Bodrum Gündem

Uzay Savaşı ve Mars – Ronald Karel Bodrum Gündem yazıları

2019 tarihinde Donald Trump uzayda savaşacak yeni bir silahlı kuvvetler kurmaya başlamıştı. ABD Uzay Kuvvetleri!

ABD başkan yardımcısı 4000 kişilik orduya Muhafızlar ismini koymuştu.

ABD’nin uzaydaki askeri birliğinin logosu Star Trek’ten esinlenmiş. Bu silahlı kuvvetlerin amacı hem uzaya hâkim olmak hem de dünyamızdaki kara ve denizdeki hareketleri iyice gözetlemek olacak.

Lakin Ruslarla Çinliler rahat dururlar mı? Son senelerde uzayda casusluklar başladı diyor Ventura ortaklarından Alexandre Duflos. Korsanlık, bilgisayar kodlarını çalıp uyduların hassasiyetlerini bozmak gibi. GPS’ler sabote ediliyor, bilindiği gibi bugün büyük teknolojiler uzaydan idare ediliyorlar. Hatta Hindistan, ABD ve Rusya uzayda bazı işe yaramayan uyduları yok etmeyi başardılar, yani bombaladılar.

ABD Savunma Bakanlığına bağlı Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) “Uzaydaki Güvenliğe Yönelik Sınamalar” başlıklı bir rapor yayınladı.

Uzaydaki güvenlik durumunun yanı sıra ABD’nin uydularına yönelik Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore’nin balistik füze ve uzay çalışmalarını mercek altına alan raporda, “Özellikle Çin ve Rusya, ABD’nin uzayda konuşlu sistemlere olan güvenini suistimal etmek için çeşitli araçlar geliştiriyor.” ifadesine yer verildi.

Alexandre Duflos, artık yeryüzünden lazerlerle uydulardaki sistemleri bozabiliyorlar, karşı ülkelerin verilerini ve görüş mekanizmalarını rahatlıkla bozabiliyorlar diyor.

CIA’nin eski patronu John Brennan -demokrasiler artık tehlikeye girdi -diye Fransa hükûmetini ikaz etmiş.

Yukarda yazdığım gibi daha detaylı olarak, 30 Mayıs 2020 itibariyle NASA ve Space X tarafından ortak gerçekleştirilen fırlatma ile IIS’ye yeniden insan gönderilmiş ve bunun yanında bu fırlatma, Rus roketine olan bağlılığın sona ermesi açısından çok önemli bir gelişme olmuş.

Özel şirketlerin yanında, ‘’stratejik-ortak’’ da yayınlandığı gibi ABD direkt askeri amaçlar taşıyan ve “Güç yoluyla barışı sağlama” perspektifi ışığında, 20 Aralık 2019 tarihinde, dönemin ABD Başkanı Donald Trump tarafından Uzay Kuvvetleri Komutanlığı kurulduğu “ABD’nin uzaydaki rakipleri tarafından gelen saldırıları cesurca caydıracak” ifadesiyle açıklanmıştır.

Hemen iki cümle ekleyeyim. Zaten dünyada bütün büyük savaşlar, korunuyoruz ikiyüzlülüğü altında başlamıştır. Artık dünyayı bir yana bırakıp uzayda hesaplaşmalar başlıyor.

Devam edeyim. Bu komutanlığın kapsamı uydu uzmanları ve hackerlardan oluşan bir birime sahip olacağı düşünülmektedir. Bu ihtimalin yanında askeri personelin üs olarak kullanabileceği bir uzay istasyonu veya Ay üzerine kurulabilecek bir askeri üs planlamasına sahip olabileceği iddia edilmektedir. Bu durumda, 1967 yılında imzalanan, IV. maddesiyle dış uzayda askeri üs kurulmasına ve silahlandırılmasına engel teşkil eden Dış Uzay Antlaşması’na taraf devlet olan ABD’nin, antlaşmadan çekilip çekilmeyeceği merak konusu olmaktadır.

