BODRUM’DAN TEKİRDAĞ’A / Fikret Karataş yazıları…

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu CHP’li Tekirdağ Belediyesinin 450 milyon liraya mal olmuş “45 Dev Proje”sinin açılışını yapmak ve önümüzdeki yıllarda yapımı sürdürülecek, şimdikiyle birlikte Bir katrilyon liraya mal olacak diğer projelerle ilgili temel atma  ve açılış törenlerinde bulunmak için Bodrum’dan sonra Tekirdağ’a gitmiş.

05 Ocak 2017

Törenin yapıldığı salon çok güzel, büyük ve boş yer görülmüyor. Bayanlar neredeyse katılımın yüzde ellisini oluşturuyor.  Hepsi her zaman gördüğümüz gibi pür dikkat izliyor toplantıyı ve neşeyle destekliyorlar yapılanları, yapma başarısını gösterenleri. Proje uygulama alanları Büyükşehir ve on bir ilçe belediyesi. Genel Başkan ve Belediye Başkanlarına ilgi ve sevgi üst sınırda. Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak kimya mühendisi-kimyacıymış. Belediye başkanlığından önce 2 yıl CHP il Başkanlığı yapmış.  Yani, örgütü, partiyi, seçmeni ve partiliyi çok iyi tanıyor. Gerçek bir CHP linin tipik örneği.

Bu nedenle olacak ki, izleyip dinlediğim konuşmasında iki vurgusu dikkate değer ve çok şey anlatıyordu.

“Halkın ihtiyaçlarını önceliğimiz yaptık!”

Bu tümce, Televizyonlar siyah-Beyazken kendisiyle yapılan söyleşide rahmetlik İsmet İnönü’nün,  “Bizim devletçiliğimiz halkın ihtiyacından doğmuştur. “Söyleminden Esinlenilerek söylenmiş sanki.

Anlamlı ve bilgi yüklü. Başkan, uzun yıllar memuriyette bulunurken CHP tarihini de hatmetmeyi ihmal etmemiş görülüyor.

Gerçekleştirilen hizmetler için:

“Başarımız benim ve on bir ilçe Belediye Başkanlarımızın şahıslarının değildir. Örgütümüz ve Halkımızındır!” (Tekirdağ’da seçimi 12-0 CHP almıştır.)

Büyükşehir ve ilçe belediyeleri, “Büyükşehir ailesi” olarak sunuluyor.  Bu aile ise eğitim, ulaşım, park bahçe, 21 derslikli okullar, kilometrelerce yol yapım ve sıcak asfalt kaplaması ve kısacası halkın mutluluğu için gereken  hizmeti el, gönül, akıl, hoşgörü bütünlüğü ile  saygı ortamı içinde sunmuş.

Bu aşamada Sn. Kılıçdaroğlu’nun mutluluğu da açık-seçik görülüyor ekranda. Gözleri parlıyor, elleri alkışa ara vermiyordu. Konuştu. Çalışanları, Başkanı, halkın ilgisini ve yaklaşımlarını övüp terbiye sınırları içinde Tayip ve hükümeti için lafını ardına bırakmadı.

Kılıçdaroğlu’nun Bodrum gezisinin halkla birlikte olanının tamamını izledik. İskele alanında, otobüs üzerinden konuşurken toplumun psikolojisi ile otobüsün üzerindekilerin psikolojisi hiç de uyumlu değildi. Bütünlük berhava oldu. Toplumun iştahına, mutluluğuna, CHP İlçe Başkanı, Bodrum Belediye Başkanı, CHP İl Başkanı ve CHP Büyükşehir Belediye Başkanının yüzlerindeki anlatım ile örgütlenmiş yuhalama grubu çok aykırı etkiledi, zarar verdi.

“Yuuuh!” sesleri eşliğinde Genel Başkan Kılıçdaroğlu konuşurken elbette gerginliği belli oluyordu.

El, gönül, akıl, uğraş birliğinden ufak bir işaret bile görülmüyordu.

İlçe Başkanının her zamanki güler yüzü adeta ikiye katlanmışa benziyor ve bu kabul edilemez davranış karşısında ne yapılabileceğini bile düşünemez hali çok belirgin görülüyordu.

