya çıkıp yemek yediğinde tarzı yakalayamıyorsun. Bu pek Mavi Yol anlamını taşımıyor.
Günübirlik tekneler Kissebüküne kadar gidiyor. O zaman sizin bu söylediklerinizden yola çıkarak farklı bir şey ortaya çıkıyor. Günübirlikçiler ya da lüks motor yatlar aslında Mavi Tur yapmıyor. Nedir bu?
Günübirlik bir potansiyel. Çok güzel para da kazan-dırıyor. Ama onları eğitme-nin yolunu bulmak lazım.

O tekneler 40 ile 50 kişi ile ciyak ciyak bir şekilde koylara giriyorlar. Şimdi demirlediklerinde müziği susturuyorlar. O anda 50 kişi denize atlıyor. Kıyametler kopuyor. Sonra yemek veriyorlar onlara, susuyorlar bir müddet. Sonra başka bir koy. Beş altı koy dolaşıyorlar bu şekilde. O sistemi biraz daha ıslah etmek gerekiyor. Denizin yazılmış bir kanunu yok. O kendiliğinden olan bir şeydir.
Denize çıkıldığında Adana kebap ve mangal yapmak istenir mi?
Siz ne diyorsunuz. On milyon dolarlık lüks teknenin başında bir mangal duruyor artık. Benim bunu anlamam mümkün değil. Bu göçlerin bir sonucu. Ormanlar içinde büyük tehlikedir bu mangal. O sahiller ocaklarla dolu. Örneğin Kissebükü′ne demirliyorsunuz. Gece birileri geliyor, bir bakıyorsunuz ateş yakmışlar mangal yapıyorlar. İnanılmaz orman var arkası nasıl bir cesaret, nasıl bir aymazlıktır bu. Sonra söndürdüklerini bile bilmeden çekip gidiyorlar. O sarhoş halleri ile mümkün değil anlayamazlar o ateşin söndüğünü. Şimdi bu denize de sıçradı. Bir çok tekne bu mangallardan dolayı yandı. Denize çıkan adam bu mangalı yemesi şart mı bir iki gün beklesen ne olur. O mangal kültürü önce şehre,sonra denize indi.
Sea Garden bölgesindeki koylar şimdi Mavi Tur açısından artık yok sayılır. Eski dönem ile şimdiki dönemi karşılaştırabilir misiniz?
O bölgenin 25 yıl öncesinde balık koyuydu. Barbunlar vardı el kadardı. Ama artık oraya giremiyorsunuz. Çünkü artık koy denizcilere kapandı.
Bu otel yapılmasaydı ekonomik anlamda ne kaybedilir ya da ne kazanılırdı?
Elbette bu yatırımlar yapılmalıdır. Buna bir şey denilemez. Ama her koya yapılırsa o zaman Mavi Tur yapılacak koy kalmaz. Zaten çok az koy kaldı elimizde.
Peki  Kissebükü′ne bir otel yapılırsa ne olacak?
Bir kere Kissebükü beni çok korkutuyor. Orada piknik yapanların ocakları korkutuyor. Orası o kadar hor kullanılıyor ki önüne geçilemiyor. O orman başka bir yerde yok. Orası hep tehlike altında. Bazen  otel yapılsa daha mı iyi korunur diye düşünmüyor değilim. Söylemesi zor yani. İki ucu pis değnek.
Mavi Yol Kitabınız artık piyasada yok. Çok özel ve çok önemli bir kitap. Bu kitabı güncelleyecek misiniz?
1990 yılında Cenajans 20.kuruluş yıldönümü nedeni ile bu kitabı yaptık. 9 baskı yaptı ve tükendi. Sonra Sadun Bora yazdı. O daha detaylı elbette. Elimde her türlü doneler var. Resimler çekilip yapılır tekrar. Ama neden yapacağım. Şimdi bütün koylar hıncahınç tekne dolu. Nerede bulacağız o bakir koyları. Nereyi Mavi Tur rotası olarak belirleyelim söyler misiniz? O nedenle yeni bir kitap yazmanın bir anlamı olduğuna inanmıyorum. Yoksa her türlü done hazır. Bir ayda piyasaya çıkartırız. Ama artık gerek kalmadı ne yazık ki. Artık Mavi Yol yok.

———————————————————————————————————

Biraz sıkıntılı ayrılıyoruz yanından sevgili Nükhet Anadol Tatari′nin. Gerçekten Mavi Yol, Mavi Tur yok mu oluyordu? Belki bir turizmci ve Meslek Odası yetkilisi olan ve Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Rüştü Tezcan bize farklı şeyler söyleyebilir. Lakin konuşmanın başında belli etti bazı şeyleri. Durum çok iç açıcı değil sanki…