ABD “Artemis” projesiyle 2024‘te Ay’a insanlı uçuşlar gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu alanda çalışmalara başlayarak 9’u kadınlardan oluşan 18 kişilik bir ekip kurmuş durumda bulunmaktadır. 2021 yılına kadar Ay üzerine insansız uçuşları da içeren bu projede kullanılacak uzay aracının üretilmesi konusunda Space X, Blue Origin ve Dynetics şirketleriyle çalışacak olan NASA, bu proje için yaklaşık 1 milyar dolarlık bir bütçe ayırmıştır. Bunun yanında geleceğin gezegeni olacağı umulan Mars için de bazı projeler ve fikirler söz konusu olmaktadır. NASA tarafından Mars’a gönderilen “Perseverance” uzay aracı, Mars yüzeyinde bulunan Jezero kraterine başarılı bir iniş gerçekleştirmiştir.

Bu sayede Mars’ı insanlığın daha yakından inceleme olanağı bulmasını sağlamıştır. Bunun yanında Elon Musk’a ait bir proje olarak, uzaydan İnternet ağı servis edilmesi tasarlanmaktadır. Starlink ismi taşıyan proje için hâlihazırda binden fazla uydu uzayda bulunmaktadır. 2027’de tamamlanması planlanan proje sonucunda 12 bin uydunun faaliyet göstermesi beklenmektedir.

Aşağıdaki resimde uzayda bulunan ve uzayı çöplüğe döndüren uyduları görmektesiniz. Artık bu uydulara binlercesini de ilave edebilirsiniz.

Adını hemen koyalım. Uzay kirliliği.

Kısmi olarak test edilmiş ve ABD’de bir orman yangını sırasında birimler uzaydan sağlanan İnternet ile haberleşebilmişlerdir. ABD ve Kanada’nın bazı bölgelerinde uzaydan sağlanan İnternet’in satışa çıkması beklenmektedir. ABD dış uzay sahası faaliyetlerine, uluslararası prestij kazanmayı sürdürme ve SSCB tarafından algıladığı tehdidi bertaraf etme gayesiyle başlamıştır.

Bu uzun süren mücadeleler silsilesinde gelinen noktada ABD, uzun yıllar boyunca dış uzayda egemen güç olmayı ve bu statükolaşmış durumu sürdürebilmeyi başarmış, bunu sağlayabilmek adına dış uzayın özel teşebbüse açılması gibi revizyonist refleksleri de gerçekleştirebilmiş bir devlet konumundadır diyor Yusuf Can Sünlü.

Yaptığım araştırmalar göre ise Çin’in lazer silahlar üzerinde çalıştığını gördüm. Rusya ve Çin’in elektronik harp sistemleri, enerji odaklı lazer silahları ve uydulara karşı balistik füzeler olmak üzere uzaya yönelik birçok askeri çalışma yaptığı iddia edilen raporda, “Çin muhtemelen uydulara ve uydu sensörlerine zarar vermek, onları karıştırmak ve bozmak için lazer silahları üzerinde çalışıyor. Çin 2020’de alt yörüngede konuşlu uzay sensörlerine karşı karada konuşlu bir lazer sistemini aktif hale getirdi ve 2020’nin sonlarına doğru ise non-optik uyduların yapılarını da tehdit edebilecek daha yüksek güç sistemlerini aktif hale getirdi,” değerlendirmesinde bulunuldu.

Rusya’nın da Çin gibi lazer silahları üzerine çalıştığı belirtilen raporda, “Rusya Temmuz 2018 öncesinde bir lazer silahını muhtemelen Havada Konuşlu Uydu Karşıtı Silah Programı kapsamında Uzay Kuvvetlerine teslim etti.” ifadesi kullanıldı.

Moskova yönetiminin karada konuşlu mobil füze sistemleri de geliştirmeye başladığı vurgulanan raporda, “Bu silah önümüzdeki birkaç yıl içinde muhtemelen operasyonel hale gelecektir.” denildi.

