Bodrum Gündem

İYİ Partili Mehmet Tosun nereye aday oluyor?

Muğla ve Bodrum siyaseti hareketlendi. Mehmet Tosun çoktan beri bu hareketin içinde yerini aldı…

Bodrum ve Muğla siyaseti hareketlendi. Bu hareketi ilk başlatanlardan bir tanesi de Mehmet Tosun’du. Mehmet Tosun çok uzun zamandır hareketin içinde. Çünkü Muğla’da sadece yerel değil ulusal siyasette de önemli görevleri var. Bu önemli görevlerden bir tanesi de turizmden sorumlu olması. İyi Parti Kalkınma Politikaları Turizmden Sorumlu Başkan Yardımcısı.

Başkanım hoş gediniz.

“Herkese sizler vasıtasıyla merhabalar diliyorum. Dünyanın yedi harikasından birisi olan Mausoleum maketinin önünde bu söyleyişi yapıyor olmak da son derece keyif verici…”

Bence şu açıdan çok anlamlı; birincisi turizmden sorumlu bir başkan yardımcısı, ikincisi de Bodrum turizmi ile ilgili elini taşın altına sokmuş insanlardan bir tanesi olmanız. Bu konu ile ilgili projeler, fikirler üretiyorsunuz ve bu fikirleri de yaymaya çalışıyorsunuz. Bizi misafir eden Bodrium Otel’deki bu maket tam da sizin konunuz olduğundan sohbet için özellikle burayı seçtik, kendilerine de teşekkür ediyoruz. Başkanım ‘Fatih Bozoğlu ile Sokağın Sesi’ni siyasete yönetmiş durumdayım. Çünkü siyaset hareketlendi. Hem başkanlık hem de milletvekilliği seçimi için bir seneden az bir süre kaldı. Hemen ardından da yerel seçimler olacak. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki aylarda Bodrum Ticaret Odası seçimleri, bu yılın sonu veya 2023’ün ilk aylarında da Deniz Ticaret Odası seçimleri olacak. Seçimler sürecine başladık ama siz bu seçimler başlamadan çok çok önce neredeyse 1,5-2 yıldan beri sokaklardasınız. Neler yapıyorsunuz kısa bir şekilde anlatabilir misiniz?

