Aşık Olabilme İhtimali…
Aşk, yasaklandığından beri, bu İbrani dinler “cennetten kovuluş – ilk günah” ile yasakladılar ya onu, insan türünün yaşamda, işte o çocukluğun bitiminde kaybettiği “neşe”yi bulduğu tek an “aşık olabilme ihtimali”nin hissedildiği andır.
Adaylar karşılaşır.
Climax.
Ereksiyon.
“Emmanuel”de, bilge adam “gerçek orgazm ereksiyondadır” der ya, Orgia’nın aslında Eleusis’teki en yüksek feylesofların toplantısından, grup sex’e dönmesi gibi, Hindistan’da “tanrı ile sevişen Hierodül”ler yani Devadasis’lerin, zavallı iki paralık fahişelere döndürülmesi gibi, kilise aşkı yasaklamış ve lanetlemiştir.
Binlerce yıldır genden gene akan bu aşk korkusu insanın içine sinmiştir. Anca 1968 devriminden beri, birazcık değişti bu aşk suçuna duyulan korku, o da batıda. Dr.Haeberle’nin ünlü “Cinsel Atlas”ı basıldı da insanlar bilgilendiler.
Adaylar, aşık olmanın ağır bedelini yaşayacaklarından korktukları için, birbirlerine daha da itina gösterirler o muazzam “aşık olabilme ihtimali”nin hissedildiği anlarda. Ereksiyon filan palavra, burada Eros yok, Amore var. Agape’ye giden yol bu. Ereksiyon sonra…aşkın ilacı “vuslat” ya…
İncecik bir sınırda yürünür. Bu sınır aşılınca çünkü, karşınıza canavar çıkacaktır. Aşk suçu cezasız kalmaz.
Adaylar, içine atar. Yaşabileceği aşkı yaşayamaz. Aynaya bakar. Facebook’tan fotoğraflarına bakar…Sonra Aziz Nesin’in dediği gibi o aşık olabilme ihtimali de biter ve yeni aşık olabilme ihtimallerine doğru yürünür. Oysa aşk kaçar.
Aşklar en çok devrimlerde yaşanır. Çünkü canavarın canının yandığı zamanlardır devrimler. Bu canavar karşı karşıya olduğu gücün büyüklüğü karşısında ezilen zavallı bi küçük hücre aslında. Hümanizma değil hümanitaryanizma üzerinde durulmalı. Onyıllar, binyıllar değil, milyar yıllardan bahsediyoruz “zaman” deyince.
İnisiyasyonda, inisiyatör ve inisiye vardır. Aşk da aşıklar hem inisiyatör hem inisiyedirler, evrenin tüm ritleri bi yana aşk bi yanadır. Yolu yoktur, öğretmeni yoktur, öğretisi yoktur Sahici Krişnamurti’nin dediği gibi, “gerçek, izsiz doğadadır”. O yüzden araştırmacı, doğaya bakar doğayı inceler. Soru, tanrılar var mı yok mu değil bir “düzen, doku, denge, uyum, iz var mı?”dır.
Brand Viagra without prescription
Aşk, Dionizyan’dır.
Aşk, insanın tadabileceği en yüksek uyarıcı en yüksek zehirdir.
Aşkı tadan, sihirli iksiri tatmıştır, bu onu en üst seviyeye çıkarır, sanatlarda yüksek eserler verebilir, bilimlerde buluşlar yapabilir, çevresine ışık saçar.
Canavar bunu bilir.
Aşkın önünü kesmek için çocukluğa iner.
Hassas nokta ergenliktir. Beyin yıkama, propaganda, cinsel organlara cerrahi müdahale, uyuşturucular, azdırıcılar, zehiri belirleyen dozlar. Yine de kesemez önünü aşkın.
Canavar Eros aşamasını geçemez, alt dünyadadır, varabileceği en son nokta pornografidir, buradan da daha çok sapıklaşarak en iğrenç aşamaya yani “çocuk kurbanı”na kadar gider.
Unutma!
Canavar ?çocukluğu bitirmek ister?.
Amore’da, canavar yoktur.
Ama bu aşktaki tuzaklı nokta Amore’dan Agape’ye geçişteki “vuslat” yani Eros aşamasıdır ki orada canavar vardır. Adaylar, “vuslat”ı yaşayıp bir de üstüne Agape’ye ulaşırlarsa eğer, inisiyasyon tamamlanır. Hayat bir inisiyasyondur. Aşkta canavarla en az iki kez karşılaşırsın.
Servet, şöhret ve şehvet için canavarla el sıkışan, canavarın bir parçasıdır artık.
Bu üç aşamayı da geçen inisiyelere “meczuplar” denir.
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar