Bodrum Gündem

Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in savaş ile ilgili değerlendirmeleri

Kelimenin tam anlamıyla hafta sonu hop oturup hop kalktık. Orta Doğu’da savaş başladı. Çok uzun zamandır beklenen bir şeydi. Orta Doğu bataklığında savaş başladığını İsrail Başbakanı ilan etti. Çok ölü ve yaralı olduğu belirtiliyor, işkenceler canlı canlı veriliyor. Bu görüntüler genelde medyada yer almaz ya flulanır ya da sözlü olarak yer alır. Kadınlara, çocuklara tecavüz ediliyor, öldürülüyor ve bunlar sosyal medyada yer alıyor. Bir yerlerde bir yanlışlık var, anlamış değilim. Cevat Öneş’le Orta Doğu’daki bu kaynamayı ve bu kan gölünü konuşacağız. Taa Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana belki Osmanlı döneminden beri Filistin sorunu devam ediyor. Son durum nedir, nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Meseleye küresel sistem içerisinde bakmak gerekir. Tarihi boyutlarıyla, ekonomik gelişmeleri içerisinde stratejik bakımdan ve küresel sistemde aktörleri, özellikle Orta Doğu’daki stratejik planlamalar çerçevesinde konuyu değerlendirmek gerekir. Bugün hâlâ Büyük Orta Doğu çerçevesi, küresel sistem içindeki önemli yerini korumaktadır. Amerika, Çin, Rusya bakımından bu bölgedeki hakimiyet mücadelesi devam ediyor. Stratejik açıdan bu bölgede konuşlanmak, ekonomik açıdan Orta Doğu’nun ekonomisini hâkim olmak, enerji kaynakları ve enerji kaynaklarının güzergâhı konusunda hakimiyet sağlamak ve emperyalist yaklaşımın gelişimi içerisindeki bakışımı, bölgeye olan ilgisini dikkate alarak bugünkü gelişmeleri de değerlendirmemiz gerekiyor. Bütün bu gelişmeler içerisinde Türkiye coğrafi açıdan çok önemli bir konumda. Stratejik bir konuma sahip ve bölgedeki tüm gelişmelerden hem etkilenen hem de etkileyen bir güç olarak önem kazanıyor. Tüm bu gelişmeler Türkiye toplumunu doğrudan ilgilendiriyor. Bu, Türkiye’nin geleceğini doğrudan etkileyen bir yapıya sahip. Meseleyi daraltırsak bu bölgedeki Filistin-İsrail meselesi, Türk meselesi, radikal bir islamcı yapılar, radikal İslamcı terör olayları ve bunların bağlantıları, bu küresel, bölgesel gelişmelerle, siyaset ve ekonomi yönüyle, askeri harekatlarla doğrudan bağlantı kurulması gereken bir gerçekliğimiz. O bakımdan İsrail-Filistin meselesine cumartesi günü uyanıldığında gerçekten korkunç bir sonuçla karşılaşıldı. Ama bu beklenmeyen bir olay değildi…”

Mossad gibi dünyanın en iyi istihbarat örgütlerinden bir tanesi bu saldırıyı nasıl öğrenemedi?