Çin’in Mars Faaliyetleri

Soğuk Savaş döneminde Ay’a ayak basarak ülke bayrağını dikme gayretleri zirveye ulaşmıştı. Ay’ın yörüngesine gelen beşinci devlet olarak Çin’in uzay çalışmalarında en yoğunlaştığı yer olarak yine Ay öne çıkıyor. Çin’in başlattığı Ay keşif programları, ABD’nin 2024’te yeniden Ay’a dönme kararına ve Ay’da üs kurma planlarını devreye sokmasına neden oldu. Özellikle “ilk gelen ilk kullanma hakkını elde eder” prensibi doğrultusunda Çin’in iniş yaptığı bölgelere isim vererek bölgelerin kontrolünü kendi lehine belirlemesini, ABD kendi çıkarları açısından tehdit olarak görüyor. 20 Temmuz 1969’da Ay’a ilk ayak basan insan olarak uzay çalışmalarına silinmeyecek bir tarihi imza atan Amerikalı Astronot Neil Armstrong, Ay’a Apollo programı dâhilinde inmişti. Yeni Amerikan Ay projesi ise “Artemis 1-2-3” ismiyle planlandı ve yeni nesil roketi “Uzay Fırlatma Sistemi” (Space Launch System) 2021’de astronotları götürmek üzere denenecek. NASA’nın Ay yörüngesine fırlatmayı düşündüğü “Ay Geçidi” (Lunar Gateway) uzay istasyonu, henüz gönderme tarihi belirlenmese de, ABD’nin Ay projesi içinde yer alıyor. 2022 yılında Ay yüzeyine su arama amaçlı yüzey araştırma aracı VIPER gönderilerek Ay üssü kurma faaliyetlerine hız kazandırılması planlanıyor. Çin’in Ay faaliyetlerine yetişmek ABD için bir ulusal güvenlik konusu olarak değerlendiriliyor.

Ay’la ilgili bir diğer konu, Mars’a gidiş için Ay’ın stratejik bir başlangıç noktası ve ikmal alanı olması. Mars iki ülke arasındaki yeni rekabet alanlarından birini oluşturuyor. ABD 1976 yılında önce Viking-1 ve aynı yıl içinde Viking-2 uzay araçlarıyla Mars yüzeyine inen ilk ülke oldu; 1997 yılında ilk keşif aracı Pathfinder’ı, 2004’te Spirit ve Opportunity, 2008’de Phoenix, 2012’de Curiosity ve 2018’de de Insight isimli keşif aracını Mars’a indirmeyi başarıyla gerçekleştirdi. Kullanımı sona eren aracın yerine yenisi geliştirilerek, son olarak NASA’nın “Mars 2020” misyonu kapsamında Perseverance (Azim) rover robotu ve Ingenuity (Yaratıcı) helikopterini kapsayan uzay aracı 30 Temmuz 2020’de başarıyla fırlatıldı. Bu fırlatma öncesinde, 23 Temmuz’da sürpriz bir şekilde Çin’in (“gökteki gerçeği arayış” anlamına gelen) Tianwen-1 isimli Mars uzay aracı, taşıdığı bir orbiter (yörünge aracı), bir lander (iniş aracı) ve güneş enerjisiyle çalışan altı tekerlekli bir rover robotla birlikte, Çin Ulusal Uzay Dairesi (CNSA) tarafından detaylı bilgisi paylaşılmadan Mars’a gönderildi. Temmuz ayı içinde Mars ile dünya yörüngelerinin uygun konuma gelmeleriyle ortaya çıkan fırsatı iyi değerlendiren ABD ve ona yetişen Çin oldu. Gönderilen araçlar 2021 Şubat ayında Mars’ta su kaynaklarının araştırılması, eski yaşama dair kalıntılar konusunda incelemeler yapmaya başladılar, böylelikle 2030’da gerçekleşecek insanlı Mars seyahatinin hazırlığını tamamlayacaklar.

Mars konusunda ilklerle tanınan ABD’nin fırlatılan uzay aracı dâhilinde gönderdiği ve Dünya atmosferi dışında ilk defa Mars’ta deneyeceği helikopter başarılı oldu, yeni gezegen keşiflerinde daha hızlı sonuçlar elde etmenin mümkün hale geleceği düşünülüyor. Gönderilen bu araç aynı zamanda toplanan numuneleri de Dünya’ya iletmek üzere tasarlandı. Mars macerası şu ana kadar tıkır tıkır işliyor.

