Bodrum Gündem

Fikret Karataş ile “Bodrumlu Kimliği”

Fikret Karataş ile “Bodrumlu Kimliği”
09.11.2011
0
A+
A-

Bodrum gönülden ?BODRUMLUYUM? diyenlerindir?

Fatih Bozoğlu/Bodrum Gündem (özel)

Fikret Karataş Bodrum?un merhabasını biraz bilen herkes tarafından tanınan bilinen bir simadır. Bodrum Belediyesi geçmiş dönemlerinde danışman-bir bilen olarak dirsek çürütmüş güleç bir siması. Bu dosyamızı açtığımızda o ?yabancı? olarak benimde söyleyeceklerim var demiş idi. Musa Gökbel?de kısaca Fikret Karataş adını zikretmiş üzerinden şöyle bir laf ile geçivermişti.

Fikret ağabey Çarşamba kahvaltılarının da kaytarmasız müdavimlerindendir. ?Baş köşe? onundur.

Lafı uzatmadan sorduk ?Bodrum?da yerli kimdir, yabancı kimdir? Bodrum?a 11 Kasım 1969 yılında gelmiş. Öyle sanıldığı gibi pek kolay değil ?O zaman önden motorla çalışan arabalarla 6.5 saatte geldim İzmir?den. Bodrum?a gelme kararını Adana?da iken verdim. Ziraat mühendisi arkadaşımın babası burada gümrük memuru idi. O zamanlar Cevat Şakir?in kitaplarını okumuş olduğum için, Bodrumla ilgili çok büyük hayaller kuruyordum. Arkadaşımın babası da bir araya geldiğimiz zamanlarda sürekli Bodrum?dan bahsediyordu.  O zamanlar kızımın mevsim allerjisi diye bir hastalığı vesile oldu, Bodrum?a tayinimi istedim.?

Hayatında ilk ve son defa torpil yatırmış. Neden mi? Bodrum?a gelmek için. Dile kolay 42 yıl olmuş Bodrum?a geleli. ?O zaman arkadaşımdan dinlediğim ve Cevat Şakir?in kitaplarında okuduğum Bodrum?la, otobüsten indiğimde karşılaştığım, Bodrum arasında hiçbir fark yoktu.  Ben buraya, Bodrum hakkında bilgi dolu geldim. Etrafımızı çocuklar sardı. Valizimi biri aldı, arkasından da beni karşılayan adam gitti. Sonra bu olayı araştırdım. Çocuk Tepecik?e kadar götürdü valizi. O zamanlar Tuğrul Acar?ların oteli vardı ve Bodrum?un en güzel oteliydi.  Adam döndü para vermek istedi, çocuk kesinlikle almadı. İşte Bodrum buydu.  Benim öğrendiğim Bodrum?la, tanıdığım Bodrum örtüştü ve ben hiç hayal kırıklığına uğramadım.? Bu gün 50-55 yaşlarında olanlar, o zamanla ilgili anılarında ?biz para almaya utanırdık ve eğer para alırsak da babalarımız bize kızardı? diye anlatıyorlar inanılır şey değil değil mi? Bu gün paranın, rantın ön planda olduğunu düşünürseniz, hem de en vahşisinden. ?Musa Gökbel size yaşadıklarını anlatmış ve yaşadıkları içinde bu da var. Musa Gökbel biraz da bıçkın olarak anlatmış bunu. Musa Gökbel?in anlatmadığı bazı şeyler var, belki de onları yaşamadığı için anlatmadı.? Diyerek sohbetimize devam ediyoruz. (Sanki geçmişte, Musa Gökbel ile biraz çatışmalar olmuş gibi)  ?Bodrum?da siz dışarıdan geldiğiniz zaman zaten adınız ?yabancı ? değil ?misafirdir?. Bodrum?da kaldığınız sürece adınız misafirdir ve kesinlikle rencide edilmezsiniz. Ben Bodrum?a geldiğim zaman 31 yaşındaydım ve 60-70 yaşına gelmiş insanlarla çok güzel dostluklar kurmuştum.  Mehmet Ali amca vardı, Ahmet Koca vardı. Demirci? Onlarla oturup, çok güzel sohbet ederdik. Azmak başında bir kahvehane vardı. Üstüne ağaçlardan kapatıp sundurma yapmışlardı. Çok güzel hikayeler dinledim. Bunların bazısı abartılı, ama güzeldi. Bodrum?un güzelliğini yanlışlar bozamaz. Envai çeşit yanlışlar yapıldı. Ama bozamadı? Şöyle bir gerçeklik vardır; Türkiye hudutları içinde uzun süredir saldırıya uğramış ve dayanabilmiş hiçbir yerleşim yeri yoktur. Bir tek Bodrum dersek yanlış olmaz.?

