Bodrum Gündem

Mustafa Saruhan “Bodrum Belediye Başkanlığına Talibim”

2004-2014 yıllarında Yalıkavak Belediye Başkanlığı yapan Mustafa Saruhan “31 Mart 2024’de gerçekleşecek olan Yerel seçimlerinde Bodrum Belediye Başkanlığına Talibim…” dedi.

Mustafa Saruhan bu huzurlu ortama beni çağırdın öncelikle ben teşekkür ederim. Burası muhteşem. Tok karnına geldim işçilerle beraber köylülerle beraber yemeğe katıldım, iştahım açıldı. Halil İbrahim Sofrası çok çok önemli önce burası ile ilgili biraz bilgi verir misin bize?

Burası gerçekten tabiatın bize hediyesi ikramı burası. Burası zeytinli bahçe biz kendi yağımızı zeytinimizi eşimizin dostumuzun da ihtiyaçlarını görebilmek için öyle değer edindik. Huzur bulduğumuz bir yer, çalıştığımız bir yer, ürettiğimiz bir yer. Herkese de tavsiye edeceğim bir uğraş.

Burası bir aile işletmesi çoluk çocuk buradasınız…

Aile olarak bir bütünse; beraber paylaşmak, beraber çalışmak, üretmek ayrı bir keyif. İstiyorum ki hani hep deriz bizden sonraki nesiller de en azından bizim yaşadıklarımızı, çalışma biçimimizi, uğraşlarımızı edinsinler. Onlar da devam ettirebilsinler diye. Çocuklarımıza öğretmezsek olmaz. Annemde burada. Oda bize bir şeyler öğretti. Hayat zaten devam eden bir döngü. Fakat hayata devam ettirirken biraz fazla abarttık insanoğlu olarak. Fazla dejenere ettik, fazla oynadık tabiatla. Doymadık. Kapitalizm hepimizi bir kanser gibi sardı. Parasız olmaz, bir şekilde para kaynakları bulunmalı. Onun için ne gerekiyorsa yapılma ve mubah. Madencilik öyle, inşaat öyle ama bir şeyi unuttuk sanırım. Dünyayı yok ettiğimizi ve kaynaklarımızı da dolayısıyla yok ettiğimizi unuttuk. Şimdi öyle yüz yüze kaldık. Susuzluk bir yerden, küresel ısınma başka bir yerden, üretimsizlik ayrı bir yerden ileriki süreçte karamsar olsun demiyorum ama dünyayı nasıl paylaşırız merak ediyorum. Zaten paylaşamadığımız için terör var, savaşlar var, kavgalar var. Vay bundan sonra gelecek neslin haline.

Zeytin fikri nereden geldi? Sadece zeytin değil zeytinyağı da üretiyorsunuz ve eşinizle birlikte yapıyorsunuz ki bu çok değerli

