Bodrum Gündem

SOMA’DA İNSANLIK KOMADA/Meral Saraçbaşı

Sevgili Türkan Hocam,

Bizden ayrılışınızın üzerinden tam beş yıl geçti. Geçen zamanda bize bıraktığınız emaneti gençlere, geleceğe taşımak için çalışıyoruz. Var gücümüzle çalışıyoruz. Arkadaşlarımızla, gençlerimizle el ele çalışıyoruz.8-12 Mayıs arası Alanya’da 18. Türkan Saylan Gençlik Kurultayı’nı yaptık. Türkiye’nin her yerinden gelen iki yüzü aşkın gençle  çok önemli bir sorunu “Türkiye’deki Eğitim Sistemi” ni tartıştık. Gençler uzun süredir yaptıkları araştırmaları, bilgilerini, sorunlarını paylaştılar. Sizin bize söylediğiniz gibi “Sorunun değil, çözümün bir parçası olmak” için çalıştılar.

Sevgili hocam, ama öyle çok sorun var ki bu ülkede. Zaman zaman umutsuzluğa kapılıp, yılgınlığa düşüyoruz. Çaresizlikten,öfkeden dudaklarımızı ısırıp, yumruğumuzu sıkıyoruz.

Daha geçen hafta, hem sizi anmak, hem de 19 Mayıs coşkusunu  birlikte yaşayabilmek için gençlerimizle, arkadaşlarımızla, Cumhuriyetin aydınlık yüzünü yaşatmak isteyen diğer dernek ve kurumlarla ortaklaşa etkinlikler yapmak üzere kafa yoruyor, planlar yapıyorduk. Öyle bir acıyla sarsıldık ki donduk kaldık. Soma’da  bir maden ocağındaki kıyıma çaresizce tanık olduk. Hiç bir şey yapamamış olmanın, sorundan bihaber olmanın utancını yaşadık. Kendimizi orada yakınlarını yitirenlerin yerine koymaya bile korktuk.  Bilgisizliğin, ilgisizliğin ve açgözlülüğün batağında çaresiz bırakılan insanların acılarını dindiremedik.

305 kişi (resmi rakamlar) yaşamını yitirdi. Bir çırpıda söyleniveriyor. Yetkililer açıklamalarını yaptı ve facianın beşinci gününde yoksullukları ve acılarıyla Soma sessizliğe gömüldü. Çünkü onları teselli etmeye çalışmak, acılarını paylaşmak, öfkelerini dindirmek için dışarıdan Soma’ya gitmek yasak. KISACA SOMA’DA İNSANLIK KOMADA .

Aklıma Marmara Depremi sonrası yaşadıklarımız geldi. Dernek olarak depremzedelere yardımcı olmak için  var gücümüzle çalışmıştık. O zaman da bilgisizliğin ve denetimsizliğin açgözlülükle birleştiği bir kıyıma tanık olmuştuk. Yaraları sarmak için bize fırsat verildi o günlerde. Çadırkentlerde ailelere destek olmaya çalışmıştık. Çadır okullar kurarak çocukların ruhsal sağaltımı için el ele vermiştik. Görev yaptığım bir Çadırkentte sadece tabut resmi çizen çocukların  zamanla, resimlerinin renklendiğine tanık olmuştum. Keşke Somalı çocuklar için de daha fazlasını yapabilsek.

Sevgili Hocam, siz çalışma hayatınızda işyeri hekimliği de yaptınız. İşçi ve emekçilerin koşullarının iyileştirilmesi için çok çaba harcadınız.  Sakin ama kararlı mücadelenizin önemli bir bölümünde çözümler için kafa yordunuz.  Yetiştirdiğiniz genç arkadaşlarınız insan olmanın, hekim olmanın sorumluluğuyla ellerinden geleni yapmayı sürdürüyorlar. Nerede olursa olsun,  yaralanan insanlara müdahale etmeleri yüzünden mahkemelik olsalar da hekim olduklarını unutmuyorlar.

Sevgili Hocam, beş yılda çok acı olaylara tanık olduk. Kadınları,gençleri, çocukları koruyamadık şiddetten. Ali İsmail’i , Berkin’i ve diğerlerini yaşamlarının baharında öldüren öfkeye, acımasızlığa şaştık kaldık. Kilometrelerce ötedekilere ağlayan gözlerin, kendi çocuklarını, ciğeri yanan anaların acısını görmezden geldiğini  kavrayamadık.

Sevgili Türkan  Hocam, “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” demişti Mustafa Kemal. Başkaları konuşurken, siz yaparak göstermiştiniz bize bunun anlamını. Yaşamınız boyunca kimsenin dokunmak istemediklerine dokundunuz. Yoksullara, emekçilere, cahil ve çaresiz bırakılmışlara el uzattınız. Yasaların, kuralların onlardan yana düzeltilmesi için uğraştınız. Bunun, yardım ederek vicdanını rahatlatmanın ötesinde bir görev olduğunu gösterdiniz. Sizinle birlikte yol yürüme şansını elde etmiş bir çok arkadaşım gibi, kimsesizlerin kimsesi olabilmek için çalışma fırsatı bulmaktan mutluyum.

“Güle Güle Atatürk Kızı” diye uğurlamıştık sizi 19 Mayıs 2009 da, Türkiye’nin her yerinden gelen bir insan seliyle. Her yıl, hem sizi hem de Kurtuluş Savaşı’nın ilk adımı 19 Mayıs’ı Atatürk’ün gençleriyle birlikte değişik etkinliklerle andık. Bu yıl da yaşadığımız Soma acısının ardından, yapılacak sahne gösterilerini iptal ederek diğer etkinlikleri yapmaya karar verdik.  Gönlümüz, böyle bir günde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini ve çok sevdiğiniz gençlere yazdığınız mektuplarınızı okumayı çok isterdi. Ne yazık ki ve her nedense bütün etkinlikler iptal edildi.

İşte sevgili hocam, Atatürk’ün “Kimsesizlerin Kimsesi” olsun dediği, sizin bu uğurda “çözümün bir parçası olmak” için çabaladığınız Cumhuriyetimiz,  bir 19 Mayıs’ını  daha ardında bırakıyor. Yine de umutla ve inatla geleceğe gençlerle yürümeye ve çözümün parçası olmaya söz veriyoruz.

Atatürk’ün dediği gibi

“ HERŞEY UNUTULUR. FAKAT BİZ HER ŞEYİ GENÇLİĞE BIRAKACAĞIZ. O GENÇLİK Kİ HİÇBİR ŞEYİ UNUTMAYACAKTIR;

GELECEĞİN IŞIK SAÇAN ÇİÇEKLERİ ONLARDIR. BÜTÜN ÜMİDİM GENÇLİKTEDİR.

Meral Saraçbaşı buy vardenfil buy Proscar Cialis

ETİKETLER: ,
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.