Fikret ağabey yavaş yavaş ısınıp, siyasi bakış açısını ortaya koymaya başlıyor. ?Bodrum ekonomik açıdan rant odağı olması, sosyal bakımdan tabii ranta ulaşmanın yolları siyasal ve sosyal açıdan bir makam sahibi olacaksınız ya da Bodrum?daki siyasi?yi kandıracak bir yeteneğe sahip olacaksınız. İşte Bodrum?daki ranta hücum budur.?

Konu ısınınca sıcak soru geliyor ?Siyaset ciddi bir iştir. Kötü siyasetin sonucu mudur?

?Bodrum?da siyaset böyle değildi ki. Bodrum?da çok farklı bir siyaset yapılırdı. İnsanlar esprili siyaset yapardı. Akşama kadar farklı yerlerde çalışırlar ama akşam oldu mu ikisi de bir masada oturup rakı içerlerdi.? Dediğinde geçtiğimiz hafta ?Mavi Dergisi için Ethem Demiröz ile yaptığımız röportajda da aynı sözleri işitmiştik. Ethem amca?da aynı şeyleri ifade etti. Siyaset 12 Eylül?den önce de,  12 Mart?tan önceki dönemde de Bodrum?da olayların olmadığı, aksine daha birbirine kenetlenmiş sıkı bir Bodrum?un olduğunu söyledi. ?Bodrum?da barış geçerli, burada insanların birbirine saygısı geçerli. Bodrum?da sevgi var, barış var, saygı var, hoşgörü var. Şimdi Bodrum?da Çarşı içerisinde bazen bir bağırış çağırış olurdu. Benim geldiğim Adana?da böyle bir durumda bir tanesi çeker bıçağı gider veya mermi sıkardı. Ben öyle bir beklenti içinde iken, hep aldandım ve aldandığım için de çok mutlu oldum.?

Yerli insanlar arasında husumete dayalı bir kavga olmadığını, buradaki tartışmaların ancak, mal mülk yönünden olabileceğini net olarak sölüyor Fikret Karataş. Elbette 42 senenin gözlemi. ?Burada yerliler bir şekilde bir birine akrabalık bağı ile bağlı. Yok efendim o onun kafasını kırmış, dövmüş, hakaret etmiş yoktu böyle şeyler.? Generic Viagra Diyor ve ?Bunlara son 10 senedir rastlıyoruz Bodrum?da.? Şeklinde can alıcı tespitini ortaya koyuyor. Bu kavgaların içinde pek Bodrum?da doğup büyüyene pek rastlamıyoruz dediğimizde ?Onun da sebebi var.  O da tahrikten kaynaklanıyor ve öğretiliyor, öğretildi. Bu işi dışarıdan gelen bizler öğrettik. Bodrum?da öğretmenler değişince, öğretilenlerin niteliği de değişti ve gittikçe insanlar birbirlerine hasım olmaya başladılar. Dışarıdan gelen bizler bu hasımlığın içinde yetiştik, geldik. Ama iki Bodrum?lu arasındaki hasımlığı 42 yıldır buradayım, hala yadırgarım. Görmek de istemem doğrusunu söyleyeyim.? Burada çuvaldızı kendine de (dışarıdan gelenlere) batırıyor. Neden yerli-yabancı çekişmesi var bu kadar hoşgörüye karşın? ?Dışarıdan gelen insanların etkisiyle bir fanatik gurup oluştu. Bu fanatik gurup tahrik unsurunun çoğalmalarından fazlasıyla mesul oldu.  Tahrik edildi insanlar, tahrik edildikçe size şehla bakışlar çoğaldı, çoğaldıkça yerli ve yabancı tanımlaması oradan kaynaklandı. Bu ayrışmayı destekleyen, tahrip eden ve gerçek öğreti haline getiren fanatik bir gurup oluştu. Bu fanatik gurup Bodrumlularda da oluştu. Yabancılarda da tam tersi oluştu. Gelen yabancıların bir kısmı Bodrumluyu öteledi, Bodrumlulardan da farklı bir gurup oluştu. Yabancı savaşçıları diyorum ben onlara.?