“Şöyle ifade edelim; 1948 yılında İsrail’in kuruluşundan itibaren bu mesele karşımızda, biliniyor. Ve sürekliliğine sahip aktüel gelişmelere göre değişimler gösteren ama İsrail’in güvenliğini koruyabilmek ve İsrail’in yayılmacı politikaları bakımından Filistin-İsrail hep çatışmalı, silahlı mücadele içerisinde geçen, tarafların operasyonel çalışmalarını sürekli değiştiren ve yenileyen bir yapıyı ortaya çıkardı. Filistin meselesi İsrail için çok önemli. Bölgedeki güvenliğini sağlaması bakımından hayati bir konuma sahip ve İsrail o bakımdan güvenliğine öncelik veren, çok ciddi güvenlik yatırımları yapan ve ülkesinin güvenliğini, demir kubbe gibi hep tartışılan, teknoloji, silah ve asker gücü açısından yenileyen, güçlendiren bir olay. Bu gücü Filistin’le mukayese etmek mümkün değil. O yüzden Filistin’in herhangi bir hareketinin, Hamas’ın herhangi bir operasyonunun İsrail’e zarar vermesi evet beklenir, zarar verebilir ama karşılığında Filistin toplumunu yok edebilecek derecede misliyle karşılığını alır. Bugün Hamas’ın yaptığı bu olayda ifade ettiğiniz gibi Mossad bu hareketi önceden haber almış mıdır, almamıştır. Veya ‘Mossad gibi askeri istihbarat teşkilatı bu konuyu değerlendirememiştir, haber almamıştır’ın cevabı; mutlaka haber almıştır. Bu konuda hiçbir tereddüt yok. Yalnız Hamas’ın operasyonu bundan önce de karşılaştığı operasyonlar gibi zararının sınırlı olacağını hesap etmiş ve değerlendirmiştir. Bu sınırlı harekete müsaade ederek Hamas’a büyük zarar vermek için bu fırsatı kullanmıştır. Benim değerlendirmem bu. Hesap edemediği olay demir kubbeden sızmaların yapılması meselesi. Özellikle kara sınırından geçişler, motorlu paraşütlerle İsrail içerisine girişler meselesi hâlâ netlik kazanmış bir olay değildir. Niçin, nasıl olduğu meselesini de ben sınırlı şekilde Hamas’a müsaade edilmesi çerçevesinde olduğu kanaatindeyim. Ama Hamas’ın çok iyi hazırlandığı, planlı, kararlı bir hareket yaptığı, Orta Doğu’nun bugünkü karmaşık yapısı içerisinde Ukrayna-Rusya savaşını da dikkate alarak bir fırsat yaratmak ve kendisi açısından Hamas’ın zayıfladığı ortamda Filistin Kurtuluş Örgütü’ne karşı bir hakimiyet kurma, yönetime talip olma, genişletme gibi bir amaçla meseleye baktığını görüyorum…”

İran’ın buradaki etkisi nedir?

“İran meseleye Hamas bakımından değil Filistin bakımından bakar…”

İkisi de aynı değil mi?

“Bütünlük içerisinde Hamas’ın terör eylemlerine yönelmesi meselesi var. Filistin sorunu farklı bir sorundur, direniş sorunudur. Filistin toplumunun direniş hakkı vardır. Özellikle yeni kurulmakta olan, devam eden İsrailli yerleşimciler meselesi karşısında Filistin meselesinin haklı sebebe dayandığı, hak mücadelesi verdiğini söyleyebiliriz. Ancak Hamas’ın radikal İslamcı bir yapı içerisinde meseleye bakışı ve Filistin’de yönetime sahip olmak istemesinin yarattığı ikilem zaten şimdi başlamadı. Önceki gelişmeler içerisinde de meseleye bakmak lazım ve Hamas’ın terör eylemleri olarak yaptığı her hareketin İsrail tarafından misli ile karşılığının verildiği ve Filistin toplumuna ve bölgeye zarar verdiğini görmemiz gerekiyor. Bu Hamas, Orta Doğu’daki son gelişmeler içerisinde özellikle Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki diyaloğun gelişmesi çerçevesinde de bir Suudi Arabistan-İsrail diplomasisinin geliştirmekte olduğu adımları da dikkate aldığımızda bunu önlemek, gelişmeyi engellemek için böylesine bir adım atmış olabileceğini de düşünmemiz lazım. Ama ben İran’ın bugünkü ortamda, bu şartlarda özellikle İran’a uygulanan ambargo karşısında Hamas’ın bu denli hareketinin arkasında olduğunu sanmıyorum, ancak Filistin sorununun arkasında olduğunu, her zaman desteklediğini ayırmamız gerekir. Bu meseleyi ayırabilirsek bu soruna bakabiliriz. Fakat ortaya çıkan bir sonuç var; Hamas’ın böylesine bir hareketi, sivillere yönelik hesapsız hareketi dikkate alındığında Netanyahu’nun içinde bulunduğu İsrail siyaseti içindeki konumuna da bakarsak, Netanyahu’ya bir güç kazandırdığını, Netanyahu’nun şimdi özellikle Filistin toprakları için Hamas’ın bulunabileceği her noktaya eylem yapacağını ve bunun karşılığını fazlasıyla vereceğini de önceki deneyimlere bakarak söyleyebiliriz…”

Dışişleri Bakanı, MİT’in en başarılı müsteşarlarından bir tanesi olan Hakan Fidan… Dışişleri Bakanı olması ödül mü ceza mı onu bilemeyiz ama Dışişleri Bakanlığı açısından baktığınızda Türkiye’nin nasıl bir tavır alması gerekiyor. 

