Bodrum Gündem

İşte Akbelen’de Gizlemeye Çalıştıkları Cehennem

Aşırı sıcaklardan kaynaklanan sağlık sorunları nedeniyle Akbelen’de değilim.
En kısa zamanda fotoğraf makinamla birlikte köylülerin ve yoldaşlarımın saflarında olacağım.
En son 6 ay önce gitmiştim Akbelen’e.
Gördüklerim karşısında yaşam sevincimi yitirmiştim o an.
Maden ocağındaki manzara korkunçtu.
Nükleer bomba atılmış gibiydi.
Limak şirketi cebini doldurmak için tam 9 köyü yutmuştu.
Kilometrelerce bir alan kapkaraydı.
Yok olan 9 köy, binlerce ağaç , anılar, sevinçler, aşklar, kuşlar, tavşanlar, keklikler, börtü böcekler.
Yıkılan tarihi camiler, kiliseler, parçalanan tarihi eserler.
Ürperticiydi.
Ağıt yakıyordu köylüler.
Ağlıyordu yaşlı nineler, dedeler.
Korkulu gözlerle bakıyordu bebeler.
Aklın, vicdanın, hatta şeytanın bile kabul edemeyeceği bir doğa katliamıydı bu.
Bir devlet, enerji değeri olmayan 3 kuruşluk kalitesiz bir linyit uğruna bu katliama, bu zulme, bu doğa düşmanlığına nasıl izin verebilirdi?
Bir şirketin kasasını doldurmak için yüzlerce insanın hayatını, binlerce ağacı, bir o kadar hayvanı, böceği, anıları, aşkları yok etmesine nasıl göz yumulurdu?
Bu topraklar kurtuluş savaşı öncesi İtalyanlar tarafından işgal edilmişti.
Ama işgal askerleri bu şirketin verdiği zararı bu cennet doğaya vermemişti.
O gün gazetelere servis ettiğim yazı şöyleydi.
“Dört yıl önce başladı bu katliam. Limak’a bağlı Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ, Muğla‘nın Milas ilçesindeki İkizköy’ün altındaki kömür yataklarına göz dikmişti. Önce köy arazisini kamulaştırdılar, sonra yüzlerce kamyon ve iş makinasıyla bölgeye girdiler. Dereleri kurutup, ağaçları kestiler. Camiyi, kiliseyi, 80 haneyi yıktılar. Arkeolojik kazı alanını yerle bir ettiler.
Roma dönemine ait tarihi eserleri, yüzlerce yıldır akan tarihi çeşmeyi silindir gibi ezdiler.
Bir zamanlar adı İkizköy olan bu güzel belde bugün yeryüzünden silinmiş durumda. Maden alanı nükleer bir bomba atılmışcasına kapkara. Daha dört yıl önce kuzuların melediği, bülbülleri, kanaryaların kekliklerin öttüğü, zeytin ağaçlarının altında keçilerin otladığı bu cennette şimdi ölüm kol geziyor.
Dev kepçeler 7/24 toprağı kazıyor. Kamyonların ardı arkası kesilmiyor. Gece yarısı patlatılan dinamitler bölgeyi adeta savaş alanına çeviriyor.
Yaklaşık 7 kilometre çapındaki maden çukurunda yaşamdan hiç iz kalmamış durumda. Köylüler “cehennem çukuru” denilen bu devasa alana gömülen anıları için göz yaşı döküyor. İkizköy’ün sakinlerinden Muzaffer Döşeme, bölgeye gelen ziyaretçilere “sizi hiç yaşarken toprağa gömdüler mi?” diye feryat ediyor. “Bizi yaşarken toprağa gömdüler, cehenneme gönderdiler. Bu cehennem çukurunda bizim çocukluğumuz, gençliğimiz, anılarımız vardı. Sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, camimizi, okulumuzu her şeyi yok ettiler. Kömür uğruna tarihimizi sildiler.”
İkizköy’de evi yıkılanlardan 55 yaşındaki köylü kadını Aytaç Yakar, “Hayatımızı yok ettiler. Evimizden, toprağımızdan, havamızdan, suyumuzdan, vatanımızdan olduk” diye isyan ediyor. “Bizi yakın bir bölgeye taşıdılar. Şimdi buradan da çıkın diye ihtarname geldi. Ben gerekirse burada kendimi imha ederim, asla ve asla ben yerimi vermeyeceğim. Ölene kadar, kara toprağa girene kadar buradayım. Çünkü bir kere yerimden oldum. Yerinden kalkan taş yosun tutmazmış, ben bunu bildim.”
Kömür şirketi, katlettiği bu bölgenin, vicdanları kanatan görüntülerinin çekilmemesi için özel güvenlikçileri görevlendiriyor. Basın mensuplarının görüntü almasını önlemeye çalışıyorlar. Şirketin iki yıldır yeni hedefi İkizköy’ün hemen yanındaki Akbelen Ormanı. İş makinaları 740 dönümlük bu güzel ormanın sınırına dayanmış durumda. Kepçeler, ağaçları kökünden söküp, kırlardaki gelincikleri ezip, çırılçıplak çığlıkları peşinden sürükleyerek ilerliyor.
Ama bu kez karşılarında güçlü bir direniş var. Akbelenliler bu kez yaşamlarını kömür şirketine vermemeye kararlılar. Yaklaşık 2 yıl önce başlatılan Akbelen nöbeti gece gündüz sürüyor. Hukuksal alanda her mücadele yapılıyor.Dava üstüne dava açılıyor. Köylülere yurt genelinden destek her geçen gün artıyor. Her gün değişip bölgelerden gelen onlarca ziyaretçi, nöbet ve ihtiyaçlar için dayanışmaya katılıyor. Akbelen’de halk omuz omuza vermiş durumda.”
Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.