Fikret ağabey bir Bodrumlu gibi konuşuyor ama; ?Ben bile onun muhatabı oldum. Bana da yabancı dediler. Son 10 seneden bu tarafa Bodrumluya bilinçsiz müdahale ederseniz dışarıya atılırsınız, hadi ya yabancı denilirsiniz.?

Bilinçsiz müdahale etmek nedir?

?İncelemeden müdahale ederseniz. Olayı bilmeden, tanımadan müdahale ederseniz, tepeden girerseniz işin içine mutlaka dışlanırsınız. Bence böyle bir kasabanın hayatında da, bunun olması gerekir. Bu bir korumacılıktır. Bodrum?da 100 kişiden 35?i Bodrum?lu, kalanı dışarıdan gelen. Hadi diyelim %40 olsun yerlisi.?

Şeytanın Avukatlığına soyunup soruverdik; Nasıl oluyor da yönetimde söz sahibi oluyor? ?Tam da soru buna denk geliyor. Dışarıdan gelen insanlar çok çeşitli yerden geldiği için, kültür farklılıkları olduğu için. Örneğin Karadeniz?den gelenler, Rizeli, Trabzonluyla geçinemez, Ordulu, Adapazarlı ile geçinemez. Konyalı, Mersinliyle, Adanalı, Karslı ile geçinemez. Yani anlaşamaz, geçinemezden kastım o, yanlış anlaşılmasın. Kültür farklılıkları çok. Öyle olunca bunların bir araya gelip organize olma şansları yok. İyi ki yok. Bu nedenle, Bodrumlu kendi memleketinde rahat rahat yönetimde söz sahibi oluyor.?

Bodrumluları Bodrum?u yönetemesin diye ötelemeye çalışanlar yok değil. Bitez de yaşlı bir amca gözyaşları içinde ?Hep siz dersiniz, sattılar sattılar sonra da kendi yerlerinde bekçi oldular, diye. Biz niye sattık? diye siz bize hiç sordunuz mu? Oğlum evleniyor, ona düğün yapacağım bana imar vermiyorlar. Ama İstanbullu gelip satın alıyor, sonra da imarını alıyor. Bu iş nasıl olacak? Biz kendi memleketimizde yabancı kaldık.? demişti. Bu haykırışa hak vermemek elde değil. Bu serzeniş, bu şikayetin sebebi nedir?

?Şimdi burada yerel yönetimlerin durumunu gündeme getirmemiz lazım. Amca serzenişinde çok haklı, çünkü yerel yönetimlerin çok kabahati var bu konuda.  Neden bana % 30 imar hakkı verirken, o amcaya %15 versin? Ama oradaki memur dışarıdan gelene sen 1,500 Lira bağış yaparsan senin işin olur diyor. Ama bunu yerli halktan isteyemezsin. Yerli halktan isterse, ona mahcup olur, rezil olur.?