Yine NASA desteğiyle Hindistan, 2008 yılında Ay’ın güney kutbuna Chandrayaan-1’i çarptırmış ve Eylül 2014’te Mars Orbiter Mission aracını, Mars çevresinde yörüngeye oturtmayı başarmıştı. Çin’in 2020 yılında gelen Mars girişimi, diğer ülkelere kıyasla epey geç kalmış görünüyor. Aynı zamanda Rusya, Mars’ın uyduları üzerindeki projelerini önümüzdeki yıllarda Çin’le birlikte hayata geçirmek üzere plan yapıyor. Çin 2030 yılında yeni bir araç göndererek ABD gibi Mars’tan numune getirmeyi hedefliyor.

Çin’in uzayı, ulusal güvenliği ve savunması açısından askeri bir zorunluluk olarak görmesinin dışında sivil amaçlı, özellikle yeni bir ekonomik alan olarak değerlendirme hedefleri de bulunuyor. Uzay sanayisi kapsamında, teknoloji geliştirme istikametinde, diğer devletlerle ekonomik işbirlikleri yapılıyor. Çinli uzay şirketleri iSpace, Onespace, Tencent, Landspace ticari uzay faaliyetleri teşkil edecek şekilde yörüngeye uçuşlar gerçekleştirdiler.

Çin’in beş yıllık stratejik dönemler halinde planlanan tüm uzay faaliyetleri 2000, 2006, 2011 ve 2016 Çin Uzay Beyaz Kitap serileri ile şeffaf bir şekilde dünya kamuoyuyla paylaşılmıştı. Fakat en son Mars’a gönderilen keşif aracı hakkında detaylı bir bilgi henüz paylaşılmadı. Çin’in stratejik kültürünün bakış açısında, bir devletin uzayda bir kimliğe ve siyasi etki alanına sahip olması için, insanları uzaya götürebilecek teknolojik imkânlara ve altyapıya sahip olması, uzayda sürekli var olabilmesi, ay yörüngesinde seyahat edebilmesi, anti-uydu silah sistemleriyle mevcut uzay objelerini etkisiz kılabilmesi ve insanlığın gelişimine katkı sağlayacak bilimsel gelişmeleri dış uzay alanında gerçekleştirebilecek kritik yeteneklere sahip olması gerektiği düşüncesi yer alıyor. Bu bakış açısı doğrultusunda, Shenzhou serisi uzay araçlarıyla insanlı/insansız uzay seyahatleri, Chang serisi araçlarla Ay keşif programları ve Long March serisi roketlerle yeni gezegen keşifleri gerçekleştirildi ve halen devam etmekte olan kalıcı uzay istasyonu Tiangong projesinin 2022’de tamamlanması öngörülüyor.

Teknolojik bilgi hırsızlığı gerekçesiyle Çin’in 2011 yılında ABD Kongresi’nde alınan bir kararla Uluslararası Uzay İstasyonu çalışmalarına katılmasının yasaklanması, ülke için büyük bir itici güç oldu. Bu kapsamda Çin kendi imkânlarıyla öncelikle geçici uzay laboratuvar istasyonları ve kalıcı uzay istasyonu inşa faaliyetlerini başlattı. Uluslararası Uzay İstasyonu’nun devre dışı kalacağı 2024’te, Çin kendine ait kalıcı uzay istasyonu ve mürettebatıyla dış uzayda bulunmaya devam edecek. Bu istasyonda aynı zamanda, uluslararası işbirliğine açık olarak 27 ülkeyle yapılan anlaşmalar sonucunda astronomi, uzay tıbbı, uzay yaşam bilimi, biyoteknoloji, yerçekimsiz ortam çalışmaları ve temel fizik uzay materyalleri bilimi çalışmaları gerçekleştirecek. Henüz kesinlik kazanmamış olsa da ABD de Ay Uzay İstasyonu projesiyle Çin’i bu yarışta yalnız bırakmamayı hedefliyor.

