Bodrum Gündem

Kim takar İnşaat yasağını (yorumlu haber)

Muğla ve ilçelerinde 15 Mayıs’ta başladı. Turizm merkezlerinde uygulanacak olan inşaat yasakları kapsamında başta ağır nakliyat, hafriyat ve harç gibi inşaat çalışmaları 15 Ekim’e kadar yapılamayacak…

Bodrum Gündem Haber

Her yıl olduğu gibi 15 Mayıs’ta başlayan ve turizm merkezlerinde uygulanan inşaat yasağı 15 Ekim’de sona erecek. İnşaat yasağı ile ilgili Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü tarafından, ilçe kaymakamlıklarına genelgeler de tebliğ edildi.

Bu yasaklar kapsamında başta ağır nakliyat, hafriyat ve harç gibi inşaat çalışmaları yapılamayacak. Çevreye rahatsızlık vermeyecek küçük tadilatlar ve inşaatların içine yönelik inşaat faaliyetleri yapılabilecek. Eğer altyapı çalışması yapılacak ise ilgili kurumlardan izin alınması durumunda yapılabilecek.

*****

Editörün yorumu;

Haberimiz bu kadar ve oldukça anlaşılır net ifadeler yer almakta. 15 Mayıs ile 15 Ekim tarihleri arasında turizm merkezlerinde inşaat yasağı başladı. Aksi durumda belediyeler tarafından cezai işlemler uygulanıyor ve inşaat mühürleniyor.

Peki bu cezai işlem ve mühürleme inşaat faaliyetlerini durdurabiliyor mu? Yanıtı net; hayır! Çünkü verilen cezalar ve mühürleme işlemini kimse ciddiye almıyor. En küçük müteahhitlerden tutun da, koca koca markalı kurumsal inşaat firmaları bile yasalara rağmen faaliyetlerine devam ediyorlar. Gemisini yürüten kaptan. Yurttaşların şikayetlerini dikkate alan belediyeler, yasalara ve yasaklara rağmen inşaat faaliyetini sürdüren firmalara kimi zaman milyon liraları bulan cezaları tebliğ ediyor ama yine de durduramıyor. Çünkü vahşi kapitalimin gücü, yasaların üzerinde.

Artık çok geç diye düşünüyorum. O “Sarı Öküzü” vermeyecektik. (bu öyküyü bilmeyenlere yazının sonunda yine anlatalım) Bu durumdan rahatsız ve şikayetçi olan her birimizin önce aynaya bakarak kendini sorgulaması gerekiyor. Nerede hata yaptığını bilmesi ve kabullenmesi gerekiyor. Özellikle Bodrum gibi bir inşaat rantının çok yüksek olduğu turizm merkezlerinde geçmişten bu güne yapılan hatalardan ders alınmadığı gibi, “Gemisini yürüten kaptan” ya da bana dokunmayan yılan bin yaşasın” gibi anlayışı hala devam ediyor.

Çok uzağa değil önce kendimize ve sonra eşimize dostumuza, komşumuza ve seçtiğimiz yerel yöneticilerimize bir bakalım, o zaman nerede hata yaptığınızı net olarak göreceğiz.

Fatih Bozoğlu

Sarı Öküzün Öyküsü;

Uçsuz bucaksız bereketli toprakların, yemyeşil ormanların, otlakların, nehirlerin olduğu ülkenin birinde (kim bilir çok bildiğimiz, belki de Kaf dağının arkasında bir ülke bu ülke)  yaşayan kalabalık bir yaban öküzü sürüsü varmış. Doğal olarak bu kadar öküz varsa etraflarında da aç aslanlar eksik olmazmış. Ancak sürü çok kalabalık olduğu için hareket kabiliyeti düşük ve hantalmış. Aslanların saldırdığını geç algılarmış. Çünkü aslanların saldırdığını gören bazı öküzler bana bir şey olmaz ya da benim tarafa saldırmıyorlar diyerek, diğer öküzleri haberdar etmezlermiş.  Öküzlere saldıran aslanlar da öküz sürüsünü rahatça hırpalar, rahatça avlanırlarmış.

Bir gün, bir gözü kör, yaşlı hem de topal bir aslan, sakin bir şekilde tek başına sürüye yaklaşmış. Sürünün lideri ile konuşmak istediğini söylemiş. Kendini lider kabul ettiren genç ve yakışıklı bir öküz öne çıkmış.

Aslan demiş ki: “Bakın sayın lider öküz, aslında biz sizinle burada barış içinde yaşamak istiyoruz ama sizin içinizde şu sarı öküz var ya, o bizim sinirlerimizi çok bozuyor. Onu görünce çılgına dönüyoruz. Size saldırmaktan kendimizi alamıyoruz. Onu bize verin, biz bir daha size saldırmayız. Barış ve huzur içinde yaşar gideriz…”

Lider olan genç ve yakışıklı öküz: “Bunu bir düşünelim…” diyerek sürünün içine dönmüş. Öküzler, bundan böyle rahat edeceklerini düşünerek, sarı öküzün aslanlara verilmesine karar vermişler. Sadece yaşlı ve tecrübeli bir öküz, “O bizi en iyi organize eden ferdimiz, onu vermeyin!” diye karşı çıkmış.

Ancak öküzler yaşlı ve bilge öküzü dinlememişler ve sarı öküzü aslanlara vermişler.

Aradan bir kaç gün geçmiş. bir gözü kör, yaşlı hem de topal aslan tekrar görünmüş. Aynı hikâye tekrarlanmış. Bu sefer kısa kuyruklu kara öküz onların sinirini bozmakta, çılgına döndürmekteymiş. Onu verirlerse barış ve huzur sürecekmiş… Doğal olarak kısa kuyruklu siyah öküz de aslana verilmiş.

Günler böylece geçerken, aslanlar da acıktıkça doğru yanlış bir hikaye ya da bir bahane ile öküz sürüsünden canlarının çektiği öküzleri bir bir almışlar. Öküzler de, barış ve huzur bozulmasın diye istediklerini aslanlara teslim etmişler…

Böylece, aslanların gücü arttıkça, öküzleri daha çok tehdit etmeye başlamışlar ve her seferinde de istedikleri öküzü almışlar…

Öküzlerin artık güçlenen aslan sürüsüne karşı koyacak gücü kalmamış. Toplanıp “Biz nerede hata yaptık da bu savaşı kaybettik!” diye tartışmaya başlamışlar.

Yaşlı ve bilge öküz söz almış demiş ki: “Biz bu savaşı sarı öküzü onlara verdiğimiz gün zaten kaybetmiştik!”

Bodrum sarı öküzü ne zaman vermişti?

Anımsıyor musunuz?

Ben anımsıyorum…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.