Mavi Yol bitiyor mu?
Birden sorunca şaşırdım. Ne yazık ki bitiyor. Daha doğrusu gerileme dönemine başladı. Mavi Yol denilince herkes aynı şeyi anlamıyor. Hala günlük tur olarak anlayanlar bile var. Öncelikle Mavi Yol′u bir tarif edelim. Mavi Yol Cevat Şakir′lerin, Azra Erhatların başlattığı bir tatil, dinlenme şekli. Hatta bir yaşam biçimi ve yaşam felsefesi. Hadi diyelim ki o yaşam felsefesini kaybettik, yok ettik. Ama şimdi hiç olmazsa çok özgün ve farklı bir tatil şekli olarak, turizmin ciddi bir ürünü olarak yaşatmalıyız, yaşatmaya çalışmalıyız. Mavi Turu buralardaki ahşap teknelerimizle, 6 kamaralı veya daha az kamaralı tekneler ile birkaç günden fazla denize açılıp, Gökova′da Hisarönü′nde, Fethiye Körfezlerinde, yapılan deniz turları şeklinde tarif edebiliriz. Bu bakir koylarda yapılır. Felsefesi budur. Temiz deniz olmalıdır, doğa ile baş başa olunmalıdır. Bizim bildiğimiz Mavi Tur buydu. Bir kere bu doğal ve bakir koylarımızı kaybediyoruz. Orman alanları, yeşil azalıyor. Bunların yerini yapılar alıyor. Kimi yerlere siteler, kimilerine tatil köyleri yapılıyor. Uyduruktan, kıytırıktan lokantalar Mavi Yolculuğa hizmet vereceğiz diye yapılıyor, ama tam tersi Mavi Yolculuğa aykırı kötü görüntüler oluşuyor.
Sizlerin hiç mi suçu yok?
Aslında çuvaldızı kendimize de batırmamız lazım ama kirlenmenin yüzde 80-90′ı karadan. Belli bir açıkta sintine basılıyordu. Şimdi artık bu yasaklandı. Açığa da sintine basılmayacak artık. Yine kendimizi eleştirmemiz gereken bir konu gürültü kirliliği. Çünkü bu koylarda sakinlik, sessizlik, belki hafif bir müzik ile kitap okumak, doğayı dinlemek gerekir. Ama bizler eğlenceyi de abarttığımız için göbek atmaya başlayınca gürültü kirliliği ortaya çıkmış oluyor.
Teknelerin şekli ve teknolojisi de değişti. Bu mavi yol felsefesini değiştirdi mi?
Elbette değiştirdi. Kalite ve standartla, lüks kavramını karıştırıyoruz. Kalite olması gerekir ve belli standartlarda olması gerekir. Lüksü tercih edenlerde olacak ama her şeyi lüks haline getirdiğinizde Mavi Yol anlayışından uzaklaşmış olursunuz.
Cevat Şakir′lerin felsefesindeki  anlayışta yolcular iş bölümü yapar kimisi yemeği yapar, kimisi balık tutar, kimi temizlik yapar. Nöbetleşe bu görevler değişir. 70′li yıllarda bir tuvalet varsa o lükstür. İki tane varsa süper lüks demektir. Kıyıya çıkılırdı ihtiyaçlar için. Şimdi ise her kamarada duş tuvalet hatta küvet bile var. Jakuzi olanları da var da onu ne kadar ciddiye alırız bilemem. Hamama mı gidiliyor Mavi Yolculuğa mı düşünün artık.
Mavi Tur ile kebap, mangal kültürü birleşimine ne diyorsunuz?
Biraz objektif bakmak lazım. Eskiden daha kötü bir adet vardı aslında. Oğlak çevrilirdi sahilde. Belki otantik görünüyor ama yinede hoş değil. Aslında balık yenilirdi. Fakat balık yok ki.
Mavi Yol rotasını birde siz çizer misiniz?
Bodrum Gökova arası, sonra Knidos ile Marmaris Körfezi, Fethiye Körfezi, Göcek koyları, daha da aşağı indiğimizde ise Kekova, Üçağızlar, Kaş, Kalkan bölgesi ve Kemer Mavi Yol rotası olarak söylenebilir. Öyle Mavi Yolcular var ki bunları yukarı Ayvalık′a kadar gönderebiliyoruz. Yunan adalarında iki rota oluştu birkaç senedir. Güllük Körfezi tamamen Mavi Yol rotasından çıkardık. Burasını yapılaşma ve kirlilikten kaynaklı kaybettik.
O zaman siz diyorsunuz ki yatırım yapılmasın koylar korunsun ve bakir kalsın.
Elbette yatırımlar yapılacak, turizmin gereği oteller ve tatil köyleri yapılacak. Hatta konutlar da gerekiyor insanlar için. İlla Mavi Yol olsun demeyenlerde denizin keyfini çıkaracaklar elbette. Ama ciddi bir stratejik planlama olması gerekiyor. Mavi Yolculuk yapılan koylarımız sınırlı. Bunun dışında o kadar güzel ve geniş koylarımız var ki otel ve hatta konuta bile ayırabiliriz. Zaten kaybedilmiş bir koyun burnuna da yapılabilir. Ege kıyıları ve bu iklim  dünyanın hiçbir yerinde yok. Bir çok yerde yapılmaya çalışılıyor ama mümkün olmuyor. Turizm için en özgün üründür. Bodrum ile özdeşleşti. Hem de diğer alanlarda bir istihdam sağlandı. Yan sanayi ve tekne imalatına artı etkisi oldu.
Mavi Yolculuk nasıl işliyor?