Fakat böyle bir anlayışta yok Bodrumluda. ?Olmaz, zaten olmaması da lazım. Adamın kendi mülkünün kullanım hakkını, adama tekrar parayla satmak gibi geliyor. Yerel yönetimdekiler alışmış buna. Sanki her gelen yabancı bu parayı verecek, her gelen yerli de buna uyacak. Yerliye söyleyemediği için öteliyor.?

Ya Giritliler? Onlar da zamanında yabancı diye ötelenmişler, Musa ağabey anlattı.

?Giritliler Bodrum?da çalışma konusunda devrim yaratmıştır. Mübadeleden gelmiş hiçbir şeyi yok. Ekecek yeri yok. Teknede çalıştı, balıkçılık yaptı, ama gerçekten Giritli erkekleri çok çalışkandır. Çalıştılar bu hale geldiler. Gavur mahallesi  ve bu taraftakiler.?

Ethem amca oraya hiçbir zaman ?gavur mahallesi? denmedi diyor.

?Önce Gavur mahallesi, sonra Giritli Mahallesi, şimdi de Kumbahçe mahallesi. Gavur mahallesi denmiş oraya. Bu tarafta oturanlar; Tepecik, Yeniköy, Umurça ve Çarşı tarafında oturanlar da yer sahibi. Esas parayı Bodrum?a sokanlar onlar, yerliler. Giritliler turizmi soktular. Onların daha modern bir tavırları var, daha girginler. Yerliler parayı sokarlarken, biz dışarıdan gelenler yine bozduk. 100 Liraya malını satacak adam. Tam parayı verirken eğilip kulağına ?ben 105 Lira veriyorum? dedik. Adamların hem oyununu bozduk, hem ekonomisini bozduk, hem beraber iş yaptığı ilişkisini bozduk. İşte rant kapısına ulaşma yolları bu. Ondan sonra şunu öğrettik. Bir ailenin arsası satılıyor, 4 tane iştirakçisi var. Bir tanesine sen bu işi hallet, biz sana 50-100 Lira fazla vereceğiz dedik. Yani ahlakını bozduk adamların. Bodrum?da böyle şeyler yoktu, bunlar ayıptı.  O Raşit?in kahvesinde Bodrum?un mal sahibi insanların bir kaç kişiye bedava arsa bağışladığının tanığıyım ben. İskeledeki kahve. O kahvede ?Senin ne güzel taş evin var, bahçen çok güzel? dediğinde, Bodrumlu? gel ya, sana da yer verelim, ev yapıp sen de otur? dedi. Çünkü gerçekten Bodrum?u sevdiğini düşündüğü için verdi. Bu oyunu böyle yaptılar ve ben bunun tanığıyım.?

Fikret Karataş Banka Müdürlüğünden emekli. O nedenle bu tür ilşkilerin canlı tanığı olduğu gerçeği yadsınamaz. Lakin o insanlar Bodrumluların iyi niyetlerini suistimal etmişler, kandırmışlar. Hırsızlık bu resmen dediğimizde kibarca ?Canım ben adını koymuyorum.? diyor.

Bodrumlunun kültüründe, burayı beğenen insanı içine almanın var olduğunu, kültürüne saygı duyanı kollaması olduğunu söylüyor Fikret Karataş. ?İşte Bodrum?un bu kültürünü dışarıdan gelen insan çıkarları için yadsıdı. Eğer başlangıçta kültür paylaşımına rıza gösterilseydi; şimdi sizin bu bahsettiğiniz yerli-yabancı fanatizmi olmayacaktı. Bunun olmamasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de kültür paylaşımına rıza göstermemek. Dışarıdan gelen kültürün buradaki kültürü dejenere etme saldırısı, ötekilerin de kendi kültürünü muhafaza etme koruma güdüsü haline geldi.  Bodrum?daki hiçbir evin hanımı, kız çocuğu, kendi halinde yaşayan insanı buradakileri yabancı diye düşünmez.?

