Bodrum Gündem

SAVAŞ ÇÖZÜM DEĞİL ÖLÜMDÜR

23.09.2013
0
A+
A-

İnsanlık tarihi bir bütün olarak savaşlar tarihidir. Bu nedenle de ölümlerin çoğu savaşlarda gerçekleşmektedir. Buna karşın, devlet yönetiminde söz sahibi olan bazı aç gözlü ve hırs sahipleri halkını ateşin içine atmakta bir an tereddüt etmezler. Geçmişte talan, vurgun,  şan ve şöhrete dayalı savaşların yerini, günümüzde ekonomik çıkarlara dayalı savaşlar ve çığırtkanlıklar almıştır. Devletin egemenleri ulusun menfaati adına çeşitli bahanelerle para babalarının kasalarını doldurmak için kendisinden daha güçsüz ülkelere saldırırlar. Nasıl olsa savaş süresince kendileri cephe gerisinde yaşamlarına devam edeceklerdir. Bu nedenle de, kan gölünde boğulan ve sakat kalanlar yoksul halk çocukları olacaktır. Savaşın ne menem bir şey olduğunu bilen yönetici ve komutanlar zorunlu olmadıkça başkasına saldırmak için çığlık atmazlar. Nitekim yaşamının büyük bir çoğunluğunu cepheden cepheye giderek savaşan Mustafa Kemal Atatürk kazandığı ulusal kurtuluş savaşından sonra ?mecbur olunmadıkça savaş cinayettir? demiştir.

Savaş insanlığın bir yüzkarasıdır. Zira, savaşlar savaşanlardan çok, geride kalanlar üzerinde etkisini gösterir. Özellikle günümüzde teknolojinin gelişmesi, silahların tahrip  alanını genişletmiştir. Artık cephe savaşları yerini, topyekün savaşa bırakmıştır. Bunun en büyük ve görünen örneği Birinci ve İkinci Dünya Savaşları?dır. Avrupa ve Asya Ülkelerinin yarısı yerle bir olmuştur. Yıkılmayan şehir kalmamıştır. Cephede ölenlerden fazla insan, evlerinde ölmüştür. İkinci Dünya Savaşı?nı sonlandırmak için Amerika?nın Japonya?da Nagasaki ve Hiroşima?ya attığı atom bombaları etkisini nesiller boyu sürdürmüştür. Günümüzde daha da geliştirilen nükleer ve kimyasal silahlarla, savaşın hangi boyutlara ulaşacağı bugünden kestirilemez.

Savaşlar savaşan askerlerden çok o ulusların halkına zarar verirler. Zira üretim bir bütün olarak savaş ekonomisi üzerine gelişecek ve toplumda kıtlık, işsizlik ve yoksulluk artacaktır. Silah sanayinin çarkları durmaksızın dönecek, insanlar üzerindeki vergiler artacak, özgürlükler kısıtlanarak insanlar korku bataklığında boğulacaktır. Savaşanın kazananı olmaz. Yenen de,  yenilen de zarar görecek, savaş sonrası yapılacak bir barış daha ilerideki bir savaşın tohumlarını toprağa atacaktır. Toplumlar arası kin ve intikam duyguları insanoğlunun beyninde ve yüreğinde bir engerek yılanı gibi çöreklenecektir.İlk fırsatta da, ezilen ve barıştan zarar gören insan, kendisine bu zulüm ve haksızlığı yapandan intikam sevdasına düşecektir.           Savaşlar düşmanlıkları sona erdirmez. Daha çok düşmanlık yaratarak geçmişin intikam hırsını hep diri tutarak, barışın altı oyulacaktır.

Kısaca insanlık, bazı kişilerin hırsları ve beklentileri uğruna mutlu bir yaşamdan yoksun kalacaktır. Çünkü, kan ve göz yaşının silinmesi öç alınmadan yok olmaz.

Ülkemize gelince işler daha da karmaşık bir durum göstermektedir. Başbakan kendi kişisel çıkarları adına komşularımızla devamlı çatışarak, toplumu korku çemberine almaktadır. İslam Dini?ni mezheplere bölerek kendi arasında çatıştırmakta, başka dinle işbirliği yaparak önümüzdeki seçimleri kazanma peşinde koşmaktadır. Bölgesel liderlik sevdasında koşar adım giderken, kendisini teşvik eden güçlü dostları başka güçlerle birlikte bir anda başbakan?ı dışlayıvermişlerdir. Bunu içine sindiremeyen zihniyet, daha da saldırganlaşarak ülke içinde özgürlükleri daha da kısıtlama derdine düşüverdi. Bunu yaparken de Anayasa Referandumu?nda olduğu gibi özgürlükler ve demokrasiyi tekrar kullanmaya başladı. Yalan politikalar bir dönem işe yaradı, oysa şimdi içinde bulunduğu koşullar dünden farklıdır ve foyası çıkmış bulunmaktadır. Savaşın kendisini kurtaracağını var sayarak, savaş çığlıklarına devam etmektedir.

Dünyada bir tek savaş haklı ve güçlüdür. O savaş, toplumların onurunu korumak içindir. Bugüne kadar mağlubiyeti olmayan bu savaşın adı ?ulusal kurtuluş savaşıdır.? Bunun dışındaki tüm savaşlar hangi sebeple olursa olsun, haksızdır. Genelde hiçbir savaşın galibi olmaz. Bunları bilmeyen, anlamayan tarihi  okuyamayan yöneticiler kazdıkları kuyuya düşerek boğulmaya mahkumdur. Büyük İskender?den Sezar?a, Fatih Sultan Mehmet?ten Napolyon?a kadar, bütün büyük komutanların büyüttükleri ülkeleri, günü geldiğinde küçüldü ve bugünkü sınırlarına çekildi. Zafer sonsuza dek sürmez. İşte bu nedenle komutanlığı süresince asla yenilgisi olmayan, hep zafer kazanmış komutan olan Mustafa Kemal, haksız savaşa karşı durmasını bilmiştir.

Savaşı isteyenler, savaşı bilmeyenlerdir. Genellikle de bu tür siyasiler halkının düşmanıdır. Çünkü savaşlar halkın ölümü demektir. Ve bu ölüm, zamansız ölümdür. İnsanlığın kurtuluşu ve onuru savaşa karşı durmayı gerektirir. Çılgınların ve delilerin insanlığı kan gölünde boğmaya hakkı yoktur. Her savaşın karlısı salt silah patronlarıdır. Onların para kasaları, halkın kanı satılıp akıtılarak dolar. Bu ulus bir kez ulusal kurtuluş savaşı vererek cumhuriyetini kurmuştur. Gerisi ihtiras kokmaktadır.

Bütün bunlar bize savaşa hayır dedirtmektedir

Zihni Çetiner

Bodrum-23 Eylül 2013

Zihni Çetiner?in diğer yazıları için linke tıklayınız: buy azithromycin online Naltrexone online http://www.bodrumgundem.com/author/zihni-cetiner/

ETİKETLER:
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

  1. Peter hell dedi ki:

    Kimileri sevdikleri uğruna ölürler .bu bazan vatan için.bazanda satan için olur.ama en çok ölüm Allah içindir.nasiri