Kocadon, abus yüzle sağına, Gürün aynı yüz ifadesiyle soluna dönmüş, her ikisi de, “İnşallah göz göze, yüz yüze gelmeyiz.” duasını sunuyordu sanki.

İl Başkanı o hareketli ve diri halini yitirmiş ama gelecekte ne yapacağının planını kurgulamaya başladığını çok netlikle belli ediyordu.  “Tez zamanda bu ortamı mutlaka değerlendirmeyi” belleğine işlemiş gibiydi. (Bakınız! Bodrum Gündem’deki yayımlanan miting resimleri)

Tekirdağ’da Muğla’da ve bunların ilçeleri de uygar kentlerimizden olup CHP’nin gücünü kanıtlayıp üst sınırda yer edinmişlerdir.

Birindeki güzellik ile ötekindeki aykırılığın neden kaynaklandığını birilerinin anlatması ve bu çarpıklığını önünün alınması gerekmiyor mu? Neden burada kavga orada hizmet? CHP ye bunca saldırının olduğu bir dönemde bu tabloya halkın ve CHP’lilerin olur vereceğini hiç sanmıyorum. Halk, “Hizaya geeel!”  komutunu vermeden kendilerine gelmelerinin koşul olduğunu anımsatmakta yarar olduğunu düşünüyorum.

İlişkiler iyice vıcık, vıcık hale gelmeden herkes istediğini açıklayıverse iyi olmaz mı?…

BODRUM BELEDİYESİ VE BASIN TOPLANTISI…

2016 yılını yollayıp, yenisini karşıladık. O da konuğumuz. Bu yılın sonunu görenler onu da yollayacak. Hani derler ya: “Eskisi küllüğe, yenisi bolluğa.”

Geçen yıllarda Bodrum Belediyesi yaptıklarını, yapacaklarını doğru düzgün halka anlatmayı yeğlemedi. Belki, “Bu denli oy aldık. Bu ayrıntıların gereği yok.” diye değerlendirme yapılmıştır, yapılacaktır. Her iki değerlendirme de yanlış olacaktır. Kazın ayağı hiçte öyle görünmüyor artık.

Bütçe yapıldı. Bir takım girdiler ve gideceklerin hesabı resmi kayıtlara geçti.

Gelirlerin kaynakları nelerdir. Hangisinden ne kadar girdi sağlanacaktır?…

Koşula bağlı veya koşulsuz bağışlar hangi ölçüdedir. Durgunlaşmışsa nedeni nedir,

Kira gelirlerinin miktarı tahakkuk edenin yüzde kaçıdır. Tahsil yeteneği ne ölçüdedir,

Gıda Şirketine yapılan aktarım hangi fasıldan yapılmıştır ve nerelerde kullanılacaktır,

Yatırım harcamalarının konuları, projeleri nelerdir. Harcamaların bütçeye oranı ne olacaktır,

Personel giderlerinde ne kadar artış beklenmektedir,

Hizmet alımları ne kadar olacaktır. Bunların cinsleri ne olacaktır. Gıda şirketi için hangi hizmet alımları kararlaştırılmıştır. 2017 yılı içinde yapılacak yatırımların ne kadarı finansman (kredi) gereksinimini göstermektedir.

Taşınmazlardaki artış/eksiliş nedir. Bedel olarak miktarı?

Yani, bütçenin en azından gelir-gider ana kalemlerini halka anlatmakta yarar görülüyor mu?

Diğer taraftan Bodrum’un kangren olmuş çok önemli sorunu olan Kaçak ve İşgal durumu hangi boyuta ulaşmıştır. 2016 yılı sonuna dek oluşmuş (eskiler dahil) kaçak yapılaşma ve işgal nedeni ile zarar nereye ulaşmıştır? Kaçak yapıların ne kadarı konut ne kadarı ticaret ile ilgilidir?

Bunlar ve benzer mutluluk veya aykırılığın , Halkın katılımcılığını benimseyip ilke edindiğini söyleyen  Bodrum Belediyemiz tarafından Basın toplantısı aracılığı ile halkımıza  anlatması, Bodrum halkı üzerinde rahatlama oluşturacak, diğer taraftan CHP için bu davranış önemli bir kazanım sağlayacaktır diye değerlendiriyoruz!…

Bodrum 9 Ocak 2017