Bodrum?a banka memuru olarak geldiğinde kimse ona hoş geldin ziyaretine gelmiş. Bodrum?un tabiatında olan bir çekingenlik olduğunun tespitini yapıyor Fikret ağabey; ?Bunu anlamak lazım. Ama siz bir defa gittiniz mi, beş defa gelirler. Benim 42 yıllık arkadaşlarımın % 90?ı yerlidir.?

Bu konuşmayı sizi tanımayan birileri dinlese sizi Bodrumlu zanneder. Siz de hala yabancı mısınız? ?Şimdi bana neden yabancı dendiğini de söyleyeyim; O zamanki SHP başkanı istifa etti. Yalıkavak eski başkanı vardı Mehmet, Hasan Yılankaya vardı, Gündoğan?dan. Yalı Belediye Başkanı Şükrü?nün babasının yeri vardı orada yemek yemeğe çağırdılar beni. Gittiğimde 30-40 kişilik SHP?nin delegeleri ile sohbet edip yemek yedik. Hasan Yılankaya dedi ki ? Müdür, biz seni buraya parti için davet ettik. Biz dağınık hale geldik, arkadaşlarla müzakere ettik, bizi ancak sen toparlarsın dedik. Partimin başına geç, bizi toparla. Hemen cevap vermek durumunda değilsin, düşün? dedi.  Herkes kalkmaya başladı. Mart aylarıydı. Lavaboya gitmek için kalktım, ilerisi de karanlık ama üç kişi de konuşuyor, (onlardan ikisi vefat etti). Baktım benden bahsediyorlar, lakin beni görmüyorlar. Ölen diyor (ki Gündoğan?dan ağırlığı olan biriydi) buy azithromycin ? bu adam gerçekten haysiyetiyle bize hizmet etti. Bu inkar edilmez. Ki siyaseti de iyi biliyor. Gel gelelim bunu nasıl anlatacağız, bu adam yabancı? diyor.?

İyi, namuslu, şerefli ama yabancı mı diyorlar? ?Evet, aynen bunu diyor. Bunu nasıl anlatacağız insanlara diyor. Bir bakıma benim de rencide olmamı da istemiyor. Ben 2-3 gün sonra CHP ilçe başkanlığı yapmış bir ağabeyimin yanına gittim. ?Çok güzel bir şey senin için ama rahatlık vermezler sana? dedi. ?Orada bir gurup var Fikretçiğim, o gurubun da başında maalesef (o zamanki) belediye başkanı var. Bunun adamları sana rahat vermezler? dedi. Sonrasında başkanlık için menfi kararımı bildirdim partiye.? Bir başka anı yine yabancı diyorlar Fikret Karataş?a.  ?Yine 92 yılında Mumcular?da partinin yemeği var. O zamanda rahmetli Emin Anter belediye başkanı. Başkan olduktan 3 ay sonra ben kendisini kutlamaya gittim. 3 tane meclis üyesi yan yana oturuyor. Sağ olsun kalktı, ayakta karşıladı beni. Bana karşı son derece saygılı bir insandı. Allah rahmet eylesin, ama aramızı çok bozdular. ?Ağabeyime yanımdaki koltuğu ayırdım. 3 gün sonra meclis toplantısı var. Karar çıkartacağım sen 3 gün sonra gelip o koltuğa oturacaksın? dedi. Gözüm şöyle bir orada oturan 3 meclis üyesine kaydı, hepsinin suratı asıldı. Dedim ki ?Sevgili başkanım, sen benden küçüksün ama, senin isteklerin benim için emirdir.? levonorgestrel online Ben emekli olmuştum, Cemal Uslu?nun orada benim dükkanım vardı ve danışmanlık yapıyorum. Bu arada başkana bir de rapor götürdüm Bodrum?un 1986 yılı ekonomik durumu ile ilgili. Beni kapıya kadar geçirdi ?Bir takım insanlar beni seçtirdiklerini düşünüyorlar, bundan çok rahatsızım ve çözeceğim bunu.? Birkaç gün sonra partinin ağır toplarından biriyle dışarı karşılaştık. Bana ?Emin Anter seni yardımcısı yapacakmış, ama bu çok zor. Etrafındakiler buna olmaz diyorlar? demek ki bu yabancı lafı üremiş.? Bu yerli-yabancı çekişmesinin vardığı yerler inanılmaz doğrusu. Fikret ağabey devam ediyor, belli ki içine çok oturmuş yabancı görmeleri. ?Başka bir yemekte, Emin Anter ve rahmetli Rasim Başçavuş da geldi. Mikrofonu aldı eline, yüzünde bir değişiklik var. Tuzla?da oturuyordu, içki içmiş gibi görünüyordu. Geldi benim yanıma konuşmaya başladı ?Yabancılar geldi aramıza sızdı. Makam sahibi oldular, ticaret yapıyorlar? dedi. (O zaman Bodrum?da ilk defa dört başı mamur Tekel Büfesini, ben açmıştım) Konuşmaya çok bozuldum ve anında tepki verdim ve epeyce de ağır şeyler söyledim.?