“Mehmet Tosun olarak hep kendi işlerimle uğraşıyorum. Yürüyen bir işim var mühendislik yapıyorum, inşaat sektöründe faaliyet gösteriyorum ve aileme zaman ayırmaya çalışıyorum. Bundan artan zamanlarımda da mümkün olduğu kadar hem yerelde hem genelde partime destek olmaya çalışıyorum. Bildiğin gibi parti kurulduğundan beri genel merkezde süregelen bir görevim var. Önce 2017 yılında Genel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordum. 2019 seçimlerinde Bodrum Belediye Başkanı adayı olup, 2019 kongresinden bu yana Sayın Genel Başkanımız, Kalkınma Politikaları Turizmden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak atadı. Başkanlarımız değişti, biz o göreve devam ediyoruz. Dolayısıyla biraz da hareketli olmamızın sebebi yapmış olduğumuz görevden kaynaklanıyor. Çünkü biz Kalkınma Politikaları Başkanlığı’nda 8-9 ana sektör üzerine çalışmalar yapıyoruz. Ne yapıyoruz? Olası bir İYİ Parti iktidarında ya da iktidar ortaklığında ertesi gün neler yapacağımızı bugünden planlıyoruz, politikalar oluşturuyoruz. Zaten Türkiye’de en büyük problem bu. Sektörlerin problemleri ve gündemi ile bir türlü siyasetçilerin gündeminin örtüşmemesinden ülkemiz çok zaman kaybediyor. Bir türlü orta noktada buluşamıyoruz. Biz bunu bugünden yapıyoruz. Özellikle İYİ Parti’nin turizm politikalarının oluşturulmasında görev alan çok ciddi turizmcilerimiz ve turizm ile ilgili meslek odası eski başkanları, yöneticileri var. Onlarla birlikte politikalarımızı mutfakta üzerinden geçerek oluşturuyoruz ve seçim beyannamesine doğru dönüşmek üzere Sayın Genel Başkanımıza sunuyoruz. Mesela Sayın Genel Başkanımızın Kapadokya’da turizmcilerle bir yemeği vardı. Bizim buradan yetişmemiz mümkün değil. Kalkınma Politikaları Başkanımız aradı, hızlı bir şekilde genel merkezdeki arkadaşlarımızla birlikte Kapadokya’daki turizmcilerin sorunlarına yönelik bir bilgi notu hazırladık. Yani bizim başkanlığımızda bir trafik çalışıyor. O anlamda da Millet İttifakı’nın kazanması durumunda turizmle ilgili önemli değişikliklerin olacağına inanıyorum. Hakikaten ciddi sorunlar var. Eğitimde, sağlıkta, demokraside, hukuk sistemimizde beraberinde de turizm sektöründe de sorun biriktirerek ülke olarak ilerliyoruz. Turizm en önemli sektör. %95 yerli olan, ithalatın olmayan ama cari açığı kapatan, döviz getirisi sağlayan önemli bir sektör. Pandemi öncesine, yani 2019 turizmin pik yaptığı bir dönemdir. 52 milyon turist ağırlamışız ve 35 milyar dolara yakın da gelir elde etmişiz ve o yıl tek başına cari açığı kapatmış. Bu sene de bakanlığın açıkladığı hedefleri tutturacak gibi gözüküyoruz. Ama hâlâ kişi başına elde ettiğimiz gelir bakamından çok gerideyiz. Biz şimdi bunları çalışıyoruz. Alan yönetimleri başkanlıkları üzerinden bir yönetim modeli oluşturmaya çalışıyoruz. Ürün çeşitliliğini artırıp turizmi 12 aya yaymak üzere çalışmalar yapıyoruz. Bir taraftan da burada yerel siyaset yapıyor olmamızdan, belediye başkanlığı yapmamızdan ve Bodrumlu olmamızdan kaynaklı dilimizin döndüğünce doğru olanları, Bodrum’un yararına olanları söylemeye çalışıyoruz…”

Başkanım hemen araya girmek lazım sadece Bodrum’u değil Muğla’yı da dolaştığınızı biliyorum. Çok yoğun bir trafiğiniz var. Bodrum’dan başlayıp Seydikemer’in en uzak köyüne kadar gidiyor, Arsaköy’ün muhtarının sorunları ile bile ilgileniyorsunuz. Arsaköy’ün merkeze uzaklığından dolayı MUSKİ ile yakın ilişkisinin zorluğu dolayısıyla da farklı birimler oluşması, son alarak da 2014’ten öncesi geri dönülmesi gerektiği yani Büyükşehir Yasası’nın değiştirilmesi gerekiyor.

“Bugün ülkemizde var olan en önemli sorun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kaynaklanan ve gittikçe tek adam rejimine evrilen bir sistem var, onu tartışıyoruz. Bu düzeldikten sonra ülkemiz siyaseti yerel yönetimleri tartışmaya başlayacaktır. Biliyorsunuz arka planı çok bilmemekle birlikte yeni il düzenlemesi ile ilgili biri takım basında çıkan haberler var. Belki onunla birlikte yeni bir düzenleme gelir ama bizim şimdi yerel yönetimlerle ilgili gerçekten kapsayıcı bir çalışmaya, düzenlemeye ihtiyacımız var. 2012 yılı aralık ayını hatırlayalım; bir gece sabaha karşı hatta parlamentodaki milletvekillerinin neredeyse en yorgun olduğu saatte oylanarak geçirilmiş 6360 sayılı Büyükşehir Yasası var. Ben meseleye şöyle bakıyorum; biz yerel yönetimlerle ilgili 2000’li yıllardan sonra sık sık değişiklikler yaptık. Önce 5393 Sayılı Belediye Kanunu getirdik. Beraberinde 5216 Sayılı Büyükşehir Kanunu, sonra İl Özel İdaresi Kanunu değişti. Ve sonra da alelacele 2012 yılında birkaç aylık çalışma ile yani yeterince kamuoyunda tartışmadan, yeterince yerel yönetimleri, bu konudaki uzmanları, vatandaşı katmadan hızlı bir şekilde çıkartılan 6360 Sayılı Büyükşehir Kanunu ile 16 olan büyükşehir sayısını 30’a çıkardık…”