Deniz turizmi sektörü çok geniş olarak değerlendirmeli. Mavi Yol açısından baktığımızda bu işi yapanlar yat işletmeleridir. Aslında her tekne sahibi de bir yat işletmesidir. Ailecek bile bu işi yapabilirler.
Mavi Yolculuğun maliyeti nedir?
Bir tekneyi haftalık 6 bin liradan, 60 bin liraya kadar bir fiyatla Mavi Tur yapılabilir. Örneğin 7 bin liraya tekneyi kiralarsan 3 bin liralıkta erzak alırsan 10-12 kişilik bir mavi tur kişi başı 800 lira civarına gelir. Birde kabin kiralama yöntemi var. Bu sistemde belli bir rota var. İstenirse tek kabin tutabiliyorsun. Böylece daha ekonomik bir tur yapma olanağında olabiliyor.


———————————————————————————————————

Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Rüştü Tezcan′da Mavi Yol ve Mavi Tur′un değiştiğini ve belli tehlikeler ile karşı karşıya kaldığını söyleyince bu işin artık çok ciddi bir şekilde değerlendirmeye alınmasında fayda olacağı aşikardır. Bu konuda Bodrum Ticaret Odası, Bodrum Deniz Ticaret Odası, Bodrum Belediyesi ve devletin ciddi önlemler almaları gerekiyor. Bu çok önemli turizm ürününü kaybetmek ve yok olmasına göz yummak hem ekonomik hem de kültürel anlamda büyük sorunlara neden olabilir.

 

Bu iki görüşmeden sonra Bodrum′da Mavi Yol ile ilgili sözü olan Arif Yılmaz ile de görüştük. 2005 yılında koyların envanterlerini çıkartmışlar. 239 koy tespit edilmiş ve bunların 99 tanesi korunmasız. Bu 99 koyun yatırımcıların iştahını kabarttığını ifade ediyor. Mavi Yolculuğu ,buranın insanı ile İstanbul, İzmir, Ankara′dan ve diğer yerlerden gelen entelektüel insanların kültürlerini harmanlayarak, biraz mitoloji, tarih katarak yaptıkları bir gezi olarak tarif etti. Arif Yılmaz; “Düşündüğünüzde gerçekten öyle değil mi? Bir koya gidiyorsunuz tarihi kalıntılar  var. Uzanıyorsunuz. Binlerce yıl önce burada birilerinin yaşadığını düşünerek zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz.” Retin-A no prescription
Diyerek farklı bir açıdan bakıyor. Ama oda bir değişim olduğunu söylüyor. “Daha önce gelenler daha romantik. Lüks istemiyor, kabin bile istemiyor. Şimdi farklı lüks istiyorlar.” Teknelerin çoğalmasından şikayet ediliyor. Deniz Ticaret Odası olarak bu konuda uyarılar yapıldığını da ifade eden Arif Yılmaz; “Kilometrelerce sahile sahibiz diyoruz ama Mavi Yolculuk için uygun koylar o kadar da fazla değil. Diğer ülkelerde bu özellikte koylar yok. Başına bir şey gelse burada 20 dakika sonra sahil güvenlik yetişir sana. Buralar hem yakın, hem bakirdir. Tehlikeli balık yok. Deniz sıcaklığı çok uygun. Dalgıçlar için bile 10 ay′ı bulan bir sezon var buralarda. Yabancı tekneler açısından bir çok olanağa da sahip buralar. Özellikle Bodrum. İstediği her parçayı tedarik edebileceği ender yerlerden biridir bu bölge.”
Arif Yılmaz ve beraberindekiler teknik bir çalışma yaparak Çanakkale′den Antalya′ya kadar tüm koyları saymışlar. 41 koy artık kaybedildi diyor, “18-24 metre yatların konaklayabileceği koyları baz tutarak tespit edilen koy sayısı 239 tane. Bunlardan 41 tanesi tahrip edilmiş. Artık yapılaşma nedeni ile yatların yanaşabileceği koy olmaktan çıkmış. 104 tanesi de özel çevre koruma kapsamına girmiş. Ama oralarda bile bir sürü tahribat ve sorun var. 94 adet ise hiç korunmuyor. Çünkü oralar doğal marina. Eğer bunlar halledilmez ise sıkıntı olacaktır.” Diyerek gelecekle ilgili kaygılarını da dile getiriyor. Deniz kirliliğinin teknelerden olmadığını, denizcilerin önlemlerini 15 sene önceden aldıklarını ama Belediyelerin tekneden fosseptiği alacak durumda olmadıklarını belirtiyor.
Mavi Yol ve Mavi Tur ile ilgili araştırmamız şimdilik bu kadar. Gelecekte Mavi Tur devam edebilecek mi bilinmez. Ama görü-nen o ki Mavi Yol ve Mavi Yolculuk tehlike altında.

 

Tehlikenin de herkes farkında. Furosemide online
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.