Bodrum Gündem

Eğitim – Öğretimin katlanarak artan sorunlarla başlamasına şahitlik ediyoruz

Eğitim – Öğretimin katlanarak artan sorunlarla başlamasına şahitlik ediyoruz
05.02.2024
0
A+
A-

Muğla – Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Nilüfer Enginsu, 2023/2024 Eğitim-Öğretim yılının ikinci yarısının başlamasıyla birlikte eğitimde yaşanan sorunlar ile ilgili yazılı basın açıklamasında bulundu.

Bodrum Gündem Haber

Muğla – Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Nilüfer Enginsu 2023/2024 Eğitim-Öğretim yılının ikinci yarısının başlamasıyla birlikte eğitimde yaşanan sorunlar ile ilgili yayınladığı açıklamada şu ifadeler yer aldı;

“2023/24 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı 5 Şubat pazartesi(bu gün) günü başlıyor. Eğitimde bir dönemin daha katlanarak artan sorunlarla başlamasına şahitlik ediyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) eğitimde yaşanan sorunlara bilimsel, kalıcı çözümler bulmak yerine, bütün enerjisini eğitimi dinselleştirmeye ve piyasalaştırmaya harcamaktadır.

2023/24 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları tüm hızıyla sürmüştür. Okulların fiziki altyapı ve donanım eksiklikleri giderilmemiş, kalabalık sınıflar, ikili öğretim ve taşımalı eğitimden kaynaklı sorunlara çözüm üretilmemiştir. Türkiye’de çocuklar okula aç gitmekte, yeterli beslenememekten kaynaklı fiziksel ve zihinsel yapıları sağlıklı gelişememektedir.

Taşımalı eğitim yapan okullarda bile öğrencilerin beslenme sorunları çözülmüş değildir. Alım gücünün giderek düşmesi ve yoksullaşmanın artması ile birlikte öğrencilerin okuldaki beslenme sorununun bir an önce çözülmesi, ikinci dönemden itibaren okullarda en az bir öğün ücretsiz yemek uygulamasının hayata geçirilmesi için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır.

Çocuk ve gençlerimiz eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamaktadır. Yoksul, ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda yaşanan sorunlar sürmektedir.

Devletin eğitim harcamalarına yaptığı katkı yıllar içinde (bilinçli-istikrarlı bir şekilde) azalırken, halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının payı istikrarlı artmaya devam etmektedir. ‘eğitime en çok payı ayırıyoruz’ söyleminin gerçeği yansıtmadığını görmek için halkın cebinden yaptığı eğitim harcamalarının artış seyrine bakmak yeterlidir.

Kamu kaynaklarının devlet okulları için kullanılması yerine özel okullara teşvik adı altında aktarılması, eğitimde yaşanan eşitsizlikleri ve okullar arasındaki nitelik farklarını daha da derinleştirmektedir.

Yarın bir yılını dolduracak 6 Şubat depremleri, deprem bölgesinde eğitim öğretimde yaşanan sorunların daha da ağırlaşmasını beraberinde getirmiştir. Deprem nedeniyle birçok okul yıkılmış ve hasar görmüştür. Yıkılmayan, az hasarlı olan ve nisan ayında açılan okullara, eylülde başlanan tadilat nedeniyle birinci dönem eğitim öğretim aksamış çok sayıda öğrenci bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Orta hasarlı bazı okulların durumu hala belirsizliğini korumakta ve bu bölgedeki öğrenciler ikinci döneme de maalesef bu sorunlarla başlamıştır.

 Eğitim sisteminin müfredat, ders kitapları ve uygulama alanları itibarıyla çocuklar, sık sık etnik köken, dil, din ve inanç ayrımcılığı ile karşı karşıya kalmakta, farklı kimlik ve inanca sahip olan çocuklara yönelik ayrımcı uygulamalar sürmektedir. Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, dil, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürmektedir. MEB ısrarla kamusal, laik, bilimsel eğitimi yok sayan adımları atmaya devam etmektedir.

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokullar ve imam hatip okulları, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı il/ilçe spor müdürlükleri/gençlik merkezleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet Gençlik Merkezleri iş birliğinde yürütülmekte olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES Projesi) laik eğitim anlayışına açıktan meydan okuma anlamına gelmektedir. “Genç Gönüller, Çocuk Gönüllerle Buluşuyor Projesi” kapsamında lise ve üniversite öğrencileri arasından seçilecek “Diyanet Genç Gönüllüleri” ilkokul öğrencilerine rehberlik etmesi planlanıyor. MEB 4+4+4 düzenlemesi kapsamında özellikle büyük öğrencilerin küçükler üzerinde olumsuz etkisi olacağı gerekçesiyle ayrı binalara aldığı, aralarına duvarlar çektiği ilk- orta- lise öğrencilerini bir araya getirmeyi planlayarak kendisiyle çelişmektedir “Genç Gönüller, Çocuk Gönüllerle Buluşuyor Projesi” ve ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin en son ve kapsamlı örneğidir. Masumane isimler ardına saklanan projelerle belli bir dinin, mezhebin düşünceleri hiçbir pedagojik formasyonu olmayan kişilerce belli cemaatlerin örgütlenme aracına dönüştürülmektedir.