İki katına…

“İki katına çıkardık. Şu anda büyükşehirlerimizin birçoğu Anayasa’nın 127. Maddesi’ndeki büyükşehir tanımına aykırı. Anayasa’nın 127. Maddesi ‘İç içe geçmiş, sorunları kronikleşmiş büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri kurulabilir’ diyor. Şimdi baktığınız zaman İstanbul ve Kocaeli haricinde il bazında büyükşehir uygulamasının anayasamıza çok fazla uygun olmadığı kanaatindeyim. Dolayısıyla bizim bu tür düzenlemeleri artık bundan sonraki süreçte daha aklıselim, daha kapsayıcı, toplumla, kanaat önderleriyle tartışarak, işin içine yerel yönetimleri da katarak bir sefere mahsus yapmamız ve sürekliliği olan bir düzenlemeye dönüştürmemiz lazım. Bodrum’a baktığınız zaman 1999 yılında nüfusu 2.000’i geçen Bodrum merkez haricindeki 10 tane köyü belediyeye dönüştürmüşüz. Turgutreis ve Yalıkavak’ı bunlardan ayırıyorum çünkü daha önce belediye olmuş yerleşim birimleriydi. Ama Konacık, Bitez, Ortakent, Yalıçiftlik, Göltürkbükü gibi yeni belediyeler oluşturmuşuz. Sonra 2012 yılına gelmişiz, bu sefer de tamamen kapatmış tek belediyeye dönüştürmüşüz. Bodrum açısından baktığımız zaman o günkü 11 belediye yapısı da doğru değildi bugünkü tek belediye yapısı da doğru değil…”

Kaç belediye olması lazım?

“Coğrafi açıdan baktığımız zaman hizmet götürülebilecek ve kuzey-güney hattını değerlendirip Karaova’yı da göz önüne getirdiğinizde bana göre Bodrum 4 belediye olabilir. Şimdi 2014’ten önce belde belediyelerde olan yetkinin hiç birisi merkez belediye olan Bodrum Belediyesi’nde yok. Yani yerel yönetimlerle ilgili artık kapsayıcı, sürdürülebilir bir ihtiyaç var. Aynı zamanda Belediye Gelirleri Kanunu’nun da düzenlenmesi lazım. Demin ifade etmeye çalmıştım, 2000’li yıllardan bu yana sürekli yerel yönetimlerle ilgili mevzuat düzenlemesi yapılmış ama hala Belediye Gelirleri Kanunu 1982 yılından kalma. Onun için bizim artık boşluk bırakmamamız lazım. Türkiye’deki birçok belediye borç batağında. Bu mantıkla gidersek ekonomik krizin getirdiği enflasyon şartlarını da dikkate aldığımızda tedbir almazsak 10 sene sonra ülkemizdeki belediyeler basit, günlük hizmet olarak gördüğümüz çöpü toplayamayacaklar…”

Gidişat öyle…

“Evet. Bunun için de artık yeni bir düzenlemeye, hesap verebilir, çağdaş, katılımcı, hizmet üreten hatta performans kriterlerinin belirlendiği ve buna göre de belediye başkanları ve belediye meclislerinin performansları ile hizmette geri dönüşün de ölçüldüğü bir süreci başlatmak durumundayız. Aksi takdirde ‘Ben yaptım oldu’ mantığı ile meclisin, siyasi partilerin Ankara’dan düzenleme yapmaması lazım. Yereldeki belediye başkanlarının da artık halkı nazar alarak, halkın taleplerini dikkate alarak belediyedeki paranın milletin parası olduğunu, kendisinin de orada emanetçi olduğunu varsayarak dikkatli harcamaları lazım. Borç varsa niye hizmet yok? Bütün belediyelerde öyle bir sıkıntı var…”

Çok doğru.

