Bodrum Gündem

8.MART da Hadımı Tartışmak,

07.03.2011
0
A+
A-

Amerikanın New York kentinde…

Amerika’nın New York kentinde erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda giriştikleri mücadelede, tekstil işkolundaki kadın işçiler düşük ücretlerinin,uzun çalışma saatlerinin ve insanlık dışı çalışma koşullarının düzeltilmesini istediklerinde ve protesto ettiklerinde tarih 1857 yılının Şubat ayıydı Kadın işçilerinde sınıf mücadelesindeki yerlerini almalarının önemli bir çıkışıydı ve polis tarafından dağıtıldılar.


Zithromax without prescription 1908 yılına gelindiğinde yine  New York ta  yürüyen kadınların sayısı 15.000 e ulaşmıştı.Ve kadınlar daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni istediler. Kullandıkları slogan “Ekmek ve Gül ” idi. Ekmek yaşama güvencesi, karın tokluğunu, gül ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu.


1909 İlk Kadın Günü 28 Şubat’ ta kutlandı. Avrupa′daki kadınlar da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı.


1910 Clara Zetkin isimli bir Alman sosyalist kadın, kadın Sosyalist Enternasyonelinde Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi.


1911 Kophenag kararından sonra ilk kez 19 Mart’ ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’ de kutlandı. Yüzbinlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanı sıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler.


1917 yılı 8 Mart günü Rus kadınlar “ekmek ve barış” için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. 1975 yılında Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü Dünya Kadın günü olarak ilan etti.1977 yılına gelindiğinde,Birleşmiş Milletler genel toplantısı 8 Mart’ı tüm kadınlar için , Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.


Ülkemizde ise ilk kez 1921 yılında Emekçi Kadınlar Günü kutlandı.1975 yılında da Türkiye Kadın Yılı Kongresi yapıldı.12.Eylül.1980 askeri darbesiyle kesintiye uğrayan bu gün 1984 yılından itibaren Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya devam etmektedir.



Gerek ülkemizde gerekse dünya genelinde oldukça eskilerde başlayan kadınların bu haklı mücadelesinin günümüz koşullarındaki gerçeği ve gelinen  noktalardaki durumu nasıl görülmektedir? Kadın varlığının gerek dünya barışının gerekse sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılmasındaki önemi yadsınamaz tespiti ile başlayıp, Kadın Hakları, kadınların erkeklere eşit şekilde sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yasal hakların tamamı şekliyle tanımlayıp, kadınların toplum içindeki statülerinin güçlendirilmesinin toplumun değişim ve gelişimi için vazgeçilmez olduğu bilincini dile getirdikten sonra,


Kadının toplum içindeki statüsü hangi hat üzerinde çizilmektedir? Kadının biyolojik yapısı itibariyle öncelikle doğurganlığına ve anneliğine  vurgu yapılarak, aslında kadına yönelik kısıtlamaları da beraberinde getiren bir hat mı?


Veya; Kadının toplumdaki konumunu belirleyen belki de en önemli gösterge sayılan çalışma yaşamındaki varlığı ile, ekonomilerde üretim süreci içinde ve işgücüne katlım sağlayan bir amaç içeren bir hat mı? Soru böyle sorulduğun da ve genel kabul görmüş istatistiksel  değerlere,tespitlere bakıldığında sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.



Dünyadaki en fakir insanların büyük bir çoğunluğu kadın, dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu yine kadınlardır. Kadınlar bugün dünyada ve ülkemizde de erkeklere göre %25 – 50 oranında daha az ücretle çalıştırılmaktadırlar.



Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmaya göre;


1. Dünyadaki işlerin %66′sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10′una sahipler.
3. Dünya′daki sahip oldukları mal varlığı toplamın % 5′in altında.
4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin % 34′ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin % 90′ına ve toplam mal varlığının % 95′una sahipler.