Bizim işletmemiz var. Restoranımız var aile işletmesi. Biz oradaki misafirlerimize de iyi ürünler sunabilmeyi ilke edindik. Dolayısıyla zeytini, zeytinyağını da araştırdık. Nerelerde, nasıl iyi olur diye. Böyle güzel bir yer gerçekten tabiatta nadide bulunan yerlerden şansımıza nasip oldu. Burayı edindik. Buranın zeytini memecik. Biz şuanda Milas’a bağlı Selimiye Kılavuz köyündeyiz. Az aşağıda kızılcakuyu köyümüz var. İki köyün arasındayız. Memecik emeklerine sağlık hem Milas belediyemizin hem de Milas Ticaret Odamızın, Ziraat Odasının, Milaslıların uzun çaba ve uğraşlarından sonra coğrafi işaret belgesi almış. Yağ kalitesi olarak da ürün kalitesi olarak da çok güzel bir zeytin türü. Bu bölgede bu coğrafyada o yetişiyor. Zeytinyağını eğer doğru işlerseniz, vaktinde yaparsanız polifonili yüksek asit oranı düşük aroması çok güzel. Sofralık da yapabiliyorsunuz. Çok kıymetli değerli bir ürün zeytin. Çok çeşitte zeytin var. Hem zeytincilikle uğraşan toplumlar iyi biliyor ama biz ülke olarak biraz geriden gidiyoruz. İtalyası, İspanyası bizden bir hayli ileride hatta Yunanistan’da.  Onlar biraz daha bu işi sektörü haline getirmişler. Biz de peşinden yarışa devam etmek istiyoruz. Takip ediyoruz. Bayağı da yol alındı. Kooperatifleşme var çok iyi bir gelişme. Paylaşımcılık var. Daha iyi ürün daha kaliteli ürün nasıl elde edilir bunun çalışmaları devam ediyor. İlerisi için az önce ifade ettiğim gibi tabiatta yer bulabilirsek zeytincilikte de bir hayli atılımlarımız olacak diye düşünüyorum. Her şeye rağmen enseyi karartmayacağız. Boş bulduğumuz bir yere de zeytin fidesi dikmeliyiz. Bunu daha önce yaptık yine yapacağız. Yalıkavak Belediye Başkanı dönemimde hem iklim kampanyalarında, hem ağaç dikim mevsiminde bütün sakinlerimize daha sonraki kampanyalarda Bodrum’da ki okullara, gittiğimiz ziyaretlerde, doğan bebeklerde birer zeytin fidesi hediye etmek suretiyle çocuğunda bir zeytin ağacı olsun. Bu bir kampanya haline getirilmeli. Yöneticilerimiz buna dikkat etsinler herkesin bir zeytin ağacı olsa fena olmaz. Zeytin ağacı bir saksıda olur, bir tenekede olur büyür ona uygun bir ev olursa dikersiniz. Bulamadıysanız balkonunuzda olur. Geçenlerde Yunanistan’a gittik ailecek. Kos adasında bir şey dikkatimi çekti. Her İşletmenin kapısında zeytin fidesi var saksıda. Bu nedendir? 1-Zeytin ağacı kutsaldır. 2-berekettir ve ona olan saygıdır. Nasıl biz çiçeklik görüyoruz, dikiyoruz hoşumuza gidiyor. Ben buradaki bizi dinleyen izleyen arkadaşlara tavsiyede bulunuyorum İnşallah nasip olursa paylaşırız da. Birer Zeytin fidesi hediye ederiz. Kıyamet günü bir zeytin fidesi dikinizde bırakınız. Yaşamak ve bunu devam ettirmek ayrı bir keyif, ayrı bir mutluluk.

Mustafa Saruhan’ın doğayla ilgilenmesi kadar Bodrum’da da ilgilendiğini biliyoruz. Hedef var mı? Bizler toplumda yer etmiş, toplumca bilinen insanlarız. Siyasette daha çok belediyecilikte emek verdik, mücadele verdik. Vatandaşlarımız da eşimiz dostumuzda tabii ki bizden bir şeyler bekliyor. Görevlerden kaçınılmaz. Görev olursa seve seve talibiz. Çalışacağız. Bulunduğum coğrafyaya elimden geldiğince bir katkım olursa ne mutlu bana. Onun için illaki şurada olacağım burada olacağım diye de bir iddiam olmaz ama şu iddiam olur nerede bulunuyorsan en iyisini yapacağım konusunda iddialıyım. Hakkını vereceğim konusunda iddialıyım. Tecrübe denen şey sevda denen şey (memleket sevdasından bahsediyorum) gerektirir. Bizimde elimizi taşın altına koyma vaktimiz gelmiştir. Bize düşen ne varsa biz yapmaya hazırız.

Bodrum’un çok sorunu var aslında ülkenin ve aslında dünyanın en büyük sorunu su sorunu. Bir yerel yöneticinin de herhalde Bodrum’a yönetici olduğunda İlk yapması gereken ve ilk çözmesi gereken su sorununu çözmek. Bununla ilgili projeniz var mı? Düşünceleriniz var mı?