Bodrumlular yine de kaygı duyuyor. Sizce şu anda da böyle mi? Bu kadar sert mi? ?Şu anda o fanatik olgu, biraz ılıman hale geldi.?

Lakin şu son belediye seçimlerinde de, Ticaret Odası, Esnaf Odası, ve diğerlerinde de yaşadık dediğimizde Fikret ağabeyin yanıtı çok ilginç ve anlamlıydı; ?Bak şimdi sen aday değilsen, sen zaten bizdensin. Sana yabancı diyen kim? Ama aday olursan o zaman yabancısın. O verenler söylemez, talip olanlar söyler.? Anlaşılan bu yerli yabancı çekişmesi aslında siyasi bir olgu. Anlaşıldı en önemli nokta bir yerlere aday olma yada alabilme meselesi. Giritlilerle ilgili bir araştırma yaptığımda ortaya çıkmıştı. Giritlilerle sonradan kaynaşmışlar ve öteleme olmamış. Cevat Şakir keza öyle aralarına almışlar. Aslında bu çekişmeyi fişekleyen galiba dışarıdan gelenler, bir de pis siyaset yapanlar öyle değil mi Fikret ağabey?

?1985 yılında İş Bankasıyla hiçbir işi olmayan, ara sıra yanıma uğrayan iki kişi vardı. Birisi Tuğrul Acar?ın kayınpederi Ömer Bilgiç, birisi de Mehmet Gökbel?in kayınpederi Ali Ağabey. Ömer Soysal?ın orada otururken bunlar birkaç defa bana ?Gel emekli olmana çok az kaldı, seni belediye başkanı yapalım? dediler.  Bu lafı söyleyenlerin ikisi de yerli.  Bunların ikisi de Bodrum?un akil adamları. Bütün bunlar, bu yerli yabancı olayını kimin kaşıdığını bulmak için çok iyi bir yol.  Elbette bunu bilerek ve isteyerek yapanlar var, inat olsun diye yapanlar var. Ama öbür türlü belli zamanların dışında samimiyetle bunu yapan yok. Bu Bodrum?un yerleşik mekanlarında, yerlilerin oturduğu evlerde yabancı olarak sizin sohbetiniz geçmez.?