Marsa Taşınıyoruz

İnsanları Mars’a göndermek hakkında birkaç ülke kollarını sıvamış durumda. NASA, 2030 yılına kadar orada ilk insanlı yolculuk için hazırlanıyor. Çin, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Avrupa gibi diğer ülkeler de ilgileniyor. Ayrıca, özel sektörde, SpaceX Elon Musk’un patronu bu alanda çok hırslı ve ilk insanların 2024’te Mars’a gelişini öngörüyor. Bu öncüler, XXI’nci yüzyılın sonuna kadar Mars ta bir milyon insanın oturabileceği bir zemin hazırlıyorlar.

İki gezegen, her biri farklı bir hızda hareket ediyorlar. Olmasaydı, NEW HORİZONS gibi hızlı bir geminin Kızıl Gezegene ulaşması yalnızca 39 gün sürerdi. Ancak Dünya’nın Güneşin etrafında dönmesi 1 yıl sürerken Mars’ın çevrelemesi 1.9 yıl sürüyor.

Mars’a bir robot göndermek isteyen mühendisler için – ve yakında insanlar -, hareket halindeyken hareket eden bir hedefe ok atmak gibidir. Bu yüzden dünyanın ve Mars ın en yakınlaştıkları zamanı beklememeli, o zamanı çok önceden hesaplayıp hareket etmeli.

Eğer bir gün ışık hızını yakalayabilecek uzay gemileri yapabilirsek o zaman en kısa zaman 3 dakika, en uzun zaman ise 22 dakika olacaktı… Marsa gitmek için…

Kim bilir? Bugün ‘’Olmaz!’’ denilen yeni bilimsel keşifler sayesinde belki ışık hızını yakalayabiliriz.

Yukarda yazdıklarım cidden düşünülüyor.

Bir örnek, 2027’de Mars’a dört astronotla tek yönlü bir yolculuk başlatmayı planlayan Hollandalı şirket Mars One. Ek ekipler, bir koloni oluşturmak için her iki yılda bir onlara katılacak. Daha geçerli bir teklif, Apollo’nun insanları derin uzaya götürmek için tasarlandığından beri ilk görev olan Nasa’nın Orion’udur. 2030’lar için Mars’a bir dönüş yolculuğu planlanıyor.

Marsa Yerleşim Projesi İçin İlk Adım

Buna hazırlık olarak, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Mars’ın atmosferinin çoğunu nasıl kaybettiğinin gizemini çözmek için Mars’ı bir dizi uzay aracıyla inceliyor. Bu yıl, NASA’nın gezgini Mars’ta deneysel bir hava istasyonunu ve ayrıca karbondioksiti oksijene dönüştürmek için bir cihazı test ediyor.

Zaten çok şey keşfedildi. Bu yılki en heyecan verici buluntulardan ikisi, bildiğimiz kadarıyla yaşam için hayati önem taşıyan maddelerden biri olan suyla ilgili. Güçlü kızılötesi teleskoplar kullanan NASA bilim adamları, Mars’ın bir zamanlar Arktik Okyanusu’ndan daha fazla suya sahip olduğunu ve bunların bir kısmının Mars’ın kutup başlıklarında kilitli kaldığını doğruladılar.

Bu arada Hubble Uzay Teleskobu, Jüpiter’in en büyük uydusu Ganymede’nin – gelecekteki bir başka uzay hedefi olan yüzeyinin altında daha fazla su keşfetti.

Marsta Yerleşim Projesi

İnsanların Mars’ta hayatta kalabilmek için kendi kendine yetebilen suya, yiyeceğe ve oksijene ihtiyacı olacak. Buzda hapsolmuş suyu çıkarmak çok önemli olacak, Mars’ta akan suyun son keşfi ile çok zor olmayabilir.

NASA, gezegen toprağından su, buz ve yakıt çıkarmak için tasarlanmış RASSOR (Regolith Advanced Surface Systems Operations Robot) adlı bir ekskavatör cihazı geliştiriyor. Mars One ayrıca, su buharlaşana kadar toprağı ısıtmak için bir su çıkarıcı göndermeyi planlıyor. Su daha sonra yoğunlaştırılacak ve depolanacak, kuru toprak atılacak ve işlem tekrarlanacaktır. Mars One, astronotlarının her gün 50 litre geri dönüştürülebilir suya sahip olacağını iddia ediyor.