MEB bu protokollerle okullarda  ‘manevi danışman’ olarak imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu hocaları görevlendirip okul öncesi, ilkokul ve ortaokullarda öğrencilere ‘değerler eğitimi’ vermeye başlayarak kendi bünyesinde görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerini de değersizleştirmiştir.

Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda öğrenciler ÇEDES kapsamında cami gezilerine ve namaza götürülmekte, öğrencilere mezarlık temizliği yaptırılmakta, din görevlileri okullara gelerek dini konularda seminerler vermektedir. Birinci dönem bu tarz uygulamaların Muğla’da da hayata geçirilmeye çalışıldığına şahit olduk.

  Menteşe ilçesinde, ÇEDES projesi kapsamında öğrenciler Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından mezarlık temizliğine götürülmüş ve ilçe milli eğitim müdürlüğü sosyal medya hesabından öğrencilerin mezarlıkları temizlerken çekilmiş fotoğraflarının paylaşılması,

Dalaman ilçesinde İlçe Milli Eğitim müdürü sesli mesaj yoluyla öğrenci, veli ve öğretmenleri sabah namazı çağrısında bulunması gibi.

Eğitimde 4+4+4 düzenlemesi başta olmak üzere, çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi çok sayıda düzenleme, çocukların eğitimden uzaklaşmasına ve işçi olarak çalışma yaşamına sürüklenmesine neden olmuştur. Çalışan çocukların bir bölümü tarım sektöründe ucuz iş gücü, bir bölümü de ücretsiz aile işçisi olmaktadır. Kız çocukları da benzer nedenlerle eğitim öğretimden uzaklaşarak iş gücüne kayıt dışı olarak katılmaktadır. Artan yoksulluk ve işsizlik nedeniyle aileleriyle birlikte göç etmek zorunda kalan çocuklar göç ettikleri şehirlerde çocuk işçi olarak çalışmak zorunda bırakılmaktadır.

2021 yılının aralık ayında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişikliklerle mesleki eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılması ve meslek lisesi öğrencilerinin işletmelerde ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önü açılmıştır. Çocukların bir gün okula gittiği diğer günler belirlenen sanayi işletmesinde staj adı altında çalıştırılması ilkesine dayanan uygulama kapsamında çocuklara asgari ücretin üçte biri oranında staj ücreti verilirken, bu ücretin üçte ikisi kamu kaynaklarından karşılandığı için çocukların emeği, patronlara bizzat siyasi iktidar tarafından adeta peşkeş çekilmektedir. Meslek lisesi öğrencilerinin staj uygulamalarının işverenin insafına bırakıldığı uygulamaların yarattığı en büyük sorunsa can kayıpları, kazalar ve meslek hastalıklarıdır. 16 yaş altı çocukların staj adı altında denetimsiz, kontrolsüz, tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde çalıştırılması yasakken, çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etmektedir. Birinci dönem 8 çocuk MESEM kapsamında çalışırken yaşamını yitirmiştir. Yaşanan can kayıpları, kazalar ve hastalıklar MESEM programını ve bu program kapsamındaki iş yerlerinin denetlenmesi gerektiğini göstermektedir.

Okullarda temizlik ve hijyen sorunları devam etmektedir,  Devlet okullarının üçte ikisinde kadrolu yardımcı yardımcı hizmetli bulunmamakta, okullarda yardımcı hizmetlerin büyük bölümü İŞKUR’un 9 aylık sürelerle istihdam edilen Toplum Yararına Çalışma Programı (TYP) personeli ya da geçici personel istihdamı üzerinden yapılmaktadır. 

Öğretmen açıklarına rağmen yeterli öğretmen alımlarının yapılmaması, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürdürülmesi; Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına aykırı adımlarla, aynı işi yapan öğretmenler kariyer basamakları üzerinden faklı ücretlendirilerek ayrıştırılmıştır. Beyaz önlük uygulaması adı altında tek tip kıyafet dayatması ve özellikle kadın öğretmenlerin giyim tarzına müdahaleye dönüşen uygulamanın kabul edilmesi mümkün değildir.

2023/24 Eğitim Öğretim Yılının ikinci yarısı yukarıda bir kısmına değindiğimiz sorunlar gölgesinde başlıyor.

Eğitim Sen olarak 2023/24 Eğitim Öğretim yılının ikinci yarısının tüm öğrenci, öğretmen ve eğitim çalışanlarına başarı, mutluluk ve huzur getirmesini dilerken MEB’den;

Eğitimin, bilimsel, laik, kamusal ilkeler doğrultusunda parasız olmasını,

Öğrencilere en az bir öğün ücretsiz yemek verilmesini,

Her durumda öğrencinin üstün yararının gözetilmesini,

Öğrencinin yararını gözetmeyen her türlü uygulamadan vaz geçilmesini,

Eğitimin güvenli ve temiz okullarda sürdürülmesini,

Okullara gerekli öğretmen ve yardımcı personel atamasının yapılmasını

Eğitim emekçilerinin haklarının gözetilmesi, angarya vb dayatmalardan vaz geçilmesini talep ediyoruz. Yapılan ve yapılmayan her türlü uygulamanın da takipçisi olacağımızı belirtiyoruz.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.