“Belediye başkanı olduğumdan dolayı kısaca bu konuya giriş yaptım. Asıl konumuz şu anda partide turizm politikalarının oluşturulması. O konuda da ciddi sıkıntılarımız var. Görevim gereği turizm bölgelerini geziyorum, Bodrum’da da bunun örnekleri var, bizim öyle işletmelerimiz var ki, yatırımcı oteli yapmış, konaklama tesisi. Yetmemiş, belediyeden ya da bakanlıktan hizmet alamamış arıtma tesisini yapmış, suyunu getirmiş, yolu açmış belediye veya bir başka kurumdan asfaltlamayı beklemiş, olmayınca onu da kendi asfaltlamış, elektrikle ilgili sorun yaşamış trafosunu yapmış. Yetmemiş elektrik kesintisine yönelik ciddi bir jeneratör alt yapısı oluşturmuş, şimdi yeni sistemde güneş panellerinden, yenilenebilir enerjiden elektrik elde edebilir duruma gelmiş, suyu arıtıp geri kullanıyor. Bu yatırımcımız bu kadar çabayı, emeği, yatırımı yapıyor bir de bunun üzerine taaa Avrupa’nın öbür tarafından 4-4,5 saatlik uçuş mesafesinden turisti buraya getiriyor, memnun edip gönderiyor. Antalya’daki turizm panelindeki konuşmamda ‘Aranızdaki turizmcileri öncelikle tebrik ederek konuşmama başlıyorum…

Çok doğru.

“Onun için ülkemizde turizm sektörü acilen tarım gibi milli ve stratejik bir sektör olarak ilan edilmeli, bu konuda yapacaklarımızı da bir an önce yapmamız lazım. Turizmde kişi başına dünya ortalaması 1500 dolar. Bizde ise geçen yılki pandemi ile birlikte oluşan dünyadaki ekonomik krizle birlikte 644 dolardan 850 dolara geldi. Daha yarısındayız. Biz turist ağırlıyoruz, az kazanıyoruz…”

Verimli değil.

“Değil, yani bizim turizm politikalarımız sürdürülebilir değil. Ciddi bir envanter çalışmamız yok. Mesela yereldeki turizmle ilgili kuruluşlara gidiyorsunuz, karşınıza farklı konaklama verileri çıkıyor. Her alanda olduğu gibi. Bakanlığın verileri farklı. Bakanlık belgeli, belediye belgeli yerler var. Turizm tesisinin bir yerden belgesi olması lazım. Bir yere otel yapacağız, neye, hangi talebe göre yapıyoruz? Böyle bir yatırım planımız, programımız yok. Ya da turizm yatırımı yapacaksınız, hiçbir otorite ‘Ya buraya otel yapmayın Fatih Bey. Siz buraya konut ya da başka bir şey yapın, ya da yapmayın burayı tercih etmeyin. Çeşme’ye gidin’ demiyor. Bizim devletimizin böyle olması lazım…”

Çok doğru.

“Biz bunlarla ilgili çalışıyoruz ve turizmi yerinden yöneteceğiz. Sektörle birlikte yöneteceğiz, biraz sivilleştireceğiz, bakanlıktaki bürokrasiyi azaltacağız, denetim inisiyatifini yerele vereceğiz. İnşallah İYİ Parti’nin iktidarında turizmci kendi sektörünün yönetiminde söz sahibi olacak. Bunlarla ilgili çalışıyoruz. Turizm sektörünü çok önemli görüyoruz…”

Mehmet Başkanım söyledikleriniz çok önemli ve doğru söylemek gerekirse vizyon açıcı konular. Bu şu anlama mı geliyor? Esas soruya geliyorum, milletvekili adayı mısınız?

“Biliyorsunuz talebe binaen siyaset yapan birisiyim. Vatandaşımıza, milletimize hizmet etmeyi seviyorum. 10 yıl belediye başkanlığı yaptım ve hâlâ Konacık’ta oturuyorum, hâlâ orada sokakta geziyorum, hâlâ oradaki insanlarımızla sohbet ediyoruz ve bizden sitayişle bahsediyorlar. Görevimizi en azından layıkıyla yaptığımızı düşünüyoruz. Şu anda bütün gayretim çabam kendi partimi büyütmek, onun için çalışıyorum. İYİ Parti 2017 yılında kuruldu. 4,5-5 yıla varan bir mazimiz. Bir taraftan Sayın Genel Başkanımız sahayı geziyor. Vatandaşın sorunlarını yerinde dinliyor. Anadolu’yu dolaşıyor hatta şimdi ikinci tura çıktı. Bir taraftan da bizim gibi arkadaşlarımızla oluşturduğumuz çalışma gurupları, merkezde politikalarımızı belirleyip şekillendiriyor. Bütün bunları yaparken en önemli gayretimiz çabamız Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in koyduğu hedefler. Bunlardan bir tanesinde diyor ki ‘13. Cumhurbaşkanı Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı olacak’. Mehmet Tosun olarak benim birinci hedefim bu. Sayın Genel Başkanım koyduğu ikinci hedef de ise ‘Yeni sistemde oluşturulacak iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sistemin Başbakan adayıyım’ diyor. Sayın Genel Başkanımızın ikinci hedefini de tutturabilmek için bizim seçimlerden birinci parti çıkmamız lazım…”