Mars ta yetiştirilmesi ve hasat edilmesi gerekecek, moleküler ve hücresel biyoloji uzmanı Dr. Floridaya göre uzayda tarım yapmak kolay değil, diyor.

Uluslararası Uzay İstasyonunda Arabidopsis kullanımını inceleyen Dr. Paul, “Bitkiler uzayda yetiştirilebilir, ancak hepsi gazların, suyun ve büyüyen bir substratın yönetimini gerektirir” diyor. Mahsul, 10 cm’lik bir petri kabında büyüyebilen ve brokoli ve turp gibi sebzelerle yakından ilgili olan Mars için mükemmeldir. Hızla olgunlaşır ve bilim adamları zaten tam genetik kodunu biliyorlar.

VEGGIE (Sebze Üretim Sistemi projesi), bitkilerin karbondioksit ve kontrollü salınımlı gübre aldığı ve fanlar havayı karıştırdığı (ağır gazlar batar ve hafif olanlar yeryüzünde yükselir) mikrodalga boyutunda bir oda olan VEGGIE (Sebze Üretim Sistemi projesi) gibi özel yetiştirme sistemleri gerekli olacaktır. Ancak uzayda bu olmaz).

Yiyecekler de “basılmış” olabilir. NASA, protein, nişasta ve yağı şekillere ve tat ve besin maddelerinde mikro jete dönüştürmek için bir 3D yazıcı geliştirmek üzere Systems & Material Research Corporation (SMRC) ile birlikte çalışıyor. SMRC direktörü David J Irvin, ekmek ve hamur işleri de dâhil olmak üzere 25 ila 50 temel gıda maddesi olacağını tahmin ediyor.

Irvin, “Bu dünya dışı tasarımlar için çabalamıyoruz” diyor. “Gıdanın şekli, eşit pişirme ve verimli işleme sürelerini garanti etmek için pratik olacak. Böylece pizza pizzaya, bisküvi bisküviye gibi görünecek. Michelin yıldızlı yiyecekler planlamıyoruz – sadece sağlıklı ve besleyici yemekler hazırlayacağız. ”

Bitkiler oksijen üretmek için de kullanılabilir. Dr. Paul, bu görev için bir fotosentetik organizma bankasının (yeşil algler gibi) kullanılabileceğini iddia ediyor.

Marsta Oksijen Üretildi

İnce Mars havasına hâkim olan karbondioksiti, saatte bir ons oksijenin dörtte üçünü üretebilen bir makine olan MOXIE kullanarak oksijene dönüştürmekti. Başarılı olursa, daha büyük bir cihaz, insan solunumu ve roket yakıtı için oksijen üretmek üzere astronotların Mars’a inişinden iki yıl önce fırlatılacak derken bugün 22 Nisan 2021 tarihinde NASA, Mars ta oksijen üretmeyi başardı.

Yukardaki resimde görüldüğü gibi MOXIE bir tost makinesi kadar büyüklüğüyle gezegendeki carbon dioyoksidi oksijene çevirebildi. Bu büyük bir başarıdır diye düşünüyorum.

Fiziksel ve Psikolojik Sorunları Gidermek

Uzay yolculuğu bir sağlık uyarısıyla birlikte gelir. Uluslararası Uzay İstasyonunu (ISS) bir test yatağı olarak kullanan element bilimci Profesör Peter Norsk, NASA’nın İnsan Araştırmaları programından astronotların karşılaşacağı bazı fiziksel zorlukları araştırıyor.

Vücudumuz uzayda farklı çalışır – kanımızın aktığı şekilde bile. Yeryüzünde yerçekimi vücut sıvılarını aşağı doğru sürükler, ancak uzayda bu gerçekleşmez, bu nedenle kalp daha fazla kan pompalamak için daha çok çalışmak zorundadır ve kafada daha fazla sıvı birikerek gözlere ekstra basınç uygular. Rus kozmonotlar, bacaklarına kan çekmek için vücutlarını düşük basınçlı kutulara koyuyor ve bacaklarının damarlarında kan birikmesi için uyluklarının ve kollarının üst kısmının etrafına bilezikler takıyor. NASA şu anda bunun etkinliğini test ediyor.