“Dışişleri Bakanlığı açısından bakarsak, MİT açısından bakarsak, silahlı kuvvetler açısından bakarsak böyle bir bakış açısı yanlış…”

Özür diyerek araya giriyorum, Fatih Camisi önünde biriken insanlar ‘Savaş gidelim’ falan diyor. Bunun devlet kararı olması gerekir diye düşünüyorum ama…

“Evet devlet kararı, devlet politikası olması gerekir ama Türkiye’nin son 20 yıllık AKP iktidarı serüvenini değerlendirdiğimizde devlet-hükümet farklılığının ortadan kalktığını, ‘Bir parti devleti’ yapısının ortaya çaktığını görmemiz lazım. O bakımdan çok değişen politikalar, özellikle kısa vadeli çıkar hesapları, sadece iktidarda kalma veya iktidarı koruma veya iktidarı yeniden elde etme veyahut kurulan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yerleştirme, güçlendirme amaçlı değerlendirmeler çerçevesinde oluşan siyasetleri dikkate aldığımızda Dışişleri Bakanlığı nasıl, silahlı kuvvetlerin politikası nasıl diyemeyiz, hepsi bu siyasetlerin uzantısıdır. Şimdi sadece bu 20 senelik süre içerisinde değişen politikaların Türkiye’yi getirdiği nokta, o Türkiye fotoğrafı demiştim. Yalnızlaşan Türkiye küresel demokrasi cephesinden uzaklaşma meselesi, sıfırlanan ekonomi, Türkiye toplumunun uğradığı mağduriyet, özellikle emekçinin uğradığı zararlar, açlık, yoksulluk noktasındaki bir yapının ortaya çıkışı ve kimlik politikalarının yarattığı dağılma, parçalanmayı dikkate aldığımızda dış politika çok önemli. Bu politikaların barışçı bir politikaya dönüştürülmesi, özellikle Türkiye’nin Suriye, Irak, İran, Rusya, ABD, AB ilişkilerini dikkate aldığımızda cumhuriyetin kurucu değerler vizyonu ile uyumlu ama muasır medeniyet sürecini ve evrensel değerleri yakalayan bir anlayışın dış politikaya, politika üretimine hâkim olması Türkiye’nin çıkarları bakımından en öncelikli konumuz. İktidarıyla, muhalefetiyle en öncelikli meselemiz; nitelikli, bahsettiğim kavramsal yapı içerisindeki değerler çerçevesinde meselelere bakışı kurumsal yapı kazanmaları. Türkiye ancak bu çerçevede bir yönetim anlayışına, zihniyetine kavuşabilirse işte Kürt meselesini de çözebilir, Filistin-İsrail sorunun çözümünde barışçı, radikal İslamcı hareketlerin engellenmesinde bir rol oynayabilir. Aksi takdirde hepsi günlük iktidar kavgaları içerisinde algı operasyonları ile toplumu şekillendiren bir çerçeve içerisinde kalır ve sadece Türkiye toplumu, çocuklarımız zarar görür…”

10 Ekim Ankara Garı patlaması, yüzlerce ölü ve yaralı. Yine aynı örgüt, yine İslamı kullanan terör örgütleri.

“Ankara Garı patlamış bir dehşet olayı, bir ihmaller zinciri ve milyonlarca sığınmacının Türkiye’ye alınmasının, İslamcı siyasetlerin yarattığı sonuçların veyahut da laik cumhuriyet ilkelerinden uzaklaşmanın yarattığı bir sonuç. Türkiye’deki birlik ve bütünlüğün kimlik politikalarıyla iktidar savaşları yapılması sebebiyle ortaya çıkan durumun ortaya çıkardığı bir mesele. Aydınlatılmış bir mesele değil. Sanıyorum ki açıklama yapması, bu konuyu araştırması   gerekenler tabii ki özellikle ve öncelikle iktidarı, siyaseti denetleyen, millet adına hareket eden TBMM’nin unutmadan üzerinde durması gereken bir konu…”

Çok teşekkür ediyorum. Olaya dışişleri politikalarına sadece dini açıdan, Hamas-Filistin tarafı Müslüman ötekiler Yahudi şeklinde bakarsanız yanlışa gidilir. Orta Doğu’nun problemlerinin bütün olarak ele almakta fayda var. Zaten Cevat Öneş bunun nasıl olması gerektiğini ve sürecinin de nasıl olabileceğini anlattı.

MİT Eski Müsteşar Yardımcısı CEVAT ÖNEŞ… BG Dergi Söyleşileri…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.