Yani Muğla’dan 2 tane İYİ Parti milletvekili çıkması lazım.

“2-3. Bunun sayısını şu anda bilemiyorum, bunu millet takdir edecek ama bizim böyle bir hedefimiz var. Mehmet Tosun’un, Ahmet’in Hasan’ın milletvekilliği adaylığından önce bizim, Sayın Genel Başkanımızın topluma deklare etmiş olduğu bu hedeflere varabilmek için partimizi büyütmek, partimizin politikalarını düşüncelerini milletimize anlatmak için yollardayız. Onun için dolaşıyoruz. Ha vakti zamanı gelir, seçimleri 6 ay kala milletimiz bizi nerede istiyorsa biz oraya aday oluruz ya da olmayız. İYİ Parti artık kişiler üzerinden siyaset yapmıyor. Genel merkezin bir kurumsal yapısı var. Bir vizyon ortaya koyuyoruz, genel başkanın koymuş olduğu hedefler üzerinden siyaset yapıyoruz. Bu kadarla yetinelim. Öbürü çok doğru bir şey olmaz. Çünkü seçim takvimi başlamış değil…”

Çok doğru ama ben bunu sormak zorundayım. Çünkü sokak bir şekilde bazı isimleri konuşuyor.

“Bu sokağın sesine 6 ay önce kulak veriyorum, kulak verdiğim çerçevede millet bizi nerede görmek istiyorsa oraya aday olan bir arkadaşınızım. Ya da görmek istemiyorsa da aday olmayan bir yapım var. Yani kamuoyu araştırmaları ve yürütmüş olduğumuz geziler sonucunda vatandaşımız neyi talep ediyorsa biz o görevlere hazırız. Ama bugünden peşinen, şuraya adayız, buraya adayız gibi bir tanımlamamız yok. Asıl işimiz genel başkanın koymuş olduğu iki tane hedef. Başbakanlık hedefi benim için o kadar önemli bir hedef ki, Sayın Meral Akşener Genel Başkanımız olarak o hedefi koyduğunda diyor ki ‘Biz cumhurbaşkanı seçimini alacağız’. Bunu parlamenter sisteme kesin geçeceğiz inancı ile söylüyor. Parlamenter sisteme geçeceğinizi kesin bir dille deklare edemezseniz başbakan nasıl olacaksınız? Bugünkü sisteme kalırsa, zaten bugünkü sistem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetilmiyor…”

Çok doğru, çok haklısınız. Peki ikinci can alıcı soruyu sormak zorundayım. Çünkü siz genel merkeze bağlı olarak çalışan bir partilisiniz, bunu size soracağım. Ama muhatabına da soracağım. Behçet Saatçi %26 gibi çok önemli bir oy aldı. O dönem İYİ Parti ile ilişkileri biraz uzaktı ama şimdi tekrar İYİ Partili oldu. Görüyoruz ki birçok fotoğrafta Sayın Meral Akşener’le yakın ilişki halinde ve o da Muğla’da bir hareketin içine katılmış durumda. Çünkü biliyorum ki Seydikemer’den Bodrum’a kadar sizinle birlikte de dolaşıyor. Büyükşehir devam eder ise en azından değişim olana kadar muhtemel aday da Behçet Saatçi midir?