Fikret Karataş bu ayrımcılığı belli odakların yaptığını şimdi ve geçmişte aynı odakların bu çekişmeyi tartışma haline getirdiklerini üzerine basa basa söylüyor. Bende tanıyorum onlardan üç beşini. ?Ben Bodrum?da anlattığım olaylara karşın hiç rahatsız olmadım, olmam.  Çünkü sadece bu odaklardan duydum ben bunu ve ben bunu kınadım. Bu ayırımcılığa doğru giderse, ayırımcılığı teşvik ederse insanlık suçu.  Burada insanlık suçu işleyecek adam yok.  Bile bile yapılan ayırımcılık insanlık suçudur ve Bodrum?da insanlık suçu işleyecek insan yoktur. Bugün dahi belediye başkanlarımızdan bazıları oy almak için gidip bir arkadaşın masasından yemek yerken, yanındakine ya bir yabancı oy alacağına bizim arkadaşımız alsın dediklerinin de tanığı oldum. Ama bundan rahatsız değilim ve bunların neden söylendiğini anladım.?

Böyle bir konuyu ortaya çıkardığım için bazılarından eleştiri de aldım.  Sana ne, sen gençsin ve hatta sen yabancısın dediler. Dışarıdan geliyorsun, sen kim oluyorsun, haddine mi düşmüş dediler. Bodrum kültürünü benimsemeye çalışan ve bunu yaşamaya çalışan biri olmaya gayret ediyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

?Belki zaman bakımından itiraz etmiş olabilirler.  Burada bir takım yanlış bilinen bir şeyler varsa onlar da düzeltilmiş olur.  Ona hizmet etmiş olur, niye yanlış olsun ki?  Bodrum insanı gelene, gidene yabancıdır. Zaten inkarı da mümkün değil, diyecek işaretler de yok.  Bodrum?da demokrat da vardır, hırsız da vardır, bu düşüncenin arkasına düşen fanatik de vardır. Bunu o fanatik de bilir. Belki bu güne kadar konuşulmamış vardır, ona tesadüf edilir, belki yanlışlar vardır, onlar düzeltilir.?

Bodrum?dan gitme planı olmayan ve buranın kültürünü, insanını benimseyen içine giren Bodrumludur değil mi? ?Ben o senin anlattığın kısmı köşemde yazdım, dedim ki ?Sevgili Emin Anter, sen bana yabancı diyorsun amma, ben böyle bir şeyin ayırımcılığı yapıldığı için kızgınım. Ben Türkiye?nin de yabancısıyım. Benim babam Türkiye?de de doğmadı, Kafkasya?da doğdu ve ben Çerkezim. Bunu söylemekten gururluyum. Ben ?Ne mutlu Türk?üm? diyenlerdenim. Ben Atatürk?ün önerisine uygun hale gelen birinci sınıf bir Türk vatandaşıyım. Sonra sana gelelim; sen Güney Doğulu bir babayla, Giritli bir annenin sentezisin. Niye bunu söylemekten gocunuyorsun. İşte yanlış burada. Emin Anter?in bana husumetinin kaynağı, odasında ikinci koltuğu önerdiği zaman kabul etmeyenlerin dürtüsüyle geldi. Orada kızılacak şey Emin Anter değil, onun aklına onu sokanlardır. Onlar Emin Anter tarafından öyle bir dışlandı ki bir daha kendilerine gelemediler.?

Sohbetimizi burada sonlandırdık Fikret Karataş ile konuşacak elbet daha pek çok şek var. Süreç içinde onları da konuşacağız, Fikret Karataş?a gerektiğinde bir daha başvuracağız. 42 yıllık gözlemi var. Dile kolay. Haftaya yine aynı konuda konuşmaya devam edeceğiz. Aklı selim olanlar genel de aynı görüşteler. Aklı selim olmayanları da bulacağız buraya taşıyacağız. Onlarıda dinlemekte, görüşlerini paylaşmakta fayda var düşüncesindeyim.


Kim mi o aklıselim olmayanlar?


Onu siz bulacaksınız artık?

ETİKETLER: ,
Yorumlar

  1. Dirk dedi ki:

    This is a great site.