Dünyayı biz kendi isteklerimiz, hırslarımız doğrultusunda yok etmeye başladık. İnsanoğlu yanlış anlaşılmasın ama bir virüs gibi kemiriyor, yok etmeye çalışıyor, kurutuyor ve sonra da çare arıyor ne olacak şimdi diyor. Gerek Bodrum’un gerekse dünyanın birinci sorunu bence su. Kaynakların tükenmiş olması, israf edilmiş olması, doğru kullanılmaması ve herkesin karşı karşıya kaldığı bir durum. Yöneticilerimizin bu konularla ilgili ve diğer konularla ilgili biraz ön görüş sahibi olmak durumundalar. Tabiat kuraklığa doğru gidiyor, su kaynakları giderek tükeniyor. Bizim çok daha evvelden önlemler almamız gerekiyordu. Mesela suyumuzu nasıl daha koruyup kollayabiliriz. Arıttığımız suları bırakmamak şartıyla, geri kazanmak şartıyla, kuyularımızdaki suyu ölçülü kullanmak şartıyla, barajları yağmurlu yağmursuz hesaplar yaparak ona göre kullanmak şartıyla. Bodrum çok nüfus artışı oldu, çok göç aldı ve turizmle geçinen bir kent. Yazın özellikle yoğun bir kalabalık var. Bodrum’un su ihtiyacı belli, barajların durumu belli, kaynaklar belli biz bunu öngörüp ona göre önlemleri daha evvelden almamız gerekiyordu. Bu saatte çözüm üretmek biraz geç kalınmış olur. Çözümler daha önceden üretilmesi gerekiyor. Lokal kuyuların birçoğunu kapattık veya kullanmadık. Kullansak da kamyonlarla kullanıyoruz. Baraja bel bağladık, barajın debisi, kapasitesi belli. Şimdi suyumuz bitti çare arıyoruz. Öngörü her yöneticiye şart. Öngörü olsaydı ona göre tedbirler alınır en azından şimdi böyle bir vahşi bir sorun yaşanmazdı. Devlet Su İşleri’nin Bodrum’a getirmiş olduğu su ve devamlı arıza yapan hatlar. Biz de buna mahkeme kanallarıyla kurumlar arasında git geller yaşadık. Olan kime oldu? Vatandaşa oldu. Vatandaş musluğunu açtığında suyum var mı? yok mu? diye bakar. Devlet Su İşleri verecekmiş, MUSKİ verecekmiş yerel yönetici verecekmiş kimsenin umurunda değil. Şu an vatandaş suyum nerede diye bakıyor. Çözüm şu; öncelikle lokal kuyularımızı devreye almamız gerekiyor ve barajlardan umudu kesmişiz mutlaka dışarıdan suyu getirmek zorundayız. Şimdi konuşulan konular var. Ekinambarı arıtma ile deniz suyuna oranla daha az maliyet, daha hafif bir arıtma yönetimi ile kullanılabilir hale getirilebilir. Bunun için bir proje lazım, hatlar lazım. Yine bir zaman. Başka kaynaklarda var, denize akan onlarında aynı şekile getirilmesi, projelendirilmesi zaman alacak. Yalıkavak Belediye Başkanlığını yaparken suyumuz, kuyularımız varken ilave açtığım kuyular vardı. O kuyuların bazısı kapatıldı vakıfların arazisindeymiş oysa su herkesin ortak malı. Bunlar tekrar devreye alınmalı. Diğer mahallelerimizde de yine acil kuyularla şimdilik bu insanların susuzluğunu gidermek zorundayız ve önümüzdeki yaza kadar mutlaka ama denizden ama bildiğimiz kaynaklardan arıtma kurmak suretiyle temin etmek zorundayız. Çünkü susuz hayat olmaz.

Su sorununun en önemli nedenlerinden biri inşaatlar tabii. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

İnşaatlarda var, su kaynaklarının heba olması da var, İnsanlar bir ağacı kurtarmak için seferber oldular. İsyan ettik, yürüyüşler yaptık, yapmayın dedik ve maden çalışmaları devam ediyor.  Madeni bir defa alırsınız ama su her zaman lazım. Kaynaklara dikkat etmek zorundasınız. Evet, ona da ihtiyaç var, enerjiye de ihtiyaç var. Enerjisiz belki olabiliyor ama susuz olmuyor. İnşaat konusu da, inşaat yapılmasın mı? Yapılsın. Ölçülü, dengeli yapılsın. Tahriş etmeden, tabiatı fazla hırpalamadan. İnsanlığın şapkasını önüne koyup ta düşünmesi gereken şu; Bana iki oda ev yeter beş odaya gerek yok, denizim var havuza gerek yok, çimli alanlara gerek yok daha güzel peyzaj ürünleri var onlarla temiz ve sağlıklı çevre oluşturulabilir. Herkes bir şekilde düşünüyor ama çok geç kaldık bunları uygulamada. Bir anımı anlatayım size; 2006-2007 yılında yine bir inşaat sektörü hızlandı yabancıya satıştan dolayı. Herkes inşaat yapıp satmak istiyor, para kazanmak istiyor. Para önemli evet, herkes zengin olmak istiyor ama çevremizi bitiyoruz. Yaşadığımız yeri bitiriyoruz. O zamanlar şunu çok konuştuk. Nasılsa her eve bir garaj yapılıyor bu mevzuatlarda, yönetmeliklerde var. Oysa bizim kümbet yapmamız lazım. Her eve mutlaka olmazsa olmaz kümbet yapmamız lazım. Benimle çalışan arkadaşlarım bilir. Mevzuatta mutlaka ilgilenin, uygulayın diye talimatımızda oldu. Uygulatmaya da özen gösterdik. Yetkiler, plan yapmalar merkezi hükümete gidince hep bizim elimiz boşta kaldı. Halk bizi seçti. Belediye başkanımsın fedaimsin benim dedi.  Biz fedailimizi tam yapamadık. Belediye başkanları geçen bir abim söyledi bana Belediye Başkanları halkın fedaisidir. Halın taleplerine, isteklerine yerine göre bağırıp çağırmasını bilecek. Bu demek değildir ki hakaret edecek, vurup kıracak. Hayır, fedailik yapacak. Halkın önüne düştün mü? O halkın sorunlarına çözüm ayacaksın.

Bodrum yarımadasında sayısını bilmiyorum ama bayağı hatırı sayılır bir Kümbetler var. Neden var? Bizim atalarımız yağmur suyunu toplamışlar. Onu yazın kullanmışlar. Nerede, hayvanını sulamış, varsa iki zeytinini sulamış, incirini sulamış. Tasarruflu kullanmış. Biz ne yapabiliriz. Göletlerimizi oluşturabiliriz, yağmur sularını hapsedebiliriz. Mademki teknolojik, inşaat alanlarında gelişmeler var dünyalar yıkıp yapmıyor muyuz? Küçük küçük göletler yapıp lokal anlamda bu suları sulamada vs. kullanıp da asıl kaynak suları da içmede kullansak olmaz mı? Sorun kendi içinde mevcut. Yeter ki siz soruna çok geç kalmadan çözüm arayın.

Yorumlar

  1. Okyay PAY dedi ki:

    Arkadaşlar , hadi şu yavrumuza bir el verelim. Çok az kaldı %90 dalar şu anda . Dekontları bana atarsanız aileye ileteceğiz , çünkü valilik onaylı hesaplar olduğundan anlık bilgi alamıyorlar . Hadi 3 e 5 e bakmayın gönlünüzden ne koparsa artık lütfen!

    https://www.facebook.com/photo/?fbid=10160833837194014&set=a.491727264013