“İnanın Sayın Genel Başkanımızın ve Genel Merkezimizin şahsında hiçbirimize vermiş olduğu bir söz yok. Behçet Saatçi benim de çok sevdiğim bir büyüğümdür, iyi bir belediyecidir. Fethiye’de önemli hizmetler yapmıştır. Aynı zamanda bizim dostumuzdur. Partimizde olmasını, partimize tekrar dönmesini siyaset yapıyor olmasını hem partimiz hem de Muğla’mız açısından bir kazanç olarak görüyorum. Kendisi Genel Başkanımızın son atamasıyla Muğla Milletvekilimiz, Yerel Yönetimler Başkanımız Metin Ergun Bey’in Genel Yönetimlerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Belediyelerle ilgili görev yürütüyor. Gerek milletvekilimiz Metin Ergun Bey gerekse Behçet Saatçi, il başkanımız ve şahsım birlikte çalışıyoruz, hep birlikte partimizi Muğla’da hak ettiği yere taşımayı düşünüyoruz. Ondan sonraki süreçte de bakacağız: Vatandaş kimi nerede görmek istiyorsa genel seçimlerden sonraki süreçte bir arkadaşımızı vatandaşımızın talebiyle aday göstereceğiz. Belki de ittifak olacaktır, bilemiyoruz ki. Yani bugünden genel seçimlerle ilgili bir şey söylemek mümkün değil, çok erken. Şu anda biz Millet İttifak’ının partileriyiz. Biliyorsunuz orada Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ile sonradan yeni kurulan Deva Partisi ve Gelecek Partisi var. 6’lı masada bu işler şekillendiriliyor, biz de Muğla’da bu ittifakın başarılı olması için, bu ittifak içeresinde ittifaka zarar vermeden partimizi başarılı kılmak için elimizden geleni yapıyoruz. O yüzden Behçet Başkan bizim için çok kıymetli. Aldığı oy da Muğla genelinde çok önemli. Vakti zamanı geldiğinde bunu değerlendireceğiz…”

Aynı işi yapmış ve bu işe aday olmuş birisi olarak Sayın Ahmet Aras’ı nasıl buluyorsunuz? Ahmet Aras’la ilişkileriniz nasıl?

“Ahmet Başkan’la beşerî ilişkilerimiz iyi. Zaten kendisi bizim arkadaşımız, 25 yıllığa dayanan bir dostluğumuz var. Zaman zaman aksayan yönleri kendisine söylüyoruz, iletişime açık bir arkadaşımız. Bodrum zor bir coğrafya. Bizim gördüğümüz yanlışlar, eksikler de var. Burada saymak istemiyorum…”

Ben zaten o anlamda sormadım.

“Evet ama siyasi parti ilçe başkanlarından, bizlerden gelen bir yanlışlık varsa onlardan vaz geçmeye çalışıyor. Hatalar da eksikler de oluyor. Bir de Bodrum şu anda büyük bir nüfusa sahip, tabela 200 bin ama resmi nüfusun ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Yetkiler büyükşehirde. Bu yönetim modeli ile Bodrum’da belediyecilik pek sürdürülebilir değil. Onun için salt Ahmet Başkan yeterli veya yetersiz gibi bir değerlendirmeden ziyade sistemi biraz sorgulamak lazım. Ama onun da biraz işlere odaklanması lazım. Geçende sosyal medyada gençlerin hazırlamış olduğu esprili bir paylaşım vardı, oradan hareketle söylüyorum. Evet Bodrum’da kültürel faaliyetler olmalı, çalışılmalı ama belediyenin asli görevi alt yapı, üst yapı, yol, park, çevre düzenlemesi, bunları yapmak lazım. Bunlar insanların günlük yaşamını etkiliyor ve insanlar bunlardan şikayetçi. Bunlara odaklanması gerektiğini söylüyorum. Büyükşehir ciddi alt yapı yatırımları yapıyor, oralarda da sıkıntılarımız var. Enflasyonla oluşan ekonomik krizle birlikte müteahhitler işi yeterince devam ettiremiyorlar, fiyat farkları yansıyamıyor falan. Ama bütün bunlara rağmen vatandaş bunları bilmez, günün sonunda ‘Belediye bana ne yaptı kardeşim?’ der. Ona göre hareket etmek lazım ve Ahmet Aras da bugün Bodrum Belediye Başkanı olarak Millet İttifakı’nın bir belediyesidir. Şahsen benimle ve partimizle, gördüğüm kadarıyla ilçe başkanımızla da diyalogları iyi. Her konuda yanındayız. Bodrum’da yaşıyoruz, burada oluşan eksiklik önce bizim yaşamımızı etkiliyor. Onun için de bu anlamda Ahmet Başkan’a da görev süresi içinde başarılı olması için her türlü desteği parti ve şahsım olarak yapmaya çalışıyoruz. Biz ulusal düzeyde bir ittifak yürütüyoruz, ama vatandaş burada yaşıyor. Eksik varsa da burada… Demin de ifade ettiğim gibi buradaki belediye artık Millet İttifakı’nın belediyesi. Oradaki eleştiriden parti olarak biz de payımızı alıyoruz. Onun için de o eksikliği gönül rahatlığı ile söylüyoruz. İlçe başkanımız Nevzat Kanber de eleştiriyor hem de ciddi anlamda. Hatta belediye ile ilgili Cumhur İttifakı partilerinin yapmadığı eleştirileri yapıyor. Onun için de gördüğümüz eksikliği gönül rahatlığıyla hem ilçe belediyesine hem de desteklediğimiz Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne ittifak kapsamında söylüyoruz…”