ISS’deki astronotlar, hızlı kemik ve kas israfına neden olan ağırlıksızlığın etkilerini önlemek için günde iki saat aerobik, direnç ve koşu bandı egzersizleri yapıyorlar. Profesör Norsk, aynı önlemin, Dünya’nın yerçekiminin yaklaşık üçte birine sahip olan Mars’ta da kullanılacağını söylüyor. Kemik kütlesi kaybını önlemek için osteoporoz ilacı bifosfonatın kullanılması başka bir seçenektir ve yapay yerçekimi bir santrifüj döndürme cihazı kullanılarak test edilmektedir.

Diyet de önemli olacak ve bilim adamları, bağışıklığı artırmak için kemik sağlığını koruyan ve antioksidanlar açısından zengin yiyeceklere bakıyorlar. Uzay, bağışıklık sistemini mahvediyor – bir yolculuktan önce ve sonra astronotlardan alınan kan plazması örnekleri, bazı hücrelerin gerektiğinde devreye giremediğini, suçiçeği gibi gizli virüsleri uyandırdığını, diğerlerinin ise aşırı aktif olduğunu ve alerji semptomlarına neden olduğunu gösteriyor.

Fiziksel zorlukların yanı sıra, uzun süreli uzay yolculuğuyla ilişkili izolasyon, hapsetme ve mahremiyet kaybı, depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarına neden olabilir.

Mart ayında, Amerikalı astronot Scott Kelly ve Rus kozmonot Mikhail Kornienko, zihinsel olarak nasıl başa çıktıklarını görmek için bir dizi psikolojik testin yapılacağı ISS’de “Bir Yıllık Görev” için yola çıktılar. NASA ayrıca, sakinleştirici sesler, kokular ve görüntüler göndermek ve sanal bir terapiste ve kendi kendine uygulanan bir depresyon tedavisi programına erişim sağlamak için bir sanal gerçeklik başlığı kullanarak bir Sanal Uzay İstasyonunu takip ediyor.

Teknik Denemeler

Mars’a ulaşma ve orada yaşamaya ilişkin teknik denemeler çok büyük, ancak belki de en büyük zorluk radyasyonun oluşturduğu tehdittir. Düşük Dünya yörüngesinin ötesine seyahat eden astronotlar, Dünya atmosferinin ve manyetik alanının koruyucu kalkanının dışındadır ve onları DNA’ya zarar veren ve kanser riskini artıran galaktik kozmik ışınlara maruz bırakır.

Mars’a ulaşma ve orada yaşamaya ilişkin teknik denemeler çok büyük, ancak belki de en büyük zorluk radyasyonun oluşturduğu tehdittir. Düşük Dünya yörüngesinin ötesine seyahat eden astronotlar, Dünya atmosferinin ve manyetik alanının koruyucu kalkanının dışındadır ve onları DNA’ya zarar veren ve kanser riskini artıran galaktik kozmik ışınlara maruz bırakır.

NASA, astronotlarının kanserden ölme olasılıklarını yüzde üçten fazla artırmalarını yasaklıyor, ancak en az bir uzman, Mars’ta radyasyona maruz kalmanın bir astronotun hayatını 15 ila 24 yıl kısaltabileceğini tahmin ediyor.

NASA, uzatılmış Ay ve Mars görevleri için mürettebata maruz kalma sınırlarını önermek için “radyasyonun sağlık etkileri, uzay radyasyonu ortamı ve karşı önlem etkinliği hakkında yeterli bilgi bulunmadığını” kabul ediyor.

Şimdiye kadarki plan, içerideki insanları korumak için uzay araçlarını ve yaşam alanlarını korumak. Orion radyasyon sensörlerine sahiptir ve mürettebat ile dış ortam arasına yerleştirilebilecek malzeme miktarını (ekipman, malzemeler, fırlatma ve yeniden giriş koltukları dahil) en üst düzeye çıkarmak için halihazırda gemide bulunan kütleyi kullanacaktır.

Mars One yaşam alanları, sakinleri kozmik ışınlardan korumak için 16 fit toprakla kaplanacak. Bilim adamları, bunun Dünya atmosferiyle aynı korumayı sağlayacağını söylüyor.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar