Bodrum Gündem

MERHABA..

30.05.2010
0
A+
A-

Birkaç gün oluyor yazma düşüncesinin beynimde yer etmesi, heyecanı, coşkusu. Korkusu da üstelik. Yakın çevreme her konuda bir çok yazılar yazdığım oldu.

Ama bu başka.


Ayrı bir anlam yüklüyor bundan sonraki hayatıma.


Sorumluluğu ve misyonu da üstelik. Cialis Soft online


Bir engelli olarak kendini ifade edebilmek, düşünceyi paylaşabilmek özgürlüğü ise bambaşka duygular yüklüyor beynime.


Birimi de yok ölçüsü de.


Sınırsız ve sonsuz boyutta.


Asıl özgürlüğümüz beynimizin kıvrımlarında saklı gücümüzle beraber. İstersek bunu ortaya çıkartıp bütün bedenimize dağıtma yeteneğimizde var hepimizin.  Toplumu gözlemlediğimde ise değer yargısı ve bakış açısı olarak biz engellilerin buna daha çabuk ulaşmamız gerektiğine inanıyorum. Nasıl olacak? Elbette zor. Sıkıntı ortaya konulup bir sürü de çözüm önerileri dinliyoruz yıllardır. Ancak toplumun zaman içinde oluşturduğu engelli resmi değişmiyor. Hak verilmeli çerçevesini bazen değiştirdikleri olmuyor değil. Belki bugün değil ama yarın ancak kendi içimizden eğitimli, ekonomik bağımsızlığını kazanmış, vizyonu geniş engellilerimiz çıkıp boy göstereceklerdir toplumda. Bıkmadan usanmadan anlatacaklardır ‘ENGELLİ’  sözcüğünü. O zaman işte yol açmaya başlayacağız.


 


Sahi nedir ENGELLİ sözcüğü?  Genel anlamda hareket yeteneği sınırlanmış bireyi çağrıştırır. Bunlar doğuştan, doğum sırasında yada sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya çıkan işlev bozukluluğundan kaynaklanıyor olabilir. Hareket yeteneğinin kısıtlı olması başlı başına bir engellilik midir?  Eğer öyle ise hepimizin yapamadığı, beceremediği bir iş yok mudur yaşamda?


 

order colchicine

ENGELİLİK günlük yaşama katılmayı engelleyen fiziksel işlevlerdeki sınırlılık halidir aslında. Gerçekte önemli olan bu sınırlılığın olması değil, bunları ortadan kaldırabilecek destek sistemlerinden yoksun olunmasıdır. Hep aynı örnek verilir. Eğer bir gözlükle var olan görme yetersizliğinizi rahatlıkla çözebiliyorsanız  bir sorununuz yok.  Ancak geri kalmış bir köyde yada yörede bu gözlüğe ulaşamıyor iseniz ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir.


 


O yüzden ENGELİLİK nerede ve nasıl karşılaşacağınıza bağlı olarak sonuçları değişen bir durum değil midir? Yaşanılan toplumda özürlünün karşılaştığı engelin temelinde sahip olunan özür değil özürlülüğün yarattığı farklılığı bahane eden toplumun, özürlülüğe karşı geliştirdiği engelleyici tutumlar yatmaktadır. Bu tutumların sonucu değil midir özürlülerin muhtaç ve zavallı görmek. Özürlülerin bir şeyleri başarabileceğine inanmamak. Kadın erkek ilişkilerini bile görmezlikten gelmek. Burada yapılması gereken bu engelleri toplumun gündemine yerleştirmek ve sıcak tutmaktır. Toplumun kendi kendisini sorgulaması için yol açmaktır. Bu durumda özürlünün aldığı eğitim bir çok engeli aşar.


Ekonomik bağımsızlığı da diğer kalanları da.


 


diflucan without prescription Toplumun bilincine yerleşen kalıplaşmış siyah-beyaz özürlü imajı değişir. Farklılık değil midir ötekileştiren aslında. Farklı ama eğitimli, farklı ama olabildiğince kendi kendine yeten, farklı ama sosyal, farklı ama kültürlü özgüveni gelişmiş özürlülerimiz dolaşmalı sokakta. Bu resim zihinlerde yerini almalı. Ne diyor şarkının güftesi ” Ayıptır söylemesi laf aramızda,  sevişe sevişe de ölünür, Dövüşe dövüşe de icabında.”


 


Yazımı burada bitirsem mi  diye düşündüm. Ama böyle bir sokak hayaliyle buldum kendimi dışarıda. Sandalyemi hazırlamam ile iki basamaklı kapı eşiğinden indirmem çok zamanımı almamıştı, manavların karşı kaldırımında almıştım soluğu. Ne rampanın bebek arabası boyutuna, ne de açısına takmıştım bu sefer. Şehrin yapı engellerini de zamanın akışına bırakmıştım uzun bir süredir. Arkadan gelen aracın acı fren sesi ile kendime geldim. Polis araca yaklaşırken iki genç tekerlekli sandalyeli bir başka gençle kaldırıma çıkmaya çalışıyorlardı. “Kemal’e bir destek, haydi hop ” dedi birisi bir yandan da gülümsüyordu. Sıkı arkadaş ve öğrenci oldukları belliydi. Çevreyle de alakaları yoktu. Gülüşmelerle  uzaklaştılar.


 


Dönercileri geçip gazete almak için markete yaklaştım. Zihinsel özürlü aynı zamanda öğrenci olduğunu sonradan öğrendiğim bir elinde dondurma, bir elinde parayla yavaş adımlarını atarak marketçiye yaklaştı.


“ Sağğllo..am..c…aaa  .”


“Haydi oğlum”


diyordu annesi okula geç kalıyoruz.


 


8,5 milyon ENGELLİNİN ikisiyle kaldırımda karşılaşmıştım. Diğerleri de çok uzakta değildirler diye geçirdim içimden.


Huzur kapladı içimi.


Gelecek aydınlıktı artık. 


Bu mevsimde denizin rengi bir başka güzel olur bilir misiniz? Deniz sakindir, kalabalık da değildir. Güneşin deniz üzerinde oluşturduğu renk yakamozları karıncaya yüzmesi için çift şeritli yol bile açar. Sırt üstü üstelik, sere serpe. Ah şu insan zihni ; ne güzel oyunlar oynatır kendi kendine. Tilki gibi kurnazdır. Bu anlamda zoru görünce de kolayına kaçar çoğu zaman. Şu an ben de yaşıyorum aynı durumu, kaçmaya çalışıyorum kolayına…

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.