Bu çok önemli, çünkü yapıcı eleştiri hem toplumu hem de eleştirdiğiniz kişiyi ileri götürür. Bu anlamda da doğru söylüyorsunuz. Son olarak neler söylemek istersiniz?

“Biz İYİ Parti olarak Sayın Genel Başkanımızın öncülüğünde ciddi bir hazırlık ve aynı zamanda da Millet İttifakı’nın bileşenleri arasında bir uyumlu çalışma içeresindeyiz. Süreç hızla ilerliyor. İnsanlarımız, Bodrum’daki vatandaşlarımız, hemşerilerimiz asla tereddüte düşmesinler, İYİ Parti olarak vatandaşımıza sandıkta güçlü bir seçenek sunmak üzere hazırlık içerisindeyiz. Bizi izlemeye, takip etmeye devam etsinler. Gelecek bizimle şekillenecek ve inşallah önümüzdeki seçimlerde Millet İttifakı’nın adayı 13. Cumhurbaşkanı, Sayın Meral Akşener de iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistemin başbakanı olacak. Biz bu inançla, azimle çalışıyoruz. Yerelde de günün oluşan şartları içerisinde en doğru seçeneği seçimlerde vatandaşımıza sunacağız. Bu ittifak çerçevesinde veya dışında olur. Bizi izleyen hemşerilerime çok teşekkür ediyorum. Keyifli bir sohbet oldu, tekrar teşekkür ediyorum…”

Bu keyifli sohbeti ben de gazeteci refleksi ile bitireceğim. Mehmet Tosun’a sormadığım sorular var. Yerelden başlayarak soracağım, ne olacak bu hastanenin sorunu? Bugüne kadar bu hastane sorunu çözülmeliydi ve oradaki yolun mutlaka çözülmesi gerekiyordu. Çünkü onun döneminde başlanmış bir yoldu. Mehmet Tosun harita mühendisliği eğitimini tamamladıktan sonra devam etti ve Sakarya Üniversitesi’nde yerel yönetimler konusunda yüksek lisans yaptı. İşte Mehmet Tosun’a sormadığım bir değir soru; Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hem akademik hem de tecrübe olarak hazır bir durumdasınız, düşünüyor musunuz? Bunu da ilerleyen zamanlarda soracağım. Milletvekilliği adaylığı konusundaki soruma yanıt aldım ama sıkıştırmadım, sıkıştırmaya devam edeceğim. Çünkü hem ulusaldaki turizm konusuna çok hâkim ve bu konuda branşlaşmış hem de PİAR’ını iyi yapıyor. Üstelik Bodrum’dan Seydikemer’in Arsaköy’üne kadar köy köy, mahalle mahalle dolaşıyor. Benim sorduğum sorunun karşılığı geliyor, bunu da sormadım, sıkıştırmadım ama bir dahaki röportajlarda soracağım, sıkıştıracağım. Mehmet Tosun’la yaptığımız bu söyleşi umarım hoşunuza gitmiştir.

Sevgiyle ve esenle kalın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.