Türkiye ’de ;


1. Şehirlerde evli kadınların % 18′i, köylerde de % 76′sı eşleri tarafından dövülüyor.
2. Kadınların % 57,7′si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor. Retin-A to sale
3. Aile içi suçların % 90′ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor.


4- Aile içinde kadınların % 34′ünde fiziksel, % 53′ünde ise sözlü şiddet görülüyor.

5- Türkiye genelinde lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan kadınların % 39.6′sı işsiz. Kentli kadınlarda bu oran % 37.4 iken kırsal alandaki kadınlar için % 45.3′e ulaşıyor. Kadının ve emeğinin sömürülmesi yetmiyormuş gibi birde kadına uygulanan şiddetin varlığı kadın için günümüzde yaşam koşullarının zorluğunu  açıkça gözler önüne koymaktadır.


Yukarda açıklanan topluma ve öncelikle kadın yaşamına yönelik olumsuz  göstergeler süreç içinde verilen mücadeleler ile daha da iyileştirilebilir düzeltilebilir ve düzeltilecektir de.


Politika ve politikacılara karşı özellikle sivil toplum kuruluşlarının verdiği örgütlü mücadele kolay değildir ve zaman almaktadır.


Fakat; Yüzlerce yıldır devam eden topluma ait değer yargılarıyla,günlük yaşam dilinde kabul görmüş esomeprazole online


atasözleri ve deyimlerle dile getirilirken,topluma ilişkin sosyo-kültürel bütünleşmeler bu kalıplar üzerindeyken  ve adeta toplum nezdinde içselleştirilip kadına yönelik ikincileştirme gizli bir yaşam biçimi olarak algılanırken ve bu süreç de politikalar tarafından desteklenirken mücadele süreci daha da zor ve uzun olacaktır.


Kadın hakları denildiğinde hemen akla gelen kadının seçme ve seçilme hakkı kazanımlarıdır. Bu hak Türkiye de 1930’lu yıllarda başlamış, 1935 yılına gelindiğinde Türk kadını mecliste yerini almıştı.


Cumhuriyet devrimlerinden günümüze aradan geçen süreç değerlendirildiğinde , bugün geldiğimiz noktada kadın ve kadın haklarında ,öncelikle kadının toplum içindeki yeri,toplumsallaşması ve kimlik oluşturmasında ki çabaları görmek bir yana , toplum içinde kadın varlığını korumak giderek zorlaşmaktadır.


Kadına yönelik şiddet ,özellikle ekonomik açıdan kaynakları kıt ve üretmeyen  toplumlarda daha belirgin olarak görülmektedir.,Şiddetin hangi biçimde olursa olsun kadın yaşamına korku ve güvensizlik soktuğu,en temel hak ve özgürlüklerini bile kullanmasını engellediği gerçektir.


Üretmeyen bir toplum yapısını , Feodalizmin kalın kalıntılarını aşamamış toplum yapısı,erkek egemen toplum yapısı ve onların ortaya çıkardığı politika ve politikacılarda desteklediğinde ;


kadına yönelik şiddet kadın için  daha  zor bir ömür’dür.Hele kadına yönelik sözlü – fiziksel –psikolojik şiddet,taciz ve ayrımcılık , toplumu üzerine kurduğumuz aile içine dönüşüyorsa, mahremiyet ile örtülüp din istismarı  ile meşruiyet sağlanıyorsa işte o zaman şiddet, kadın için  yaygın bir yaşam biçimine dönüşmektedir.Ve çok daha vahimdir.


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günün de  toplumda hadım etmek ”  olarak bilinen yeni yasa tasarısı yerine,her erkeğin yaşamında en az bir kadın vardır bilinciyle, annemizin,kızkardeşimizin,karımızın,kızımızın,sevgilimizin,kadınlarımızın  ömürlerini ve yaşam biçimlerini güzelleştirecek başka bir yasa tasarısını konuşabilseydik.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.