Bodrum Gündem

Açık Zihin – Bilim Teknoloji Köşesi

Sanal Gerçeklik

“Düşünüyorum öyleyse varım!” Descartes bu sözü neden söylemiş hiç düşündünüz mü? Bu cümlenin öncesinde sonrasında ne var acaba? Yoksa bu sözü söylemiş tamam şimdi dağılabilirsiniz mi demiş? Hayır, öyle olmamış pek aslında. Biraz daha geriden alalım mı gerçekliğin ne olduğu ile ilgili oyalanmamızı. Mesela Platon’un mağara alegorisinden başlayalım. Kahveler hazırsa ilginç bir yazıya birlikte başlayalım.

Platon’un Mağara Alegorisi

Yunan filozof Platon’un Devlet adlı eserinin yedinci kitabında bahseder bu anlatıdan. Buna göre bazı insanlar karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir ve bu insanlar başlarını sağa ve sola çeviremezler sadece karşılarındakini görebilmektelerdir.

Doğuştan beri bu mağarada bulunan insanlar mağaranın girişinden yansıyan nesnelerin gölgelerini görür ve bunları gerçeklikleri olarak algılarlar. Nihayet bir gün bu insanlardan bir tanesi zincirlerinden kurtulur ve mağarayı terk eder.

Mağarayı terk eden bu insan mağaranın dışında yeni bir gerçeklik ile tanışır ve duvarda gölgelerini gördüğü nesnelerin gerçek olmadığının farkına varır. Bunu mağaradaki arkadaşları ile paylaşmak üzere mağaraya geri döner.

Mağaradaki arkadaşları ise mağaranın dışında farklı bir gerçeklik olduğuna inanmazlar. Ve bu insanlara mağaranın dışındaki gerçekliği aktarabilmek de imkânsızdır.

O zaman gerçeklik nedir? Mağaranın duvarında gördüklerimizi gerçek sanıyor olabilir miyiz? Gerçek dediğimiz şey aslında sanal bir yanılsamadan ibaret olabilir mi?

Descartes’in Bu İşlere Canı Çok Sıkılmış

Şaka değil hayatının büyük kısmını gerçeğin ne olduğuna adamış. Tüm bilgiler tüm düşünceler ona ispatsız ve değişebilir geliyormuş. Ömrünü belki de tek sabit olan referans noktasını aramak için harcamış. Ve sonun da o ünlü sözünü söylemiş. “Emin olabileceğim tek şey şu an düşünebildiğim. Düşünüyorum öyleyse varım”

Hollywood Çok Sevdi Bu Konuyu

Evet, Amerikan sinema sektörü bu konuyu çok sevdi. Ancak akıllarına 2000’li yıllarda gelebildi bu konuyu işlemek ve hepimizin hayranlıkla izlediği Matrix serisi ortaya çıktı. Sonra birçok kez bu konu benzer şekilde işlendi ancak hiçbiri Matrix kadar etkileyici olmadı.

Ta ki Avatar filmine kadar. Oskar ödüllerini toplaması tesadüf değildi tabii ki. İnsanlık 21. Yüzyılın başında varoluşsal bir kriz yaşıyordu amacını ve anlamını yitiren toplum bu konu ile ruhunu nadasa almıştı bir süreliğine.

İşler Karışıyor

Hem de fena karışıyor. Sanal dünya dediğimiz artırılmış gerçekliğe sahip algısal illüzyona sebep olan yapı gerçek ile ayırt edilemez hale geliyor. Düşünsenize gerçek dediğimiz şeyin ne olduğunu tartışırken bugün bir de başımıza gerçeğin sanalı çıktı. Ve o denli gerçek gibi algılıyoruz ki gerçeğin yerini alabileceğini düşünüyoruz. Bunun ismine de bugün için Metaverse diyoruz.

Metaverse Gerçekten Daha Gerçek

İnanmıyorsunuz değil mi? İlk başta bilim kurgu romanının başlığı gibi geliyor. Peki, size Metaverse sanal dünyasında şu an İstanbul haritası üzerinde tüm değerli arazilerin satın alındığını söylesem. Evet, şaka değil sanal evrenimizde İstanbul üzerinde şu an tüm araziler yüksek fiyatlarla satıldı. Neredeyse gerçeğinden daha yüksek.

Peki, daha şaşırtıcı bir bilgiyi daha paylaşmak istiyorum sizinle. Metaverse evreninde arazi alıp dijital sanat sergisi açıp Nft üzerinden satış yaparak miyonlarca dolar kazanmayı hedefleyen iki girişimci, bu sanat galerisi için Newyork’un en önemli mimarlarından biri ile anlaştığını biliyor musunuz? Çok acayip değil mi? Sanal evren üzerinde inşa edilecek bir yapı için gerçek dünyadaki en iyi mimarlar ile anlaşmak.

Peki, bu işin devamında Metaverse dünyası o mimara daha çok para kazandırırsa gerçek dünyada çalışmak ister mi? O mimar için Metaverse evreni kendi gerçekliğinin bir parçası olmaz mı? Biliyorum kafanız karıştı, herkesin öyle. Hatta Facebook kurucusu Mark Zuckerberg dahi kafası karışık. 2021 yılında Facebook’un ismini Meta olarak değiştirdi.

Bizi Neler Bekliyor?

Bunu bugünden kestirebilmek zor. Ancak bugün gerçeklik dediğimiz şey ile sanal gerçeklik diye bahsettiğimiz şeyin iç içe olacağı ve hangisinin gerçek hangisinin sanal olduğu ile ilgili şüpheye düşeceğimiz günler yakın gibi gözüküyor. İlerleyen yazılarda sizinle bu sanal evrenin fotoğraflarını da paylaşacağım. O zamana kadar biraz üzerine düşünelim. Sanal evrendeki avatarımız mı gerçek yoksa biz mi gerçeğiz?

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.